Giriş yapmadınız.

1

13.09.2004, 10:16

Bir köşe yazısı-Hakiki Nurcuların Vasıfları- M.şevket Eygi

Dikkatimi çekti,siz de okuyun istedim,


Mehmet şevki Eygi

Hakikî Nurcuların Vasıfları

HAKıKÎ, vasıflı, samimî bir Risâle-i Nur talebesinin birinci vasfı kin, nefret ve husumetten, nifak ve şikaktan uzak bir “Muhabbet fedaisi” olmasıdır. Nurcu kin ve düşmanlığı; bağışlama, sevgi, sabır silâhlarıyla yenen kişidir. Onun husumete (düşmanlığa) vakti yoktur.Kindar, aşırı şekilde düşmanlık eden, deve gibi kin besleyen, vur denilince öldüren kişi “BenNurcuyum...” dese bile Nurcu değildir.



ıkinci vasıf: Nurcu, Bediüzzaman Said Nursî hazretlerinin yolundan ve izinden giden, onun metodunu uygulayan bir kimse olarak iman, ıslâm, Kur’ân himetlerini paraya, ticarete, maddî menfaate âlet etmez. Nurculukta avuç avuç, çuval çuval, gece gündüz para toplamak yoktur. Bediüzzaman hazretleri çok karanlık, çok zulümlü, çok imkânsız bir devirde parasız büyük hizmetler etmiş, büyük fütuhata nail olmuştur. Bu onun bir kerameti ve vârisi ve vekili olduğu Büyük Peygamber’in bir mucizesidir.



Üçüncü vasıf: Nurculukta şahısları aşırı derecede yüceltmek, tâbiri caiz ise putlaştırma yoktur. Risale-i nurlara bakınız; Bediüzzaman hazretleri kaç yerde talebe ve saliklerini ikaz etmiş, bana bakmayın, Risale-i Nur’a bakın, hizmete bakın... mealinde nasihat etmiştir.



Dördüncü vasıf: Risale-iNur bir mezhep, bir tarikat, bir fırka, bir hizip, bir cemaat değildir; bir hizmet ekolüdür. Nurcular önce Müslümandır, sonra yine Müslümandır. 1950’li yıllarda Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okurken, bitişikteki Hukuk Fakültesi’nde talebe olan merhum Atıf Ural çok fedakâr, çok samimî, çok kahraman bir Nur Talebesi idi, iyi arkadaşlık yapıyorduk.Gazetelerde “Dün âyin yaparken şu kadar Nurcu basıldı, yakalandı...” gibi haberler çıktığı zaman üzülür, “Bizi ayrı bir taifeymiş gibi göstermek istiyorlar. Biz Müslümanız..?” derdi. Bendeniz günlük Bugün gazetesini yayınladığım yıllarda Nurculara zulüm yapıldığı zaman “... kadar Nurcu yakalandı” şeklinde başlık atmaz, “...şu kadar Müslüman ibadet ederken, dinî kitap okurken tutuklandı...” şeklinde verirdim haberi. Hakikî, ihlâslı, samimî Nurcu has ve olgun Müslüman demektir.

Beşinci vasıf: Gerçek Nurcuda sekter zihniyet yoktur. O Ümmet-i Muhammed okyanusu içinde erimiş bir damladır.



Altıncı vasıf: Nurcu namaza ve cemaate son derece dikkat eder. Eskiden tanımış olduğum Nurcular, Ezan okunduğu zaman meşru bir mazeretleri yok ise en yakın camiye giderek kulluk vazefelerini eda ederlerdi.



Yedinci vasıf: Risale-i Nur hareketi ve hizmeti bir tarikat değildir ama Üstad hazretleri tarikatları medh eden Telvihat-ı Tis’a risalesini yazmıştır. Kendisinin de intisabları, ezkâr ve evradı vardı, bunlara devam ederdi. Gerçek Nurcu, nuranî silsileleleri Resûl-i Kibriya efendimize (Salât ve selâm olsun O’na) ulaşan turuk-i aliyye aleyhinde konuşmaz.



Sekizinci vasıf: Gerçek Nurcu, Kur’ân’da sarahaten beyan edilen “Allah katında (hak ve geçerli) din ancak ıslâm’dır” hükmüne aykırı birtakım şaibeli ve şüpheli diyaloglar yapmaz, garip ilişkiler içine girmez.



Dokuzunu vasıf: Gerçek Nurcu siyasetin içinde değil, üzerinde olur. şeriata bağlı, dindar, muhafazakâr Müslümanlara kan kusturmuş birtakım politikacıları öğmez. Her şuurlu Müslüman gibi o da din ile dünyanın, ruhaniyet ile dünyevîliğin ayrı olmadığını bilir ama dini yukarıda tutar.



Onuncu vasıf: Gerçek, olgun, samimî Nurcu beddua etmez, hayır dua eder. Bediüzzaman hazretleri kendisine eziyet edenlerin hidayetlerine dua etmiştir.

Onbirinci vasıf: Gerçek Nurcu, oyalanmalar ve aldanmalar yurdu olan bu fanî dünyada hafifü’l-haz bir şekilde yaşar, ihtiyaçlarını çoğaltmaz, kanaat ve tasarrufa riayet eder, dünya tantanalarından ve debdebelerinden uzuk durur, şöhreti âfet bilir; her hâl ü kârda “ben ben ben...” deyip durmaz.

Onikinci vasıf: Gerçek Nurcu kendi kafasından konuşmaz. Risale-i Nuru okur, okutur, Nisale-i Nur’un neşr ve tâmimi için çalışır.



Onüçüncü vasıf: Gerçek Nurcu dinden, şeriatten,Sünnetten, sahih itikadtan zerre kadar ödün vermez, kıl kadar ayrılmaz. Dinde reform, dinde yenilik ve değişim ile Nurculuk asla bağdaşmaz.



Ondördüncü vasıf: Gerçek Nurcu salih ve muhlis din kardeşlerini bırakıp da birtakım kefere ve fecereyi, bidatçileri, gayr-i müslimleri hattâ ıslâm düşmanlarını dost ve velî ittihaz etmez, onlarla işbirliği yapmaz.



Onbeşinci vasıf: Gerçek ve samimî Nurcu, zekâtları, şeriatın ve fıkhın uygun görmediği şekilde toplamaz ve uygun görmediği şekilde harcamaz.



Onaltıncı vasıf: Gerçek, samimî, muhlis Nurcu; Müslmüan ve mü’min kardeşlerini “Nurcular ve Nurcu olmayanlar” diye ikiye ayırmaz. Bütün mü’minleri “has” kardeş olarak bilir. Üstünlüğün ve faziletin şu veya bu harekete, cemaate, tarikata, hizbe, gruba bağlı olmakla elde edilemeyeceğini; Allah katında üstün olmanın takva ile, ilim ile, ibadet ile, ihlâs ile, cihad ile, hayır ve hasenat yapmakla olacağını iyi bilir.



Onyedinci vasıf: Gerçek Nurcu bencil değildir, onda enâniyet olmaz.



Onsekizinci vasıf: Gerçek Nurcu şöhretin afet olduğunu bilir, kendisini tanıtmak ve övdürmek için çırpınıp durmaz. Madem ki onun işi Allah iledir, Allah her şeyi bilmiyor mu?



Ondokuzuncu vasıf: Nurcu din ticareti yapmaz.

Yirminci vasıf: Nurcu şeriata, fıkha, ıslâm ahkamına, Sünnete aykırı vasıta ve metodlarla hizmet etmeyi düşünmez.

Yirmibirinci vasıf: Nurcu yalan söylemez, iftira etmez, edepsizlik yapmaz, taşkınlık ve aşırılık sergilemez; vakarlı, ölçülü, seviyeli, haysiyetli ve efendi olur.


http://www.milligazete.com.tr/12092004/yz14.htm

2

13.09.2004, 10:46

mehmet şevki eygi bu yazısı ile bir kesime mesaj vermiş.

aklı sıra büyük tespitlerde bulunmuş.

ama mesaj verdiği kesim zaten biz nurcuyuz demiyor ki!...

işin aslı şu ki;

nurcuların Mehmet şevki Eygi gibi tiplerin tespitine pek de ihtiyacı yoktur.

her suret-i haktan görünene aldanmamak lazım.

saygılar

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

3

13.09.2004, 12:02

Milli Görüş fikrine sahip olan bir yazardan daha mantıklı bir makale bekleyemezdim doğrusu. Yıllarca Yeni Asya'yı masonu destekliyorsunuz diye hakaretvari eleştiren, demokrasiye dinsizlik düzeni diyen bunlar değil miydi?

Neyse... Allah herkesin niyetine göre versin...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

4

14.09.2004, 00:28

Alıntı

ama mesaj verdiği kesim zaten biz nurcuyuz demiyor ki!...


burayı biraz açarmısınız vesselam...

5

15.09.2004, 11:20

fery kardeşim;
burada ilgili yazar sıfatları açık ve net olan bir kesimi hedef almış.
aklı sıra onlara nurculuk dersi vermeye kalkışmış.
ama o kesim zaten nurcuyuz demedikleri için de bu sözler tabi ki havada kalmış.

o grubun teşhis ve tespitine ise gerek duymuyoruz.

saygılar

6

15.09.2004, 13:58

sonuç olarak o grup veya başka gruplar nur dairesi içindeyiz hekimoğlu ismailin dediği gibi cemaatler gibi belki bu guplarda nur okulunun dersaneleri hükmünde o yüzden belki yazar uhuvveti bozmaya çalışmakta saygılar...

7

15.09.2004, 14:27

evet haklısınız.

şevket Eygi gibi yazarların genelde ölçüleri tersten tartar.

saygılar

hamdi

Stajyer

Mesajlar: 60

Konum: türkiye

Meslek: öğrenci

Hobiler: spor,bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

8

15.09.2004, 14:44

yazıyı okuduğumda gerçek anlamda güzel bir yazı olduğu söylenebilir...sizlerinde dediği gibi bir takım kişilere gönderme yapılmış gibi geldi bana...
zalimi sevemem
zûlmü alkışlayamam
gelenin keyfi için
kalkıp geçmişime sövemem

9

15.09.2004, 18:26

Sekizinci vasıf: Gerçek Nurcu, Kur’ân’da sarahaten beyan edilen “Allah katında (hak ve geçerli) din ancak ıslâm’dır” hükmüne aykırı birtakım şaibeli ve şüpheli diyaloglar yapmaz, garip ilişkiler içine girmez.

Burada ne demek istedigi ortada. Bir Milli Görüscünün saman altindan bir Nur cemaatina ne hakla gönderme yapabilir ?

ahmetsaid dedi: Yeni Asya müntesiplerinede önceden olumsuz seyler söylenmis.

Ama nurculugu cok iyi bilen biriymis gibi nurcu söyle böyle olmali derken bunu kacirmasin sakin :

Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvelâ: Nurun fevkalâde has şakirtleri, Sikke-i Gaybiye müştemilâtıyla, o evliya-yı meşhûreden, kırk günde bir defa ekmek yiyip kırk gün yemeyen Osman-ı Hâlidî’nin sarih ihbarı ve evlâtlarına vasiyetiyle ve Isparta’nın meşhur ehl-i kalb âlimlerinden Topal şükrü’nün zahir haber vermesiyle çok ehemmiyetli bir hakikatı dâvâ edip, fakat iki iltibas içinde, bu biçare, ehemmiyetsiz kardeşleri Said’e bin derece ziyade hisse vermişler. On seneden beri kanaatlerini tâdile çalıştığım halde, o bahadır kardeşler kanaatlerinde ileri gidiyorlar. Evet, onlar, On Sekizinci Mektuptaki iki ehl-i kalb çobanın macerası gibi, hak bir hakikati görmüşler; fakat tabire muhtaçtır. O hakikat de şudur:

Allah’ın adıyla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz. Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi ebediyyen ve daima üzerinize olsun.

Ümmetin beklediği, âhirzamanda gelecek zâtın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymettarı olan iman-ı tahkikîyi neşir ve ehl-i imanı dalâletten kurtarmak cihetiyle, o en ehemmiyetli vazifeyi aynen bitemâmihâ Risale-i Nur’da görmüşler. ımam-ı Ali ve Gavs-ı âzam ve Osman-ı Hâlidî gibi zatlar, bu nokta içindir ki, o gelecek zatın makamını Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsinde keşfen görmüşler gibi işaret etmişler. Bazan da o şahs-ı mânevîyi bir hâdimine vermişler, o hâdime mültefitane bakmışlar. Bu hakikatten anlaşılıyor ki, sonra gelecek o mübarek zat, Risale-i Nur’u bir programı olarak neşir ve tatbik edecek.
O zatın ikinci vazifesi, şeriatı icra ve tatbik etmektedir. Birinci vazife, maddî kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlâs ve sadakatle olduğu halde, bu ikinci vazife gayet büyük maddî bir kuvvet ve hakimiyet lâzım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin.
O zatın üçüncü vazifesi, hilâfet-i ıslâmiyeyi ittihad-ı ıslâma bina ederek, ısevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i ıslâma hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakârlarla tatbik edilebilir. Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziyade kıymettardır. Fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şaşaalı bir tarzda olduğundan, umumun ve avâmın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar. ışte o has Nurcular ve bir kısmı evliya olan o kardeşlerimizin tâbire ve tevile muhtaç fikirlerini ortaya atmak, ehl-i dünyayı ve ehl-i siyaseti telâşe verir ve vermiş; hücumlarına vesile olur. Çünkü, birinci vazifenin hakikatini ve kıymetini göremiyorlar; öteki cihetlere hamlederler.

Kardeşlerimin ikinci iltibası: Fâni ve çürütülebilir bir şahsiyeti, bazı cihetlerle birinci vazifede pişdarlık eden Nur şakirtlerinin şahs-ı mânevîsini temsil eden o âciz kardeşine veriyorlar. Halbuki bu iki iltibas da Risale-i Nur’un hakikî ihlâsına ve hiçbir şeye, hattâ mânevî ve uhrevî makamata dahi âlet olmamasına bir cihette zarar verdiği gibi, ehl-i siyaseti de evhama düşürüp Risale-i Nur’un neşrine zarar gelir. Bu zaman, şahs-ı mânevî zamanı olduğu için, böyle büyük ve bâkî hakikatler, fâni ve âciz ve sukut edebilir şahsiyetlere bina edilmez.
Elhasıl: O gelecek zatın ismini vermek, üç vazifesi birden hatıra geliyor; yanlış olur. Hem hiçbir şeye âlet olmayan nurdaki ihlâs zedelenir, avâm-ı mü’minîn nazarında hakikatlerin kuvveti bir derece noksanlaşır. Yakîniyet-i bürhaniye dahi, kazâyâ-yı makbûledeki zann-ı galibe inkılâp eder; daha muannid dalâlete ve mütemerrid zındıkaya tam galebesi, mütehayyir ehl-i imanda görünmemeye başlar. Ehl-i siyaset evhama ve bir kısım hocalar itiraza başlar. Onun için, Nurlara o ismi vermek münasip görülmüyor. Belki "Müceddiddir, onun pişdarıdır" denilebilir.
Umum kardeşlerimize binler selâm.



Kardeşiniz
Said Nursî

10

18.09.2004, 14:58

bizim hizmet rehberimiz var,
lahika mektuplarımız var.
hizmet düsturları gayet açık olarak Risale-i Nur eserlerinde vardır.
mesleğimizin na kadar ali ve yüksek olduğunu elimizin altında olan Risale-i Nurlardan öğrenebiliriz.
Hazırlanınınz! Başka daimi bir memlekete gideceksiniz.öyle bir memleket ki bu memleket ona nisbeten bir zindan hükmündedir.

11

08.10.2004, 19:03

Vallahi hiç bir şey anlamadım. adam Nur cemaatinden olanların ahlak ve vasıflarını anlatmış, ama siz adam sövmediğiniz kalmış. o bahsettiğinz kendilerini nurcu saymayan kişiler kimler? veyahut M.Eygi kimlere gönderme yapmış? dahası sizlerin kendisne böyle tepki vermenize sebep olacak sözleri hangisi?

12

08.10.2004, 19:11

Eygi'nin diyalog sözünden anladığım kadarıyla Fethullah Gülen cemaatine gönderme yapıyor. ben şahsen Zaman gazetesini hiç sevmem ve bir alanda Zaman gazetesini eleştirdiğim için Fethulah Gülen cemaatinden bir şahs ile biraz tartıştık, sözlerinden anladığım kadarıyla kendilerini Nurcu olarak kabul etmiyorlar galiba.
şevket Eyginin yazısını çok beğendim. yazısındaki vasıflar gibi olmak kötü mü?

13

09.10.2004, 08:51

sadri mirza kardeşim;

Mehmet şevki Eygi dediğiniz zatı herkes bilir.

bizim ondan tavsiye almaya ihtiyacımız yok.
o kendine baksın.

saygılar

14

10.10.2004, 16:27

Sadri Mirza, her halde ahmet saidin dediginin üzerine laf olmaz.

Bu arada Zaman gaz. filan seversin, sevmezsin....hiç sevmem filan niye acaba ? :))

Siz birbirinizi sevmedikce tam iman etmis sayilmazsiniz (h.s)

onu sevmen bunu sevmen sahsen bizi ilgilendirmiyor.

15

10.10.2004, 16:48

Zaman gazetesini sevmememin sebebi, benim inancıma , davama sahip çıkmayan , işi gücü boş beleş, keferelere yaranmak için lüzumsuz afaki haberler yapan bir gazeteyi sevmem elbette. ne ezilen başörtülüler, ne filistinde ve ırakta zulüm gören müslümanlar nede her gün Allaha Kur'ana söven keferelere karşı bir refleks gündemlerinde yok. dahası ecnebilerin sözcülüğünü yapıyorlar. yok Amerikan seçimleri , yok CIA başkanının istifa etmesi, ABD'nin tayyibi övmesi, falan avrupalı gazetenin yazarının görüşleri .. yani bu gazteyi elime aldığım vakit hiç bir yazısını okuma lüzumu görmüyorum. Hatta içinde ermeni , yunan ve birde sabetayist olduğundan şüphelendiğimiz bir yazar barındırıyorlar. şahin Alpay isimli bir yazar, ıslama fobi, tehlike ve Müslümanlara köktendinci diyor. gazetenin çoğu haberlerine baktığımız zaman gizli gizli , ezilen müslümanlara karşı ABD ve ısrail yanlısı yayınlar yapıyor adeta.

16

10.10.2004, 21:55

sadri mirza kardeşim;

maşallah kılıcınız keskin;
sözleriniz de bir kurşun gibi.
değdiği yeri ya kesiyor;ya da yıkıp parçalıyor.

yazınızda hedef aldığınız kardeşler hem mümin, hem de müslüman.
bundan asla şüphemiz yok.
ama fiil ve darvanışlarda,
tarz ve anşayışlarda her zaman fark olabilir.

acaba diyoruz?
mümin kardeşlerimizn güzel taraflarına baksak;
beğenmediğimiz yönleri de daha yumuşak dile getirsek;
daha iyi olmaz mı?

bizler bir insanın Allah'a kul olması için hep gayret edereken,
hazır kulları kulluktan çıkaramaya çalışmak niye?

biraz daha kavli leyyin lütfen;
yumuşak söz dinin temel bir direği değil mi?

saygılar

  • "Tarik bin Ziyad" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 91

Konum: Almanya, Frankfurt

Meslek: yok

  • Özel mesaj gönder

17

07.12.2004, 20:06

Corbada bizimde tuzumuz olsun diye diyorumki. Ben bu Eygi beyi tanimiyorum ama yazisini güzel buldum. Fethullahcilara gönderme yapmasinida yerli yerinde buldum. Bunlar kendini nurcu bilmiyor veya kismen nurcudan saymiyor olabilir, ama önemli olan normal Halk arasinda
onlar has nurcu sanilmasi ve fethullah gülen de nurcularin babasi sanilmasi
yanli$idir. Bu yanli$ dü$ünceyi ortadan kaldirmak amaciyla yazilan bir yazi gibi bana geldi, niyetini bilemiyorum ama hizmete niyet tesir etmez.
Muzir bir niyet ile iyi bir $ey yapmak, yapilan i$in iyi olduguna zarar vermez. Vesselam

18

08.12.2004, 10:18

YA BıR DAKıKA şıMDı BENıM ıYıCE KAFAM KARIşTI şıMDı BEN NURCU DEğıLıM SADEC ıLGı DUYDUğUMıÇıN BURDAYIM AMA SıZLERıN ARASINDA SANKı BıR ÇEKışME HıSSETTıM YANı AYRIMISINIZ FETULLAH GÜLEN BAşKA BıR şEYDENMı NE BıLıM YA GARıP GELDı BANA BEN NURCULUğU TEK BıR YOL ÜZERıNDE GıDEN BıR CEMAAT OLARAK DEğERLENDıRıYORDUM AMA BU YAZILARINIZDA GÖRDÜMKı SıZLERDE KENDı ARANIZDA ÇOK CıDDı BÖLÜNMELER YAşAMAKTASINIZ BUNU ANLAYAMADIM
OKUDUğUNUZ KıTAP AYNI RıSALı NUR VE HERKESıN DAVASI saidi NURSıYı ANLAMAK VE ANLATMAK DEğıLMıYDı ıNSANLARA ıMANA DAVET ETMEK DEğıLMıYDı ARANIZDA BÖYLE ÇEKışMELER OLAN BıR YERıN BıZLERE NE GıBı BıR FAYDASI OLBıLıR.
selam ve dua ile kalın
nur

19

08.12.2004, 11:34

Bunlar kol kırılır, yen içinde kalır misali meseleler, farkı metodları benimsemiş Nur cemaatleri bunları kendi arasında konuşmalı,müzakere ve halletmeli, dışarıdan olanların yanında değil!
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

20

08.12.2004, 13:32

abdulkadır kardeş nasıl yani şimdi burda dışarda olan kişi benmi oluyorum
yoksa yanlışmı anladım sadec anlamak ve öğrenmek istediğim risael nur bunun için burdayım yani kısaca islamı öğrenmeye çalışmaktayım aranızdaki bu garip konuşmalar ilgimi çekti benimde eğer yanlış bir şey sorduysam özür dilerim

ama hala anlamış değilim nedenlerini neden içerde kalsınki eğer görevlerinizden biride halifelikse ki dini öğretmek tüm nur talebelerinin görevleri diye biliyordum öğrenipte soru soranlara daha ılımlı yaklaşılmalı diye tahmin ediyorum tabi bu benim nacizane kanatim uymanız gerekmez
selam ve dua ile kalın
nur

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir