Muhabbet Fedâileri

Baştaki kişinin tercih edilmesinin sebebi, ehven-i şer, yani şerrin daha küçük olanının seçilmesi.

Muvakkaten olan bir durum yani, kıyamete kadar ehven-i şerri seçmeye müştak değiliz, tedrici davranış, umuyoruz ve niyaz ediyoruz ki, seçimimiz 'ehven-i şerr'e göre değil, daha çok hayır barındırana göre olur.

değerli oNur kardeşim;
öncelikle sorularınız için teşekkür ederim.
gerçekten önemli sorular bunlar.

şimdi diyelim ki çok yakın bir akrabamız, çoçuğumuz,annemiz ya da babamız ağır bir hastalığa yakalndı. kesin amaliyat olması gerek. iki doktor var. birisi dindar, beş vakit namazlı, ama doktorluk mesleğinde biraz eksik;diğeri ise sanatında çok mahir, çok yetenekli ve bilgili bir cerrah. ama bu cerrah boş vakitlerinde biraz demleniyor.
şimdi siz hangi doktoru seçersiniz.
elbette ki aklı başında olan yetenekli doktoru seçecek.
dindar olanı değil.
çünkü onun dindarlığı veya içki içmesi kendi şahısları ile alakalı. bize doktorlukları lazım. elbette ki hem yetenekli hem de dindar olması tercih nedenidir. ama yetenek ile dindarlık çatışırsa yeteneği seçmek zorundasınız. Yoksa ölüme davetiye çıkarmış olursunuz.


işte siyaset mesleği de böyledir. teknik bir iştir, dünyevi bir mesele görülecektir ve yetenekli olan tercih edilecektir. evet, bizler isteriz ki demokratlar da tam dindar olsun. bu nurun ala nur olur. fakat bir adam var dindar ama ne yönetimden anlar, ne de demokrat, bir adam da var ki; biraz dini eksiklikleri var ama yönetim noktasında çok kabiliyetli, mahir, yönetim sanatını çok iyi biliyor,demokrat. fakat ara sıra da içiyor. biz bu durumda demokrat olanı seçmeliyiz. şahsi günhlarından uzak durması için de onu ikaz etmeliyiz.
evet netice olarak: "Kabiliyet ile salahat çatışırsa kabiliyet tercih edilmeli" bu prensibi Üstad Hz.leri münazarat adlı eserinde ifade ediyor.

saygılar

Allah razı olsun, ben de bunu düşünüyordum, yani bir işe liyakat, kabiliyet, kifayet meselesini, burada okudum, tevafuk oldu.

Fenâ fi'l-ihvan mı olduk yoksa abi?

Abim kantarın topuzu kaçtı bu misalle .

Hz. Ömer'in (r.a.) o vazifedeki fevkalade muvaffakiyeti, liyakati; yüksek imanı, ahlakı, Allah korkusu gibi seciyeleri bereketiyleydi.

"Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa, Allah Ömer'den sorar diye korkarım." diyen bir zatın ciddiyeti, himmeti ne Yahudî'de olur, ne dinsizde, ne de ehl-i sefahatte.

Quoted

Diyelim ki Hz. Ömer zamanında müslümanları ondan daha iyi yönetebilecek bir Yahudi ya da dinsiz ya da ehl-i sefahat olsaydı o zaman bu kişilerin yönetmesi uygun olur muydu? Bu soru günümüzün bayağı bir abartısı ama aklıma yatması için soruyorum.

değerli oNur kardeşim;


demokrasilerde esas olan milletin iradesidir.
çoğunluk hak üzere, serbest iradesi ile, hiç bir baskı altında kalmaksızın kimi seçerse o makbuldur.
bu kim olursa olsun....
ister veli...
isterse deli...

işte hürriyetin en üst noktalarında yaşayan, hep hakkı tutan sahabe-yi kiram da Hz. Ömer'i devlet başkanı olarak seçmiş. ve tarihin şehadeti ile bu seçiminde ne kadar isabetli olduğu net bir şekilde görülmüş. Öyle ki Hz.Ömer insanlık tarihinde adalet timsali olarak dost düşman herkesin takdirini kazanmış.
elbette ki ferasetli bir toplum terciihini Hz. Ömer gibi bir zattan yana kullanacaktır.

zannederim mesele açıklandı.

Hadisi seriften cikarim bir soz:

Toplumlarin ve onlari yonetenlerin hali yogurt ile kaymak gibidir. Yogurdun rengi neyse kaymagin rengi de odur....


hurmetler
BArish

Enfal Suresi 53

Elmalılı Meali
53- Bu, Allah'ın bir kavme verdiği nimeti, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmemesinden dolayıdır. Gerçekten de Allah hakkiyle işiten, herşeyi bilendir.

Diyanet Meali
53. Bu da, bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlâk ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah'ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden dolayıdır. Gerçekten Allah işitendir, bilendir.

Elmalılı Tefsiri
52- Bu, yani bu âdetin böyle olması, bütün bunların başlarına gelen cezaların ve ikabın böylece kendi amellerine, dayanması şu iki sebep iledir ki, Allah Teâlâ bir kavme, bir topluma ihsan ettiği nimeti durup dururken değiştirecek değildir. Ta onlar kendilerindekini değiştirinceye kadar. Yani onlar o nimete erdikleri zaman kendilerinde o nimete sebep ve vesile olan fıtri misakı, ahlâk ve güzel amelleri, kendileri bozup değiştirinceye kadar, huylarını değiştirinceye kadar Allah'ın o nimeti değiştirmesi, Allah'ın âdetlerinden değildir. ılâhî âdet kişisel sebeplere dayalı olarak verdiği nimetin değişmesini de yine kişisel huyların ve davranışların değişmesi sebebine bağlamıştır. Ki insanın sorumluluğu da buna dayanır. Sebeplerin birincisi işte budur. ıkincisi de Allah kesinlikle herşeyi işitir ve bilir. Çünkü Allah herkesin içyüzünü bilir, ne söylediğini de işitir. Onun gözünden hiç kimse birşey kaçıramayacağı için, O da ona göre hesaba çeker. şu halde akıl ve irade, küfür ve iman , ahlâk ve amel gibi kişisel sebeplere bağlı olan nimetlerin dışındaki doğrudan doğruya alınıp verilen nimetler bu konunun dışındadır. Hiç şüphe yok ki, bu konuda bütün kişisel sebeplerin kıymeti, nimet veya nimet sayılan şeylerin gerçek yüzünü tanıtan âyetleri tanıyıp tanımamaktan ileri gelmektedir. Bir kimsenin kendi fıtratını ve fıtratla ilgili ahdini bozması ve kendisine varid olan sezgi ve delillerin yardımıyla hakkı duymaması ve duymak istememesi elindeki nimetin değişmesine sebep olur. Yine bir kavmin kendi içinde veya dışında bulunan ve kendilerine ilâhî ahkamı tebliğ eden hak rehberlerinin davetini duymak ve tanımak istememesi, toplumsal şuur ve zihniyetlerinde öyle bir bozukluktur ki, bu da onların ellerindeki nimetlerin değişmesine ve elden çıkmasına sebep olur.

Kaynak

allah senden de razı olsun oNur kardeşim

Vakit gazetesi yazı dizisi çıkardı, bununla ilgili bir başlık açıldı. Okuyun, pişman olmazsınız.

bu yazı çok güzle bir yazı.
ölçü olması açısından çok önemli

VAKIT gazetesindeki röportaj üzerine
.....
.....
.....

Bu mesajı silmem, bu forumun kuralları icabı gerekiyor. nazlideniz isimli üyemize 2. uyarı niteliğinde kabul edilirse yerinde olacaktır. 3.sü olursa iyi niyetimizin daha fazla suistimal edilmesine müsade etmeyeceğiz. Burada kimseye hakaret edilmesine müsade etmeyiz... [Risale Okuyorum]

sayın nazlıdeniz;

saygısız ithamlar rencide edici olur.

bence o yazıya ilmi bir itiraz cevabı verin.

yoksa zavallı... vs gibi kırıcı sözler döner söz sahibini kırar

saygılar

nazlıdeniz denen hatuna ithaftır...kimse üstüne alınmasın...

Ben sizin zavallı dediğiniz kutlular ağabeyin yürüttüğü hizmetler vasıtasıyla Risale-i Nur'u tanıdım...O Kutlular ağabey ki şimdiye kadar yüzlerce-binlerce kişinin risaleleri tanımasına,imanlarını kurtarmasına vesile oldu...Buna şahit yüzlerce tanıdığım , arkadaşım var...Siz kimsiniz ki böyle hizmet eden bir kardeşimize zavallı diyorsunuz...Acaba siz kendiniz kaç kişinin imanının kurtulmasına vesile oldunuz?...
Beni yetiştiren büyüklerimin bir sözü vardır; ekmek yediğin, barındığın yere ihanet olmaz derler...Burası o beğenmediğiniz , şahsına hakaret ettiğiniz kutlular ağabeyin mekanı...Samimiyetine,hizmetlerine inanmıyorsanız burada işiniz ne?..
Üslubum biraz sert gelebilir ama sizin çok daha fazlasını hakettiğinizi düşünüyorum...

Quoted from ""nazlideniz""

.Fethullah Gülen, mürşidi Said Nursi gibi, ' siyasetden şeytandan kaçar
gibi kaçan' ve takipçilerini kesinlikle siyasete sokmayan tek sivil ve
dini toplum örgütü lideri Türkiye'de

:lol: :lol:
buna verilecek çok güzel cevaplar var ama sadece gülüp geçmek en iyisi.
ınsanları provoke etmekten büyük zevk aldığın belli
Nazlideniz kardeş biz burada şahıslar üzerinde konuşmuyoruz. Sen madem şahıslar hakkında konuşmak istiyorsun eminim internette sana uygun forumlar vardır onlara üye olman daha hayırlı.
hayal dünyasında yaşadığını da belirtmek isterim

Quoted from ""oNUR""

Allah razı olsun hepinizden yalnız yanlış anlaşılan bir durum söz konusu galiba. Ben yeni asya cemaati yanlış yapıyor demedim ki. Ben de bu cemaatin hizmetine baş koymuş yeni yetişme bir nur talebesi olarak merakımı sizlerle paylaşmıştım.
saygılar

yanlış anlamalar olmasa, sükunet yol bulup gelse bu kadar uzamaz bence..

Quoted from ""oNUR""

Peki, başımızdaki idarecilerin mütedeyyin olmaması hatta sefahat düşkünü olması ve onları ne kadar demokrat yapar? Demek istediğim şu; yani diyelim tam demokrat birisi var ve bu adam ehl-i dünya!Bizim mesleğimizde şahıs yoktur elbet ama bu durumu nasıl göz ardı edebiliriz?Hz. Ömer'in zamanındaki hakikatla bu zamandaki hakikat arasında farklar oluyor o zaman. Bunu izah edebilir misiniz?

sarhoş saatçi misali müthiştir Bediüzzamanın!