Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Sonntag, 18. Juli 2010, 10:47

Hz.Muhammed' in (SAV) Bediüzzamanı işaret eden hadisi

Geçenlerde bir hadis okudum ve işaret edilen kişinin üstad olduğuna kanaat getirdim. Başka çıkar yolu da yok gibi.



:
Ebu Saidi`l-Hudri

Hadis
:
Resulullah (sav) bize Deccal üzerine
uzun bir hadis rivayet etti. Bize anlattıkları meyanında şöyle de
demişti: "Deccal, Medine geçitlerine girmesi kendisine haram kılınmış
olarak çıkacak. Derken bazı ekimsiz yerlere kadar
gelir. O gün insanların en hayırlısı olan -Veya en hayırlılarından- bir
kimse onun karşısına çıkar ve: "Sen Resulullah (sav)`ın bize haber
verdiği Deccal`sin!" der. Oradakiler: "Hayır!" derler. Deccal onu
öldürür ve sonra diriltir. Dirilttiği zaman adam. "Allah`a yemin olsun.
Senin hakkında hiçbir vakit bugünkünden daha basiretli olmamıştım!" der.
Deccal onu tekrar öldüreyim mi di(yerek öldürmek isteye)cek, fakat
musallat edilmeyecek."

Bu hadiste geçen "öldürmek" tabiri hapse atmak olarak yorumlanabilir. Çünkü Nemrud ' da "Ben de öldürür ve diriltirim." deyip birini hapisten çıkarmış ve dirilttim demiştir.

Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi
hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim
diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti.
(Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen
de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah
zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.»
(el-Bakara, 2/258).[2]

2

Sonntag, 18. Juli 2010, 22:33

Yorumunuz akla yatkın gibi Mikail Kardeş. Hadis hakkında bilgi sahibi olanlar katkıda bulunabilirse istifadeye medar olur İnşallah.

3

Montag, 19. Juli 2010, 14:59

Hadisi rivayet edenin adının da Said olması ilginç bir tevafuk.
Bir de "verimsiz yer" tabir edilen yer Ankara' ya işaret olabilir.
Ankara nın toprağı verimsiz olarak bilinir.

4

Montag, 19. Juli 2010, 18:44

Rabbim bizleri Deccalın fitnesinden muhafaza eylesin. Adamlar Deccalin dönemini uzatmak için her şeyi yapıyorlar. İnşaallah 12 Eylül 2010'da onlar için yıkılış hızlanacaktır. Darbe Anayasa'sında en büyük delik açılacaktır. Sonra da tamamen değişecek inşaallah

5

Montag, 19. Juli 2010, 19:45

Pencerelerden izleyip içlerine girmemek çok zor olmalı. :(
Allah, yar yar... (Cem Karaca'nın vefatından önce yazıp söylediği son şarkısı)

6

Montag, 19. Juli 2010, 23:23

pencerelerden balıklama dalalım diyen mi oldu kardeşim?

7

Dienstag, 20. Juli 2010, 10:19

Üstadımız Süfyan'a siyaseten galebe edilemeyeceğini açıkça izah etmiş olmasına rağmen biz hala siyasi bir galibiyet bekliyoruz. Ve belki de buna çalışıyoruz. Süfyanı biz deviremiyeceğiz ne yazık ki. Bu yüzden bu meseleyle çok fazla zihin yormayı pencerelerden içeri balıklama dalmak olarak görüyorum.
Allah, yar yar... (Cem Karaca'nın vefatından önce yazıp söylediği son şarkısı)

8

Dienstag, 20. Juli 2010, 11:57

Satırdan konuşalım...Delil.....?

9

Dienstag, 20. Juli 2010, 13:42

Bediüzzaman, rivayetlerde gelen eşhas-ı ahirzamana ait haberlerin mühim bir kısmını ve hürriyetten evvel İstanbul'da tevilini söylediği hadîslerin ihbar ettiği ahirzamanın dehşetli şahıslarının alem-i İslam ve insaniyette zuhur ettiğini görür. Ve yine, gelen rivayetlerden, onlara karşı çıkacak ve mukabele edecek olan hizbü'l-Kur'an hakkında, "O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i'caz-ı Kur'an'ın nurlarıyla mukabele edilebilir" tavsiyesine müracaatla, Ankara'da teşrik-i mesai edemeyeceği için, kendisine tevdî edilmek istenen mebusluk, Darü'l-Hikmeti'l-İslamiye gibi Diyanetteki azalığı, hem Vilayat-ı Şarkiye Vaiz-i Umûmiliği tekliflerini kabul etmez.

Yeni Asya Neşriyat, Tarihçe-i Hayat, syf. 131 (1998 Baskısı)

Bu delil yetmezse biraz daha geniş zamanda çok daha fazlasını da gösterebilirim. Hatırımda net olarak kalan kısmı hemen yazayım diye ve mesele de gayet net bir şekilde izah edildiğinden bununla iktifa ettim.
Allah, yar yar... (Cem Karaca'nın vefatından önce yazıp söylediği son şarkısı)

10

Dienstag, 20. Juli 2010, 14:05

Hz.Mehdi'nin Süfyan'ı deviremiyeceğinin delilini göster kardeşim.Benim itirazım senin bu cümleneydi.

11

Dienstag, 20. Juli 2010, 14:24

Hz. Mehdi (ra) siyaset cenahıyla mı deviriyor Süfyan'ı?

Ben yukarıda demişim ki;

Üstadımız Süfyan'a SİYASETEN galebe edilemeyeceğini açıkça izah etmiş olmasına rağmen biz hala siyasi bir galibiyet bekliyoruz.

Yoksa Mehdi (ra) Kuran'ın elmas kılınçlarıyla küfrün belini kıracak, Süfyanın rejimini yıkacaktır inşallah. Ama bu siyaset galibiyetiyle olmayacak, imanın inkişafıyla olacaktır. Çünkü yukarıya alıntıladığım kısımdaki tavsiye Hadis-i Şerif'in manasıdır. Üstadımız Hazretleri de sakal ve evlilik dışındaki tüm sünnetleri yaşamıştır.
Allah, yar yar... (Cem Karaca'nın vefatından önce yazıp söylediği son şarkısı)

12

Dienstag, 27. Juli 2010, 19:53

"O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i'caz-ı Kur'an'ın nurlarıyla mukabele edilebilir.
Çok doğru söz. Çünkü Süfyan kendisi arkadaşına "parti kur" diyor. Partinin kitabında "Partimiz dini inançlara saygılıdır" yazdığı için de partiyi kapatıyor.
Siyasetle, parti kurmakla bu iş olmaz doğru. Kaç partinin kapatıldığını ben de unuttum. Mazeret mi yok?
Onun tağuti rejiminde parti kurman ona katılman, desteklemen gibi bir şey.


Bir de bu hadiste geçen "insanların en hayırlısı" kelimesi "Bediüzzaman" sıfatını hatırlatıyor.

13

Sonntag, 1. August 2010, 13:54

Yorumsuz

İlahi İkaz

Birinci Dünya Savaşı sırasında Dördüncü Ordu karargahında Mekke ve Medine yi kurtarmak için Hicaz Seferi Kuvveti hazırlanması meselesi görüşülürken,Harbiye Nazırı Enver Paşa nın bu iş için Mustafa Kemali atadığını ve bunun üzerine Mustafa Kemal in:

Değil Hicaza asker sevketmek,hatta oradaki askerleri de geri almak ve kuvvetleri verimsiz yönlere dağıtmamak gerek diyerek görüşünü belirttiğini ve sonunda M. Kemal in bu görüşünün kabul edilerek Medinenin boşaltılmasına karar verildiğini...

Tam bu sırada ışıkların aniden sönerek ortalığın zifiri bir karanlığa bürünmesi üzerine bunu İlahi bir İkaz kabul eden Cemal Paşa nın birden ürperip sarsıldığını ve daha sonra Hicazın boşaltılmasından vazgeçilerek Fahreddin Paşa nın Medine ye gönderildiğini....(45)

Thema bewerten