Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

01.02.2009, 14:02

Tesettür böylede tanıtılır!

'Tesettür' böylede tanıtılır!

ADB'li 'Shukr' firması, tartışmaları sonlandıracak tesettür tanıtımı ile Türkiye'deki firmalara örnek oluyor...

Tekbir Giyim’in defilesi üzerine “İslam ve Moda” kavramı tartışılmaya başlanmış, Tekbir’in ortaya koyduğu tesettür modeli kimilerince “çok modern ve gayet estetik” bulunurken kimi kesim bu tür organizasyonları ve ortaya konulan ürünleri “tesettür anlayışından uzak ve islamın yozlaştırılmasının ürünü” olarak görmüşlerdi.

Aslında yaşanılan tartışmada giyim firmasının ürettiği modellerden ziyade işi sunuş şekli tepki toplamış İslami kesimin önde gelen ilim adamları ve tanınmışlarınca kıyasıya eleştirilmişti.

Hatta işi başka bir boyuta taşıyarak Tekbir’in marka olarak islamın sloganını kullandığı dile getirilerek isim tescilinin iptali için mahkemeye başvurmuşlardı.

Peki, Türkiye'deki Tesettür Giyim’in defileleri dışında mankenleri ön plana çıkartman tesettür reklâmı yapan firma yok mu?

Türkiye'den bir örnek



Kısa bir araştırma neticesi karşımıza uzak kıtadan (Amerika) bir giyim firmasının tesettür reklâmlarına ulaştık.

ABD'li Shukr'den bir örnek:



Onlardan biriside Zaytuna Institute’nin markası “Shukr” firması.
Firma birbirinden şık erkek ve bayan tesettür kıyafetlerini mankenleri ön plana çıkartmadan tanıtmış.



Estetiğin ön plana çıktığı kıyafetlerde bir birden şık pardösü, başörtüsü ve giyim çeşitleri müşterilerin hizmetine sunulmuş.

Türkiye'den bir örnek:



ABD'li Shukr'den bir örnek:



”Shukr” şükür firması sadece kadınların giyimini düşünmeyip erkekler içinde onlarca model takke ve giyim çeşidini hizmete sunmuş.

Firma o kadar hassas davranmış ki, erkek giyiminde bile mankenlerin yüzlerini göstermemiş.



Hamza Yusuf ve Zaid Shakir adlı iki Amerikalı Müslüman’ın sahip olduğu tesettür giyim firması “Shukr” müşterilerine internet üzerindende shukr.co.uk adresinden satış imkânı sağlıyor.
Firma sadece Amerika'da değil İngiltere'deki Müslümanlara da hizmet veriyor

Türkiye’deki tesettür firmalarında tanıtımı yapılacak olan kıyafetten ziyade mankenler ön planda tutulurken, Shukr firması mankenleri geri plana itip asıl amacı olan kıyafetlerin tanıtımını ön plana çıkartmış.



İslam denince akla islam ülkelerinin başında Türkiye gelmesine rağmen, ABD’li Müslümanların Türkiye’deki tartışmaların dışında ve Ülkemizdeki ıslamcıların eleştirilerinden uzak giyim çeşitlerini piyasaya sunmuş olması dikkat çekici.



”İslam ılımanlaştırılıyor, batıyı mı örnek alacağız” tartışmaları bir yana ABD’li Shukr'ün Türkiye’deki Müslümanlara tesettürde örnek olacağa benziyor.



Haber: İbrahim Çelik
Kurgu: Ömer Faruk Eryılmaz
MarmaraHaber [Nokta] Net

SHUKR İSLAMİ GİYİM:
İngiltere: www.shukr.co.uk
ABD: www.shukronline.com
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

2

01.02.2009, 14:18

Vay be , türkiye tesettürü böyle tanıtsa neler olur , ama olmaz orası amerika burası türkiye :x
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


3

01.02.2009, 14:25

Ben sizin yerinizde olsam tesettürü "tesettürsüzlükle" tanıtan tüm şirketleri BOYKOT ederdim. Ama malesef... TR ye gittiğimde tesettür dükkanlarını dolaştık ve gözlerimizle gördük. Bacılarımız illa falan marka olsun şu marka şimdi moda ondan olsun diye ısrar ediyorlardı. Oysa o markaların reklamlarına ve websitelerine baksanız tesettürle uzaktan yakından alakası olmadığını kör gözler bile görecektir.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

4

01.02.2009, 14:33

Bizimde içimiz çok cız ediyor bu konuda abi, helde çevremizdeki insanların halini görünce :( , Marka değil ama kalite elbetteki önemli , aldığımız bi kıyafette markadan çok üzrerimde nasıl durduğuna bakarım , karşıdan nasıl durduğuna bakarım. Moda diye , tesettürlü veya tesettürsüz moda diye giyineninde aklına şaşarım ,

Dediğiniz gibi tesettürle alakası olmayan kıyafetlerin tesettürlü kıyafetler diye sunulmasını kör gözler bile görür.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


5

01.02.2009, 14:44

Alıntı sahibi ""@bdullah""

Ben sizin yerinizde olsam tesettürü "tesettürsüzlükle" tanıtan tüm şirketleri BOYKOT ederdim. Ama malesef... TR ye gittiğimde tesettür dükkanlarını dolaştık ve gözlerimizle gördük. Bacılarımız illa falan marka olsun şu marka şimdi moda ondan olsun diye ısrar ediyorlardı. Oysa o markaların reklamlarına ve websitelerine baksanız tesettürle uzaktan yakından alakası olmadığını kör gözler bile görecektir.


Tek kuruşum gitmedi o firmalara..

Sahiplerini de yakın tanırım..

Markaya para veripte, mankenlere defile parası etmem..

Kalite göremiyorum zira o defilelerin hammaddelerinde..

  • "Sükrü Bulut" bir erkek

Mesajlar: 60

Konum: Köln / İstanbul

Meslek: Eğitimci - Yazar

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

6

02.02.2009, 08:30

Hedefe reklâmla varmak

Reklâmın ne kadarının “insanî” olduğunu sosyalbilimciler araştıradursunlar. Tüketim toplumunun bir parçası olmak üzere üretime girenlerin kazanıp kazanmayacağını zaman gösterecektir. Reklâmın örfteki yönünü reklâmcılar yeteri kadar izah ediyorlar zaten. Bu yazıda, reklâmın bazı gizli maksatlara alet edilmesi üzerinde duracağız. Daha doğrusu ifsad şebekelerinin, sefaheti tervic eden komitelerin ve bu her iki gruba da dolaylı olarak yardımcı olan tahripçi bidatçıların reklâm sektörünü kullanış biçimleri üzerinde durmaya çalışacağız.

Ehemmiyet verdiğimizden, önceki yazılarımızda da değinmiş olabiliriz. Bu yüzden düşebileceğimiz tekrarlardan dolayı şimdiden özür diliyorum. Henüz reklâmın dilini öğrenemedim. Renkleri arasına serpiştirilmiş sihirli çizgilerden de pek anlamam. Resimle sözün birlikte oluşturdukları “hipnotik” tablolardan da anladığım söylenemez. Renk, karakter ve çizgi uyumunun göze ve dolayısıyla kalp ve beyinlere nasıl tesir edebileceğini, bilmeden yaşıyoruz. Bu işlerin pirleri varmış. Büyük paraların ödendiği enstitülerde bu çalışmaların boyutları altı yönüyle ele alınıyor, buradan çıkan neticeler toplu üretim için dünyanın dört bir yanına servis ediliyormuş. Gücümüzü ve coğrafyamızı aşan bu işleri takip de vazifemiz değil. Bizi ilgilendiren önemli husus, reklâmın bilhassa mezkûr üç sahada kullanılmasıdır.

Saldırgan dinsizliğin mütemadiyen şekil ve mahiyet değiştirerek insanlığın imanına hücum ettiğini, sosyal hayattaki detaylara dikkat ettiğimizde anlıyoruz. Birçok reklâmda kullanılan kelime, cümle ve sloganların mânâlarını tahlil edenler, inkâr-ı ulûhiyet fikrinin anlam olarak reklâmlara bindirildiğini göreceklerdir. Bazen doğrudan Allah´ı inkâr, bazen Allah´a ait sıfatları tabiat veya insana mal etme, daha da incelediğinizde tevhidi inciten bir sürü mânâyı reklâm panolarındaki kelimelerde görüyorsunuz. Her şeyi yoktan var eden ve her şeyin kendisine muhtaç olduğu, her şeyin dizgini elinde olan ve hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah´ın varlığını, sıfatlarını, fiil ve işlerini reklâmla inkâra gidenlerin, bu işleri Müslümanların paralarıyla yaptığını fark ettiğinizde, işin vahametini daha iyi anlıyorsunuz.

Verilmek istenen mesajlar, her zaman kelime ve cümlelerle ifade edilmiyor. Aklın arka plânlara itildiği, daha çok kör hissiyâtın kullanıldığı sefih tuzaklar da kuruluyor. Sefahatten imânsızlığa giden dehşetli yolların haritasını, bu yönde kullanılan vasıtaların mahiyetini, psikolojik arka plânını ve unsurlarını Bediüzzaman Hazretlerinin Lem´alar kitabının ikinci Lem´a’sına havâle ediyoruz.

Global dinsizliğin reklâm sektöründe de globalleştiğini hepimiz biliyoruz. Enstitülerdeki ince çalışmalarla hem dinsizliği ve sefahati propaganda ediyorlar, hem de paralarımızla insanlığın tepesinde tepiniyorlar. Bilhassa kadının insan haysiyetini rencide edecek biçimdeki kullanımına insanlığın ses çıkarmaması, bu şebekeleri iyice edepsizleştirmiş. Hayvanların bile gizledikleri uzuv, fiil, hayat tarzı ve hareketleri; hayvanın aşağısına düşerek reklâm panolarında dünyaya teşhir edenlerin asıl maksatları para kazanmak değildir. Genel ahlâkı tamamen tefessüh etmiş bir toplumda, değerleri ayaklar altına almak kolaydır. ınsanî değerleriyle alay edilen toplumlar, ancak reklâm vasıtasıyla ve sefahatin bu şekilde tervic edilmesiyle elde ediliyor. Bütün semavî dinlerin haber verdikleri dehşetli ahirzaman fitnesi de böyle bir toplumda yayılma imkânı bulur. Kaosun, anarşinin ve istibdadın idare ettiği toplumlar, din ile birlikte ahlâkını kaybeden toplumlar değil mi?

Burada çok önemli bir hususu vurgulamak gerekiyor. Normalde reklâmlar örfe göre düzenlenir. Bizde ise örfe isyan nisbetinde reklâm “kıymet” buluyor. Yeni Avrupa ve Amerika ekranlarında, sokak ve medyasında normal kabul edilen bir reklâmın bizde yayınlanması hiç de normal değildir. Her iki hayat arasındaki farkı göremeyen reklâmcıyı durdurmak, Türkiye Müslümanlarının üzerine farz-ı kifâyedir. Bin yıllık ıslâmî tarihimiz, dinî değerlerimiz ve millî harsımız; hayatımızı insanî değerlerle çerçeveliyor. Fakat hırsla dünyaya saldıran tüccarlardaki dehşetli cehalet, maalesef Türkiye´yi yolgeçen hanı haline getiren maksatlı reklâmcılara kuvvet veriyor.

Reklâmlarla yalnızca sefahat, israf ve müptezellik aşılanmıyor cemiyete. Kompleksli, millî kimlik ve tarihinden uzak, dinsiz ikinci Avrupa´nın hayat tarzına müptelâ ve tembel nesillerin oluşmasında da bu reklâmların katkısı büyüktür. Bilhassa Müslümanların veya insaniyetperverlerin reklâmda kendi çizgilerini oluşturamamaları; dinini ve örfünü inciten reklâmlara tepkisiz kalmaları da, reklâmı dinsizliğe, sefahat ve bid´aya alet edenlerin işini kolaylaştırıyor. Tesettür reklâmında bile “dinî hayatı” inciten çizgileri kullanan firmalar ikaz edilmeli. Bir kitabı okumaya, bir saat tefekküre ve hayata meşgaleleri dışından bakmaya zamanı olmayan zenginlerimizin bazı reklâm firmalarına verdikleri paraların zararı, yalnızca onlara dokunmuyor. Bütün insanlık bundan şikâyetçi…
Şükrü Bulut

Kullanılmış Etiketler

başörtüsü, manto, moda, reklam, tesettür

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir