Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

25.04.2004, 17:08

AKP MHP´nin yolunda


Denizli’nin AKP’li Belediye Başkanının türbanlı eşi Ayşen Zeybekci, önceki gün yapılan 23 Nisan kutlama törenlerini başını açarak protokolde izledi. Ortaokul yıllarından beri başını örttüğü belirtilen Zeybekci, ilk kez bu kutlamalarda türbanını çıkardı. Zeybekci’nin, “Kamusal mekânlarda ve resmî törenlerde cumhuriyet kanunlarına göre hareket ediyorum. 23 Nisan’da başımı açmam gerektiği için açtım. Abartılacak bir durum yok” dediği belirtildi.


MHP'li Nesrin Ünal'ı hatırlattı

Törenlerden sonra eşi Başkan Nihat Zeybekci ile makam otomobiline binerek staddan ayrılan Ayşen Zeybekci, evine döndüğünde yeniden başörtüsünü taktı. Zeybekci’nin davranışı, 18 Nisan 1999 seçimiyle Meclise giren Antalya MHP Milletvekili Dr. Nesrin Ünal’ı hatırlattı. Ünal TBMM Genel Kurulunda yemin etmek için kürsüye çıkarken başını açmış, Meclis çalışmalarına başı açık olarak katılmış ve 3 Kasım’da partisiyle birlikte seçimi kaybetmişti.

Yeni Asya - 25.04.2004


şimdi bu hareket başörtüsünü müdafaa edenleri ve haklarını arayan onca mağduru arkadan bıçaklamak değilde nedir? Bu AKP´mi başörtüsü problemini çözecek?

2

25.04.2004, 18:50

.

yazik!!! :cry:
bu taviz vermenin sonu ne olacak???
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

3

25.04.2004, 22:59

MHP´den ibret alın!

MHP’den ibret alın
AKP’li Denizli Belediye Başkanının eşi Ayşen Zeybekçi’nin 23 Nisan törenleri sırasında başını açmasına tepkiler sürüyor. Özgür-Der başörtüsünün kamusal alan dayatmasına kurban edilmemesini istediği açıklamasında AKP’ye MHP hatırlatmasında bulundu.

ıkinci Nesrin Ünal
Özgür-Der açıklamasında “Ak Parti, Ayşen Zeybekçi’yi Nesrin Ünal gibi çözülmenin, statüko karşısında geri atmanın, iddialarından, vaadlerinden vazgeçmenin bir sembolü olarak görmüyorsa, kendi içinde tutarlı olmak ve halkın taleplerine uygun politikalar üretmek zorundadır” denildi.

AKP'den de tepki var
Zeybekçi’nin davranışına tepki gösterenlerden AKP’li Ersönmez Yarbay da MHP’nin sonunu örnek gösterdi. Yarbay, “Bir milletvekili 1999'da başörtüsünü çözdü, halk da 2002 seçimlerinde MHP'yi çözdü. Korkarım ki Denizli Belediye Başkanını da önümüzdeki seçimlerde halk çözür” şeklinde konuştu.

Yeni Asya - 26.04.2004

4

01.05.2004, 18:32

Değer mi anam bacım, değer mi?

Bu konuda bir gazetede çıkan makaleyi sizlere yorumsuz olarak sunuyorum...
-------------

Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci’nin eşi başını açtı ve medyada boy boy fotoğrafları yayınlandı.

Başını açan bayan bir fert, kendisine ve topluma karşı olan sorumlulukları var. Bütün bu sorumlulukların yanında bir de “değer yargıları” var.

ınsanların değer yargıları, inançlarına göre oluşur. Neye nasıl inanıyorsa, öyle hareket eder. Demek ki başını açan hanım böyle inanıyormuş.

Bir dostumun ifadesiyle “eline bohçasını alan AKP’ye koştu, daha neler göreceğiz” diyordu. Evet, eline bohçasını alan; “burada güzel rant var” diyerek AKP’ye koştu.

Bizim yanılgıya düştüğümüz nokta şurası: AKP’yi bir siyasi parti olarak görmüyoruz, adeta kutsallaşan bir merkez gibi görüyoruz.

............

Meclis Başkanımız Bülent Arınç’ın eşi Münevver Hanımefendi başörtülü olarak protokole katıldı diye kıyametler kopmuştu ve bir sürü “fitne merkezleri” memleketin gündemini değiştirmişti.

AKP’de böyle fazilet timsali hanımefendiler de var, protokole girme uğruna başını açarak dost düşman çatlatan hanımlar da. Bence örtüsünü çıkaran hanım, örtü düşmanları tarafından yüzlerce defa ödüllendirilmeli.

Münevver Hanım; “değer yargıları” olan hanımlar tarafından şimdi baş tacı edilmiş vaziyette ve “fitne merkezleri” hariç, toplumun her kesiminden destek alan bir insan konumunda.

Başını açan hanımefendi de belli çevrelerin desteğini aldı, kocasını belediye başkanı yapan kesimin ise tepkisini aldı. Ve kocasının önünü tıkadı. Bence bu da bir başarı.

............

“Değer mi be anam bacım değer mi” sorusunu sormaktan veya “değdi mi” demekten başka söyleyecek sözümüz olamaz. Soyunmak da, örtünmek de kendi bileceği bir iş.

Dedim ya, kendi öz kararıdır ve kişisel hakkını kullanmıştır. Kimsenin kızmaya ve söz söylemeye hakkı yoktur.

Nihayetinde bu hanımın kocası, belediye başkanı olabilmek için soldan oy aldığını sanmıyorum, hemen bütün oyları, başörtüsünün bir “değer” olduğuna inanan insanlardan aldığı kesin.

Gerçi sayın başkanın öyle derinlemesine bir siyasi geçmişi de yokmuş, Denizli’nin iyi zenginlerindenmiş. Cuma’dan Cuma’ya “camisine” gider, ihtiyaç hissettiği zaman da “alkol” alırmış.

Yani rahmetli Turgut Özal’ın burnundan fitil fitil getiren ve şimdi gününü gün eden Semra Özal gibi. O da diyordu ya; “hem hacca giderim, hem viski içerim” diye.

Hatırlarsanız ısmet ınönü de buna benzer bir şey söylemişti. “Ben Cuma namazlarını evde kılıyorum” demişti.

Kısacası Nihat Zeybekci’nin belediye başkanlığı unutulur gider ama, başını açan hanımın bu hali nesilden nesile geçerek hep anlatılacaktır.

Hüseyin ÖZTÜRK
Vakit, 30.4.2004
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

5

09.06.2004, 02:22

Sizde birakin su siyaseyi kardesim.

Dinin bir hakikatini bin siyasete tercih ederim.

Said Nursi

6

09.06.2004, 05:10

Alıntı sahibi ""Prizma""

Sizde birakin su siyaseyi kardesim.

Dinin bir hakikatini bin siyasete tercih ederim.

Said Nursi



Sevgili kardeşim;
şeair'den olan (tesettür) bir mesele için ' siz de bırakın şu siyaseyi' demek ehl-i imana yakışan bir tavır değil...Ehl-i ıman'ın en azından bu meselelerde hemfikir olması lazım.
Belki bir yerlere mesaj vermek için yapılan bu hareket, ancak ehl-i dalaletin işine yarar, ehl-i imanın ise bu hak ve hürriyetlerin elde edilmesi noktasındaki çalışmalarına büyük bir tahrib hükmüne geçer.

Bu meselede ehl-i imanın takındığı müsbet tavırlara destek verilmeli, sessiz kalınmamalı.

Maalesef, bırakın sessiz kalmamayı, siz bu meseleyi siyasi ve lüzumsuz addetmişsiniz... Bir türlü mana veremedim...Allah'ın emrettiği 'tesettür' meselesiyle meşgul olmak siyaset midir? Tesettür dinimizin mühim bir hakikatıdır.
Üstad ne güzel söylemiş :Dinin bir hakikatini bin siyasete tercih ederim.

7

27.06.2004, 22:00

S.aleyküm!

Allah razi osun Hüseyin agbi :D .$eari islamin müdaafasi bütün müslümanlari
ilgilendirir :x .Bunun kar$isinda susan,hesab gününü dü$ünsün :cry: !!!

Hayirli hizmetler,vesselam!

8

05.07.2004, 00:41

Euzu billahiminesseytani vessiyaseti...

9

16.09.2004, 06:45

MHP’ye bakıp ibret alın

Hayret ki, ne hayret!

Bu AK Partililere neler oluyor böyle?

Garip garip açıklamalar.

Olumlu yönde atılacak adımlar bir kenarda bekletilirken, mevcut durumdan da kötüye gidiş için verilen sinyaller..

ıki haftada bir, milletin kendilerine verdiği oy oranını, halkın kendilerine kazandırdığı milletvekili sayısını hatırlatmak zorunda kalıyoruz..

“Hoop.. Siz koalisyon hükümeti değilsiniz. Biraz abes oluyor ama hatırlatalım; siz tek başına iktidar olan, hatta tek başına anayasayı değiştirecek milletvekili sayısına sahip bir partisiniz” demek zorunda kalıyoruz.

Ne yapmalı bilmiyorum, 3 Kasım seçim sonuçlarını bastırıp, bütün AK Parti milletvekillerine mi dağıtmalı? Yoksa gazetenin baş köşesine, AK Parti’nin milletvekili sayısını her gün büyükçe vererek, unutmamalarını mı sağlamalı?

Ne o öyle, her tartışmadan sonra geri adım atıp, “Ne yapalım uzlaşmak zorundayız” hikâyeleri?..

Efendiler, sizler hiç kimse ile uzlaşmak zorunda değilsiniz.

“Sokakta yürüyen adamı, alıp, yargısız infazla idam edin” diyen yok.

“Yetimin malını alıp yiyin, biraz da bize dağıtın, ne de olsa tek başınıza iktidarsınız” diyen yok!

“Ehil olup olmadığına bakmadan, partilileri kadrolara doldurun, anayasa değiştirecek çoğunluğa sahip partiden kim hesap soracak” diyen yok!

Millet oy vermiş, hakkınız olan hükümeti kurmuşsunuz.

Seçmene verdiğiniz sözleri yerine getireceksiniz.

Hepsi hepsi bu..

ıkinci yılınızı dolduracağınız iktidar koltuğunda, daha hâlâ, kimle uzlaşmaya çalışıyorsunuz?

Koalisyonun 3. ortağı kuyruk partilerinin milletvekilleri gibi, niçin “uzlaşma” peşinde koşuyorsunuz?

Seçmenin önüne gittiğinizde, “Tek başımıza iktidar olursak, ülkeyi CHP ile birlikte yöneteceğiz. ışin doğrusuna, seçmene verdiğimiz söze değil, ‘uzlaşı’nın nerde olduğuna bakacağız” demediniz ki!

Her konuda CHP’ye gidiyorlar..

Talimatı alıp, ona göre kanun çıkarıyorlar!

ıstisnaen talimata aykırı bir kanun çıkarırlarsa, onu da, yetkilerine dokunamadıkları Cumhurbaşkanı ile uzlaşmak uğruna rafa kaldırıyorlar..

ıki senelik bilanço bu..

AK Parti’nin esas seçmeni diyebileceğimiz, dünya yıkılsa CHP ve benzeri partilere oy vermeyecek esas gövdenin isteklerinden hangisini yerine getirdiniz?

Başörtü orada duruyor.

Meslek liseleri orada duruyor.

Bir de kendi eşlerinizin de, bazı resmi yerlere girememesi yönünde uygulama başlatıldı.

Ona da boyun eğdiniz.

Vakit’in geçen haftaki başlığında olduğu gibi, “Orası çiftlik mi?” diye, ilgililerine soramadınız.

Son haftaların gündem maddesi zina ile ilgili tartışmada da, yine CHP’nin dediği oldu..

Dün, yeni Türk Ceza Kanunu’nun görüşülmesine, TBMM’de başlandı.

Görüşmeler başlamadan önce, AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, TCK Tasarısı için bir değerlendirme yaptı.

Bir ay önce, bir televizyon programında Türk Ceza Kanunu’ndaki kıyafetle ilgili değişiklik için “başörtülü vatandaşlara da, bu madde gerekçe gösterilerek ceza verilebilir. Biz istemiyoruz ama, ne yapalım, bu tasarı bir uzlaşı metni” diyen Köylü, Türk Ceza Kanunu için, dün de benzer değerlendirmede bulunmuş: “AK Parti ve CHP’li adalet komisyonu üyeleri ve milletvekillerinin mutabakatı ile oluşturulan mutabakat metni.”

Mutabakat diye yutturdukları da, CHP’nin istedikleri.

Koyun masaya söyleyin.

Hangi maddede AK Parti’nin dediği oldu?

Hangi maddede % 44’lük seçmenin dediği oldu?

Çıkarın bir tane gösterin..

Kur’an kursları ile ilgili maddede mi?

Eğitim özgürlüğünün engellenmesi ile ilgili maddede mi?

Resmi nikah öncesinde dini nikah kıydıranlara veya dini nikah kıyan imamlara verilen cezada mı?

Mütedeyyin insanları sindirmek için kullanılan 312. maddenin yeni şeklinde mi?

Batsın sizin mutabakatınız.

Halk, mutabakat istemiyor artık.

Halk, kendisine verilen sözü tutmanızı istiyor.

Halk, size, koalisyon kuracak kadar oy değil, tek başınıza iktidar olacak kadar, hatta anayasayı değiştirecek kadar oy verdi.

Ne demekmiş mutabakat adı altında, azınlıkta kalan partinin dümen suyuna girmek?

Ne demekmiş, uzlaşı adı altı altında azınlıkta kalanların her dediğini kabul etmek!

ılla uzlaşacaksanız, gelin, tekrar milletle uzlaşın.

Demireller, Ecevit’ler size bir şey hatırlatmıyorsa, şu MHP’nin düştüğü duruma, MHP’li bakanların unutulmuşluklarına bakın da, ibret alın biraz.


Vakit, 15.9.2004
Ali KARAHASANOğLU

10

16.09.2004, 10:08

şu an türkiyede garip bir durum var.

davul AKP hükümetinin boyununa asılmış.
topmak CHP'nin elinde;
tıkırtı çubuğu da Sezer'in elinde.

işte bu davuldan çıkan ses de ortada.


saygılar

11

29.04.2005, 09:03

AKP nereye?

AKP nereye?

Anayasa Mahkemesi Başkanının “türban” çıkışını, son günlerde devlet katından peş peşe yükselen “uyarılar zinciri”nin son halkası olarak değerlendirenler, Cumhurbaşkanınca yapıldığını söyledikleri açıklamaları da bu listenin en baş sırasına yerleştiriyorlar.

Gerçekten Sezer’in yakın zamanda bu anlamda Özkök ve Bumin benzeri bir çıkışı oldu mu? şayet olduysa niye “ses getirmedi?”

Çankaya en son 23 Nisan’da bir mesaj yayınladı. Onun da “tahriklere dikkat ve sağduyu çağrısı” yapan tarafları öne çıkarıldı.

Bunun dışında, Özkök’ün ve Bumin’in çıkışlarının yaptığı tarzda bir gündem oluşturamadı.

Buna rağmen birileri onun mesajlarını da “uyarılar listesi”ne dahil ediyorlarsa, herhalde bildikleri farklı birşey olsa gerek.

Onun dışında, Yargıtay Başsavcısının çıkışı gündemde iz bırakırken, Genelkurmay ve Anayasa Mahkemesi Başkanlarının yaptıkları konuşmaların ise, gündem tayin etme açısından hedefi tam 12’den vurduğu gözlenmekte.

Peki, bunlara karşı iktidarın tavrı ne oldu?

Yargıtay Başsavcısının konuşması üzerine Adalet Bakanı kendisini arayarak, “Elinizde somut bir bilgi varsa alıp gereğini yapalım” dediğini ve ondan “Ortaya konuştum” cevabı aldığını açıkladı. Bu isabetli ve enerjik tavır, o konuşmaya bina edilmesi muhtemel yığınağın önünü kesti ve hükümeti de rahatlattı.

Ancak Genelkurmay Başkanının konuşması sonrasında hükümet de, AKP de tam anlamıyla “çuvalladı.” Genel Başkan Yardımcısı konuşmayı “aklıselim toplamı bir değerlendirme” diye yorumlayıp Paşaya “Böyle bir devlet adamına sahip olduğumuz için gurur duyalım” iltifatı yaparken, Başbakan da konuşma için “olgunca” nitelemesini kullandı.

Konuşmanın muhtevasıyla ilgili olarak ise “Paylaştığımız yerler var, paylaşmadığımız yerler var” demekle yetinip işi orada bıraktı.

Oysa Paşanın konuşmasında özellikle Türkiye’nin “ıslâm ülkesi” olma niteliğini reddedip bütün dinî cemaatleri “irticaî unsur” olarak suçlayan bölümün hükümet tarafından da en yüksek seviyede kınanması gerekirdi.

Nitekim suçlanan cemaatlerden, sivil toplumdan ve medyanın özgürlükçü kesimlerinden yükselen tepkiler bilhassa bu noktada yoğunlaştı. Hükümet onlardan da güç alarak bu konuda farklı bir tavır sergileyebilirdi.

Anlaşılan o ki, o kesimlerle ilişki içindeymiş görüntüsü vermenin, kendisini, tam da “yumuşak karnı”nı hedef alacak yeni salvo atışlarına muhatap kılacağından korkup çekindi.

Bu psikolojiye, asker karşısındaki geleneksel eziklik de eklenince bu sonuç ortaya çıktı.

Sivil bürokrasiye de söz geçiremediği halde hiç olmazsa arada sırada “kükreyip” sert çıkışlar yapan hükümet, silâhlı bürokrasi söz konusu olduğunda ise bu görüntüyü verdi.

Bumin’in konuşmasına karşı Başbakan ve Meclis Başkanı başta olmak üzere neredeyse bütün hükümet ileri gelenleriyle parti yöneticilerinin sert ve keskin tepkiler vermeleri, büyük ihtimalle, asker karşısındaki eziklik görüntüsünü telâfi çabasının da bir tezahürüydü.

Ama bunun beyhude bir çaba olduğu ortada. Ve bütün olup bitenleri büyük dikkat ve hüzünle, hayıflanarak, yutkunarak izleyen sessiz milyonlar, asker karşısındaki suskunlukla sivil bürokrasiye yönelik sert çıkışlar arasında beliren uçurumu ibretle temâşâ ediyorlar.

Emekliliğine iki ay kalmışken sırf “ıçimde ukde kalmasın diye konuştum. Sözlerimin ses getireceğini biliyordum” diye mâlûm çıkışı yapan yüksek yargı bürokratına karşı iktidar kanadından yükselen tepkileri niye Genelkurmay Başkanı konuştuğunda göremedik?

Neden AKP bu konuşmanın milleti yaralayan bölümlerine karşı itirazını dile getiremedi? Ve aksine övgüler düzüp göklere çıkardı?

Hatırlanacağı gibi, 28 şubat’ın en hararetli günlerinde, MGK’da bazı asker temsilcilerin bizzat yüzüne karşı çok ağır eleştiriler yönelttiği dönemlerde bile Erbakan “Kahraman komutanlarımızla her konuda tam bir görüş birliği içindeyiz” açıklamaları yapmaktaydı.

AKP’li Dengir Fırat Millî Görüşten gelmediği halde bu konuda Erbakan’ı dahi solladı.

AKP işin nereye gittiğinin farkında mı?

Kaynak
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

12

12.05.2005, 15:31

yahu bırakın AKP'yi eleştirmeyi, dereyi geçmek lazım, şimdili proje zamanı, var mı Ak Partinin alternatifi, CHP'mi gelsin, şimdilik AB ve özelleştirme ile uğraşıyorlar, dine zarar vermesinler yeter, yani ellerinde sihirli değnek yok ki, bazen yamuk yapabilirler ama, bu onları reddetmemizi gerektirmez, en azından din namına siyaset yapmıyorlar, ülkenin geleceğini aydınlatmak için çalışıyorlar, bizim için a partisi ve b partisi önemli değil, önemli olan bizi malum durumlardan kurtulmamız, işsizlik ve ekonomik çöküntü var üzerimizde , bunların halledilmesi gerek, Bu ülke adam gibi üç başbakan gördü, rahmetli Menderes,Özal ve şimdi Erdoğan, Erdoğanın iktidardan düşmesi halinde hiç vakit demokrat bir insanın gelmesini tahmin etmeyin, hepsi statükocu, gelişime kapalı, komünist bozması vs. elimizdeyken kıymetini bilmezsek sonra pişman olacağız.Bir zamanlar demokrat diye Demirele oylarımızı verdik, halbuki Demirel bir mason idi, o halde; AK PARTı'liler Süleyman Baba'dan kötü olmayacağına göre eleştirmemizin anlamı yok. saygılar, vesselam

13

19.05.2005, 12:33

AKP'den türban yasağına pasif onay

Türk hükümeti, Strasbourg'da görülen duruşmada, AıHM'in türban davasında geçen yıl aldığı kararı onaylamasını isteyen bir savunma yaptı. Savunmanın anlamı şu:


Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi'nde (AıHM), üniversiteye türbanla giremediği için Türkiye karşı dava açan Leyla şahin'le ilgili kararın temyiz duruşması bugün başladı. Türk hükümeti, duruşmada yasak kararının sürmesininden yana görüş bildirdi...

Türk hükümeti, bugün Strasbourg'da görülen duruşmada, Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi'nin (AıHM) türban davasında geçen yıl aldığı kararı onaylamasını isteyen bir savunma yaptı. Ankara böylelikle, üniversitelerdeki türban yasağını onaylayan kararın tekrarını istemiş oldu. AıHM 29 Haziran 2004 tarihinde açıkladığı ilk kararında Leyla şahin adlı davacıya ıstanbul Üniversitesi tarafından getirilen türban yasağının Avrupa ınsan Hakları Sözleşmesi'ne (AıHS) aykırı olmadığı sonucuna varmıştı.

Türk hükümetinin avukatı 1 saat 15 dakikalık duruşmada sadece 9 dakika konuştu. Bu savunma bugüne kadar AıHM önündeki bir duruşmada Ankara tarafından yapılan en kısa süreli savunma olarak da tarihe geçmiş oldu. Ancak Türk hükümetinin avukatı bu kısa ve pasif savunmaya rağmen AıHM'nin bu davada geçen yıl Haziran ayında açıkladığı kararı onaylaması talebinde bulundu.


"Katı laiklik"

Davacı Leyla şahin'in avukatları ise duruşmada, eğitim hakkı özgürlüğüne daha fazla yer verdiler. Davacının avukatları davanın ilk aşamasında türban yasağını, daha ziyade din ve vicdan özgürlükleriyle ilişkilendirmişlerdi. Leyla şahin'in avukatı Kazım Berzeg, duruşmada, Türkiye'deki katı laiklik uygulamasını eleştirdi ve Türkiye'nin Fransa'dan kopyaladığını söylediği bu ilkeyi Fransa'dan çok sert uyguladığına vurguda bulundu.

Türbanın sorun haline getirilmesinin asıl nedeninin ise Türk ordusunun kendisine yeni iç ve dış düşmanlar aramasından kaynaklandığını ileri sürdü. Türbanın ve şeriatın Türkiye'yi tehdit etmediği tezini savundu. Avukat Berzeg, bunlara ek olarak, "parlamentonun görev alanını ihlal ettiğini" söylediği Anayasa Mahkemesi'ni de AıHM'nin türban kararını yanlış yorumlayıp Türkiye'de halka yanlış anlatmakla suçladı.

Nihai karar 6 ay ile 1 yıl arasında

Bugünkü duruşmanın ardından herhangi bir karar açıklanmadı. AıHM'nin bu davadaki nihai kararı 6 ayla 1 yıllık bir süre içinde bekleniyor. Strasbourg'daki AıHM ve Avrupa Konseyi kaynakları, mahkemenin türbana Türk üniversitelerinde getirilen yasağı onaylayan kararının değişmesinin çok az bir ihtimal olduğu görüşündeler.
Aynı kaynaklar, AKP'nin pasif biçimde de olsa AıHM'nin türban yasağını Avrupa ınsan Hakları Sözleşmesi'yle uyumlu bulan ilk kararının onayını istemesini, devlet politikasıyla kendi seçmen kitlesi arasındaki hassas dengelere bağlıyorlar.

Almanya ve Fransa

AıHM'deki bu ilk türban davasını Avrupa ülkeleri de dikkatle izliyor. Çünkü başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde okullarda türbanın yasaklanması konusuda tartışmalar yaşanıyor. Fransa geçtiğimiz yıl, türban dahil, okullarda dini sembolleri yasaklayan bir yasa çıkarmıştı. Yasa uygulanmaya başlandı, ancak hala bu konudaki tartışmalar ve görüş ayrılıkları devam ediyor.


Almanya ise türban yasağı konusunda tamamen ikiye bölünmüş durumda. Anayasa Mahkemesi bu konudaki kararı eyalet yönetimlerine bırakınca, türban konusunda tam anlamıyla bir kargaşa yaşanmaya başladı. Bazı eyaletlerde türbanı yasaklayan yasalar çıkartılırken, bazı eyaletler de bu konuda özgürlükten yana. Politikacılar da türban konusunda farklı yaklaşımlar sergiliyor.
AA
Kaynak
...biz istihdam olunuyoruz;hem rıza dairesinde,hem inayet altında bize Hizmet-i Kur'aniye yaptırılıyor. (28. Mektup'tan)

14

19.05.2005, 12:40

AKP muhafazakar geçindiği halde böyle diyorsa, başkalarıyla ülke yönetimi konusunda pazarlık etmiş olmasın? Bir ara böyle iddialar gündeme getirilmişti, Deniz Baykal yalanladı diye hatırlıyorum.

Siz X'e bir şey demezseniz, biz de Y'ye muhalefet etmeyiz. Gibi?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

15

22.05.2005, 16:08

cumhuriyet dının uzerındemıdır......sayın erdogan degıstım degıstım dıyordu...hakıkatende degısme belırtılerı gosterıyor
derdımın,dermanı derdımdır........

16

20.05.2006, 17:21

sadri mirza kardeşime katılıtorum

sadri mirza kardeşime katılıyorum

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir