Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Samstag, 11. März 2006, 09:47

Mart 2006 - Kapak: Zamanın ezberini bozan dahi



Gerek Risâle-i Nur külliyatıyla, gerekse tüm hayatıyla klasik din alimi kalıplarının dışına çıkan Bediüzzaman, eğitimden sosyal hayata, siyasetten iman hizmetine kadar pek çok alanda ezber bozmuştur.

Bu anlamda; fen ve din ilimlerinin bir arada okutulduğu Medresetüzzehra” projesini, “fotografik hafızası” ile ciltlerce kitabı çok kısa bir sürede hıfzetmesini, sürekli medrese değiştirmesini, diğer hocaların ve de medrese talebelerinin aksine asla zekât ve hediye kabul etmemesini; “cihad” meselesine bakışını, çeşitli boykotlara katılan aksiyoner yönünü, konuştuğu herkesin seviyesine göre hitap etmesini; “dindar cumhuriyetçilik” kavramını, 1. Dünya Savaşında mağlûp olmamızı açıklarken getirdiği yorumu; esma-i hüsna endeksli kâinata bakışını, ıslâmın üzerindeki asırlardan beri gelen tozları silkeleyerek aslına döndüren “saykakül ıslâm” anlayışını, “tevhid”e yaptığı vurguyu, Risâle-i Nur için söylediği “Dâvâ değil, dâvâ içinde bürhan” sözünü örnek gösterebiliriz.

Genç Yaklaşım dergisi de Mart sayısını Bediüzzaman Said Nursî’nin bu yönlerine ayırmış.

Yusuf Sönmez, “Zamanın ezberini bozan dahi” derken yukarıdaki gerçeklere işaret ediyor. Sönmez, Bediüzzaman’ı şu cümlelerle anlatıyor: “şu âleme sanki başka bir asırdan gelmişti, sanki başka bir âlemin adamıydı o. Duruşu, bakışı kıyafeti ve tavrı başından beri başkaydı. Ahir zamanda Asr-ı Saadeti arayan bir kalp duruyordu zamanın aynasında.”

Murat Çiftkaya, Said Nursî’nin “Başarısının sırrı”nı sepetinde arıyor, “Sonsuz âleme göç ettikten sonra ardında bıraktığı ve (bir-iki kıyafet, termos, tesbih, namazlık ve saat gibi bütün “mal-mülkünün”) sığabildiği sepetinde!”

Ömer Faruk Uysal, Bediüzzaman’ın nelere muhalefet edip, nelere etmediğini özetlerken, onu kendi dar dünyalarına sıkıştırmaya çalışanları da ifşa ediyor.

Veli Sırım, Said Nursî’nin vefat ettiği gün yağan çamurdan yola çıkarak, bir tarih gezintisine çıkarıyor okuyucuları.

Hürmet Cesur Kaplan, Üstad Bediüzzaman’ın kıyafetlerini, Gökçe Ok, eğitime getirdiği yenilikleri anlatıyor.

Sadık Yalsızuçanlar ise, Risâle-i Nur ve zikir konusunu ele almış.

Figen Arbak ve Nurkan Tezer, genç kızların penceresinden bakmış Said Nursî’ye.

Kapak dosyası dışında Muhammet Örtlek’in “Küreselleşme hastalıkları”, ısmail Benek’in “Gelişme yolculuğu” yazılarını ve Prof. Dr. Mehmet Kaplan’la Çanakkale üzerine yapılan söyleşiyi de unutmamalı.

www.GencYaklasim.com
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Thema bewerten