You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

1

Sunday, August 6th 2006, 6:55pm

Severseniz, uzmanı olursunuz!

Severseniz, uzmanı olursunuz!

Risale-i Nur’larda dikkatimi çeken bir husus var; Risale-i Nur, her zaman her yerde kapısını herkese açmıyor. Bir hocamız, Arapçayı, Farsçayı biliyor, dolayısıyla Osmanlıca onun için çok basitti. Risale-i Nur’ların yüzde altmışı Arapça ve Farsçadır.

Benim gibi kimseler, onu anlamak için kendisini yetiştirmek zorunda kalmıştı, öte yanda gerçekten hoca olan bir kimse Risale-i Nur’u okuyor, ama ‘anlamadım’ diyor, kitabı bize uzatıyor. Her kelimeyi anlıyor fakat dersin topladığı manayı, o toplayamıyor. O zaman anlıyorum ki o şahıs, Risale-i Nur’lara tenkit yönünden yaklaşmış ve kapılar yüzüne kapanmış.

Risale-i Nur’u anlamıyor muyuz, anlamak mı istemiyoruz? Belki anlamak istemiyoruz… Halbuki derslerde yedi yaşından yetmiş yaşına kadar pek çok kimse bulunuyor, memnun kalıyor ki devamlı geliyor. On yaşındaki bir çocuk ya da kelimeleri tam anlayamayan bir genç “Ben bu dersten bir şey anlamadım” derken, hemen ilâve ediyor: “Ama hoşuma gitti, yine geleceğim.” Demek ki bu derin ruh, çocuğun ruhuyla bütünleşmiş. Zaten asıl olan da budur. Ruh, Allah’ın hayat sıfatından olduğundan, çok geniş bir sahayı içine alır.

Bir insanın her şeyi anlaması mümkün olmayabilir. Anlamadığı halde Risale-i Nur’a taraftar olsa, o kitabın, o âlimin atmosferine girmiş olur.

Hangi ilim olursa olsun, bir ilim kime kapılarını açmışsa o insan o ilimde ileri gider. şimdi bilim diyorlar. Her bilimde bir uzman varken, bir insan canının istediği bilimde uzman olamıyor. ısterseniz deneyin. Fizikte, divan edebiyatında, uzman olabilecek kaç kişi gösterebiliriz? Fakat bir sır var; SEVERSENıZ UZMANI OLURSUNUZ!

Bunu ben kendi hayatımda çok denemişimdir. Sevdiğim bilim, beni sevdi. Diğerlerinden sanki uzaklaştım.

Risale-i Nur’lar çok önemli kitaplardır. Anlamak için uğraşmak lazım, uğraşmak için sevmek lazım. Ne söylenmişse ispatlayan, kara noktaları tek tek aydınlatan, günümüzün sorularına cevap veren bir ilim hazinesidir O…

Risale-i Nur’da iman, beyinden geçip kalbe gider. Akılla vahyi bütünleştiren Risale-i Nur’da herkesin sorusuna cevap vardır. Bu cevapları herkes bulabilir mi?

Risale-i Nur anlatılamaz, anlaşılır, yaşanır. ınsan her bildiğini anlatamıyor, kelimeler yetmiyor. Bazen söz, onlara ulaşamaz.

Risale-i Nur’lar, hapishanedeki mahkumların içtiği sigara paketlerine yazıldı. Üstad hiç uyumaz, ağaçların üstünde oturur, talebelerine yazdırdığı yazıları tekrar tekrar okur, düzeltirdi. Üstad’ın okumadığı hiçbir Risale yayınlanmadı. Hepsini kelime kelime okumuştur.

Ben Risale-i Nur’dan ayrılmadım. Ömrümün kalan kısmını, Risale-i Nur’u anlamaya çalışarak geçirmeyi Allah’tan istiyorum…


HEKıMOğLU ıSMAıL
Zaman
29.07.2006

2

Monday, August 7th 2006, 10:09am

şevk artırıcı yazıyı bize aktardığın için teşekkür ederiz kardeşim.
Risale- i Nurları anlamak nasip meselesi. Nerdeyse nasibinin ayağına gidip ziline basacak. Hikmete aykırı olmasa...Ben şahitim.

Bir insanın her şeyi anlaması mümkün olmayabilir. Anlamadığı halde Risale-i Nur’a taraftar olsa, o kitabın, o âlimin atmosferine girmiş olur.
demişsin. Buna da şahitim. Okuma yazması ilk okul bir seviyesindeki annem, üstelik Türkçesi kıt annem, ender şahit olunacak şevk ile külliyatı hatim etti. Hayatı, davranışları, tavrı bambaşka. Tanıyamıyorum bazen onu. Aklımda kalmıyor, diye şekva etsede gerektiği zaman, dedikoducu karılara verdiği nasihatler dudaklarımı uçuklatıyor.

Ayrıca çok dikkatli ve laubalilik istemeyen bir hizmet gerktiriyor. Risaleleri kendi nefsinin tatmininde kullanmak, dünya menfaatlerine alet etmek. Gevşeklik göstermek; şefkat tokatlarına, belki hiddet tokadına, Allah korusun,zecr tokadına sebeb olabiliyor.

Kardeşlerime bir anımı yazmak istiyorum.

Annem tatil için teyzemin yazlığına çağrılıyor. ılk hafta Risaleleri aksatmıyor. ıki teyzem alayla karışık sürekli ona "bari burda okuma, kafayı üşütecen" vs gibi baskılar yapıyor. Annem bir ara ikna oluyor. Güneşlenmek üzere hazırlandığı anda anlatamıyacağım bir şekilde ölüm tehlikesi geçiriyor. Annemin o anda aklına Risale-i Nur'a hakaret ettiği geliyor.

Bende sonra anneme dedim ki; Risale-i Nur tatile çıkmaz

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

Monday, August 7th 2006, 10:18am

Allah razı olsun karedşim..

Risale-i Nur Nazlı Bir Gelin Gibidir Kendisine Aşık Olmayana Peçesini Sıyırmaz...


Rabbim bize hakiki manada aşık olmak nasip etsin inşallah..

vesselam :wink:

YaMusaB

Trainee

Posts: 154

Location: KaFKasYa

Occupation: TaleBe

  • Send private message

4

Monday, August 7th 2006, 11:29am

Allah razı olsun

5

Monday, August 7th 2006, 7:30pm

Gerçekten risaleler sevgiyle açılıyor.Seversek ve ara vermeden okursak açılıyor.

Bana bir de Fetih suresi öyle oluyor.Ezber sayıldığı halde biraz okumassam okurken takılıyorum.

Selam ve dua ile....

6

Monday, August 7th 2006, 8:26pm

Bir de kardeşlerim ben şunu anladım ki;

ben ders çalışırken gecelere kadar çalışırdım yorulurdum ertesi günün verimi yarıya inerdi.ama nurlar öyle değil kuranı kerimin bir ışığı ya ondan olsa gerek insan hiç bıkmıyor ve nakadar çok okursa ertesi günün verimi okadar artıyor daha fazla okunuyor :wink: (test ettim onayladım öyle :) )

wcf.user.socialbookmarks.titel

Rate this thread