Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.
[/code:1]Quoted
siyer, yani Hz.Peygamber'in (a.s.m.) ve Ashabının (r.a.) hayatını anlatan kitapları okuması,
Quoted from ""Abdulkadir Said""
Tabi hep hoşa gidecek, yani kolay lokma ve çok zevkli kitaplar okunacak değil ya
Quoted from ""mihmandar""
Quoted from ""Abdulkadir Said""
Martin Lings'in bir kitabını da bir birader okuyordu, adını unuttum kitabın, belki bileniniz vardır.
Mustafa Demirci okuyor. mp3 olarak Ankebutta olması lazım.. ben indirmiştim. güzel bir çalışma
Trainee
Location: Bursa-Mustafakemalpaşa
Occupation: mesleksiz(bi baltaya sap olamadı hala)
Hobbies: ilgisiz
Quoted from ""Abdulkadir Said""
Quoted from ""Abdulkadir Said""
Tabi hep hoşa gidecek, yani kolay lokma ve çok zevkli kitaplar okunacak değil ya
dememin sebeplerinden birini anlatayım. Geçen sene Yeni Asya'nın düzenlediği konferansa, ıstanbul'a gidiyorduk, (Belki 1 Mart, belki 1 Nisan, belki 1 Mayıs'tı konferansın tarihi.) , yolumuzun üzerinde Bursa'da mola verdik. Namaz kılalım dedik, Orhan Gazi Camii'sinin orada durduk.
Orhan Gazi Camii büyük, yaptırandan Allah razı olsun, güzel, altında dükkanlar, bir vakıf usulü camiinin maddi ihtiyaçlarının karşılanmasında rol oynuyor. Camiinin güzel ve gayet geniş avlusu... Bir minibüs insan gitmiştik, millet aldı abdestini, galiba bir ben kalmıştım. şadırvana oturdum, merdivenlerden birisi çıktı, cami avlusunun öbür ucundan bana doğru yürümeye başladı.
Öyle büyük bir camide, öyle büyük bir avluda, o kadar insanın içinde (bir de millet namazı kılmış dağılıyor, etrafta salına salına yürüyenler var, kalabalık yani...) , uzaktan yanıma "Sizi ilk defa Bursa'da görüyorum" gibi bir laf ederek geldi. Yanıma geldi, bir şekilde muhabbet başlamıştı işte, ona "Bediüzzaman konferansına gidiyoruz, burada mola verdik." dedim. O da benimle birlikte şadırvanın bir taburesine oturdu. Abdest alma hazırlıklarındaydı, kollarını, paçalarını kıvırıyordu, bir yandan konuşuyorduk.
Bana "Bediüzzaman kim?" dedi,
çenebaz olan benim nutkum tutuldu, tek kelâm edemedim, ağzımdan kelime çıkaramadım,
devam etti, "Peki yaşıyor mu?"
dedim "Hayır, elbetteki öldü. (ağzımdan öyle çıktı, en azından vefat etti demem lazımdı, biraz kabaca oldu)" .
"Öyle değil, 'Eserleriyle yaşıyor.' denir" dedi.
Tam bir şeyler diyecektim ki eliyle "Sus!" işareti yaptı, abdest almaya başlamıştı, abdest alırken konuşmanın abdestin adabına uygun olmadığını bildiğimden bir şey diyemedim, garip duygular içinde abdestimi tamamlıyordum. O ise "ıçeri gidiyorum (Camiye), (görüşürüz)" gibi bir şeyler dedi. Hemen abdesti tamamladı, gitti. Kurulandım, derlendim, toparlandım, caminin içine vardım. Öğlen namazını kılmak kaç dakika alır sizce? Ardından camiye vardım, onun yanımdan ayrılmasından sonra pek süre geçmeden, caminin içini aradım, aradım, onu bulamadım.
O zamanlar işte, Hz.Peygamberin (a.s.m.) hayatı olsun, hadis olsun, değişik kitapları büyük bir iştiyakla, zevk alarak, bol bol okuyordum. Risale-i Nur'u ise tek seferde içine çeker gibi böyle alamadığımdan, sabır gerektirdiğinden okumuyordum, daha çok sohbetlerle yetiniyordum.
Ha, sahi... Size bir şey demeyi unuttum, "Eserleriyle yaşıyor" diye bana ders verdikten sonra o zat, artık melaike midir, veli midir, ervah-ı salihinden midir, bir soru daha sordu bana, "Sence insan sadece sevdiği kitapları mı okur? Sevdiğin için mi okursun, okumak için mi okursun?" . Bütün bu olanlar sırasında ağzımdan tek kelime çıkaramadım, sustum kaldım, "Evet" ya da "Hayır" dan başka kelime sarfetmeye mecâlim yok gibiydi.
ışte bu olay, Bursa'dan güzel bir hatıra kaldı bana.