Muhabbet Fedâileri

DEMOKRATLARIN ÖNEMı

Bediüzzaman Hazretlerinin hem iman ve Kur’an, hem şeriat ve ıslamiyet, hem de idare ve siyaset sahalarında paha biçilmez çok önemli fikirler beyan etmiş olduğu bilinen bir hakikattir. Ülkemizin bu günlerde oldukça yoğun bir siyasi hareketliliğe sahne olması vesilesiyle, Bediüzzaman Hazretlerinin siyasi ve içtimai noktadan ortaya koymuş olduğu fikir ve tespitlerinden mühim bir kesit sunmak istiyoruz. Bu kesit Demokratlar ile demokratların muhalefetindeki siyasi akımların bir kıyaslanması hakkında olacaktır.

Bilindiği gibi Bediüzzaman Hazretleri 1950’de iktidara gelen Demokratları desteklemiş, bu desteğini de sandık kurulunun önünde açıktan oy vererek açıkça ortaya koymuş. Nitekim bu açık desteğin sebebi talebeleri tarafından da sual konusu olmuş:

“Üstadımızdan, ne için Demokrat Partiyi muhafazaya çalıştığını sorduk.” Bu tarzdaki suallere karşı Bediüzzaman Hazretleri bir kıyas yapar ve der ki: “Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet partisi iktidara gelecek.” Halk Partisinin millete ve vatana vereceği zararları sıraladıktan sonra da, “ışte bunun için, hayat-ı içitimaimize ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin (Halk Partisinin) iktidara gelmemesi için Demokrat partiyi Ku’ran ve vatan ve ıslamiyet namına muhafazaya çalışıyorum...” der.

Diğer parti için ise:
"Milletçililere gelince, Eğer bu partide sırf ıslamiyet esas olsa, Demokrat Partiye yardım ettiği gibi, muhalif ve muarız olmayarak, iktidara gelmesine çalışmaz. Eğer bu partide ırkçılık ve Türkçülük fikir esas ise..., ...bu durum dehşetli ve tehlikeli olduğundan, Kur’an ve vatan ve millet hesabına, dindar ve dine hürmetkar Demokrat Partinin iktidarda kalmasını temin etmeleri için ders veriyorum.” diye talebelerinin suallerini cevaplar.

ıçtimai ve siyasi noktadan çok mühim hakikatleri ihtiva eden bu ifadeler Emirdağı Lahikası 422. Sayfada geçmektedir. Daha geniş malumat edinmek isteyenler mezkur esere müracaat edebilirler.

Yukarıdaki cümlelerde bu gün bile geçerli olan çok önemli hakikatler ifade edilmiş. Dikkat edilirse Bediüzzaman Hazretleri Halkçıların veya Milletçilerin iktidara gelmeleri durumunda vatan ve millet hesabına ciddi sıkıntıların ortaya çıkabileceğini ikaz ediyor. Hatta yine aynı eserde, Demokratları, “Halkçılar ırkçıları da elde edip sizi devirecekler” diye şiddetli bir şekilde ikaz etmiştir. Nitekim 1960 Mayısında bu durum vuku bulmuştur.

1960 sonrasında da Halkçılarla Milletçiler demokratları iktidardan indirmek için beraber çalışmışlardır, gizli veya açık olarak. 1970 sonrasında ise Milletçiler, ırkı öne çıkaranlar ve dini öne çıkaranlar olmak üzere iki parçaya bölünmüş, ama her iki parça da Demokratlara karşı şiddetli muhalefet etmeye devam etmiştir. Milletçilerin bu iki kolunun muhalefeti öylesine şiddetli olmuştur ki, Demokratların inançlarına bile ilişilmiştir. Bu şiddetli ve yıkıcı muhalefet karşısında da Demokratlar zafiyete düşmüş, neticede de, “Kur’an ve vatan ve millet hesabına,” çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalınmıştır.

28 şubat süreci sonrasında da benzer durum vardı. Bir tarafta Halkçıların uzantısı olan bir parti, öte tarafta ise Milletçilerin ırkı öne çıkaranların ekseriyeti teşkil ettiği bir parti, diğer yanda da devlete desteği prensip haline getirmiş bir parti iktidardaydı. Ana muhalefet partisi de Milletçilerin dini öne çıkaran grubunun uzantısı olan bir parti idi. netice ise görülmedik maddi ve manevi krizler ve sıkıntılardı.

Bu günkü iktidarın da temel yapısına baktığımız zaman kahir ekseriyetin demokrat muhalifi düşünce yapısından teşkil olunduğunu görmekteyiz. Ne yazık ki büyük bir sayısal çoğuınlşuğa rağmen milletin maddi ve manevi yaralarına merhem sürülememiştir.

Netice olarak:Bu gün bile siyasi noktadan Üstadımızın, “Ku’ran ve vatan ve ıslamiyet namına muhafazaya çalıştığı” Demokratların iktidarda olmalarına olan ihtiyaç her zamankinden eksik değil, daha da fazladır. Öyleyse Demokratların iktidara gelmesi için fiili ve kavli duayı eksik etmemek lazım.

Ümitvar kardeşim;

kısa bir giriş yapmak gerekirse:
mevcut hükümet 28.şubat sonrası iktidara geldi.
bir önceki hükümete duyulan öfke sonucunda tepki oyları AKP'ye yöneldi ve anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa erişildi.
doğrusu, millet ve bizler de bir umut beklentisi içine girdik.
böyle bir hükümet milletin maddi ve manevi problemlerine bir çözüm bulabileceği kanaati yaygındı.
bu gün nerdeyse bir buçuk yıla yaklaşıyor.
şöyle bir dönüp bakıyoruz ne yapıldı diye:
ortada ciddi bir şey yok.
başörtüsü problemi, imam hatipler meselesi, YÖK kanunu, 312. madde, askeri ve sivil bürokerasinin ağırlığı vs... gibi hiç bir temel problem çözülmemiş, çözülememiş. hatta bir kısmı ağırlaşmış ve yaygınlaşmış. başörtüsü gibi...
sadece IMF destekli ekonomik bir iyileşme gözüküyor. o da millet için ciddi bir iyileşme katkısı sağlamamış. işsizlik hala en büyük kanayan yara.
demokratik gelişme dediğimiz ise sadece kağıt üzerinde kalmış. uygulamada hala ciddi problemler var.
şimdi bu noktada AKP hükümetinin bundan sonra problemleri çözebileceği, cesaretle üzerine gidebileceği konusunda önemli kaygılar mevcut.
işte biz bu nedenle tarihin şehadetiyle millete maddi ve manevi yönden çok büyük hizmetler etmiş olan Demokratların iktidarına bu gün de ihtiyaç olduğunu söylemeye çalıştık.
size tek bir örnek vererek konuyu kapatıyorum:

......
Demokrat Parti hükümeti yeni kurulmuş. Menderes ilk olarak ezanı aslına çevirmek istiyor. ve ilk icraatı olarak bir kararname hazırlayıp köşke sunuyor.
"Ezan aslına çevrilecek...."
Fakat zamanın cumhur-reisi Bayar buna karşı çıkıyor. "zaman nazik, biraz daha bekleyin vs..." türünden olayı savsaklamaya çalışıyor.
Menderes ise kararlı.
sonunda iki kararname hazırlayıp köşke çıkıyor. birisi ezan kararnamesi, diğeri ise istifa kararnamesi. ve Menderes Bayar'a diyor ki: "ışte size iki kararname, hangisini istiyorsanız kabul edin"
bu olayın ardından Menderes Ankarayı terk edip güney illerine geziye çıkıyor.
hükümetin istifasını göze alamayan Bayar da ezanın Allahu Ekber diyerek okunmasını serbest bırakan kararnameyi imzalamak zorunda kalıyor."

işte demokratlık bu...
yoksa lafla demokrat olunmaz...
saygılar...

medicus kardeşim;

biz de sizin dedğinizi ifade etmeye çalıştık. yani ekonomik olarak bile ciddi bir ilerleme gözükmüyor. haklısınız...

dolar düştü diyorlar, cepte para yok ki dolar alasın...

saygılar...