Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

applejuice

Schüler

  • »applejuice« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 72

Wohnort: Kanada

Beruf: Serbest Meslek

Hobbys: Haber Programlari,internet,muzik

  • Nachricht senden

1

Donnerstag, 8. September 2005, 11:29

Aciklanmayan Risaleler ve Sebepleri Nedir?

Biryerlerde bir yazi gormustum : "Aciklanmayan Kevser Risalesi" diye..

Baska bir yerde de "Rumuzati Semaniye" adi ile bir Risale Kitabinin oldugunu gormustum.

Soyle sorayim :

Bazi arkadaslardan duyduklarima gore halen basilmayan ya da az sayida basilip sadece belli kisilerde bulunan Risaleler var, bu Risaleler hangileridir? Muhtevalari nedir? Neden az sayida basilip belli kisilere veriliyor?

Bu mevzu hakkinda bilgi almak istedim. Ayrica bu Rumuzati Semaniye adli Risale piyasada varmi yokmu ? Bana soylenilen piyasada olmadigi ve sadece belli kisilere verildigi...

Merakimi giderirseniz sevinirim...

2

Donnerstag, 8. September 2005, 14:11

Kevser risalesi, Süfyan ve rejimi hakkında olup, şimdi açıklanırsa fitneye sebep olabileceği ve hoş olmayan sonuçlar doğurması çok muhtemel olduğundan yayınlanmıyor olsa gerek. Üstad'ın (onu görmüş) bazı talebelerinden başka, ittihad.com.tr da yazılarını da gördüğünüz, Mesut Zeybek abide de olduğunu duydum.

Latin harflerle basılıp dağıtılmayanlardan bir tanesi, Asar-ı Bediyye dir. Bir abide Osmanlıcasını gördüm. Ama piyasada basıp dağıtan yok sanırım. Onda da bazı şer odakları tarafından fitneye sebep edilebilecek ifadeler var. Mesela "Doğuda eğitim için Arapça farz, Türkçe vacip, Kürtçe zarurî" demiş Üstad. Ümmî kürt kesime hitap edecek alimlerin, tabii ki Kürtçe bilmesi zaruri, öteki yandan sadece onlara değil, Türklere de faydalı olacak, Türkçe bilmesi lazım, tahsil edeceği ilim Arapça dilinde olduğu için onu da bilmesi gerek. ışte bu şekilde, o zamanın, o mekânın şartlarını bilmeden, bilmek istemeden, onu okumak, su-i zan sahibi Nur düşmanları için inanılmaz bir fırsattır, tabi iftira atmak isteyenler için de.

Benim bilgim kısaca bu kadar, daha başka risaleler de olsa gerek yayınlanmayan, ama bir gün yayınlanır hepsi inşa'Allah vakti gelince.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

mihmandar

Fortgeschrittener

Beiträge: 260

Wohnort: ANKARA

Hobbys: Risale-i Nur

  • Nachricht senden

3

Donnerstag, 8. September 2005, 15:48

"Rumuzat-ı semaniye" isimli kitab "Mektubat" kitabının 29.Mektubunun "sekizinci risalesi"dir.

Konusu "Kurandaki tevafuk"... bol miktarda "tevafuk,cifir" gibi meseleler incelenmiş. kurandaki lafz-ı Allah, lafz-Rab, lafz- rasul gibi lafızlar sayılmış , tablolanmış vs. Üstad daha sonra Kurandaki bu tevafukların Risalelerde de göründüğünü farkederek (özellikle işarat-ül icaz
tefsirinin arabca nüshasında görünen muhteşem "elif,vav,ye" harfleri tevafuklarını) bunlar hakkında açıklamalar yaparak bu risaleyi biraz daha genişletmiş. Bol miktarda tevafuk olduğu için 29.Mektupdan ayırarak onu tek başına bir kitap haline getirmiş. Üstad bu risale için şöyle der.

Zitat

Sekizinci Kısım olan Rumuzat-ı Semaniye
"Sekiz Remiz"dir, yani sekiz küçük risaledir. şu remizlerin esası, ılm-i Cifr'in
mühim bir düsturu ve ulûm-u hafiyenin mühim bir anahtarı ve bir kısım esrar-ı gaybiye-i Kur'aniyenin mühim bir miftahı olan tevafuktur.
ıleride müstakillen neşredileceğinden buraya dercedilmedi.(29.Mektup-sekizinci risale)



Mahrem tutulan risale, bildiğim kadarıyla sadece "sırr-ı innâ a'taynâ" isimli risale.. Aslında bu risale, "sekiz Remiz" den oluşan "Rumuzat-ı semaniye" kitabının "dördüncü remizi" dir. fakat mahrem olduğundan dolayı oradan çıkarılıp müstakil olarak kalmıştır. Risalelerde ismi "sırr-ı innâ a'taynâ" olarak geçen bir ufak kitapçık olarak kalmış.

şu anda elimde mevcut olan Rumuzat-ı Semaniye nin elyazma nüshaları arasında hiç birinde bu "sırr-ı innâ a'taynâ" yok. Bende üç farklı nüsha var. Birde bizzat Bediüzzaman hazretlerinin tashih ettiği bir "Rumuzat-ı semaniye" elyazma nüshası var. Bu nüsha Hüseyin Bulut isimli bir şahısta mevcut.. Bu zat bu nüshayı esas alarak Latince olarak "Rumuzat-ı semaniye" kitabını neşretmiş.

şu an piyasada bulabileceğiniz iki adet latince "Rumuzat-ı semaniye" nüshası var:

1-ısmail mutlu tarafından neşredilen .. (Kolay bulunur)(tavsiye etmem.yayınlamış olduğu risaleler tarzında hazırlamış.)

2-Hüseyin Bulut tarafından neşredilen nüsha.. (tavsiye ederim, kaliteli bir çalışma yapmış.) Fakat heryerde bulunamayabilir.

Hüseyin Bulut un nüshasında da (ki bediüzzamanın bizzat tashihli nüshasını esas almış) Üstad "Dördüncü Remiz" i dahil etmeyerek yerine şöyle bir ibare yazmış. "Ehl-i dalalet zulmü beni rahat bırakmadı" ..
Demekki ehl-i dalaletin şiddetli bir şekilde Risale-i nura, üstada ve talebelere saldırmaması için, Üstad bu risaleyi mahrem bırakmış.

Bu "Dördüncü Remiz"(sırr-ı innâ a'taynâ) risalesinde Üstad Ahirzamanın dehşetli şahıslarından " süfyan ve iki deccalı " bizzat isimlerini vererek tahlil ediyor. onların isimlerinin harfleri, ebcedi vs. değerleri ile kevser suresinden çok işaretler çıkarıyor.

Hüseyin Bulut, bu mahrem risaleyi de latinceye çevirip, fakat isimleri şifreleyerek "Rumuzat-ı semaniye" kitabına koymuş. Ne kadar doğru bir davranış olduğu tartışılır. isteyenler o kitaptan ulaşabilirler.
ışte elinde bu mahrem risalenin elyazması olanlar sorun teşkil edeceğinden dolayı neşretmiyorlar. sadece güvendikleri kişilere veriyorlar.

mihmandar

Fortgeschrittener

Beiträge: 260

Wohnort: ANKARA

Hobbys: Risale-i Nur

  • Nachricht senden

4

Donnerstag, 8. September 2005, 15:59

Bir ara Said Özdemir abi ile görüşme imkanım olmuştu. Konu eserlerin neşrine gelince "ne için Rumuzat-ı Semaniye risalesini Latince olarak neşretmiyorsunuz" diye sormuştum. Kendisi o risaledeki rakamlarda bazı hatalar olduğunu , diğer abilerle istişare edip sonra ona göre neşretmeyi düşündüklerini" söylemişti.

"elinizde neşredilmeyen mektuplar varmı" diye sordum.. Çok miktarda neşredilmeyen mektup olduğunu söylemişti. Ama şu anda yabancı dilde risalelerin neşri ile meşgul olduklarını, vakit bulurlarsa bu mektupları da neşredeceklerini söylemişti. Ayrıca iki cilt halinde üstadın mahrem mektuplarının kendisinde olduğunu fakat bunları da iştişare ettikten sonra ne yapacaklarına karar vereceklerini söylemişti.

Bununla birlikte Abdulkadir Badıllı'da da bol miktarda böyle mektuplar var. kendisi dosyalamış hususi arşiv yapmış.. bazen çalışmalarında onlardan alıntı yapıyor.

mihmandar

Fortgeschrittener

Beiträge: 260

Wohnort: ANKARA

Hobbys: Risale-i Nur

  • Nachricht senden

5

Donnerstag, 8. September 2005, 16:11

"Asar-ı bediye" kitabı ise bizzat risale-i nura dahil olmayan ,Abdulkadir Badıllı abinin tanzimi olan bir kitap. Üstadın eski said döneminde yazdığı risaleleri bir araya toplamış. fakat bunu yaparken de bu eserlerin ilk nüshalarını , yani bizzat eski said döneminde piyasaya sürülen nüshalarını ele alarak bunları yayınlamış. Ve kitabına da "Asar-ı bediye" ismini vermiş. Not:"Asar-ı bediye" nin yeni olan 2.baskısında bu eski eserlerin arpçaları da eklenmiştir. Bir ara bir arkadaşım bana ıttihad yayınlarının asar-ı bediyeyi latinceye çevirdiğini söylemişti.. fakat ben görmedim. Bu eserleri okumak isteyenler Tenvir Neşriyatın "ıctima-i Reçeteler-1,ıctima-i Reçeteler-2, Muhakemat ve Lemeat " kitaplarını da okuyabilirler.

Üstadın bir -iki tane daha böyle neşredilmemiş risaleleri var.

oNUR

Schüler

Beiträge: 142

Wohnort: Istanbul

Beruf: Öğrenci

  • Nachricht senden

6

Donnerstag, 8. September 2005, 16:30

Bu risaleler belirli hikmetlere binaen gizli tutulmuştu. Ama artık internette de konuşularak herkesin haberdar olması sağlanıyor. Ve konu hakkında tam bilgisi olmayanlar için hayırlı olacağını da düşünmüyorum. Bence bu başlık en kısa zamanda silinmeli. Merak eden arkadaşa özelden söylenmeli.
Selamlar
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

btokgoz

Anfänger

Beiträge: 36

Wohnort: ıSTANBUL

Beruf: MUHASEBE

  • Nachricht senden

7

Donnerstag, 8. September 2005, 18:40

Selamün Aleyküm

Onur arkadaşıma katılıyorum,nette dolaşan ve amaçları sıf ortalığı karıştırmak,fitne yaymak veya şer odaklara bilgi toplama niyetinde olan bir sürü kişi vardır...En iyisi biz bu bahsi kapatalım ve şer odaklarının ekmeğine yağ sürmüyelimi,yanlış birşey yazdığımızdan değil yanlış anlamaya ve fitne aracı olarak kullanılmaya zemin olmasın diye..
BeytullaH

8

Donnerstag, 8. September 2005, 20:29

ve aleykümüsselam,

Biz konuşmaz ve anlatmazsak, onlar daha kolay amaçlarına ulaşır, bizden doğrusunu öğreneceklerine, şer odaklarından batıl karıştırılmışını öğrenirler.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

Donnerstag, 8. September 2005, 22:09

arkadaşlar;
allah razı olsun;
mihmandar kardeşimiz meseleyi çok güzel açıklamış.
daha fazla izaha gerek yok.

saygılar

Alkan

Meister

Beiträge: 1 694

Hobbys: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Nachricht senden

10

Donnerstag, 8. September 2005, 22:17

peki daha burada ismi geçmeyen üstadın başka risaleleri mevcud mu?

applejuice

Schüler

  • »applejuice« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 72

Wohnort: Kanada

Beruf: Serbest Meslek

Hobbys: Haber Programlari,internet,muzik

  • Nachricht senden

11

Donnerstag, 8. September 2005, 23:09

tesekkur

Allah razi olsun verdiginiz bilgilerden dolayi..

mihmandar

Fortgeschrittener

Beiträge: 260

Wohnort: ANKARA

Hobbys: Risale-i Nur

  • Nachricht senden

12

Freitag, 9. September 2005, 09:48

Zitat von »"alkan_unal"«

peki daha burada ismi geçmeyen üstadın başka risaleleri mevcud mu?


Evet. Örneğin "Envarun min nucum-ul Kur'an" isimli arapça bir risale var. Bu risale Üstad tarafından Barla döneminde telif edilmiş. Aynen mesnevi Nuriye tarzında "ılem" lerle yazılmış. Hatta Arapça Mesnevi nuriyenin bazı parçaları da aynen bu risaleye yerleştirilmiş... Bu risalenin "şamlı Hafız tevfik" abinin hattıyla yazılmış nüshasını Necmeddin şahiner bulmuş.. Daha sonra Abdulkadir Badıllı'ya ulaştırmış. Abdulkadir Badıllı Abi ise bu risaleyi Türkçeye tercüme edip ,Kendi tercümesi olan Mesnevi-i Nuriyenin arkasına koymuş. ısteyenler oradan ulaşabilirler. Eserin herhangi bir mahremiyeti yok...
Eseri arapça olarak ise, ıhsan Kasım tarafından hazırlanan Arapça mesnevi kitabının arkasında bulabilirsiniz.

13

Freitag, 9. September 2005, 10:02

arkadaşlar;
bu mesele çoğu kez kötü niyetli bazı kişiler tarafından istismar edilmiş.
Nur talebeleri "Siz Üstadınızın bazı eserlerini gizliyorunuz ya da değiştiriyorsunuz" tarzında ithamlara hedef olmuşlar.
aslında ortada gizli bir eser de yok.
zira en çok gizlenen eser olarak bilinen sırr-ı innaağtayna risale-i nurun bir çok yerinde izah edilmiş.
mesela 5.şua ve Emirdağ Lahikası...
bu nedenle risale-i nurda gizli saklı bir şey yok.
gizli denilen sırrı innaağtayna da elden ele dolaşıyor.
ben bir nüshasını görüp okudum.
orada çok ilginç bir cifri tefsir yapılmış.
asrımızın en büyük kafir, münafık ve zındığına işaret edilmiş.
zaten üç mustafalar olarak bilinen bu üç zatı da herkes biliyor.
yani öyle dikkat çekecek bir gizlilik yok.

saygılar

applejuice

Schüler

  • »applejuice« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 72

Wohnort: Kanada

Beruf: Serbest Meslek

Hobbys: Haber Programlari,internet,muzik

  • Nachricht senden

14

Freitag, 9. September 2005, 20:44

soru :

Selamu Aleykum Kardes,

bir yerde soyle yazmissin :

"""arkadaşlar;
bu mesele çoğu kez kötü niyetli bazı kişiler tarafından istismar edilmiş.
Nur talebeleri "Siz Üstadınızın bazı eserlerini gizliyorunuz ya da değiştiriyorsunuz" tarzında ithamlara hedef olmuşlar.
aslında ortada gizli bir eser de yok.
zira en çok gizlenen eser olarak bilinen sırr-ı innaağtayna risale-i nurun bir çok yerinde izah edilmiş.
mesela 5.şua ve Emirdağ Lahikası...
bu nedenle risale-i nurda gizli saklı bir şey yok.
gizli denilen sırrı innaağtayna da elden ele dolaşıyor.
ben bir nüshasını görüp okudum.
orada çok ilginç bir cifri tefsir yapılmış.
asrımızın en büyük kafir, münafık ve zındığına işaret edilmiş.
zaten üç mustafalar olarak bilinen bu üç zatı da herkes biliyor.
yani öyle dikkat çekecek bir gizlilik yok.

saygılar"""


bu innaagtayna dedigin nushada neler yaziyor?

oradaki cifri ilginc tespit nedir?

asrimizin en buyuk kafir munafik ve zindigi olarak kimi gostermis?

valla ben uc mustafalari bilmiyorum.sadece birisi mustafa kemal diger ikisi kim?

lutfen su sorularimi cevapla valla cok merak ettim.

Saygilar..

applejuice

Schüler

  • »applejuice« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 72

Wohnort: Kanada

Beruf: Serbest Meslek

Hobbys: Haber Programlari,internet,muzik

  • Nachricht senden

15

Freitag, 9. September 2005, 20:45

...

istersen ozelden yolla...

16

Samstag, 10. September 2005, 09:05

kardeşim;
çok da fazla merklı olma...

bu üç şahıs;
birisini kendin yazmışsın.
diğer ikisi ise;
mustafa ismet,
mustafa fevzi...

saygılar

17

Montag, 11. Juni 2007, 17:44

:? GÖRÜLDÜğÜ YERDE YAKILSIN DENILEN SIRRI A'TAYNA 2 ay evvel Badıllı abiye cevplar.org ta yazmıştım.Kendısıde mahrem oldugu ıcın elzem mesele degıl demişti.BU RISALE 3 kişilik arkadaş gurubunun içinde mısafırının elınde ıken müşade ettim.sorduk ama açıklama yapmadı.BAZI komiteleri isim isim ifşa etti .2008 ve ahırlerine işaretlerden söz etmişti.digelerini yazmak mahremi faş etmektir,yanlıştır.YOKSA NET TE BAZI NUSHALARI ZATEN VAR.sırrı a'tayna dıye yazıldıgı zaman CIKIYOR.Ama faş edılmesi uygun degıl bence

Thema bewerten