Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

31.10.2008, 20:42

Ekim 2008 - Sanal dünyadan gerçekler


Sınırsız bir dünya


[img:137:173]http://www.yeniasya.com.tr/sabitresim/Kapaklar_r3_c1.jpg[/img]

Teknoloji ve haberleşme asrı olan günümüz dünyasında devletler ve milletler ne kadar sınırlar çizmeye, dünyayı hücrelere bölmeye çalışsalar da bir gerçek var ki, artık teknolojik ulaşımlar sınırları yok ediyor. Bu öyle bir sınırsızlık ki, insanı bir anda, her şeyin sahibi yaptığı gibi, aynı anda hiçbir şeyin de sahibi kılmıyor. Böyle bir sınırsızlığın içinde, insan kendi gerçekliğiyle nasıl yüzleşecek ve kendi sınırlarını nasıl keşfedecek? ışte bu ay bu sorunun peşine düştük. Çünkü insan bilgide, teknolojide, eşyanın sonsuz dönüşümlerinde ve keşiflerinde nereye varırsa varsın, öz varlığının kendisine yüklediği sorumluluktan kurtulamıyor. Bu sorumluluk bilinci onun iki dünya saadetinin anahtarı oluyor.

Dünyamıza eşyanın sınırsız boyutlardaki yansımaları her zaman girmeye devam edecek. Allah'ın koyduğu sonsuz şifrelerden bir kısmını çözdükçe insanoğlu kim bilir gelecekte daha dünyasına neler girecek? Her giren şey, her yeni buluş elbette insanın dünyasında farklı çağrışımlara yol açacak. Tıpkı bu gün internetin keşfinin insanlığa sunduğu sonsuz nimetlerin yanında, sonsuz kirlenmelere de kapı aralaması gibi.

Aslında insanın dünyasına giren her bir şey, bu ne olursa olsun, yerini ve sınırını tayin ettikten sonra, insana sonsuz güzellikte imkânlar sağlarken, varlığını yitirmiş ve sınırları tayin edilmemiş bir kullanımda insanı yok eden bir şeye dönüşebiliyor.

Bu sayımızda sınırsızlığın içindeki sınırlarımızı nasıl koruyacağımızı keşfettirecek dopdolu bir dergi sizleri bekliyor.

Kapak dosyamızın ilk yazısında M. Said ışeri; Hz Musa (as) kıssasından yola çıkarak, “Kurban edilesi milenyum ineği: Sanal dünya” yazısıyla bizlere Kur'anî bir bakış açısı sunarken, Umut Yavuz; Matrix üçlemesindeki Neo'dan yola çıkarak, sanal dünyanın felsefesine baktığı yazısında “Uyan Neo” diyor.

Sınırsız bilgi akışı içinde yönümüzü nasıl tayin edeceğimizi “Medya okuryazarlığı” konusuyla Mustafa Gökmen belirliyor.

“Cumhuriyet gençliği ve gençliğin Cumhuriyeti” yazısıyla Mehtap Yıldırım Cumhuriyeti sorgulatıyor.

Murat Çetin, “Sınır gerisi harekat” diyor ve Çetin Zorlu, Murat Çetin'e özeniyor..

Psikiyatrist Hakan Erkaya, “Artık internetsiz bir dünya yok” derken, Sosyolog Firdevs Gümüşoğlu, “Bilgisayar oyunlarının saldırganlaştırdığını” belirtiyor.

Mizah, tarih, şiir de yine dergimizin sayfaları arasında bulacağınız diğer yazılarımız.

Keyifli okumalar…

Sizi dergimizin sayfalarıyla başbaşa bırakırken, hikâye yarışmamıza “Son çağrı”mızı hatırlatıyoruz. Konuyla ilgili ayrıntıları dergimizin internet sitesinde bulabilirsiniz.

Eylül sayımızda Fadime Kaya'nın yazısında teknik nedenlerden dolayı bir hata olmuştur. Kendisinden özür dileriz.

Editör

http://www.gencyaklasim.com
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir