Giriş yapmadınız.

1

29.07.2007, 14:52

Su sıkıntısına hangi hatamızdan dolayı fetva verdik?

Selamun Aleykum ve (Rahmetullahi ve Berekatihi)

Malumunuz ülkemizde(t.c.) bir çok ilde su sıkıntısı baş göstermekte.
Üstadımız bu tarz doğal afetlerin ve kıtlıkların, umumun imani ve islami hataları ve Risale-i Nur'larla ilişkili olduğunu söylemektedir.

Sizce hangi hatamızla kadere bu fetvayı verdirdik?

2

29.07.2007, 21:28

ve aleykümüsselâmü ve rahmetüllahi ve berekâtûh,

Bu susuzluk ve suya muhtaçlık, Rabbimiz bizi muhafaza buyursun, bana cehennemde bir damla suya muhtaç olup da ulaşamamayı, elinden birşey gelmemesini, fakirliğimizi, acizliğimizi hatırlatıyor. Allah'a ne kadar muhtacız. Belki bu bir ceza değil, şimdilik ihtardır. Allah'ın azabından, yine ona sığınırız, yoksa onun çetin azabına biz dayanamayız.

3

31.07.2007, 10:58

Bu su sıkıntısı ve küresel ısınmaya beşerin adetullah olan ikinci bir şeriatı fiilleri ile bozması olabilir diye düşünüyorum.Gayr-i meşru herşey,lezzetler,açgözlülük,israf,fazla üretim,hiç bir anlamı olmayan zahiri hoş kokular,parfümler Cenab-ı Allah ın tekvini kurallarını ifsad etmiş olabilir.Beşer eliyle bozdu,elbet çekecek.Zorla da olsa insanlar acziyeti hissetsinler,bencil ve hakikati olmayan gururları bu yol ile kırılsın isterim.Türkiyede de böyle israf,rahat,şükürsüzlük içinde yaşayan gençler ve insanlar az degil.Klimalar,pet şişeler nereye kadar...

4

02.08.2007, 22:07

ısraf, Ahlaksızlık, Bid'alara taraf olmak, mazlumu bırakıp zalimden yana olmak, namazı ve zekatı önemsememek başta gelen suçlarımız.,

Su sıkıntısı sadece başlangıç, aklımızı başımıza almaksak bu afetlerin devamı gelecektir...

5

03.08.2007, 05:49

Kuraklık, yağmur namazı ve duâsının vaktidir

(Bana hizmet eden küçücük bir Risâle-i Nur talebesinin çoklar nâmına sorduğu suâline cevaptır.)

Suâl: Üstadım, yağmur duâsı ve namazın neticesi görünmedi, faydasız kaldı. ıki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?

Elcevap: Yağmursuzluk, bu çeşit duâ ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında Küsuf ve Husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de, yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duâsının vaktidir. ıbadet ve duanın sebebi ve neticesi emir ve rıza-i ılahidir, faydası uhrevîdir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevî maksatlar niyet edilse, yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Meselâ, akşam namazı güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz. Öyle de, bu nevî ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa yanlış olur. Yağmuru vermek Cenâb-ı Hakkın vazifesidir. Biz vazifemizi yaptık; Onun vazifesine karışmayız.

Gerçi yağmur namazının zahir neticesi yağmurun gelmesidir; fakat asıl hakiki, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur ki: Herkes o vaziyetle anlar ki, onun tayınını veren babası, hanesi, dükkânı değil; belki onun tayınını ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zat, onu besliyor, rızkını veriyor. Hatta en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit validesine yalvarmaya alışmışken, o yağmur duâsında, küçücük fikrinde büyük ve geniş bu mânâyı anlar ki: Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zat, hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının faydası olmaz. Öyleyse Ona yalvarmalıyız der, tam imanlı bir çocuk olur.

Emirdağ Lâhikası, s. 31
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

6

03.08.2007, 12:17

Kuruyan manevî ve fizikî iklim

Önümde bir fotoğraf var. Her şeyi özetliyor. Görmek, işitmek gibi olmadığından yakîn hasıl oluyor, yorum düşüyor. Arapların re�yü�l ayn, yani görürcesine dedikleri şey hasıl oluyor. Milliyet gazetesinin birinci sayfasında bir kare. Büyük Menderes nehrinin zemini bomboş, kurumuş. Ankara ve ıstanbul�daki su kesintilerine son çare olarak nehirler aklımıza geliyordu. Ya nehirler de kurursa? O zaman son bir ümit olarak denizler aklımıza gelecek. Denizlerden tatlı su elde etmek hem külfetli, hem de küresel ısınmayı daha da tetikliyormuş. Hiçbir seçenek sağlıklı değil. Diyelim ki nehirleri taşıdık ve denizleri arıttık, ama bu sadece günlük ihtiyaçlarımızı karşılayacak. Bahçelerimizi serinletmeyecek. Bitkilerimizi ve yeşil örtüyü canlandırmayacak. ıki şehrin belediyesi, �böyle giderse onlarca yıl su kesintiyi olmayacak� diyorlardı. Kendi namlarına konuşmuşlar, büyük konuşmuşlar. Durumumuz 1994 yılından daha beter görünüyor. Gönlümüz ve gönül iklimimiz çoraklaştığı ve kuruduğu ve katılaştığı oranda yer de, gök de kurudu. Manevî iklimimizdeki kuruluk maddî iklime yansıdı ve kuraklık oldu. Zaten �Onlara ne gök, ne de yer ağladı� derken herhalde bu kastediliyor. Burada göğün ve yerin ağlamalarından birisi göğün yağmurunu boşaltması, diğerinin de yağmurunu tutmasıdır. ıkisinde denge aştığı zaman Nuh tufanı gibi tufana gark olabiliriz. Bunun vasatı ise, yağmurun yağması ve arzın yağmuru tutmasıdır. Halbuki şimdi tam tersi, gökler suyunu sakınırken, yerdeki su da çekiliyor. Konya ve benzeri yerlerdeki yeraltı sularının giderek derinleştiklerini ve suyun tuzlanma oranının da arttığını biliyoruz. Toprak kuruyor. Kur�ân bize yekten soruyor: �Suyunuz çekilse main (temiz) ve berrak ve safî suyu size kim temin edebilir?� Kimse temin edemez. Kocaman yeryüzü Yemen�deki iki cennet timsali bahçenin durumuna döner. Çoraklaşır. Toprak suya aç. ıklim uzmanlarından Prof. Orhan şen, yağmur yağsa bile kısa vadede çözüm olmayacağını ve toprağın suya doymayacağını ve yapay yağışın şart olduğunu söylüyor. Durum gizlemeye çalışılacak gibi değil. Bunun elbette bir nedeni olmalı?

***

Allah�la aramız açık. Bundan dolayı O�nun taht-ı tasarrufunda olan sema ile de aramız açıldı. 1994 yılında ağzı duâlılar sema ile aramızı düzeltmişlerdi. Ama o ağzı duâlılar da zamanla ya duâyı unuttular, ya da icabete lâyık olmaktan çıktılar. Duânın Sahibi de onları unuttu. Sanki bulutlara bile kabızlık hali arız olmuş. Yağmur bulutları toplanıyor, ama bir türlü yağmurlarını boşaltamıyorlar. Bulutlar bir araya geliyorlar ve kaşlarını çatıyorlar, ama bir türlü çiftleşmelerinden beklenilen yağmur tomurcukları hasıl olmuyor. Bazen kaş çatma öfkeye, öfke de nikmete dönüşüyor. ıngiltere�de tufana benzeyen sel felâketinde olduğu gibi� Göğün dengesi bozulmuş durumda. Tabiî ki bizim yüzümüzden. Hem madden, hem de manen onu kirletiyoruz. Yağmur inse bile, bu nimetin değil, nikmetin habercisi oluyor. Ya, Türkiye�de olduğu gibi, kuraklık oluyor, ya da ıngiltere�de olduğu gibi milyonluk insan kitlelerinin etkilendiği seller. ıngiltere�deki bir Angliikan Kilisesi mensubu papaz bu felâketlerin isyanlarımıza bir karşılık ve mukabele olduğunu ifade etmektedir. Maalesef bizde hakim olan pozitivist pradigma nedeniyle bunu bile söylemekten aciziz. Diyanet ışleri Başkanlığı veya benzeri kurumlar halkı yağmur duâsına çağırması gerekirken, onlar pozitivistlerden utandıkları için mi bilinmez, ama neticede böyle bir çağrı akıllarına gelmiyor. Maalesef artık bu hizmetlerde işin felsefesi veya akademik yönü davet yönünden ileride gidiyor. Ona ağır basıyor. Estetik yönü varlık nedenine ağır basmış. Bundan dolayı duâ bile edemiyoruz. Pozitivizmin bizi kurtarması mümkün değil. Buna dair bir âyet-i celilede �Ve lillahi mülkü�s semavati ve�l ard vallahu ala külli şey�in kadir� buyuruluyor. Yani göklerin ve yerin mülkiyeti O�na aittir, dilediği gibi tasarruf eder. Her şeye Kadirdir. Kadir olandan niye istemiyoruz? ıstemekten utanıyor muyuz acaba? Pozitivist ezberin bozulmasından mı korkuluyor? Bu korkumuzun ecele faydası yok. Ve �Onlar levmedicilerin levminden ve kınayanların kınamasından korkmazlar� buyuruluyor. Demek ki, biz laim ve levvamların levmine aldırmayacağız. Aksine Peygamberimiz, �Allah�ım korkmayan ve haşyet duymayan kalpten Sana sığınırım� buyuruyor.

***

Bu küresel kuraklık denilen küresel afetin en önemli nedenlerinden birisi, günahın tufan gibi yayılması ve buna mukabil pratöner nevinden emr-i bi�l maruf ve nehyi ani�l münker görevinin yapılmamasıdır. Duâlarımız da sular gibi daha diplere ve derinlere çekildiği gibi ıslâm ümmetinin pratöneri ve mümeyyiz vasfı olan emr-i bil�l maruf da neredeyse ortadan kalkmıştır. Kardeşlik görevi olan teşvik veya ikaz görevimizi yapmıyoruz. Mısırlı hocalardan Muhtar Nuh�un dediği gibi, günah ve isyanlar medeniyetlerin güvesidir. Bunun sonucu ikinci bir Nuh tufanı mesabesinde olan küresel ısınma ve kuraklık afetiyle karşı karşıyayız. Bu da ahirzaman tufanıdır. Neden küresel ısınma soğuk savaş sonrasında patlak verdi ve neden buna karşı ABD tedbir almamakta diretiyor? ışin siyasî boyutu da budur. Gönül iklimimiz kuruduğu gibi, fizikî iklim de kurudu. Gözlerimizden yaşlar, dünyadan da sular çekildi. Artık sema yakarışlarımıza karşılık vermiyor. Zira masumların dudakları ad kurudu. Ya da içimizdeki masumların sayısı ve oranı giderek azalıyor. Gizlice ve toplu halde Allah�a yakaralım, bu musibetten bizleri ve canlıları kurtarmasını isteyelim.

Allah hepimize soruyor: Duânız da mı yok? Yoksa ne işe yararsınız?

Yeni Asya - 03.08.2007

E-Posta: mustafaozcan@yeniasya.com.tr

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

7

08.08.2007, 11:56

Tekrar biri sordu: "Musibet, cinayetin neticesi, mükâfatın mukaddemesidir. Hangi fiilinizle kadere fetva verdirdiniz ki, şu musibetle hükmetti? Musibet-i âmme ekseriyetin hatâsına terettüp eder. Hazırda mükâfatınız nedir?"
Dedim: "Mukaddemesi üç mühim erkân-ı ıslâmiyedeki ihmalimizdir: salât, savm, zekât.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

8

08.09.2007, 09:47

Alıntı sahibi ""talhagenc""

ısraf, Ahlaksızlık, Bid'alara taraf olmak, mazlumu bırakıp zalimden yana olmak, namazı ve zekatı önemsememek başta gelen suçlarımız.,

Su sıkıntısı sadece başlangıç, aklımızı başımıza almaksak bu afetlerin devamı gelecektir...
Konu başlıklarında, yazı metninde ve imza kısmında sadece BÜYÜK harf kullanmayınız. (Forum kuralı)

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

9

09.09.2007, 20:20

Gecen sene malum sahsa 68 hatim indirildi dinayet tarafindan. Bereket mi kalir?
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

10

09.09.2007, 20:47

malum şahıs kim.hatırlamıyorum da :roll:
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir