Washington Enstitüsü,belli aralıklarla Türkiye'nin siyasi,sosyal ve ekonomik durumuyla ilgili toplantılar düzenler ve bu toplantılara, Türkiye'nin askeri, siyasi ve sermaye sınıfından bir çok ünlü isimleri davet eder. Bu davetliler listesinde, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Emekli General Çevik Bir gibi isimlerden,TÜSıAD'ın önde gelen isimlerine kadar bir dizi elit tabaka mensubu sevgili vatandaşlarımıza rastlamak mümkündür. Washington Enstitüsü, aynı zamanda Beyaz Saray'a ve Pentagon'a, Türkiye ve Ortadoğu'ya ilişkin raporlar sunarak, ABD'nin Ortadoğu politikasının şekillenmesine de yardımcı olmaktadır.Peki, bu raporlarda Erbakan'dan nasıl bahsediliyor? Refahyol dönemine uzanmak ve bu dönemde hazırlanan raporlara, sonra da Erdoğan hakkında Amerikan-ıngiliz ekseninin neler düşündüğüne bir göz gezdirmekte yarar var.Washington Enstitüsü'nden Ortadoğu uzmanı Alan Makovsky ile dünyaca ünlü think-tank kuruluşu RAND'da bir uzman analist olarak görev yapan Ian Lesser'in ortaklaşa hazırladıkları ve 1996'da, 18 Temmuz Perşembe günü, "ıslamcı Başbakan Erbakan'ın Yönetimindeki Yeni Türk Hükümeti" konulu özel bir toplantıda, "Erbakan'ın Türkiye'si: Erken Bir Değerlendirme" başlıklı bir rapor sunulmuştu.
Bu rapor Erbakan'ı, "Türkiye'nin ilk ıslamcı Başbakanı Erbakan, taktik olarak pragmatist, stratejik olarak bir ideologtur" şeklinde, felsefi ve askeri kavramlara tanımlamıştı. Bu tanımdaki "tactic" ve Strategic" kelimeleri, bu bağlamda bilinçli olarak seçilmiş ve askeri bilimlerden ödünç alınmıştı. Söz konusu iki kelimeden birincisini, "Merriam-Webster Dictionary of Synonyms and Antoynms" adlı ıngilizce sözlük, "Her hangi bir savaşta, askeri güçleri en etkili biçimde kullanma sanatı; savaş başlamadan önce yapılan askeri planlama" olarak tanımlarken, ikincisini de "Savaş esnasında düşmanla karşı karşıya gelindiği zaman, askeri güçleri yönetme kabiliyeti" şeklinde tarif eder. Erbakan'ı tanıtırken kullanılan, "Pragmatist" ve "Ideologue" kelimeleri ise, bu bağlamda pratik ve felsefi zekayı ifade eder. ıngilizce'de "ıdeology", "ideological" ve "ıdeologue" kelimeleri aynı kökten gelip, "belirli bir dünya görüşüne, felsefeye, inanca ve
prensiplere bağlı olma durumu" ile alakalıdırlar. Ve o tanımda Erbakan için kullanılan, "ıdeologue" sözcüğünün içinde, sadece bir inanca, felsefeye bağlı olma anlamı değil, aynı zamanda bu felsefi sürecin hem kurucu öğelerinden olma, hem de bu sürece katkıda bulunma manası saklıdır. Kısacası Amerika, Erbakan'ı, ıslami düşünceyi temel kabul etmiş bir siyasal hareketin filozofu ve komutanı olarak tanımlamıştır.
Piyasa partisi değil, siyasal hareket
Pentagon'u, Erbakan ve onun siyasi hareketi hakkında bilgilendiren bu rapora göre, "Böyle bir parti kurması için Erbakan'ı ikna eden kişi, ünlü bir Nakşibendi şeyhidir." Bu tespitiyle Washington Enstitüsü, Erbakan'ın kurduğu partinin/partilerin, piyasadaki sıradan partilerden biri olmaktan çok, ıslam felsefesini temel almış bir siyasal hareket olduğunu ima eder. Çünkü, partiler kapansa da, siyasal hareketler kuşaklar boyunca devam eder.
Hedeflerinden vazgeçmedi, vazgeçmeyecek
Bu rapor, "Erbakan'ın uzun vadedeki hedefinin kesinlikle bir ıslam Devleti" olduğunu söyler. Rapora göre, mevcut eğilimleri, ıslami açıdan daha bilinçlenmiş bir toplum oluşturma yönünde cesaretlendir-mekten/yönlendirmekten memnun kalan Erbakan, uzun vadede askerlerin bile, kendisinin ıslami vizyonunu kabulleneceğine inanmaktadır. Bu hedefine ulaşmak için, Washington Enstitüsü'nün diliyle söyleyecek olursak, "Erbakan, devletin bütçesini kullanarak, yeni atamalar yaparak ve dış politikaya, ıslami bir ton ekleyerek, yapabileceği her şeyi yapmaya" çalışacaktır."Hedeflerini gerçekleştirmek için iktidarda kalmak zorunda olduğunu bilen Erbakan'ın, kısa vadede bazı tavizler vereceği, yaklaşık 30 yıllık Siyonizm ve Batı karşıtı söylemlerine rağmen, başlangıçta geleneksel Türk devlet politikasının NATO, Amerika ve ısrail ile geliştirdiği ilişkilere meydan okumayacağı" tespitini yapan Washington Enstitüsü, bu tespitine neden olarak da, "Erbakan'ın henüz böyle bir güçten yoksun olmasını" gösterir.
Erbakan'a post-modern Amerikancı askeri darbe
Peki, Amerika, Erbakan'ın, statükoya meydan okuyacak güce ulaşmasını nasıl engelleyecekti? Plan hazırdı.Washington Enstitüsü,Erbakan'ı başbakanlıktan indirmek için yapılması gerekenleri, Türkiye'deki darbe taraftarlarına, Alan Makovsky'nin 12 Mart 1997'de, "Yenilmenin Eşiğindeki Erbakan" başlığıyla sunduğu bir raporla şöyle aktarıyordu: "Eğer, Erbakan istifa etmeyi kabul etmezse, askerler Çiller'i istifaya ikna edecekler ya da yarım düzine veya daha fazla DYP'li milletvekilini istifa ettirmeye çalışacaklar. şayet, bunların hiç biri gerçekleşmezse, askerler direkt olarak müdahale edecekler. Ama gerek iç, gerekse dış politik sebeplerden dolayı, doğrudan askeri bir darbe askerlerin son tercihidir. Eğer, Erbakan askerlerin istifa isteğini kabul etmemekte direnir, Çiller ve onun korosu da Erbakan'la koalisyonu devam ettirmeye kalkarsa, askeriyenin doğrudan bir darbe yapacağı ihtimali yabana atılmamalıdır. Çünkü ordu, 1960 ve 1980 arasında üç tane seçilmiş hükümeti devirmiştir.
Buna ek olarak, Amerikan Kongresi'nin, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin lehine tutum alması ve Türkiye'ye silah satılmasına yapılan itirazların önüne dikilmesi sonucunda, direkt askeri darbenin önündeki en büyük engellerden biri olan Batı dünyasının tepkisi de gevşetilmiştir.Amerika, Washington Enstitüsü aracılığıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki bir kısım darbe heveslilerine şu mesajı vermektedir: "Erbakan'ı gerekirse doğrudan bir askeri darbeyle devirin, Avrupa Birliği'nin tepkisinden ve silah alımı meselesin-den dolayı da fazla endişelenmeyin, çünkü biz Amerika olarak arkanızdayız. Öyle veya böyle, yeter ki devirin şu Erbakan-Çiller hükümetini!"