Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

Zehracan

Super Moderator

  • »Zehracan« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 8 190

Hobbys: Risale-i Nur, DUA...

  • Nachricht senden

1

Freitag, 22. August 2008, 10:51

Ağustos 2008 - Bir tutam Tarih

[img:215:300]http://www.yeniasya.de/gencyaklasim/images/kapaklar/2008-08.jpg[/img]

Tarihin yolu

Tarih yapan, ama yazmayan, kendini başkalarından öğrenen bir milletin miras yedi çocukları olarak bu ay kendimizi bir sorguya çekelim istedik. Tarihin gizemli ve tozlu raflarına dokunarak ve bize neler bıraktığına bakarak, yeni bir bilinç düzeyine ulaşmaya katkıda bulunmak…

Her kesimin ayrı bir tarih anlatıcısı olduğu ülkemizde, hepimizin de ayrı ayrı bellekleri ve birikimleri toplanınca elde kalan hamasi bir söylenceden öteye gitmiyor. Tarihimize bu güne bakan yönleriyle bakmak ve birikimlerimizi korkularımıza feda etmeden yeniden keşfetmek zorundayız. Bunun için de geçmişimizle bu günümüz arasında köprü olabilecek genç beyinlere çok iş düşüyor. Tarihini yitiren bir milletin, hafızasını yitiren bir insandan farksız olacağını ve savrulmalardan kurtulamayacağını bilerek yola daha fazla bedeller ödemeden çıkmak gerekiyor.

Bizim için Zaferler ayı olan Ağustos tarih kültürümüzü de yeniden gözden geçirmek için büyük anlamlar taşıdığından bu ay Tarih dosyamızla karşınızdayız. Bu dosyada şu sorulara cevap aradık; başkalarının kendi inanç ve felsefelerine göre yazdığı tarihe bakarak biz kendi okumalarımızı nasıl yapabiliriz? Bu gün tarihimizi öğrenirken bile yabancı kaynaklara ve yabancı uzmanlara ihtiyaç duyuyorsak, bunun anlamı nedir ve bu durum bizi nereye götürür? Bize anlatılan tarih gerçekten yaşanmış mıdır? Geçip giden zamana ve yaşanmışlıklara bu günün medeniyeti nasıl bir elbise giydirmektedir? Giydirdiği bu elbise gerçekten tarihi sürecin yaşanmışlık ve geçmişi midir?

Aykut Tanrıkulu, “Evrilmek değil, yücelmek” diyerek, evrim tarihinin safsatasını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Latif Salihoğlu, “Cumhurla zıtlaşan Cumhuriyet” başlıklı yazısıyla yakın tarihin siyasi argümanını gözler önüne seriyor.

Recep Bozdağ, “Sabancı ödülü ve Osmanlı'ya yabancı kalmayan yabancılar” yazısıyla bir ödül ve arkasından bizi yansıtan çok çarpıcı sonuçlara ulaştıracak bizleri.

Mehtap Yıldırım, Ağustos ayının neden zaferler ayı olduğunu cevaplıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Faruk Birtek ile yaptığımız söyleşide, “Dünyanın en zengin tarihine sahibiz, ama farkında değiliz” diye sesleniyor Faruk Hoca.

Kapak dosyamızın dışında okuyacağınız diğer dosyalarımızla birlikte, yine dopdolu bir sayıyla karşınızdayız.

Umarız tarihe küçük bir izdüşümle katkıda bulunmayı başarırız. ıyi okumalar…

http://www.gencyaklasim.com/
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Thema bewerten