Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Dienstag, 8. Februar 2005, 20:08

Bir Kıssa Bin Hisse

Dert ve tasa bedeni soldurur


ımam-ı şafiî Muhammed b. ıdris Hazretleri anlatıyor:

Eski zamanda pek şişman bir kral varmış. Zeki hekimlerden birinden kendisini zayıflatacak ilaçlar talep etmiş. Doktor onu görünce şöyle demiş:

“Allah seni ıslah etsin! Ben ilerisini gören bir doktorum. Sana bakınca anladım ki, senin ancak bir aylık ömrün kalmış! ılacın sana bir faydası olmaz ki!”

Bunun üzerine kral, söylediklerinin doğru olup olmadığını anlamak için hekimi hapsettirir. Kral da bu süre içinde halktan gizlenir. Fakat içini öyle bir üzüntü sarar ki, bir ay içinde iyiden iyiye zayıflar.

Bir aylık zaman geçince kral sağ salim ortaya çıkar ve hapisteki hekimi de yanına çağırır. Der ki:

“Yalanın ortaya çıktı. ışte ben ölmedim. Bu yalanın sebebiyle seni fena halde cezalandıracağım.” Hekim ise telaşlanmadan cevap verir:

“Allah kralı ıslah etsin! Ben geleceği bilmede Allah’ın en düşük kuluyum. Fakat ben anladım ki, senin şişmanlığını gidermenin tek ilacı, ancak keder ve üzüntüdür. ışte bu sebepten dolayı, sana böyle söyledim!”

Bunun üzerine kral onu serbest bırakır ve kendisine iyiliklerde bulunur.

ımam-ı şafiî bu hikâyeyi şu maksatla anlatmış: “Fazla dert ve tasa, bedeni zayıflatan ve solduran şeylerdendir.” (Tabiî ki sıkıntıdan fazla yeme durumu hariç.)

Yine o şöyle derdi:

“Sana dininden bilgi verecek bir âlimin ve beden durumundan bilgi verecek bir doktorun bulunmadığı bir memlekette oturma.”

(Semerkand dergisinden alınmıştır)


08.02.2005

Thema bewerten