Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

03.03.2010, 13:25

Sübhanallah

Sübhânallah kelime-i kudsiyesi ise, Cenâb-ı Hakkı şerikten, kusurdan, noksaniyetten, zulümden, aczden, merhametsizlikten, ihtiyaçtan ve aldatmaktan ve kemal ve cemal ve celâline muhalif olan bütün kusurattan takdis ve tenzih etmek mânâsıyla, saadet-i ebediyeyi ve celâl ve cemâl ve kemâl-i saltanatının haşmetine medar olan dâr-ı âhireti ve ondaki Cenneti ihtar edip delâlet ve işaret eder.........Asa-yı Musa | Birinci Kısım | 47-48

Biz ve kainattaki herşey ise naks,kusur,noksan,hastalık,tahrip,ölüm,uyumak gibi noksan sıfatlarla içiçeyiz.Allah bunlardan ve daha sayamadığımız kemal,cemal ve celaline uygun düşmeyen tüm eksiklerden münezzehdir.Bunun için SubhanAllah diyoruz..

Herşey O'nu tesbih eder buyuruluyor Kur'anı Azimüşşanda ......O halde herşey lisanı haliyle SubhanAllah diyor.Çünkü eksiklikler,kusurlar ve noksanlıklar olduğu için...O halde her nereye baksan herşey lisanı haliyle Allahı takdis etmek manasında SubhanAllah diyerek TESBİH EDİYOR.

2

03.03.2010, 13:26

Yani, Rubûbiyetin saltanatı, nasıl ki ubûdiyeti ve itaati ister; Rubûbiyetin kudsiyeti, pâklığı dahi ister ki, abd, kendi kusurunu görüp istiğfar ile ve Rabbini bütün nekâisten pâk ve müberrâ ve ehl-i dalâletin efkâr-ı bâtılasından münezzeh ve muallâ ve kâinatın bütün kusurâtından mukaddes ve muarrâ olduğunu tesbih ile, "SübhanAllah" ile ilân etsin.

3

03.03.2010, 13:27

şİMDİ ETRAFA bakınız..SubhanAllah tesbihini işitiyor musunuz?

4

03.03.2010, 13:28

şİMDİ ETRAFA bakınız..SubhanAllah tesbihini işitiyor musunuz?
Evet, herbir nebat, herbir ağaç pekçok lisân ile Sâni'lerini öyle gösteriyorlar ki, ehl-i dikkati hayretlerde bırakır ve bakanlara "Sübhânallah! Ne kadar güzel şehâdet ediyor" dedirtirler.

5

03.03.2010, 13:30

İ'lem eyyühe'l-aziz! Sübhanallah ve Elhamdü lillâh cümleleri Cenab-ı Hakkı celâl ve cemal sıfatlarıyla zımnen tavsif ediyorlar. Celâl sıfatını tazammun eden Sübhanallah, abdin ve mahlûkun Allah'tan baid olduklarına nâzırdır. Cemal sıfatını içine alan Elhamdü lillâh, Cenab-ı Hakkın rahmetiyle abde ve mahlûkata karib olduğuna işarettir.

Meselâ, biri kurb, diğeri bu'd olmak üzere, bize nâzır, şemsin iki ciheti vardır. Kurb cihetiyle, hararet ve ziyayı veriyor. Bu'd cihetiyle, insanların mazarratlarından tâhir ve sâfi kalıyor. Bu itibarla insan şemse karşı yalnız kabil olabilir, fâil ve müessir olamaz. Kezalik -bilâ teşbih- Cenab-ı Hak rahmetiyle bize karib olduğu cihetle ona hamd ediyoruz. Biz ondan uzak olduğumuz cihetle Onu tesbih ediyoruz. Binaenaleyh, rahmetiyle kurbuna bakarken hamdet. Ondan baid olduğuna bakarken tesbih et. Fakat her iki makamı karıştırma. Ve her iki nazarı birleştirme ki, hak ve istikamet mültebis olmasın. Lâkin iltibas ve mezc olmadığı takdirde, her iki makamı ve her iki nazarı hem tebdil, hem cem edebilirsin. Evet, Sübhanallahi ve bihamdihî her iki makamı cem eden bir
cümledir. http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2391&a=sübhanallah

6

03.03.2010, 13:32

Şecere-i hilkatin semeresi ve kuvvet ve ihtiyarca esbabdan üstün olan insan, terziliğin bütün kabiliyetlerini, bilgilerini cem edip dikenli bir şecerenin âzâlarına uygun bir gömleği dikemez. Halbuki, Sâni-i Hakîm herşeyin nemâsı zamanında pek muntazam, cedid ve taze taze gömlekleri ve yeşil yeşil hulleleri kemal-i sür'at ve sühuletle yapar, giydirir. Fesübhânallah! Evet, münezzehtir, herşeyin vücudu emrine bağlı olan Allah münezzehtir. Herşeyin içyüzü elinde bulunan Sâni münezzehtir. Bütün mahlûkata merci olan Sâni münezzehtir. http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2317&a=sübhanallah

7

03.03.2010, 13:33

.Kalbinde hayat bulunan bir insan, kâinata, âleme bakarken, idrâkinden âciz, bilhassa şu boşlukta yapılan İlâhî manevraları görmekle hayretler içinde kalır.

İşte bu gibi hayret ve dehşetengiz vaziyetleri, ancak Sübhanallah cümlesinden nebean eden mâ-i zülâli içmekle o hayret ateşi söner. http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2395&a=sübhanallah

8

03.03.2010, 13:34

şİMDİ ETRAFA bakınız..SubhanAllah tesbihini işitiyor musunuz?
Evet, herbir nebat, herbir ağaç pekçok lisân ile Sâni'lerini öyle gösteriyorlar ki, ehl-i dikkati hayretlerde bırakır ve bakanlara "Sübhânallah! Ne kadar güzel şehâdet ediyor" dedirtirler.
Evet her bitki ve ot ve ağaçlar hal lisanıyle yani kusursuz yaratılışlarıyla SubhanAllah diyorlar.İnsanda diyor..melekde..havada..dağda..denizde...kısacası kainatda diyor Münezzehsin sen ya Rabbena..SubhanAllah...

9

03.03.2010, 13:35

.Kalbinde hayat bulunan bir insan, kâinata, âleme bakarken, idrâkinden âciz, bilhassa şu boşlukta yapılan İlâhî manevraları görmekle hayretler içinde kalır.

İşte bu gibi hayret ve dehşetengiz vaziyetleri, ancak Sübhanallah cümlesinden nebean eden mâ-i zülâli içmekle o hayret ateşi söner. http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2395&a=sübhanallah
Güneşin vaziyetine,yıldızların hallerine,samanyolundaki dehşetengiz faaliyetlere bakarak,onlarda görünen celali tecelli karşısında insan ağzı açık bir şekilde SÜBHANALLAH DİYEREK TESBİH EDİYOR..

10

03.03.2010, 13:36

Bu hârika yıldızlar, bu acîb güneşler, aylar, Senin mülkünde, Senin semâvâtında, Senin emrin ile ve kuvvetin ve kudretin ile ve Senin idâre ve tedbîrin ile teshîr ve tanzim ve tavzif edilmişlerdir. Bütün o ecrâm-ı ulviye, kendilerini yaratan ve döndüren ve idâre eden birtek Hâlıka tesbih ederler, tekbir ederler, lisân-ı hâl ile "SübhanAllah * AllahuEkber" derler. Ben dahi onların bütün tesbihâtıyla Seni takdîs ederim.

11

03.03.2010, 14:36

şİMDİ ETRAFA bakınız..SubhanAllah tesbihini işitiyor musunuz?


Allah razı olsun kardeş...dillerine sağlık ellerine sağlık çok güzel dersler bunlar..Elbette ki manay-ı harfiyi o kadar güzel ders verdin ki Etrafımızdaki canlı cansız herşeyin zikrini işitir gibiyiz.
Nur Talebesi'nin aynı zamanda her konuda manay-ı harfiyle bakması gerkliliğini de anlamış oluyoruz Üstadımızdan.(R.A)

12

03.03.2010, 16:14

[b]Evet, küre-i arzda dört yüz bin nevileri zîhayattan halk eden, hattâ en âdi ve müteaffin maddelerden zîruhları çoklukla yaratan ve her tarafı onlarla şenlendiren ve mu'cizât-ı san'atına karşı, onlara dilleriyle "Mâşâallah, Bârekâllah, Sübhânallah" dediren ve ihsanat-ı rahmetine mukabil "Elhamdü lillâh, Ve'ş-şükrü lillâh, Allahu ekber" o hayvancıklara söylettiren bir Kadîr-i Zülcelâli ve'l-Cemal, elbette, bilâşek velâ şüphe, koca semavata münasip, isyansız ve daima ubudiyette olan sekeneleri ve ruhanîleri yaratmış, semavatı şenlendirmiş, boş bırakmamış ve hayvanatın taifelerinden pek çok ziyade ayrı ayrı nevileri meleklerden icad etmiş ki, bir kısmı küçücük olarak yağmur ve kar katrelerine binip san'at ve rahmet-i İlâhiyeyi kendi dilleriyle alkışlıyorlar; bir kısmı, birer seyyar yıldızlara binip feza-yı kâinatta seyahat içinde azamet ve izzet ve haşmet-i rububiyete karşı tekbir ve tehlil ile ubudiyetlerini âleme ilân ediyorlar. [/b]

13

03.03.2010, 16:15

Bir insana ve diğer canlılara verilen en başta vücud nimeti,lisanı halleriyle elhamdulillah dediklerinin göstergesidir.Kainattaki herşey lisanı haliyle Saniine şükür ediyorlar,yani elhamdulillah diyerek..Hele o insanın atomlarını,hücrelerini konuştursak Elhamdulillah diyerek şükür ettiklerini göreceğiz..Çünkü verilen bütün vucud mertebeleri şükrü gerektirir.Biri size bir hediye verse hemen teşekkür edersiniz..Aynen öylede verilen bütün hediyeyi rahmaniyeye karşı eşşükrü lillah demeli..elhamdulillah ilede hamd etmeliyiz...Demek ki kainattaki herşey lisanı haliyle hamdın Allaha mahsus olduğunu ilan ediyor...ne mutlu ki bu manayı idrak edene...

14

03.03.2010, 16:23

Semâyı dinle; nasıl "Yâ Celîl-i Zülcemâl" diyor. Ve arza kulak ver; nasıl "Yâ Cemîl-i Zülcelâl" diyor. Ve hayvanlara dikkat et; nasıl "Yâ Rahmân, yâ Rezzâk" diyorlar. Bahardan sor; bak nasıl, "Yâ Hannân, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Kerîm, yâ Latîf, yâ Atûf, yâ Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin" gibi çok esmâyı işiteceksin. Ve insan olan bir insandan sor; bak nasıl bütün Esmâ-i Hüsnâyı okuyor ve cephesinde yazılı. Sen de dikkat etsen, okuyabilirsin. Güyâ, kâinat azîm bir mûsıka-i zikriyedir; en küçük nağme, en gür nağamâta karışmakla, haşmetli bir letâfet veriyor. 24.söz

15

03.03.2010, 16:24

Eğer o yüksek hakikatleri yakından temâşâ etmek istersen, git fırtınalı bir denizden, zelzeleli bir zeminden sor, "Ne diyorsunuz?" de; elbette, "Yâ Celîl, yâ Celîl, yâ Azîz, yâ Cebbâr" dediklerini işiteceksin. Sonra, deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanâttan ve yavrulardan sor, "Ne diyorsunuz?" de; elbette "Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ Rahîm" diyecekler.24.söz

Bu konuyu değerlendir