Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.
Zitat
Kendisi gül devrini göremedi.
iki sene üç sene irşad vazifesi yaptı.
Bedir'de Resulü Ekremin yanında bulundu.
Uhud'dada yanında olayım ya Resulallah dedi.
22 yaşında vardı yoktu.
Bıyıkları henüz terliyordu.
Kılık ve kıyafetiyle Resulullaha çok benziyordu.
ALLAH Resulu Uhud'da cübbesini çıkarıp sırtına giydiriyor.
"şu bugün senin sırtında dursun" diyordu.
O'da şeref saydığı o cübbeyi sırtında taşıyordu.
ALLAH Resulünü şehit etmeye gelen ibni kate
Resullullahı şehit ettim diye Musa'b ı buduyordu.
Seve seve kolunu veriyordu.
Sağ koluna inip kalkan kılıç darbesi karşısında
Kolu bir ağaç dalı gibi budanıp yere düşünce
"Elhamdulillah Resulullahın kolu kurtuldu" diyordu.
Sol kolu koparken "Elhamdulillah Resulullahın kolu kurtuldu" diyordu.
Başını uzatırken, yazar anlatan anlatıyor:
"Vur bi bu kaldı" diyordu.
Boynunada darbe inince "Elhamdulillah Resulullahın başı kurtuldu" diyordu
Kendisini bi hırkaya sarıp Resulullahın hırkasına sarıp Uhudun sinesine gömüyorlardı.
Yapabileceği herşeyi yapmıştı.
Kafasını kullanmış irşad tebliğ vazifesi yapmıştı.
Gönlünü kullanmış güvercinler gibi yukarılara doğru çıkmıştı.
Cesedini Allah Resulunün önünde etten kemikten kalede bir rükun olarak kullanıvermişti.
Sonrada Uhudun sinesine yıkılıp gitmişti.
Sırtında parçalanmış cübbe kendisine kefen olmaya yetmeyince,
"Ya Resullallah ne yapalım?" dediler. "Vücudu kapanmıyor."
Canım çıksın yumuşak döşeklerde yatan Musa'bım Vücudu kefen bulamıyordu.
"Ne yapalım ya Resulallah?"
"Avret yerini kapayın, başı ayakları açıkta kalsın" diyordu.
Ve o gün Musa'bın yerine, onun kılıcı elinde, bir Melek Resulü Ekremin önünde akşama kadar savaşıyor.
Hilye sahibi Ebu Naim naklediyor.
ikindiye doğru güneş gurub ederken Resulullah hala Musa'bın savaştığını zannediyor.
"Musa'b" deyince ;
"Ben Musa'b değilim" diyor.
Musa'b taa sabahtan vefat etmişti.
Musa'b sabahtan doğranıp gitmişti.
Canı kalmıştı onuda ALLAH yolunda vermişti...