Muhabbet Fedâileri

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Bu 17 irticacının (!) kaç tanesi büyük hizmetler gayesiyle ıslam'dan taviz vermişti merak ediyorum doğrusu. Dindar cumhurbaşkanını alkışlıyorum (!)

bunun altında başka bir koku aramaya gerek var mı ?



yoksa gayesi büyük olanlara ki ben kimi kastettiğini anladım yine ara vermeden gönderme mi var?


haberin neticesinde bu kararlara imza atmak önceki duruşlarında samimi olmadığını göstermesi açısından ele alınmasını gerektirirken nasıl oluyorda birilerine ki zahirde gözükmeyen yönüyle bunu onlara bağlayabildiğini merak ediyorum.... :cry: :idea: :cry:

taviz verenlerin ki o senin değerlendirmen;

neticesine bakarsan aslında taviz vermedikleri ve yüce gaye için çalıştıklarından ötürü ilişikleri kesildiğini ben okudum...

senin gözünle elbette bakamam ama bu hüsnü zan bakışı değil bir hizmete muhalif bakışın sonudur...

diğer başlıkta sanırım bir sonuca bağlamıştık bazı fikirleri..

bu konunun hiç bir yerinde nurculuk arzusu olan insanların vs vs... gibi bir açılımı yokken bunu böyle ifade etmemen gerekirdi...

ki ihraç edilenleri eğer tanıyorsan,varsa ki ifade ettiğin gibi hangi farzları hangi gaye için terketmişler önce onları açıklamalısın...

tanımıyorsan ifadelerin su-i zan dır..

mesleğine ki( savunma konusunda ısrarcı olduğun) yakışmıyor...

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Dindar cumhurbaşkanını alkışlıyorum (!)

bunu bende alkışlıyorum....!!!!!! :cry: :cry: !!!!!!.....

bu haberden şu anlaşılıyor, laik Türkiye Cumhuriyeti aynen devam..yola devam derken bu kastedilmiş..
değişen isiimler ve resimler hiç farketmez..

geçenlerde kanal 7 'de bir haber geçmişlerdi. cumhurbaşkanlığı köşkünde 38'den bu yana yapılmayan bir adet yine yaşanmaya başlamış diye.. hani devletin sofradan yönetildiği dönem..
hazır sofra kurulmuşken, gelen misafirlerden içki isteyen de olursa, resim tamamlanmış olacak..
işte durmak yok denilen de bu olsa gerek..

Bazı kardeşlerimiz hala bazı şeyleri anlamamış.

Bir Nurcu asla siyaset yapmaz aynı delikten tekrar tekrar ısırılmamak ve mükellef olduğu "uyarma ve tamir " işini yapmak için siyaseti talim eder. Siyasette Risale-i Nur'dan talim edilir.

Risale-i Nur'da elbette siyasi prensipler verilmiştir.

Bunlardan tek bir tanesi ele bakmaktır, kalbe bakmayız.

ışte bir zamanlar bir gecede bir erkeğe pembe cüzdan veren, Türkiyeye barları sokan, jet sosyeteyi getiren, çıplak neşriyatı getiren bir zata "dindar " yaftası ile sahip çıkıldı. Sonra, imam hatipleri açan, Ayasofyayı yarı ibadete açan, okulda namaz kılınabilir tezkeresi çıkartan, başörtüsü yasağını kaldıran bir zata tarafgir gazetelerin ve Ebakan'ın siyaset anlayışı ile münafık-mason dendi. Sonra güya "baş örtülüler Suudi Arabistana gitsin" dediği için linç edildi.

ışte bu hataları herkez yapabilir de ölçüsü Risale-i Nur olanın yapması şık durmuyor. Zira, Nur talebesi Risale-i Nur'un tüm umdelerine uymakla mükelleftir.
ışte bu umde ele yani icraata bakmaktır. Dine hizmette kalbe bakmak asıl olanken , Siyasette kalbe bakmak tarafgirliktir. Tarafgirlikte yanlışı hakikat gösteren bulanık bir dürbündür.

ışte bakıyorum her tarafta bir hüsn ü zan çağrısı var: Hüsn ü zan eden hüsn ü zana uğrar. Su i zan eden su i zanna uğrar.
Hem hüsn ü zannı sadece taraf olduğuna istemek nasıl bir akıldır? Üstad'a demişler "sen JönTürklere niye bu kadar hüsn ü zan ediyorsun" demiş " siz bu kadar su i zan ettiğiniz için"

ışte ölçü. Acaba AKP ve onun seçtiği cumhur-u reise hüsn ü zan çağrısı yapanalar bu ölçüye uymuş mu?
Sizi temin ederim, şu yaş kararını malum dindar medyanın onaylamadığı biri yapsa kıyamet kopmuştu. Tavhideye yapılan karşısında hükümetin tavrı yerden yere vurulmuştu.

şimdi ne oluyor?

Söyliyeyim fısıltı gazetesi ile "takiyye yapıyorlar ", "ölü balık taklidi yapıyorlar" diyerek hüsn ü zan ettiriyorlar..

Peki doğru mu? Risale-i Nur ışığında inceliyelim.

Ölü balık takiyyesini kimse yutmuyor. Hem o takiyye uygulamaya gelince "düşmanın düşman elini öpme ve zalime boyun eğme" haline geldiği aşikardır.

Hal böyle olunca zalim takiyye yapanları ısırıyor, sonra dönüp dişinin kirasını istiyor. Geriye takiyenin elim ve dehşetli günahları kalıyor.

Oysa "Zalimler için yaşasın cehennem " ve "tükürün zalimin hayasız yüzüne" denir ve zalim seni yere düşürdüğü vakit sadece rıza-ı ilahiyi düşünüp ondan af dilemek yerinde hayasız yüzüne tükürür ve izzet-i diniye muhafaza edilir. Zalim ne kadar güçlü olursa olsun elinle düzeltemiyorsan, dilinle söylersin.. Allah adına buğz etmek ile yetinmek adına düşmanın düşman elini öpmek ve zalime ses çıkarmamak zulümdür.
şeriat'ın birinci esası zalimlere dalkavukluk etmemektir. Biçarelere tahakküm ettirmemektir.
Zalimin vasfı odur ki, sen onun inacına gelesin ve onun dini ile amel edesin. Hal böyle iken sen takiyye yapsan onun inancına gelmiş gibi yapmaktır. Zalim iktifa etmez seni ölü balık gibi bekletmez kıprdatır da zalim ameline seni şerik eder. Bu nasıl adalet ve meşrutiyettir?


Hem zalime karşı ölü balık misali miskinliği esas tutanlar kendi dindaşlarına cesur gözükmek ve münafık olmadığını göstermek adına riyakar bir hal alırlar. Bu nasıl dindarlıktır?

Ham zalimin prensibi cidaldir. Cidal ise denizi bulandırır , bulanık denizde ölü balık taklidi olmaz. Ölünür de şehadet akla getirilir mi bilinmez?

Hem zalime takiyye yapmak "dava için bireyler feda edilir" dedirtireceği için bir zulüm vaktinde davadaşını bırakıp " ben onlardan" değilim gibi zalim bir lafı dedirtitirir. ışte takiyyeciler ortada bu nasıl bir şeriata hizmettir.

ışte zulme rıza aynızulümdür. Zülme sessiz kalmak ve zalimden korkup zalimin yanında yer alır gibi yapmak veya zalimin istediklerini takiye adına yapmak Allah'ın hükümleri ile hükmetmek değil bilakis "Zülme meyletmeyin o ateş sizi de yakar" ayetinin tehdidine muhattabdır.

ışte bu takiye düpedüz "zafer Allah'a aittir" Kur'ani emrine muhalefettir. Zaferi kendine ait görmektir. Hem Allah'ın Cebbar ve Kadir olduğunu unutup zilletli bir amele düşmektir.

Elbette zalim ile mukabele etmek demek önüne atılıp canını feda etmek değildir. Elbette temkindir ve temkin asla takiyye değildir. Hem belki gizlenmektir ,ama asla zülümü geçicide olsa kabul eder bir vaziyete girmek demek de değildir.
Circis(a.s) gibi yapmaktır. ılk inanan 40 kişi ve ashab-ı güzin numune-i imtisaldir. Yada 27 senesini zulüm içinde geçiren Said Nursi gibi işlemektir.

Hem takiyye amaç için yalan söylemek veya zalimin gücü karşısında zulmüne rıza gösterir bir vaziyet takınmak veya zalimin kutsalarını öpmek değildir.

Takiyye iki ayrı doğruyu gerektiği yerde kullanmayı bilme sanatıdır. Asla yalan söylemek takiyye değildir.

Selametle

iyi de, din adına siyasete destek veren kişinin, Risale-i Nur gibi bir ölçüsü var mı ki? şerrinden Allah'a sığınılan siyaset belliyken, bir kısmına balıklama dalıp, bir kısmından Allah'a sığınılacak bir ölçü müdür Bediüzzaman'ın r.a. ki?

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Bu 17 irticacının (!) kaç tanesi büyük hizmetler gayesiyle ıslam'dan taviz vermişti merak ediyorum doğrusu. Dindar cumhurbaşkanını alkışlıyorum (!)

bu alıntı çerçevesinde ben cekanın kime ne maksatla seslendiğini anlamadım...

aslında konuya dahil kişiler 7 şahıs...

bunlar nerede ve nasıl asıl büyük gayelerine ulaşmak adı altında ıslamdan taviz vermiş?


burada soru içimdeki hizmet kavramına karşı benim gereksiz alınganlığım mı var?

yok eğer taviz verdilerse neden atıldılar.?

ben o atılanlar için hüsnü zan talep ettim...

atanlar için ve altında imzası olanlar için değil...

ve aslında Gül ün tutumunuda doğru bulmadığım anlamında birde sözün sonunda parmak salladım...


hüsnü zan talebim iktidar ve c.reis için değildi...

yanlış anlaşılmasın...

selametle..

ihraçların genellemesine bakarak, o cümle kurulmuş olabilir..

Alıntı sahibi ""ruhefza""

iyi de, din adına siyasete destek veren kişinin, Risale-i Nur gibi bir ölçüsü var mı ki? şerrinden Allah'a sığınılan siyaset belliyken, bir kısmına balıklama dalıp, bir kısmından Allah'a sığınılacak bir ölçü müdür Bediüzzaman'ın r.a. ki?

Din adına siyasete destek vermek başka, din adına siyaset yapmak başka.

Siyaset yapmak başka ,siyaseti talim başka.

ışte Risale-i Nur ortada, siyasi prensipleri ortada.


Risale-i Nur metodu menfiyi nazara vermeden müsbeti anlatmaktır. Elbette siyasi prensipleri veriken siyasete temas etmemiştir.

Elbette Risale-i Nur'un siyasete alet etmemek demek ve siyasetten ve şeytandan Allah'a sığınmak siyaseti talim etmemek değilidir.

Yahu biri yılandan korksa yılandan kurtulmanın zararını öğrenmese nasıl eblehane bir iştir, anlarsın. Elbette o prensipleri öğrenmek demek yılanın deliğine girmek değildir.

Elbette şeytandan Allah'a sığındığı gibi siyasetten Allah'a sığınan bir zat siyasetin zararına karşı prensipler verecektir. Elbette siyaseti talim siyaset yapmak değildir.

Muhabbetle

17 mi 7 mi?Haberde 7 olarak geçiyor.

Tamam. Alıntıladığınız yeride ekleyince 17 oluyor.

bu iştede hayır vardır..zahiren şer..ama hakikatte hayırdır..

Alıntı sahibi ""yunusum""

bu iştede hayır vardır..zahiren şer..ama hakikatte hayırdır..

DP meclise girmediği vakit azim-ü şer ilan edenler nedense kendi tarafı bir hata yapınca hayıra yoruyorlar.

Bravo doğrusu. Metod nerden alınma Abi(!)

hayır olanın ne olduğunu bilmek isterdik.. :roll: