Giriş yapmadınız.

Arama sonuçları

.

07.02.2011, 21:50

Yazar: Abdulbaki

Esrâr-ı hafiye; sırr-ı insânî

“O Allah sırrı da bilir, ondan ahfâ olanı da...”1 Çünkü O (cc) şüphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilmektedir. Risâle-i Nûr eserlerinde çok sırr-ı gâmız meseleler ve müşkül yerler olduğunu muhâtab olanlar bilirler. Zaman zaman bu tür mevzûlara cesâret edemeyiz. Hep ileriye te’hîr eder ve zamanla anlaşılacağı kanâati ile bekletiriz. İşte böyle bir mevzû esrâr-ı hafiye ve sırr-ı insânî konusu. Ancak şahs-ı mânevînin bereketi ve kuvve-i mânevîyesi ile epey süredir kendi âlem-i asgarıma yans...

16.01.2011, 18:39

Yazar: Abdulbaki

cemaatle cemiyet anlamı farklı ise hazret-i mehdinin cemiyet-i nuraniyesi nasıl anlaşılmalı?

Cemiyet-i nûrâniye kavramının incelenmesi gerekir. Cemiyet çoğunluk içinde ekalliyetin içtiması olmalıdır. Mehdinin nûrlu cemiyeti ise ehl-i İslâm'ın çoğunluğu içinde ihlâs,sadâkat ve tesânüd sıfatlarını tam taşıyan ve hadîslerde "Mehdinin ordusu Talut'un nehri geçen askerlerinin sayısı kadar olacak." şeklinde ifâde edilen ve yine "Mehdinin ilk has şakirtlerinin sayısının yedi ve dokuz "olacağı da hadislerde geçtiğine göre bu yedi ve dokuz kişinin ise ekalliyeti ifâde etme mânâsı taşıma ihtimali...

16.01.2011, 18:27

Yazar: Abdulbaki

cemaatle cemiyet anlamı farklı ise hazret-i mehdinin cemiyet-i nuraniyesi nasıl anlaşılmalı?

Öncelikle cemaat ve cemiyet arasındaki farklılıkları yine Risâle-i Nûrlardan istifâde ederek ayırmaya ve anlamaya çalışalım. Cemiyet nedir? Cemiyet, çoğunluk içinde azınlığın ittifakı ve birleşmesidir. Meselemiz îmândır. Îmân uhuvvetiyle bu memlekette ve Isparta'nın yüzde doksan dokuz adamlarıyla uhuvvetimiz var. Hâlbuki cemiyet ise, ekser içinde ekalliyetin ittifakıdır. Bir adama karşı, doksan dokuz adam cemiyet olmaz. (Tarihçe-i Hayat - Eskişehir Hayatı ) Cemaat Nedir? Cemaat,topluluk ve bir a...

06.01.2011, 14:56

Yazar: Abdulbaki

Hür Adam ve İ'lânât

Risaletü'n-Nûr'un kitapları birbirine tercih edilmez. Herbirinin kendi makâmında riyaseti var. Ve bu zamanı tenvîr eden bir mucîze-i mânevîye-i Kur'âniyedir.(Kastamonıu Lâhikası - Mektup No:4)" Bu cümle Üstadımıza ait. Ben de âcîzane diyorum ki Risâle-i Nûr hizmetleri de birbirine tercih edilmemeli. Çünkü her bir hizmetin durumuna ve konumuna göre riyâseti ve konumu vardır. Bu hizmetler birbirine alternetif ve rakîb hizmetler değil, birbirine tekmil eden hizmetler olmalıdır. Meselâ her daim düşü...

06.01.2011, 13:41

Yazar: Abdulbaki

Dezenfekte Olmak

İnsan bu yâ! Her şeyden müteessir olan bir mucîze-i kudret. Aczi ve fakrı nihâyetsiz, düşmanları ve ihtiyaçları da sonsuz bîçare bir mahlûk. Onun için her daim sonsuz bir kudrete ve rahmete muhtaç. Hem de öyle bir kudret ve rahmete istinâd etmeli ki sonsuz acz ve fakrına cevap verebilsin. Hem de nihayetsiz düşmanları def edilip ihtiyaçları da karşılanabilsin. İşte bunlara cevap verebilecek olan Kadîr-i Rahîm olmalı. Hem kudreti ile aczine kuvvet, hem de rahmeti ile fakrına gına olmalı. İşte o za...

25.12.2010, 09:19

Yazar: Abdulbaki

İnsanın yaratılış gayesi

İnsanın Vazîfe-i Fıtratı İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi; Halık-ı Kainat'ı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir. Ve o insanın vazife-i fıtratı ve fariza-i zimmeti, marifetullah ve iman-ı billahtır ve iz'an ve yakin ile vücudunu ve vahdetini tasdik etmektir.(Yedinci Şua) İnsanın en evvel ve en büyük vazifesi, tesbih ve tahmiddir. Evvelâ mazi, hal ve istikbal zamanlarında görmüş veya görecek nimetler lisanıyla, sonra nefsinde veya haricinde görmekte olduğu in'amlar lisanıy...

25.12.2010, 09:08

Yazar: Abdulbaki

İnsanın yaratılış gayesi

Alıntı sahibi "neyyireyn" Alıntı Kur'anın esas maksadının şu dört gayede toplandığı anlaşılıyor.Tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ubudiyet.İşte bu dört maksat Kur’an’ın takip ettiği hakiki maksatlar olduğu malumdur. Allah razi olsun Agabey.. Mektubatta (Tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ubudiyet) diye maksatlar siralanmis, 4 maksat deniliyor fakat bunlar 5 Maksat.. acaba hikmeti nedir? İşârâtü'l-İ'câz'da Fâtiha Sûresinin tefsirinde mealen Üstad Hazretleri şu izahları yapar: الصِّرَاطَ الْمُسْ...

24.12.2010, 18:20

Yazar: Abdulbaki

İnsanın yaratılış gayesi

Yaratılış Gàyesi Kâinatın ve insanın yaratılmasının sırları ve hikmetleri ile ilgili pek çok soru sorulabilir. Bunlar insanlığın en büyük soruları olmalıdır. Bu sorular; ”Kâinat niçin yaratıldı? İnsanın yaratılmasının sırrı ve hikmeti nedir? Ben kimim? Nereden geldim ve nereye gidiyorum? Bu dünyada vazifem nedir?”diye çoğaltılabilir. İnsanın öncelikli vazifelerinden birisi de bu sorularına aklını ve kalbini tatmin ve ikna edecek cevaplar bulmak olmalıdır. Yaratılışın gayesini icmalen şu iki aye...

27.09.2010, 17:30

Yazar: Abdulbaki

Bediüzzaman Hizmet TIR'ı Yollarda

Şu an için Trın müsbet ve dolu taraflarına bakıyorum.Tekâmül için ve dahâ güzele ulaşmak için tekliflerimi meşru zeminlere getireceğim.Lütfen bu düstura çok dikkat edelim derim.Zaman zaman hizmete taallük eden meselelerin meşru zeminler dışında mizansız surette konuşulması ve münakaşasının şahsım adına uygun olmadığını düşünüyorum.Onun için de daha güzel hitmelere özellikle tır için yapacağım müsbet tekliflerimi meşru zeminlerde konuşacağım,şu an için sadece güzellikleri yazmak ve konuşmak gerek...

27.09.2010, 17:14

Yazar: Abdulbaki

Bediüzzaman Hizmet TIR'ı Yollarda

Çorumda yaşanan ilginç bir olay: "Çorum merkezine giriş yapan tır, şehir içinden geçerek önceden belirlenen konaklama noktası olan Kültür Merkezi önündeki alana geldi. Ancak buraya yabancı araçların parketmesinden ötürü tırımız duracağı alana giriş yapamadı. Bunun üzerine yaşanan kısa süreli kriz beraberinde büyük bir hayrı ve müjdeyi getirdi. Önceden izin alınmak istenen ancak Belediye ve Valilik tarafından verilmeyen Çorum merkezindeki saat kulesinin bulunduğu Hürriyet Meydanı, bu sefer biraz ...

27.09.2010, 16:48

Yazar: Abdulbaki

Bediüzzaman Hizmet TIR'ı Yollarda

Bedîüzzamân Hizmet Tır'ı gönüller üzerinde tesir etmeye devam ediyor. Bu gün Tır mahllimizdeydi. Gazetemiz Yeni Asya'nın mahalimizr için yaptığı haber bu gün 15.sayfada şöyleydi: Çarşamba Yerel Haber Expres Gazetesi küpürü. Hizmet Tırı bugün Çarşamba’da BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet Tırı bugün Samsun’un Çarşamba ilçesine de uğrayacak. Saat 13.00 ile 14.00 arasında Çarşambalılarla buluşacak olan tanıtım tırı, kısa bir program yaparak Ordu’ya devam edecek. Tanıtım ve hizmet tırının programı öncesi...

26.10.2009, 16:50

Yazar: Abdulbaki

Bu söz doğruysa o zaman mehdi kim.

Ve bu isim bir adama verildiği vakit, bu iki vazife hatıra geliyor; siyaset mânâsını ihsas eder, belki de bir hodfuruşluk mânâsını hatıra getirir; belki bir şan, şeref ve makamperestlik ve şöhretperestlik arzularını gösterir. Ve eskiden beri ve şimdi de çok safdil ve makamperest zatlar, Mehdî olacağım diye dâvâ ederler. Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdî ve müceddid geliyor ve gelmiş. Fakat herbiri, üç vazifelerden birisini bir cihette yapması itibarıyla, âhir zamanın Büyük Mehdî unv...

03.10.2009, 12:02

Yazar: Abdulbaki

Kemiyet değil keyfiyet hakîkati

Alıntı sahibi "Abdulbaki" İşin bir de İhlâs Risâlesindeki şu ciheti var elbette."Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz. Evet, kuvvet haktadır ve ihlâstadır. Haksızlar dahi, haksızlıkları içinde gösterdikleri ihlâs ve samimiyet yüzünden kuvvet kazanıyorlar.(Yirmi Birinci Lem'a )" Bütün mesele hak meslekte ihlâslı olabilmek. Kuvvetin hakta ve ihlasta olması sırrı ayrıca işlenmesi gereken bir mevzûu diye düşünüyorum. Keyfiyet hakîkati ihlâsa istinad ediyor.Belki gelen cümlelerin sırrı bu...

02.10.2009, 16:13

Yazar: Abdulbaki

Kemiyet değil keyfiyet hakîkati

"Evleniniz, çoğalınız. Ben, Mahşer günü sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim."( İkiyüz seneden sonra ) ümmetimin en hayırlıları az çocuklu olanlardır." (Münavi Feyzül Kadir , 3:497) Hakîkaten bu iki hadîsde de kemiyet ve keyfiyet cihetiyle değerlendirildiğinde bir tenakuz olmadığını düşünüyorum. “Evleniniz, çoğalınız. Ben, Mahşer günü sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim"hadîs-i şerifinde keyfiyetli mü'minlerin çokluğundan elbetteki Efendimiz(sav) övünecektir.Çünkü imân ve islâmiyet ab-ı hayat...

01.10.2009, 19:49

Yazar: Abdulbaki

Kemiyet değil keyfiyet hakîkati

Konunun bir ciheti de keyfiyet ve ihlâs hakîkati diye düşünüyorum.Çünkü keyfiyet hak meslekte ihlâs ile derece ve kıymet kazanıyor olmalıdır.Bu mana da şu ifadeleri ekleyelim. Elhasıl, hadiste vardır ki:"İnsanlar helâk oldu-âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu-ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu-ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar." Yani, medar-ı necat ve halâs, yalnız ihlâstır. İhlâsı kazanmak çok m...

01.10.2009, 19:45

Yazar: Abdulbaki

Kemiyet değil keyfiyet hakîkati

Alıntı sahibi "ruhefza" FesübhanAllah..Baki Ağabey hoşgelmişsiniz.. (Pc açılmadığından bu yana yıllar geçmiş sanki..Üç günde azîm inkilablar olmuş..BârekAllah..) Hoş bulduk muhterem kardeşim.Muhebbet fedâilerinin müzâkerelerini çok özledim.

30.09.2009, 21:28

Yazar: Abdulbaki

Kemiyet değil keyfiyet hakîkati

Kaliteli birler kaliteli benlerden oluşur.Enenin mânâ-i harfî boyutu,nübüvvet cihetinin istimali ve herfî bakış yönü insanı keyfiyete taşımaktadır.Keyfiyet,bir cihette mâna-i hakîkîdir.Değerdir,kalitedir ve yüksek bir nisbettir. Kemiyet bir cihette ise mânâ -i ismidir.Kaliteli olmak şartıyla kemiyetin mânâsı keyfiyete dönüşür.Bu cihetle bir kilo altın milyonlarca ton kömürden keyfiyet cihetiyle tereccühtür. İnsan ise kayfiyet cihetiyle hakîkî mânâ ve mâhiyet kazanır.İnsanın fıtratına dercediler ...

30.09.2009, 21:26

Yazar: Abdulbaki

Kemiyet değil keyfiyet hakîkati

Halbuki, Cenâb-ı Hak, haşirde adalet-i mutlaka ile mizan-ı ekberinde a'mâl-i mükellefîni tarttığı zaman, hasenâtı seyyiâta galibiyeti-mağlûbiyeti noktasında hükmeyler. Hem seyyiâtın esbabı çok ve vücutları kolay olduğundan, bazan birtek hasene ile çok seyyiâtını örter. Demek, bu dünyada o adalet-i İlâhiye noktasında muamele gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemiyeten veya keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Belki, kıymettar birtek hasene ile, çok se...

30.09.2009, 21:25

Yazar: Abdulbaki

Kemiyet değil keyfiyet hakîkati

Kemiyetin, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar. Meselâ, yüz hurma çekirdeği bulunsa, toprak altına konup su verilmezse ve muamele-i kimyeviye görmezse ve bir mücahede-i hayatiyeye mazhar olmazsa, yüz para kıymetinde yüz çekirdek olur. Fakat su verildiği ve mücahede-i hayatiyeye maruz kaldığı vakit, sû-i mizacından sekseni bozulsa, yirmisi meyvedar yirmi hurma ağacı olsa, diyebilir misin ki, "Suyu vermek şer oldu, ekserisini bozdu"? Elbette diyemezsin. Çünkü o yirmi...

30.09.2009, 21:24

Yazar: Abdulbaki

Kemiyet değil keyfiyet hakîkati

Kemiyet değil keyfiyet hakîkatini mütâlâ ve müzâkere edelim. Kemiyetin, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar.(On İkinci Mektup) Nur hizmeti dahi nisbeten-kemiyet değilse de keyfiyet itibarıyla-bire beştir.Bazan bir adamın ihlâsı, yirmi adam kadar fayda verir.(On Dördüncü Şua ) Fakat ehemmiyet ve kıymet, ekseriyetle keyfiyete bakar; kemiyete az bakar veya bakmaz. (On Üçüncü Lem'a) Madem bu zamanda, herşeyin fevkinde hizmet-i imaniye bir kudsî vazifedir. Hem kemiyet, ...