You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

1

Tuesday, October 10th 2006, 8:28am

takva ve ameli salih

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bugünlerde, Kur’ân-ı Hakimin nazarında, imandan sonra en ziyade esas tutulan takvâ ve amel-i salih esaslarını düşündüm. Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek ve amel-i salih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def-i şer, celb-i nef’a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefâhet ve câzibedar hevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid ve terk-i kebair üssü’l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş. Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzlarını yapan, kebîreleri işlemeyen, kurtulur. Böyle kebair-i azime içinde amel-i salihin ihlâsla muvaffakiyeti pek azdır.

Hem, az bir amel-i salih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir.

Hem, takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünkü, bir haramın terki vaciptir. Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahın tehâcümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetli âmâl-i salihadır.

Risâle-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtiâmiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takvayla ve niyet-i içtinabla yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir. Malûmdur ki, bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz ve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken; şimdi, binler tahribatçıya mukabil, Risâle-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı pek harikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirinde mu’cizevâri muvaffakiyet ve fütuhat görülecekti.

Kastamonu Lâhikası, s. 110

2

Tuesday, October 10th 2006, 8:32am

Hem, takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünkü, bir haramın terki vaciptir. Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahın tehâcümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetli âmâl-i salihadır.

bu cümlede diyorki dışarda çok günah vardır.eğer sen niyetle,tava namıyla ve günahtan kaçınmak kadtıyla dışarı çıkmak istemiyorsan,evde oturmayı sırf bu niyetle yapıyorsan sen binler vacibi işlemiş oluyorsun.

çünkü bir haramı terk etmek vaciptir.

Allah yardım ede.amin

3

Tuesday, October 10th 2006, 10:29am

Re: takva ve ameli salih

Quoted from ""yunusum""


Risâle-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir.



Allah razı olsun..
ya rabbi!ya rabbi!ya rabbi! Beni bu yolda büyüt,bu yolda yürüt,bu yolda çürüt.Fakat asla ve asla döndürme..

insirah

Master

Posts: 1,518

Location: istanbul

Occupation: NURolog

  • Send private message

4

Tuesday, October 10th 2006, 12:20pm

Üstad,talebelerine en çok söylediği şey:''Nur talebeleri ruhsatı değil.azameti tercih etsin''

insirah

Master

Posts: 1,518

Location: istanbul

Occupation: NURolog

  • Send private message

5

Tuesday, October 10th 2006, 12:24pm

Mesela cami ziyareti yapmak güzeldir ama orada harama gireceksen gitmemek daha evladır...

6

Thursday, October 12th 2006, 8:32am

Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek ve amel-i salih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır.


demek insan ne kadar günahlardan ve çirkin şeylerden,çirkin düşüncelerden ve hayallerden uzaklaşsa o derece takva sahibi oluyor.

takvada çalışın diyor üstad.günaha girmiyeyim diye çarşıda önemli işi olmadığı zaman gezmiyen binler vacib işlemiş oluyor.

halbuki bir haramı terketmek vacibdir.vacib de farza yakın demektir.

bir vacibi işlemek bin sünneti işlemekten daha kıymetlidir.

salih amelide üstad mesnevi nuriyede şöyle izah ediyor;

hukukullahı bihakkın ifa edip maddi ve manevi hukuku ibadada tecavüz etmemekten ibaretti,r.

diyelimki Allahın hakkını yerine getiriyoruz.
amma kul hakkına tecavüzden ne kadar kendimizi koruyoruz.

maddi tecavüz zaten anlaşılıyor.
amma manevi tecavüz hele onu gıybet etmek,sui zanda bulunmak,iftira etmek gibi tecavüzler insanın ahiret hayatını mahvediyor.

Allah cümlemizi korusun.amin

7

Thursday, October 12th 2006, 12:37pm

ınsanın Allah'a karşı ubudiyet, vazifesidir. Terk-i kebair takvasıdır. Nefis ve şeytanla uğraşması, cihadıdır. Mesnevi
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

8

Thursday, October 12th 2006, 3:12pm

"Ey nefis takva ve ameli salih ile Halikını razı etti isen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur. O kafidir. Eğer halk da Allah'ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirse iyidir. şayet onlarınki dünya hesabına olursa kıymeti yoktur. Çünkü onlar da senin gibi aciz kullardır"

Barla Lâhikası, s. 78

wcf.user.socialbookmarks.titel

Rate this thread