Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.
Quoted
Çadır direkleri hükmünde yüksek dağlar üstünde karanlıklı bir bulut tabakası atılmış, hem o dahi kaplatmış; zeminimizin yüzü,
Müncemid bir sakf olmuş. Fakat altı yüzü açıkmış; o yüz güneş görürmüş. ışte bulut altındayız, sıkıyor zulmet bizi.
Sıkıntı da boğuyor; havasızlık öldürür. şimdi bize üç yol var: Bir alem-i ziyadar, bir kerre seyrettimdi, bu zemin-i mecazi.
Evet, bir kere buraya da gelmişim, üçünde ayrı ayn gitmişim. Birinci yolu budur: Ekseri burdan gider; o da devr-i alemdir, seyahata çeker bizi.
ışte biz de yoldayız, böyle yayan gideriz. Bak şu sahranın kum deryalarına, nasıl hiddet saçıyor, tehdit ediyor bizi.
Bak şu deryanın dağvari emvacına! O da bize kızıyor. ışte, elhamdülillah, öteki yüze çıktık, görürüz güneş yüzü.
Fakat, çektiğimiz zahmeti ancak da biz biliriz. Of, tekrar buraya döndük; şu zemin vahşetzar, bulut damı zulmettar. Bize lazım, revnektar eder kalbdeki gözü
Bir alem-i ziyadar. Fevkalade eğer bir cesaretin var; gideriz de beraber bu yolu, pürhatarkar ikinci yolumuzu. kastamonu lahikası
Quoted
Ey arkadaş! şimdi hayali baştan çıkar, aklı kafaya geçir. Evvelki iki yolun mağdub ve dallin yolu; hatarları pekçoktur, kıştır daim güz, yazı.
Yüzde biri kurtulur; [b]Eflatun, Sokrat gibi. Üçüncü yol sehildir, hem karib-i müstakimdir. Zaif, kavi müsavi; herkes o yoldan gider. En rahatı budur ki: şehid olmak, ya gazi[/b]
Quoted from ""Abdulkadir Said""
Üstad önceki iki yolun dalalet yolu olduğunu ve tehlikelerinin çok olduğunu belirtirken, bu yoldakilerin yüzde birinin kurtulabildiğini söylemiş, Eflatun ve Sokrates. Ama bu kurtuluş, nasıl bir kurtuluş, araştırmak gerek. Geri kalan kısmı nerede alıntının?
Quoted
Sokrat ve Eflatun gibi yüksek zekalaların nasıl bocaladıklarını, hakikatin iç yüzünü görmede en alt seviyedeki bir müminden daha aşağıda kaldıklarını izah eder.