Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

insirah

Meister

  • »insirah« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 1 518

Wohnort: istanbul

Beruf: NURolog

  • Nachricht senden

1

Sonntag, 13. August 2006, 14:45

Ya doğru söylemeli, ya sukut etmeli...

Ey bu Cami-i Emevideki kardeşlerim!

Ve kırk-elli sene sonra âlem-i ıslâm mescid-i kebîrindeki dört yüz milyon ehl-i iman olan ihvanımız! Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. Urvetü’l-vuska sıdktır. Yani, en muhkem ve onunla bağlanacak zincir, doğruluktur.

Amma maslahat için kizb(yalan) ise, zaman onu neshetmiş. Maslahat ve zaruret için bazı âlim “muvakkat” fetvâsı vermişler. Bu zamanda o fetvâ verilmez. Çünkü, o kadar su-i istimal edilmiş ki, yüz zararı içinde bir menfaati olabilir. Onun için hüküm maslahata bina edilmez.

Meselâ seferde namazı kasretmenin sebebi, meşakkattir. Fakat illet (sebep)olamaz. Çünkü muayyen bir haddi yok; su-i istimale düşebilir. Belki illet, yalnız sefer olabilir.

Aynen öyle de, maslahat dahi yalan söylemeye illet olamaz. Çünkü muayyen bir haddi yok; su-i istimale müsait bir bataklıktır. Hükm-ü fetvâ ona bina edilmez. Öyleyse, “Ya doğru, ya sükût.” Yani, yol ikidir, üç değildir. Ya doğru, ya yalan, ya sükût değildir.

ışte şimdi beşerin ortadaki dehşetli yalancılığıyla ve tezviratlarıyla emniyet-i umumiyenin ve rû-yi zemin âsâyişlerinin zîr ü zeber olması, kizble ve maslahatın su-i istimâliyle olmasından, elbette o üçüncü yolu kapatmaya beşer mecbur ediyor ve kat’î emir veriyor. Yoksa, bu yarım asırda gördükleri umumî harpler ve dehşetli inkılâplar ve sukutlar ve tahribatlar, başlarına bir kıyameti koparacak.

Evet, her söylediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu söylemek doğru değil. Bazan zarar verse sükût etmek... Yoksa yalana hiç fetva yok. Her söylediğin hak olmalı; fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yok. Çünkü hâlis olmazsa su-i tesir eder, hak, haksızlıkta sarf olur.


Hutbe-i şamiye, s. 53-56

2

Mittwoch, 21. Oktober 2009, 15:30


Binbaşı Merhum Asım Bey isticvab edildi;

eğer doğru dese Üstadına zarar gelir

ve eğer yalan dese kırk senelik namuskarane ve müstakîmane askerliğinin haysiyetine çok ağır gelir diye düşünüp,

"Ya Rab, canımı al!" diyerek on dakikada teslim-i ruh eyledi; istikamet şehidi oldu.

Tarihçe-i Hayat - 196



3

Mittwoch, 21. Oktober 2009, 16:31

Böyle yazıları okudukça acaba diye düşüncelere dalıyorum,

Rabbim bizleri salih , ihlaslı ve canımızı al dediğimizde gerçekten kabul edilecek halis niyetli olanlardan eylesin amin ..
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


Thema bewerten