Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

19.01.2011, 09:55

Tunus dersleri


Tunus dersleri
Tunus’un
Türkiye’de en çok bilinen ve konuşulan özelliklerinden biri, çok katı
bir şekilde uyguladığı başörtüsü yasağıydı. Ve 1998 Mayıs’ında
Demirel’le beraber bu ülkeye gittiğimiz zaman, sokaklardaki “geleneksel”
örtülü kadınların dahi azlığını görünce, bu yasağın yaygınlığını bizzat
yerinde müşahede etmiştik.



Kazım GÜLEÇYÜZ

Ama
birkaç sene önce, Devlet Başkanı Zeynelabidin bin Ali’nin büyük kızının
da başını örtmesi üzerine, yasağın kısmen ve nisbeten de olsa
hafifletildiğine dair bir haberin çıktığını hatırlıyoruz (13.10.2007
tarihli gazete ve siteler).
Bizde 28 Şubat süreci ilerledikçe
başörtüsü yasağı evvelce tahayyül ve tasavvuru dahi mümkün olmayan
alanlara yayılırken, “Türkiye Tunus olma yolunda” gibi yorumlar
yapıyorduk.
Ve maalesef gelişmeler de o yönde oldu.
Dahası, 2002 3
Kasım’ında AKP’nin iktidar olmasıyla birlikte, yasağın kapsamı iyice
genişledi. Hattâ bizzat Başbakanın ifadesiyle, o zamana kadar telâffuz
bile edilmeyen “kamusal alan” kavramı icad edilip, yasak yeni alanlara
taşındı.
Öyle ki, yasakçılıkta Tunus’u bile geçtik.
Ayyuka çıkan
bu yasağı hafifletme adımlarında da Tunus’un gerisinde kaldık.
Üniversitelerle ÖSS sınavında uygulanan yasağının kaldırılması ve
başörtülü gazetecilerin on yıldır gasp edilen basın kartı haklarının
iade edilmesi için 2010-11 yıllarını beklemek mecburiyetinde bırakıldık.
Oysa Tunus 2007’de o noktaya gelmişti...
Aslında
başörtüsü yasağı, baskı ve dayatma ile icraat yapan diktacı zihniyetin
ve ona bina edilen antidemokratik rejimlerin bir simgesi. Ve Arap
dünyasında Tunus, Türkiye’deki Kemalist sistemi örnek alan ülkelerin en
başında geliyor.
Ülke bağımsızlığa kavuştuktan sonra ele geçirdiği
iktidarı, yaş ve sağlık sebepleriyle Zeynelabidin bin Ali’ye
kaptırıncaya kadar bırakmayan Habib Burgiba, Kemalist devrimleri Tunus’a
da taşıma çabasıyla mâruf bir diktatördü.
Aynı çizgi, Bin Ali tarafından da sürdürüldü.
Ve
Tunus, gözde bir turizm ülkesi olmasına rağmen demokrasiye bir türlü
geçememiş olmanın getirdiği derin ikilem ve çelişkiyi yaşadı.
Böylesi
çelişkiler ilânihaye taşınamazdı. Nitekim Bin Ali ve ailesi hakkında
Wikileaks belgeleriyle gündeme gelen yolsuzluk iddiaları, yıllardır
dolmakta olan bardağı taşıran son damla oldu.
Bu iddialar, kitleleri
canından bezdiren ekonomik sıkıntılar ve işsizlik gibi kronik sorunlarla
birleşince, toplumdaki tepki birikimi patlama noktasına geldi ve Bin
Ali’yi ülkesinden kaçmak mecburiyetinde bırakan olaylar zinciri başladı.
Temennîmiz,
Tunus’un bu gelişmeler sonrasında girdiği kaos ve kargaşayı en kısa
sürede atlatarak, sakin ve sağlıklı bir süreçte bir an önce toparlanıp
istikrar ve huzura kavuşması ve demokratik bir yapılanma ile yola devam
etmesi.
Şimdilerde Tunus’ta olup bitenlerin bir benzeri, seneler önce
İran’da yaşanmış; Kemalizmi örnek alan uygulamalarıyla ülkede halktan
kopuk ve Batı özentisi içindeki bir dikta rejimi kuran Şah, Humeynî’nin
etrafında birleşen toplumsal muhalefetin yükselişi karşısında
dayanamayarak ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı.
O günden beri İran, dinin Şia yorumuna dayanan farklı bir istibdat rejimiyle yönetilmekte.
Durumları
benzeyen başka İslâm ülkeleri de var. Meselâ Cezayir, yine Kemalizmi
örnek alan Bumedyen sonrası, “İslâmcı” bir partinin güçlendiği süreçte,
yıllarca sonu gelmeyen kanlı bir iç savaş yaşadı. Bilâhare sağlanan
nisbî sükûnet, bugünlerde yeniden bozulma sinyalleri veriyor.
Kemalist
tesirin Nâsır kanalıyla kendisini hissettirdiği ve yıllardır tek adam
rejiminden kurtulamayan Mısır’daki sıkıntılar da aynı şekilde.
Bir diğer ibretli örnek, yaptıklarıyla hem ülkesini, hem kendisini felâkete götüren Saddam.
Peki, Türkiye Kemalizmin beşiği olduğu halde neden bu kaos ve felâketlere maruz kalmadı?
Bu sualin tek bir cevabı var:
Bediüzzaman ve Risale-i Nur sayesinde...
irtibat@yeniasya.com.tr
19.01.2011

<img src="http://www.risaletalim.com/Themes/serv_ramadhan/images/icons/modify_inline.gif" alt="" align="right" />
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir