Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri.
If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works.
To use all features of this page, you should consider registering.
Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process.
If you are already registered, please login here.
Dr. Mehmet Akay 'la Macit Beye şöyle demişti:
"Eğer ben Üstad'ın mesleğnden çıkıp Risale-i Nur'a zarar veren bir yola girersem, size hakkımı helal ediyorum.
Bana bir zehirli iğne yapıp ahirete gönderin!"
a.g.e.
Aman Ya Rabbi..Bu ne şehametli sadakattir!
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:44pm)
Zübeyir Ağabeyin hususî ve huşu içinde okuduğu bir duayı, yanında kaldığım zamanlar o farkında olmadan duyup yazmıştım.
Her zaman hususî duamdan sonra okuduğum şekliyle sunuyorum:
“Ya Rabbi! Beni ve bütün Nur talebelerini kendine lâyık bir kul, Peygamberimize lâyık bir ümmet, Üstadımıza lâyık bir talebe olmak liyakatını bahşeyle.
Ve bizi azamî ihlâsa, azamî sadakate, azamî sebata, azamî uhuvvete, azamî takvaya, azamî fedakârlığa, azamî cesarete mazhar eyle.”
Bu duayı yaparken öyle masumane bir yalvarış tarzı vardı ki,
sanki Cenab-ı Hakkı karşısında görüyor, büyük bir haşyet ve hürmetle Ondan bu sıfatlara lâyık olmayı rica ediyor ve yalvarıyordu...
a.g.e.
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:44pm)
Dr. Mehmet Akay 'la Macit Beye şöyle demişti:
"Eğer ben Üstad'ın mesleğnden çıkıp Risale-i Nur'a zarar veren bir yola girersem, size hakkımı helal ediyorum.
Bana bir zehirli iğne yapıp ahirete gönderin!"
a.g.e.
Aman Ya Rabbi..Bu ne şehametli sadakattir!
Azami sadakatin azami örnegi
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda
izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.
Zübeyir Ağabey, Hazret-i Üstadın bütün hallerine aşina idi.
Üstadımızın bütün sırlarını bilirdi.
Diğer bütün ağabeyler kısmen bilir.
Her seferinde Risâle-i Nur derdi, Üstad derdi, bir de boynunu gösterirdi.
Derdi ki:
''Kardeşim eğer benim Üstada ve Risale-i Nur'a olan muhabbetim
yüzden doksan dokuza inerse bu büyük bir cinayettir.''
Selahaddin Akyıl
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:44pm)
Üstad bir gün Isparta’da gezmek ister.
Fakat araba yoktur.
Tahiri Ağabey, Süleyman Demirel’in kardeşi olan Ali Demirel’e gider,
durumu bildirir.
Ali Demirel arabasıyla gelir Üstad’ı gezdirir.
Üstad, Ali Beye, ‘Sen demokrat olduğun için arabana biniyorum.’ der ve ücretini verir.’’
a.g.e. (syf:65)
Demirel'e sayıp sövenlerin kulakları çınlasın..
Üstad bir gün Isparta’da gezmek ister.
Fakat araba yoktur.
Tahiri Ağabey, Süleyman Demirel’in kardeşi olan Ali Demirel’e gider,
durumu bildirir.
Ali Demirel arabasıyla gelir Üstad’ı gezdirir.
Üstad, Ali Beye, ‘Sen demokrat olduğun için arabana biniyorum.’ der ve ücretini verir.’’
a.g.e. (syf:65)
(...) Bugüne kadar hiçbir zaman Demirel’in ağzından Bediüzzaman ve Nur talebelerinin aleyhinde bir tek kelime çıkmamıştır
...
http://www.saidnursi.de/tr2/index.php/RO…i.html#comments
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...
" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "
Yetmiş hikmet
Zübeyir Ağabey, Üstaddan gelen bir cümleyi veya paragrafı
pek çok hikmet çıkarmak için tekrar tekrar okurdu ve derdi ki:
“Biliyorsunuz kardeşim, evliyaullah 70 hikmetten serd-i kelâm eyler.
Onun için lâhika mektuplarını da iki defa okuyun.”
AHMET EMIN DERNEKLI
This post has been edited 2 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:45pm)
Bir dersten sonra rüyamda Efendimizi (a.s.m.) gördüm.
İlmi nur olarak üç tarzda izah etti.
Daha sonra Zübeyir Ağabeyden şunu duydum:
“Üstadımız Risale-i Nur’u üç temel esas üzerine bina etmiştir:
1. ımanî bahisler.
2. Müdafaalar.
3, Lâhikalar.
“ımanî bahisleri okuyanlar, ehl-i takva ve ehl-i salâhat olur.
Müdafaaları okuyanlar, davasının müdafaasıyla mücehhez olur.
Lâhikaları okuyanlar, hadiseler karşısında nasıl hatt-ı harekette bulunacaklarını lâhikalardan öğrenirler.”
Demişti.
Ahmed Emin DERNEKLI
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:46pm)
Üstadi öldürmek isteyen Inönü, devletin gücünü kullanarak bunu yapmayi düsünmüs.. Fakat Said Nursi´nin bütün millet tarafindan sevilmesinin yani sira, her an onun icin ölmeye hazir milyonlarca talabesinin olugunu biliyor ve onu öldürmenin bir care olmadigini düsündügünden, onun yasamasi kadar ölümünden de korkuyordu..
Bundan emin olmak icin gönderdigi casuslar onun yanina geldiklerinde, Bediuzzaman onlarla biraz konusmus, onlarin kötü bir maksatla geldiklerini anlayinca yataginin icinde söyle bir dogrulmus ve talabelerinden birini cagirmisti..
O herhangi bir isim söylemedigi halde Ustadinin sesini duyan Zübeyir kosarak gelip önünde durmustu.. Bediuzzaman da elini cübbesinin ic cebine sokup güzel bir tabanca cikararak Zübeyir´e vermis ve "Git Stalini öldür! " demisti.
"Emredersiniz Üstadim" diyerek firlamisti Zübeyir yerinden..
Hal ve tavrinda zerre kadar yapmacik bir hareket yoktu. Emri aldiktan sonra hicbirsey sormaya ve ön bilgi almaya ihtiyac duymadan harekete gecmisti. O anda hic tereddüt etmeden Moskova´ya kadar gidecegi ve Stalin´ni bulup öldürecegi veya bu ugurda ölecegi acikca belli oluyordu...
Kendileri Said Nursi´nin gücünü arastirmak icin buraya gelmeden önce birkac farkli kaynaktan bilgi aldiklari icin bunun bir gösteri olmadigini anlayan casuslar hayranlikla Zübeyrin gidisini seyrederken o coktan kapidan cikmisti..
Diger bir talebesine Zübeyri geri cagirmasini söyleyen Bediuzzaman casuslara dönmüs, "istesem sizin büyük baslarinizi da bir emirle öldürtürüm, ama istemiyorum.. Cünki ben asayisi muhafazaya calisiyorum " demisti..
-Beşleme´den alinti..-
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"
Allah razi olsun zehracanim..
Iste itaat iste baglilik diye buna derim ben. Üstadin bi sözüyle hic tereddütsüz yola koyulmak.. söylenecek sey cok ama ben tikandim..
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre
Zübeyir abi inandığını dosdoğru yaşar.
Her hareketin İslami olmasına dikkat eder.
Bir gelişinde, kardeşi Haydar odasını düzenleyip kendisine
"Hayırlı geceler" der.
Tam, kapıdan çıkarken,
"Gel kardeşim, 'Hayırlı geceler' yerine 'Allah rahatlık versin.' desen daha iyi olur.
Böylece hem de dua etmiş olursun...." diye kardeşini ikaz eder.
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:48pm)
"Risalelerde, 'Aziz, sıddık, fedakâr kardeşlerim.'
Bu gibi ifadeler, böyle olunuz manasındadır."
Üstadın sözleri "Fedakâr dairesi inkişaf edecektir. Fedakârlık iksir gibi tesir eder."
"Bu Kur'an davası uğruna bizi parça parça da etseler, onlar mağluptur. Yine biz galibiz, şehid oluruz."
"Kainatta hiçbir şey 'Allah'sız olamaz. Bu kelimeyi kullanmamalı.
O bilse de, bilmese de onun Yaratıcısı var.
şöyle denir: 'Allah'ı inkar eden dinsiz'".
DR.MEHMED AKAY ANLATIYOR
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:48pm)
Zübeyir Gündüzalp’ten naklen Ali Çakmak şunları söyledi:
Zübeyir Ağabey demişti:
“Risale-i Nur’ların tevhidî kısmını okuyan tahkikî iman sahibi olur.
Amelî kısımlarını okuyan müttakî olur.
Lâhikaları okuyan Nur talebesi olur.”
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:48pm)
Tavırlar hususunda, bir arada yaşayan hizmet erbabının,
birbirinin arkasından, önünden kaş göz işaretleriyle
birini diğerine karşı küçük düşürücü müstehzi tavırlarla hafife alma hususunu
o derece müteessirane ve müteessifane ifade etti ki
"Aradaki bütün samimiyet duygularını mahveder, ortadan kaldırır, kardeşim." dedi. ):
M.FIRINCI ANLATIYOR
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:40pm)
Bir defasında Zübeyir Ağabey'in şöyle dediğini hatırlıyorum:
"Birisi beni tenkit etti mi, bakarım;
tenkidinde haklı ise o halimi düzeltir, hizmete devam ederim;
eğer tenkidinde haksız ise, yine hizmetime devam ederim!"
M.FIRINCI ANLATIYOR
This post has been edited 1 times, last edit by "ruhefza" (Jul 24th 2009, 4:40pm)
Bir gün savcı, mahkeme huzurunda:
“Bunlar tepsi tepsi baklavalar, börekler yiyor.” demiş.
Hâkim, Zübeyir Ağabeyin sararmış, bir deri bir kemik hâlini göstererek
“Baklava börek yiyen adamın hâline bak.
Yüzünün derisi kemiklerine yapışmış...
Baklava börek yiyen böyle mi olur!” demişti.
Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı - ÜSTAD İÇİN YAŞARDI
Fatih Camii’nin avlusunda bir cenaze merasimi için bulunuyorduk. Abdest alacaktı. Hemen takunya getirdim.
“Kardeşim!” dedi, “Takunya, misvak, havlu, bunlar şahsî eşyalardır, tıbben başkasının kullanması uygun değildir.”
Kamil Yürür
@ruhefza ablacım cevabını aradığım bir soru var bana yardımcı olabilir misin;
Zübeyir Gündüzalp ağabey, Salih Özcan ve Mehmet Kayalar ağabeyi kovmuş dediler bana. Acaba bu bilgi doğru mudur ve eğer doğruysa sebebi nedir?
Kaynak da belirterek cevaplayabilirsen çok iyi olacak ablacım...
Zübeyir Gündüzalp ağabey, Salih Özcan ve Mehmet Kayalar ağabeyi kovmuş dediler bana.
Kim söylemiş?
Kime söylemiş?
Niçin söylemiş?
Ne makamda söylemiş?
Söyleyen ağabey Mehmet Soslu.
Kovma meselesi Milli Nizam Partisi olayı.
Ha bir de gazete meselesi var Salih Özcan ağabeyle.
Bu meseleleri teyit ettim ama kovma olayının tafsilatını merak ediyorum. Yani Zübeyir ağabey gibi adam kazanma odaklı yaşamış bir dava adamı gerçekten birilerini kovmuş olabilir mi?
wcf.user.socialbookmarks.titel
Quoted from ""ruhefza""
Dr. Mehmet Akay 'la Macit Beye şöyle demişti:
Change style
Sunday, April 28th 2024, 10:26pm
Go to the top of the page
