You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

1

Tuesday, November 18th 2008, 5:58pm

Ne oldu da sustuk !

Ne oldu da sustuk

Yıl 1998. Tarih 6 Kasım Cuma.

Yer Beyazıt Meydanı.

Üniversite birinci sınıf öğrencisiyim.

Benim gibi 20-30 bin kişi daha var meydanda...

28 şubat sürecine yakından tanıklık etmiş, yanımızdaki yöremizdeki arkadaşlarımız ve ağabeylerimizle birlikte alabildiğine eylemseliz!

Her fırsatta başörtüsü eylemi, her fırsatta 28 şubat'ın keyfi uygulamalarına protestolar düzenliyoruz, düzenlenenlere katılıyoruz.

YÖK'ün kuruluşunun bilmem kaçıncı yıldönümünü protesto ediyoruz.

Hep bir ağızdan bağırıyoruz:

"Yök kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek."

Yüzlerce polis var etrafımızda.

Yürümeye başlıyoruz.

Belediye'nin Saraçhane binası önüne kadar yürüyoruz.

Sıra sıra polisler diziliyor karşımıza.

Allah hepsine boy vermiş, pos vermiş.

Allah'ın verdiklerinin yanı sıra devletimiz de bu ağabeylerin ellerine jop, başlarına kask vermiş.

Durduruyorlar bizi.

Birileri çıkıyor, polislerle konuşuyor.

Ne konuşuyorlar bilmiyoruz ama yeniden slogan atmaya başlıyoruz.

Polisler de vurmaya başlıyorlar tahta ve kauçuk joplarıyla, Allah ve devlet ne verdiyse...


Yıl 2008. Tarih 7 Kasım Cuma.

Yer, az önce anlattıklarımın olduğu yere çok yakın bir mekan işte.

10 yıl öncesinde eylem düzenleyen, başörtüsü yasağını en sert şekilde kınayan ağabeylerimiz devlet kademelerinde yer tutmuş.

Hatta ağabeylerimiz gibi olan büyüklerimiz devletin en üst düzey koltuklarının sahibi olmuş.

Yıllar gelmiş geçmiş.

Okulda eylemi anlatıp gülüştüğümüz arkadaşlarımızın tamamı evlenmiş, barklanmış.

YÖK'ün kuruluşunun bilmem kaçıncı yıldönümü daha gelip geçmiş.

Daha birkaç yıl öncesine kadar on binlerce gencin toplanıp hep bir ağızdan "Özgürlük" diye haykırdığı Beyazıt Meydanı ıssız.

Yabani güvercinler var sadece.

Bir de güvercin yemi satan bir yaşlı kadın.

Masanın başında düşünüyorum.

O kalabalıkları ve özgürlük sloganlarını kafamda yerli yerine oturtuyorum.

Kafamda hiçbir yere oturtamıyorum bu devasa sessizliği.

Başörtüsü mü özgürleşmişti?

YÖK mü kalkmıştı?

Cunta hesap mı vermişti? Hiçbiri değildi.

Ülkede değişen tek şey iktidarın sahipleri idi.

Onbaşılar, Ecevit'ler, şunlar bunlar gitmiş, yerlerine bizimkiler geçmişti.

Gelenler de bizim gibi dindar ailelerin çocuklarıydı.

Eylem görmüş, slogan atmış.

Yani bizim mahalleden çıkmış çocuklardı.

Ve maalesef bizim mahalleden çıkan ağabeylerin varlıkları, tüm sesimizi kısmıştı.



"Bu sessizlik ne kadar ahlaki" diye soruyorum kendime.

ıktidardan pay alma mücadelesi miydi o günkü bağrışmaların ana sebebi?

"Koltuktan biz de pay istiyoruz" meselesi miydi bizimki?

Yeni sorular da oluşuyor kafamda:


biz o zaman da mı yamuktuk, yoksa sonradan mı yamulduk?

Emin Gökçegözoğlu

2

Tuesday, November 18th 2008, 6:16pm

Devam ediniz Emin Bey kardeşim. Bu sorgulama sağlıklı düşünmeye başladığınızın işareti olabilir.
Hazır sorgulamaya başlamışken, güncel olayları kullanarak iktidar peşinde koşanlara, ıslâm'ı ve ıslâmî değerleri günlük siyasetlerine alet etmeye çalışanlara prim vermeyenleri neden kınadığınızı, neden onları bazı mihrakların uşakları gibi gördüğünüzü de sorgulayın!
Ve sonra gelin hakîki demokrasiyi nasıl kurar, demokratik haklarımıza nasıl kavuşuruz bunun müzakeresini yapalım.
Asya'nın Bahtının Miftahı Meşveret ve şuradır.

"Nurculuk, bütün fenleri müslümanlaştırma hareketidir" M. KUTLULAR

3

Wednesday, November 19th 2008, 5:13pm

Allah razı olsun yine tam bizi ve halimizi gözler önüne koyan bir meseleyi aktarmışsınız Aziz mübarek kardeşim.Tek tük de olsa bir şeyleri sorgulamaya başlayıp adeta uyutulmuş olduğumuz kış uykusundan bir kişi dahi bile olsa uyanması ve gerçekleri idrak edip algılamaya başlaması bizler için, hazır şu azman için olmasada; Alemi ıslamın ıstikbali için ümit verici bunada şükür Elhamdulillah dedirtecek vakıalar...Elhamdulillah.

4

Wednesday, November 19th 2008, 5:19pm

Öyle de Aziz Abimiz..bir de bu muhasebeleri yapanları susturmaya kalkmasalar.. :!:

5

Thursday, November 20th 2008, 3:19pm

Okumayan ve okutmayan bir toplum olarak uyumayı ve susmayı seviyoruz... :roll:

hy120

Professional

  • "hy120" is male

Posts: 654

Location: usak

Occupation: esnaf

  • Send private message

6

Saturday, November 22nd 2008, 2:47pm

Quoted from ""talhagenc""

Okumayan ve okutmayan bir toplum olarak uyumayı ve susmayı seviyoruz... :roll:


işimize gelmiyor değilse doktorlar bile maaşlarına zam için pretestolarını yapıyorlar

7

Monday, November 24th 2008, 4:52pm

Farklı metodları da var doktorların. Mesela ben üniversite hastanesindeki dişçiye gittim sadece 2 dişimde sorun olduğundan emin olarak, bana 7 dolgu dedi ve ayrıca 3 ay sonrasına randevu verdi. Ben de kapıyı çarpıp çıktım. Ama muayenehanesine gitseydim 2 saatte bütün işim hallolacaktı :x

8

Wednesday, December 3rd 2008, 12:11am

Acaba..ne oldu da sustuk mu, "susturuldular mı?.."

9

Wednesday, December 3rd 2008, 3:24am

Bence kimse susmuyor. Herkes konuşuyor. Bilen de konuşuyor, bilmeyen de... Asıl sorun şu ki, ne bilenin kıymeti biliniyor ve ne de bilmeyenler bilmediğinin farkında. Herkes birşey bildiini sanıyor. Yani boş konuşuyoruz. Ve işin en kötü yanı da şu: SADECE KENDı MENFAATLERıMıZı DÜşÜNEREK KONUşUYORUZ, ALLAH RIZASI ıÇıN KONUşMUYORUZ... :cry:

10

Wednesday, December 3rd 2008, 10:01am

Burasını münasip gördüm. :oops:
Rüyamda Cumhurbaşkanı, Başbakanı gördüm.

Cumhurbaşkanı bendim, ama Abdullah Gül'müş(tuhaf bir durum, onun penceresinden seyrediyorum)) Bazı Askerler (sanırım Büyükanıt) "Cumhurbaşkanı haddini aştı" diye -iki kişi daha yanında- fırça kaymaya gelmiş. Ben cumhurbaşkanıyım ya geri adım atmak ile atmamak arasında, yani tehditlerine uymak ile uymamak arasında kararsızım. Yanımda yardımcım bir kadın var, konuşmalarımızı duymasın diye gönderiyorum.

Sonra cuma namazına gidecekmişim. Belediye binası gibi bir yerin üstü camiymiş. Başbakan oraya korumlar arasında geliyor. Zayıflamış, çökmüş . Üzgün, perişan vaziyette.

Aynı binada namaz kılacağımızı aklımdan geçiriyorum. Sonra "bomba koymasınlar" diye endişe ediyorum.

Başbakanın haline çok üzülerek uyanıyorum.

Acaba tevili nedir.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

11

Wednesday, December 3rd 2008, 10:04am

Memleketin hâl-i pürmelâli, ne olacak Abi..

Te'vili kendinden rüya..

12

Wednesday, December 3rd 2008, 1:53pm

Quoted from ""Ceka""

Burasını münasip gördüm. :oops:
Rüyamda Cumhurbaşkanı, Başbakanı gördüm.

Cumhurbaşkanı bendim, ama Abdullah Gül'müş(tuhaf bir durum, onun penceresinden seyrediyorum)) Bazı Askerler (sanırım Büyükanıt) "Cumhurbaşkanı haddini aştı" diye -iki kişi daha yanında- fırça kaymaya gelmiş. Ben cumhurbaşkanıyım ya geri adım atmak ile atmamak arasında, yani tehditlerine uymak ile uymamak arasında kararsızım. Yanımda yardımcım bir kadın var, konuşmalarımızı duymasın diye gönderiyorum.

Sonra cuma namazına gidecekmişim. Belediye binası gibi bir yerin üstü camiymiş. Başbakan oraya korumlar arasında geliyor. Zayıflamış, çökmüş . Üzgün, perişan vaziyette.

Aynı binada namaz kılacağımızı aklımdan geçiriyorum. Sonra "bomba koymasınlar" diye endişe ediyorum.

Başbakanın haline çok üzülerek uyanıyorum.

Acaba tevili nedir.


Ceka kardeşim, AKP il binasının bombalanmasından Ergenekon hadiselerinden etkilenmiş olabilir misiniz?
Asya'nın Bahtının Miftahı Meşveret ve şuradır.

"Nurculuk, bütün fenleri müslümanlaştırma hareketidir" M. KUTLULAR

13

Thursday, December 4th 2008, 10:31am

Abi şu aralar hiç bir şey takip etmiyorum. Hatta gazetemizi bile pek okuyamıyorum. Böyle bir haberi tv'den değil, şahıslardan duymuşum. Ama, olabilir etkilenmişimdir.


Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

14

Thursday, December 4th 2008, 10:36am

şahıslardan duyulanlar zaten, geceyi gündüze katmaya yeter..=)

15

Monday, September 27th 2010, 1:14am

Quoted


"Bu sessizlik ne kadar ahlaki" diye soruyorum kendime.

ıktidardan pay alma mücadelesi miydi o günkü bağrışmaların ana sebebi?

"Koltuktan biz de pay istiyoruz" meselesi miydi bizimki?

Yeni sorular da oluşuyor kafamda:

biz o zaman da mı yamuktuk, yoksa sonradan mı yamulduk?
:?:

wcf.user.socialbookmarks.titel

Rate this thread