Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

15.11.2006, 19:20

Bir PKK'lının eve dönüşü

Bugün ülkenin ilk sıralarda, belki de birinci sırada yer alan problemi PKK problemidir. Nice anaları ağlatan; canlara, mallara mâlolan bu belâ herkesi, özellikle ilgilileri derin derin düşündürüyor.

Bu sene Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle gittiğimiz Elazığ’da ilk defa bir PKK’lının dönüş hikâyesini Diyarbakırlı Askerî Ağabeyden dinlemiştim. Askere, polise, masum insanlara göz kırpmadan silâh çekebilecek derecede gözü dönmüş, dağlara çıkmış bu terörist, Nimet isimli genç gün gelmiş, iç dünyasında geçirdiği bir inkılâb sonucunda karıncayı dahi incitmekten çekinir hâle gelmiş, dağdaki arkadaşlarına da el atıp birlikte eve dönmüşlerdi.

Nimet’le dün bir dostlar meclisinde görüştüm. Silâhı nasıl bıraktığını, dönüş hikâyesini bizzat kendisinden dinlemek istedim. Nimet düşüncelerini şiirleştirmiş: “Fakir Nimet çok ezildin / Dağdan dağa çok gezerdin / Nice halkları ezerdin…”

“Nasıl oldu bu dönüş?” dedim. “Birgün köye indim bir cenazeye katılmak üzere. Hazine bulmuşcasına sevinen bir kısım arkadaşlarım beni Ata Hocanın ilim meclisine götürdüler. Dostluk, barış, kardeşlikle ilgili bir konu okunmaktaydı. Çok etkilenmiş; ne kadar yanlış, zararlı, tehlikeli bir yolda bulunduğumu anlamıştım. Sonradan öğrendiğim kadarıyla okunan kısım Bediüzzaman Said Nursî’nin Uhuvvet, yani Kardeşlik Risâlesi’ymiş. Bu gerçeklerle yüzyüze geldikten sonra nasıl silâhı alıp masum insanlara doğrultabilirdim? ıçinde azıcık imanı olan insan nasıl cana kıyabilirdi? Dedim kendi kendime: ‘Halt ediyorsun, kendine yazık ediyorsun Nimet! Nasıl Allah’tan korkmaz, Allah’ın verdiği cana kıyabilirsin?’ dedim. Derken devamında gelen birkaç sohbet benim dağdan inmeme, silâhı bırakmama yetmişti. Kimse bana ne bir kaba kuvvet, ne bir baskı yapmıştı. Sadece gerçeklerle yüzyüze gelmiş, ikna olmuştum. Allah razı olsun o Bediüzzaman’dan ki birçokları gibi benim de elimden tutmuştu.” Nimet, şiirinin bir kıtasında diyor ki: “Bastım kırkıncı yaşıma / Çıktım dağların başına / Olmasaydın Bediüzzaman / Neler gelirdi başıma!”

Nimet ve köylüleri ıstanbul’un dağbaşı denebilecek bir semtinde yolun kenarında bir ilim meclisi kurmuşlar. Sohbete ilk defa katılan yol kenarında bilardo salonu sahibi Muzaffer Efendi, “Böyle bir ilim meclisi için dükkânım fedâ olsun” demiş. Herkes bulabildiği halı ve kilimleri getirmiş, düzenlemişler, okunanları pürdikkat ve iştiyakla dinlemekteydiler.

Sevgi, şefkat, ilim ve ikna ile yaklaşıldığında ne kadar kötü ve zararlı yolda olursa olsun insanı kazanmanın örneklerinden birini daha Nimet’te gördüm.


şaban Döğen.Yeni Asya
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

2

15.11.2006, 19:28

Rabb'im dilerse bir PKK lıya da hidayet nasib ediyor, elh

Abi Allah razı olsun paylaşımın için, bu bana kimseyi kendimden küçük görmeme dersini vardi bana, herşey Onun elinde O ol diyor ve oluveriyor. ısterse en adi bir insanı bile en yüksek seviyelere çıkarabiliyor. Rab'im ne büyüksün, bu kulunun da kalbini hak dinden ayırma, kararmış olan kalbini nurlandır inş :cry:
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

3

15.11.2006, 20:34

Ewet searcher kardeşim şu risale ne büyül nimet elhamdülillah..

Allah razı olsun cevat abi,bu yazıyla hizmeitmizin güzelliğini bir kez daha fehmettik.
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

4

15.11.2006, 22:15

maşallah..berakallah...risali nurlar onlara kadar ulaştıktan sonra gönülleri o güzelliklere kayıtsız kalabilir mi?
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

5

16.11.2006, 12:32

Terörün yegâne çaresi Risâle-i Nur�da

Hem ehl-i siyasete hiç münasebetimiz olmadığı halde, kat�î bilsinler ki, bu memlekette, bu asırda, milleti anarşilikten, tereddî ve tedennî-i mutlakadan kurtaracak yegâne çaresi, Risâle-i Nur�un esasatıdır.

Kastamonu Lâhikası, s. 99

***

Hem hükümet, bu millet ve vatanın hayat-ı dünyeviyesine ve siyâsiyesine ve uhreviyesine pekçok faydası bulunan bu Kur�ân lemeâtlarına ve Kur�ân dellâlı olan Risâle-i Nur�a, değil ilişmek, belki tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen dehşetli günahlara keffâret ve gelecek şiddetli belâlara ve anarşîliğe karşı bir set olabilsin.

Sözler, s. 141

***

Risale-i Nur, bu mübarek vatanın mânevî bir halâskârı olmak cihetiyle (...)

Bu memleketin vatanperver siyasîleri çabuk aklını başına alıp Risale-i Nur�u tab�ederek resmen neşretmeleri lâzımdır ki, bu iki belâya karşı siper olsun. Acaba bu yirmi sene zarfında imân-ı tahkikîyi pek kuvvetli bir surette bu vatanda neşreden Risale-i Nur olmasaydı; bu dehşetli asırda, acip inkılâp ve infilâklarda bu mübarek vatan, Kur�ân�ını ve imanını dehşetli sadmelerden tam muhafaza edebilir miydi?

Mektubat, s. 467

***

..anarşistliğin emniyet-i umumiyeyi bozmaya dehşetli çalışmasına karşı, Risale-i Nur ve şakirtleri, iman-ı tahkikî kuvvetiyle bu vatanın her tarafında o müthiş ifsadı durduruyor ve kırıyor, emniyeti ve âsâyişi temine çalışıyor.

Lem�alar, s. 260

***

Risâle-i Nur, beşeri anarşistlikten kurtarmaya bir derece vesile olduğu gibi, ıslâmın iki kahraman kardeşi olan Türk ve Arabı birleştirmeye, bu Kur�ân�ın kanun-u esasîlerini neşretmeye vesile olduğunu düşmanlar da tasdik ediyorlar.

Emirdağ Lâhikası, s. 458

***

Beşeriyeti dehşetli sadmelere uğratan, tehdit eden, anarşiliğin, ifsat ve tahribin, yegâne çaresi ancak ve ancak ılâhî, semâvî bir dinin ezelî ve ebedî hakikatleridir, hakikat-i ıslâmiyettir. Risale-i Nur, hakikat-i ıslâmiye ve Kur�âniyeyi müspet ve müdellel bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmektedir.

Barla Lâhikası, s. 9

Lügatçe:

tereddi: Gerileme, alçalma.

tedennî-i mutlaka: Mutlak geri kalma, alçalma.

YeniAsya- Lahika
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir