Gayr-i resmi bir üniversite olarak Risale-i Nur
[img:215:300]http://www.yeniasya.de/gencyaklasim/images/kapaklar/2009-03.jpg[/img]
Eğitimin ne kadar önemli olduğuna dair bugüne kadar yüzlerce makale okumuş, binlerce konuşma dinlemişizdir. Dost sohbetlerinde konu mutlaka eğitime, eğitimin anlam ve önemine gelir. Eğitim denince de üniversite eğitiminin ayrı bir yeri vardır. Her yıl yüz binlerce genç üniversiteye girmek için yaklaşık 3 saat boyunca ter döker, bununla da kalmaz sınavdan önceki en az bir yılını bu iş için harcar.
Oysa ülkemizdeki üniversite eğitiminin hali ortadadır. “Üniversite” kelimesinin özündeki evrensellik uçup gitmiş, özgürlükten uzaklaştırılmış, sık sık dile getirildiği gibi birer “yüksek lise” haline getirilmişlerdir.
Size Türkiye'deki üniversite eğitiminin sorunlarını uzun uzun anlatmak niyetinde değilim elbette. Ancak ülkemizde üniversite kavramı ne hale getirilirse getirilsin, üniversite üniversitedir, yani evrensel değerlere sahiptir.
Biz bu sayımızda “Gayr-i resmi bir üniversite olarak Risale-i Nur”u tartışıyoruz.
Bu çerçevede,
Risale-i Nurun “Üniversite” kavramına paralel olarak “evrenselliğini”, Nur hareketinin “kitab”ı merkeze alan yaklaşımını, bildiğimiz anlamdaki üniversitelerin dünyevî anlamda “kariyer” kazandırırken, Risale-i Nur Üniversitesinin bir anlamda uhrevi kariyer kazandırdığını, Bediüzzaman'ın, “Ciddi ve kabul ederek okuyan zamanın mühim bir âlimi olur” sözünü, Risale-i Nurun, bugün özellikle Türkiye'deki üniversitelerde hiç olmadığı kadar, okuyanlara entelektüel bir bakış açısı kazandırmasını, yine üniversite kavramandaki “evrenselliğin” bir yansıması olarak, Risale-i Nur'un dünyanın her tarafında geçerli bilgi ve bakış açısı sunmasını, Risale-i Nur Üniversitesini ve bu üniversitenin Türkiye'ye kazandırdıklarını ele alıyoruz.
Mustafa Said ışeri, “ılim, hikmet, irfan mektebi” olan Risâle-i Nur'da kısa bir gezintiye çıkarıyor bizi.
Veli Sırım, “Zehra Üniversitesi”nin hikâyesini aktarırken, ısmail Tezer, “Zamanın mühim bir âlimi olmak” konusunu açıyor.
Mesut Toplayıcı, Risâle-i Nur Enstitüsü hakkında bilgi veriyor.
Risale-i Nur ve Bediüzzaman'ın dünyadaki yansımaları ile ilgili sorularımızı ıstanbul ılim ve Kültür Vakfı Başkanı Faris Kaya cevaplıyor.
“Bediüzzaman'ın şehirleri”nde bu ay, Yavuz Topalcı'nın fotoğrafları ve Reyhan Keser'in anlatımıyla Barla ve Burdur'dayız.
Bilim kurgu romanı yazarı Robert Sawyer, dünyadaki ekonomik krizi Genç Yaklaşım okuyucuları için yorumluyor.
Mustafa Gökmen, “araştırmacı gazetecilik” ile “karıştırmacı gazetecilik” arasındaki farkları anlatıyor.
Habib Fidan, bizi Çanakkale'ye götürerek, “Çanakkale'yi nasıl anlamalıyız?” sorusunu cevaplandırıyor.
Bu ay çağrımızı yineliyoruz; “Bediüzzaman'ın şehirleri” projesine katkılarınızı bekliyoruz. Zira, bu proje sonucunda kaynak bir eser ortaya koyma şansımız da olabilir. Proje ile ilgili açıklamaları internet sitemizde bulabilirsiniz.
Geçen ay başladığımız “Yarışı-yorum” sayfamızdaki yarışmalara yüksek katılımınızdan dolayı teşekkür eder, devamını bekleriz.
Ve yeni bir sayfamız daha Nisan ayıyla beraber başlayacak: Yazarlık okulu. ıçinizdeki yazarı ortaya çıkarmaya çalışacağız. Konuyla ilgili ayrıntıları 6. sayfamızda.
Gelecek sayımızda görüşmek üzere.
Editör
http://www.gencyaklasim.com/
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"
