Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

Alkan

Meister

  • »Alkan« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 1 694

Hobbys: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Nachricht senden

1

Montag, 29. August 2005, 12:48

Asrın Doktoru (gerçek ve güzel bir hikaye)

Asrın Doktoru

Ben çok zengin bir iş adamının tek çocuğu olarak dünyaya geldim. ıhtiyaç adına, hiçbir noksanlık duymayan bir aile hayatımız vardı. Ayakkabı değiştirir gibi, araba değiştiriyor, su gibi de para harcıyordum. Gençliğim, çok hareketli ve çok hızlı sürmekteydi. ıstediğim, herşeye sahip oldum, güzel denilen bütün yerleri gezdim, gördüm. ayrıca, turist çeken bütün ülkeleri de bir bir dolaştım.
Her şey, önüme ve ayağıma serilmişti. Öyle bir an geldi ki, kavuşacağım hedeflerim bitti, tadılacak lezzetler tükendi. Ve artık, bütün güzellikler ve lezzetler bana yabancılaşmaya başladı.Yıllar yılı, geçti, geçecek ümidiyle bekledim, durdum. Ama, o gizli huzursuzluk gittikçe artıyor, uykulanmı, yaşamamı, sevincimi alt-üst ediyordu.Bedenen de, çok yorgun ve bitkin düştüğümü
anlayınca, babam beni yerli ve yabancı ne kadar ünlü, psikiyatrist, psikolog varsa götürdü, tedâviye çalıştı. Ne yazık ki, bütün bunlar içimi küçük bir yılan gibi sokan huzursuzluğuma bir çare olmamıştı. O mutlu ve herşeye gücü yeten ailemiz, yıllardır bir matem havası yaşıyordu.
Öyle bir an geldi ki, artık dayanamaz bir hal almıştım. Adeta, gizli bir el, ruhumu, kalbimi ve kafamı avuçluyor, sıkıyor, eziyor ve beni çıldırtacak gibi bunaltıyordu. Bu arada babam da ölünce, bütün bütün yıkıldım ve bunaldım. "Tımarhanelik bir insan oldum" diye korkmaya başladım. Bu arada bir arkadaşım durumumu öğrenince:
- Yurdışı seyahatlerine çıksana, dedi.
- Gezmediğim, yer kalmadı, dedim.
- Ben Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren bir ıtalyan firmasında çalışıyorum. Eğer istersen oraya gidelim. Belki, havası iyi gelir. Biraz değişik bir beldedir.
Düşündüm. Belki faydası olur diye kabul ettim. Orası müslüman bir devletti. Ama, müslümanlığı, adından başka tanımıyordum. Bizim evimizde herşey bulunurdu ama, müslümanlığın izi yoktu.
Birlikte, Cidde'ye uçtuk. Günlerce şehir şehir dolaştım. Ama, nafıle...
Aradığım dermanı bir türlü bulamıyordum. Bu ümitsizlik içinde, Medine'de bir otel odasındaydım. Artık, her şey bana bir hoş görünüyordu. "Eyvah!" dedim, galiba yolun sonuna geldim. Kendimi ilk defa bu kadar âciz ve yardıma muhtaç hissettim. Birden aklıma Allah geldi. Ama, nasıl yalvarıp, yakaracağımı bile bilmiyordum. Birkaç kelime mırıldandım.
O sıkıntı içinde, dalmışım. Baktım, rüyamda odamın kapısı açıldı. Sarıklı, cübbeli bir zat göründü.
- Hasta olan sen misin? diye sordu.
şaşkınlık içinde:
- Evet, dedim.
- Ben doktorum, seni muayene edeceğim, dedi.
Hayret ettim. Hiç doktora benzer bir tarafı yoktu.
- Siz nasıl bir doktorsunuz? diye sordum.
- Evladım, dedi. Ben bu asrın doktoruyum. Sen derdini anlat bana, dedi.
Anlattım, beni sessizce dinledi.
- Sana bir reçete yazacağım, dedi. Eğer bu ilaçları kullanırsan hiç korkma hemen düzeleceksin.
Tebessümle saçlarımı okşayarak:
- Söylediğimi yaz.
Elime kalemi alıp, söylediklerini harfiyyen yazdım:
"SÖZLER,LEM'ALAR,MEKTÛBAT,şUÂLAR,ASAY-I MUSA…“
Ardından:-Bu ilaçları kullanırsan, hiçbir şeyin kalmayacaktır inşaallah, dediRüyamdan, büyük bir heyecanla uyandım. Hemen kağıda ve kaleme sarılarak, söylenilen ilaçları aynen yazdım. Ama bunlar, benim bildiğim ilaçlara benzemiyordu. Ve gecenin ortasında sokağa fırladım. Sevincimden uçacak kadar ne yaptığımı bilmiyordum. Rüyanın ciddiliği, bana öyle bir kanaat vermişti ki, beni yıllardır kemiren bu dertten kurtulacağıma inanmıştım.
ılk rastladığım eczaneye girdim. Kağıdı, görevliye uzattım. Adam, baktı, baktı:
- Bizde böyle bir ilaç yoktur, dedi. Bu ilaçlar, ya çok öncenin, ya da çok yeni, henüz bizim elimize geçmemiş olabilir.
Başka bir eczaneye girdim. Bir başkasına, bir başkasına daha...
Ama, bu ilaçlardan kimsede yok. Yol üstünde bir hastane vardı. Oraya başvurdum. Beyaz gömlekli genç bir doktor, reçeteyi elimden aldı ve gülümsedi:
- Bunlar ilaç değil, kitap dedi.
- Nasıl olur, diye hayret ettim.
- Ben Alman asıllıyım, dedi. Bu kitapları ben de okudum. Yazarı Türk'tür. Nasıl temin edeceğiniz konusunda yardımcı olabilirim. Eğer, psikolojik ve bunalım cinsinden bir hastalığınız varsa, tavsiye ederim, okuyun.
Kitapları temin ettim. Odama, kapanıp, bitirinceye kadar okudum.
Ve ben yeniden doğdum. Kul ve insan olduğumu anladım. Benim çektiğimi çekenlere tavsiye ediyorum.
6.11.1986
Mesut Uçan

2

Montag, 29. August 2005, 13:09

Allah razı olsun kardeşim, bunu dinlemiştim daha önce, bir kere daha hatırlayınca tüylerim diken diken oldu.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Meister

  • »Alkan« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 1 694

Hobbys: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Nachricht senden

3

Montag, 29. August 2005, 13:14

evet bende okumuştum bir yerde gordum benimkilerde dikenleşti buraya koyayım dedim.... Hepimizden razı olsun....
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

mavilale

Fortgeschrittener

Beiträge: 202

Wohnort: bir ummandan..

Hobbys: ...

  • Nachricht senden

4

Montag, 29. August 2005, 13:31

ALLAH razı olsun
Bir gömlek düştü bu hikayede bize, yakub’un gözyaşına değen…

5

Montag, 29. August 2005, 20:03

Allah raz1 olsun

Thema bewerten