Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri.
Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert.
Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können.
Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang.
Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.
inkilab-i hakaik?
1. 'inkilab-i hakaik' islam ve diger ulema tarafindan 'muhaldir' denmis.
bu hakikatin hududu var mi?
2. Mantik'in "Inkilab-i Hakaik muhaldir" prensibine aykiri davrandigi
zemin ve boyut var midir? Mesela, baska boyutlarda, diyelim fiziksel
7.boyutta bildigimiz mantik kurallari hala gecerli olmasi vacipmidir??
Yani herhangi bir kosul var midir ki : "ayni anda bir sey hem A olsun, hem de A olmasin" ?
uzerinde arastirma yaptigim konularla yakindan alakali oldugu icin,
cevabiniz benim icin onemli.
Hakikatlerin değişmesi mümkün değildir. Yanlız bu söze dikkat etmek gerektir. "Bir hakikat mahiyetini koruyarak farklı bir hakikat olamaz" demektir. Mesela "Rahmet hakikati, Rahmet olarak kalıp aynı anda zulüm olamaz" Eğer zulüme inkılap etse zaten rahmetlikten çıkar. işte böyle bir şey olmasını hiç bir akıl kabul edemez.
Mantık ve fen ilimlerinin bazı kaideleri zamana ve mekana göre değişebilir. Onların bahsettiği hakikatler. Bu sözdeki hakikatten farklı şeydir.
Evet, bu yüksek intizam ve geniş rahmet ve güzel san’at ve kusursuz cemalle zulüm ve çirkinlik arasında tezat vardır. ıçtimaları mümkün değildir.
Evet, ednâ bir sesi, ednâ bir kimseden, âdi bir iş için işitip kabul etmekle, en yüksek bir savtı, en büyük bir iş için işitip kabul etmemek, emsalsiz bir kubuh ve çirkinlik ve bir kusurdur. Bu ise mümkün değildir. Çünkü, hüsn-i zâtî, kubh-u zâtîye inkılâp eder. ınkılâb-ı hakâik ise muhaldir.
Hiçbir nevi müteselsil-i ezeli değildir. ımkan bırakmaz. ınkılab-ı hakikat olmaz. Mutavassıt nev’in silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf inkılab-ı hakaikin gayrısıdır. Madde dedikleri şey, suret-i mütegayyire, hem harekat-ı mütehavvile-i hadiseden tecerrüd etmediğinden hudüsu muhakkaktır. Kuvvet ve suretler, a’raziyetleri cihetiyle envadaki mübayenet-i cevheriyeyi teşkil edemez. A’raz cevher olamaz. Demek envaının fasileleri ve umum a’razının havass-ı mümeyyizeleri bizzarure adem-i sırftan muhteradırlar. Silsilede tenasül, şerait-i adiye-i itibariyedendir.
ıkinci Delil-i Kurânı: Delil-i ihtirâdır. Bunun hülâsası:
Mahlûkatın her nev’ine, her ferdine ve o nev’e ve o ferde mürettep olan âsâr-ı mahsusasını müntiç ve istidad-ı kemaline münasip bir vücudun verilmesidir. Zira hiçbir nev-i müteselsil, ezelî değildir. "ımkân" bırakmaz. Hem de bizzarure bazının "hudus"u, nazarın müşahedesiyle ve sairleri dahi aklın hikmet nazarıyla görülür.
Vehim ve tenbih
ınkılâb-ı hakikat olmaz. Nev-i mütevassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, inkılâb-ı hakaikin gayrısıdır.
ışaret
Herbir nev’in bir âdemi ve bir büyük pederi olduğundan,
"Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun?" Mülk Sûresi, 67:3.
buradan anladığıma gore inkılab-ı hakaik davrin teoremine benzer bir mantık yani herşey birbirini takip ederek olmuştur...butun herşeyin tek maddeden olduğunu ispatlamaya çalışıyorlar sanırım benim anladığıma gore....
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?