Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri.
Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert.
Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können.
Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang.
Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.
Son harfle Risaleden bir kelime bulalım (Açıklamalı)
Risâle-i Nur´dan bildiğimiz bir kelimeyi ve mânasını yazalım. O kelimenin son harfi ile Risale-i Nur dan yeni bir kelime bulup yazalım. ınşallah hem bildiklerimizi unutmamış oluruz hemde yeni kelimeler öğrenmiş oluruz. :wink:
ılk kelime:
MÜSTAğNı: Kimseden bir menfaat beklemeyen, başkalarına ihtiyaç duymayan, gözü ve gönlü tok.
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"
ıHLÂS: Yapılan ibâdet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakîki ve esas gaye etmeyerek, yalnız ve yalnız Allah rızâsını esas maksat edinmek.
Hadi bakalım
SABÛR: Çok sabırlı olan Cenab-ı Hak
RUBÛBıYET-ı ıLÂHıYE : Cenâb-ı Hakkın her zaman, her yerde ve her mahlûka muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idâresi altında bulundurması vasfı.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.
EYYAM-I MEşHURE: Meşhur-Mübarek geceler.
“Eğer dostlardan müfarakat( ayrılık ) olmasaydı, ölüm ruhlarımıza yol bulamazdı ki, gelsin, alsın.”
ERBÂB : ıyiler,îman etmiş kimseler.
''Ey gönül!Canına üflenen nefhayla yan da kavrul!Amma lale gibi ol ki;halinden sadece ''yar'' haberdar olsun.''
BıD'AT : Sonradan çıkarılan âdetler. Dinin aslında olmadığı hâlde, din namına sonradan çıkmış olan adetler.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...
( ŞEMS-İ TEBRİZİ )
TÛL-ı EMEL : Bitmeyen arzu.
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"
lütf-u Yezdan : Cenab-ı Allah’ın lütfu, ihsanı
Nübüvvet: Nebilik, peygamberlik. Allah´ın elçiliği, peygamberlik hal ve şânı.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.
''Ey gönül!Canına üflenen nefhayla yan da kavrul!Amma lale gibi ol ki;halinden sadece ''yar'' haberdar olsun.''
MANAY-I HARFı: Eşyanın özündeki, hakiki yaratılış manası. Kendini değil Rabbini anlatan mana.
“Eğer dostlardan müfarakat( ayrılık ) olmasaydı, ölüm ruhlarımıza yol bulamazdı ki, gelsin, alsın.”
ıNÂYET-ı ıLÂHıYE : Allah`ın yardımı
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"
EL-AMAN-GÛYEM : Amân diliyorum.
MA'FÜVV : Suçu afvedilmiş. Bağışlanmış. * ıstisnâ edilmiş, müstesnâ kılınmış, ayrı tutulmuş.
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"
VECD : Aşk, muhabbet; kendinden geçecek ve kendini unutacak kadar ılâhî bir aşk hâli; yüksek heyecan, iştiyâkın galebesi.
''Ey gönül!Canına üflenen nefhayla yan da kavrul!Amma lale gibi ol ki;halinden sadece ''yar'' haberdar olsun.''
DUÂ-I ÂCıZıYE : Bu âcizin duâsı.
MA'BUD-U Bı-L HAK : Hak olan ma'bud. Hakkıyla ibadete lâyık olan Allah (C.C.)
''Ey gönül!Canına üflenen nefhayla yan da kavrul!Amma lale gibi ol ki;halinden sadece ''yar'' haberdar olsun.''
KALB-ı ÂCıZÂNE : Bu âcizin kalbi. (Tevâzu eseri söylenen söz.)
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"