Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

  • »Bîçare S.V.« ist männlich
  • »Bîçare S.V.« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 712

Wohnort: İstanbul/ Çamlıca

Beruf: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobbys: Kitap okuma (Sesli)

  • Nachricht senden

1

Dienstag, 28. September 2010, 09:03

Güz mevsimi


Âyet-i Kerime Meâli

“Ey Rabbimiz! Geleceğinde şüphe olmayan hesap gününde insanları
huzuruna toplayacak olan da muhakkak ki Sensin. Hiç şüphe yok ki Allah
vaadinden dönmez.”

Âl-i İmran Sûresi: 9





28.09.2010










Güz mevsimi


Her güz mevsiminde yapılan tahribat, gelecek bahar mevsimlerinde gelen
yeni misafirler için yer tedarik etmek ve bir nev’î terhis ve
izinlerdir.

Kıyamete numune olan güz mevsiminde, o dört yüz binden, üç yüz
bin nebatî ve hayvanî nev’îlerini, vefatlar sûretinde ve mevtler namında
terhis edip vazifelerinden paydos ediyor.

Şuâlar, s. 156, (yeni tanzim, s. 272)

***

Her güz mevsiminde yapılan tahribat, gelecek bahar mevsimlerinde
gelen yeni misafirler için yer tedarik etmek ve bir nev’î terhis ve
izinlerdir.

Mesnevî-i Nûriye, s. 39-40

***

Hem anlarsın ki, güz mevsiminde yaz, bahar âleminin güzel
mahlûkatının tahribâtı idâm değil. Belki, vazifelerinin tamamıyla
terhisâtıdır.(HAŞİYE) Hem, yeni baharda gelecek mahlûkata yer boşaltmak
için tefrîgattır ve yeni vazifedarlar gelip konacak ve vazifedar
mevcudâtın gelmesine yer hazırlamaktır ve ihzârâttır. Hem zîşuura
vazifesini unutturan gafletten ve şükrünü unutturan sarhoşluktan
ikazat-ı Sübhâniyedir.

HÂŞİYE: Evet, rahmetin erzak hazînelerinden olan bir şecerenin
uçlarında ve dallarının başlarındaki meyveler, çiçekler, yapraklar,
ihtiyar olup vazifelerinin hitâma ermesiyle gitmelidirler; tâ,
arkalarından akıp gelenlere kapı kapanmasın. Yoksa, rahmetin vüs’atine
ve sâir ihvanlarının hizmetine sed çekilir. Hem, kendileri gençlik
zevâliyle hem zelîl, hem perişan olurlar. İşte, bahar dahi mahşernümâ
bir meyvedar ağaçtır, her asırdaki insan âlemi ibretnümâ bir şeceredir,
arz dahi mahşer-i acâib bir şecere-i kudrettir, hattâ dünya dahi
meyveleri âhiret pazarına gönderilen bir şecere-i hayretnümâdır.

Sözler, s.75

***

Küre-i arz, senevî mevsimler cihetinde bir ağaçtır. İsm-i Evvel
cilvesiyle güz mevsiminde hafîziyete emanet edilen bütün tohumlar ve
çekirdekler, bahar çarşafını giyen zemin yüzünün milyarlar dal, budak,
meyve veren ve çiçek açan ağacının teşkilâtına dair İlâhî emirlerin
mecmuâcıkları ve kaderden gelen düsturların listeleri ve geçen yazın
işlediği vazifelerin küçücük sahife-i amelleri ve defter-i hidematıdır
ki, bilbedahe bir Hafîz-i Zülcelâl-i ve’l-İkramın hadsiz kudret, adalet,
hikmet, rahmet ile iş gördüğünü gösteriyor.

Şuâlar, s. 197, (yeni tanzim, s. 340)

***

Ve güz mevsiminin haşin tahribâtı, hazin firâk perdeleri
arkasında, tecelliyât-ı Celâliye-i Sübhâniyenin mazharı olan kış
hâdiselerinin tazyikinden ve tâzibinden muhâfaza etmek için, nazdar
çiçeklerin dostları olan nâzenin hayvancıkları vazife-i hayattan terhis
etmekle beraber, o kış perdesi altında nâzenin, taze, güzel bir bahara
yer ihzar etmektir.

Sözler, s. 210

***

Hem heyet-i mecmua cihetinde, her güzde ve her baharda büyük bir
âlem vefat eder ve taze bir âlem vücuda gelir. Ve o vefat ve hudûs o
kadar muntazam cereyan ediyor ve o vefat ve hudûsta, gayet intizam ve
mizanla o kadar nev’îlerin vefiyatları ve hudûsları oluyor ki, güya
dünya öyle bir misafirhanedir ki, zîhayat kâinatlar ona misafir olurlar
ve seyyah âlemler ve seyyar dünyalar ona gelirler, vazifelerini
görürler, giderler.

Şuâlar, s. 130, (yeni tanzim, s. 227) :yeniasya: :tamam3:
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Thema bewerten