Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

09.04.2007, 16:28

Nedir Gerçek ?

Nedir gerçek?


Bir süre önce aldığım bir mail beni hem şaşırtmış hem de ciddi anlamda sarsmıştı. Genç okurlarımdan biri, suçlayıcı bir dille, gerçekleri yaz-a-madığımı ileri sürerek, popüler kanallardaki magazin programlarını, şovları eleştirmenin dünyanın en kolay şeyi olduğunu dile getirerek, 'sıkıyorsa Sır Kapısı programı hakkında eleştiri içeren yazı yazıp yazamayacağımı' soruyordu. Ona göre gerçekler daha farklı tepelerdeydi ve bunu yazacak cesaretten yoksunduk "biz"!
Üzüntü bir tarafa, insanın başını ellerinin arasına alıp sorası geliyor elbette: Peki nedir gerçek?

Hayatta önemli olduğunu düşündüğümüz ya da ölümüne abartıp, gece ve gündüzlerimizi harcadığımız şeyler gerçeğin ta kendisi midir?

Goethe'ye atfedilen bir cümle vardır. şöyle der: 'Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için dünyadakiler birbirlerini yiyorlar!'
Sır Kapısı yahut Dünyası dizisi eleştiril-e-meyecek bir yapım mıdır? Elbette ki hayır... Başta tekniğinden, bütçesinden senaryosuna kadar bir dolu şeyi eleştirebilirsiniz. Hatta dizinin zaman zaman zararlı olabilecek kadar yanlışlıklar yaptığını ileri sürebilirsiniz. Bütün bunlar tartışılır, cevabı olanlar vardır, imkânsızlıklar nedeniyle mazeret bildirilenler ve elbette ki, yanlışları olabilir...

Ama ne olursa olsun, dizisinin özgün bir konsept olduğunu kabul etmeniz gerekecektir. Diğer kanalların taklidini yapmak için çok çırpındıklarını ve işin künhüne varamadıkları için tutturamadıklarını söylemek yanlış değildir...

Neden bu kadar uzun bir girizgah yaptım?

Aslında yaşadığımız her gün onlarca, yüzlerce benzeri vakıa yaşanmaktadır. Ki bizim kültürümüzde 'hikmet' denilen, Batılıların terminolojisinde olmayan bir kavram vardır.

Geçen hafta bir genç ile tanıştım. Henüz 30 yaşında... ısmi Bülent Karacan... Bülent'in özelliği hayatının yarısını, 15 yılını hırsızlıkla geçirmiş olması. Kiracıları olan bir dükkan ile başlayan hırsızlık serüveni başka şehirlere, daha farklı mecralara kayıyor. Bazen sokaklarda banklarda yatıp kalkıyor, başı belaya giriyor, oluşan sabıkasından dolayı toplum dışladıkça o yasadışı yaşamına devam ediyor...

Ve bir gece uykunun en derin yerinde ululardan bir ulu rüyasına giriyor. Hiç tanımadığı bir ihtiyar adam! 'Bediüzzaman' olduğunu bizzat rüyadaki yaşlı adamın kendi ağzından öğreniyor Bülent. Böyle birini tanımıyor elbette. Sabah ilk işi bir kitapçıya gidip bu isimde birinin olup olmadığını soruyor. Kitapçı Risaleleri gösterip, Bediüzzaman Hazretleri hakkında malumat veriyor biraz. Ve değişimi başlıyor Bülent'in.

Okudukça perde kalkıyor zihin gözünden, öğrendikçe açılıyor idraki. Ve bunun bir 'ödül' olduğunu kısa sürede kavrıyor. Okudukça değişiyor, değiştikçe daha net algılıyor gerçeği... Bizim Sır Kapısı'nda gördüğümüz tüm o kurguları bir anda gerçekleyen, hatta daha ileri, gerçek ötesine sıçrayan bir yaşanmışlık öyküsü çıkıyor karşımıza.

Bülent, aldığı bir karar ile hırsızlığı bırakıyor... Bununla da yetinmiyor, 15 yıl içinde hırsızlık yaptığı bütün yerleri tekrar ziyaret edip, çaldığı paraları yahut malların karşılığı olan parayı geri ödemeye başlıyor. Eşyaları çalınan insanlar şaşkınlıkla karşılıyorlar bu durumu. Düşünsenize bir gün birisi karşınıza dikiliyor ve 'Selamlar, ben sizin hırsızınızım. Yaklaşık 10 yıl önce evinizden çaldığım saatin karşılığı olan bu parayı alıp hakkınızı helal etmenizi istirham ediyorum' diyor.

Size bir şey söyleyeyim mi? ışte gerçeğin ta kendisi budur! Cumhurbaşkanlığı tartışmaları, medyanın sefalet ve rezilliğinden çok daha önemli buluyorum ben bunu. Üç günlük kıytırık dünya için giriştiğimiz amansız kavgayı çok aşan bir gerçek hem de!

Ve Sır Kapısı öykülerine dudak bükerek bakıp, küçümseyenler için okkalı bir şamar gibi duruyor Bülent Karacan... Hayatın hikmetine, gerçekliğin iç ürperten boyutuna dair güncel bir delil olarak...

şimdi yalanlar...


Nedim Hazar/Zaman/07-04-2007
Bir saat ilim öğrenmek, [mesela ilmihal okumak] geceyi ibadetle geçirmekten daha çok sevaptır. ( Dürr-ül-muhtar)

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

2

09.04.2007, 16:41

Allah razı olsun kardeşim ..bende duydum bu hadiseyi..Rabbim nelere kadir...!!
Zübeyir Gündüzalp diyor ki: "Dünyada huzur ve rahat mı arıyorsunuz? Ukbada saadet mi istiyorsunuz? Risale-i Nur okuyunuz.

3

09.04.2007, 16:48

Amin ecmain olsun inşaallah.
Bir saat ilim öğrenmek, [mesela ilmihal okumak] geceyi ibadetle geçirmekten daha çok sevaptır. ( Dürr-ül-muhtar)

4

10.04.2007, 13:17

paylaşım için ALLAH razı olsun...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

5

08.05.2007, 15:45

gecen tv de aynı şekilde hikayesini anlatan bir adam vardı acaba aynı kişilermi

6

08.05.2007, 16:14

Evet aynı programın tanıtımını görmüştüm bende.

Samanyolu haber deydi.
Bir saat ilim öğrenmek, [mesela ilmihal okumak] geceyi ibadetle geçirmekten daha çok sevaptır. ( Dürr-ül-muhtar)

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir