Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

12.05.2010, 16:05

Affeyle Allahım




(I) -rüyâymışız; toprağa kadar boz bulanık yakaza-

Ağır uykulara daldım, ardından tedbir olundu deli rüyâlar. Rüyâdan rüyâya uyandım; uyumakla uyanmak arasıydı hepsi. Gümüş sular süveydâya dediğim gibi deliydi. Teyakkuz imiş rüyâ; teyakkuz ise uyumaklar içre rüyâ, uyumamak ne ola? Küllî mefhûm aleyhime işler durur, akreb nasıl zehr işlemişse yelkovan kanına, işte efendim benim halim de öyle işte!

Rüyâlarda hep zâri. Rûhum öyle cünûn, akıl öyle deli. Evet zâri, öyle ki hep ağlamak. Ağlamak, çâresizlikten değil; belki çâre olmakta. Rüyâ içinde rüyâ. Delirmişim yalnız akıllanarak. Aldanmak berî olsun, berî olsun unutmak! Bin teyâkkuz; bir sükûn. Bin akıldan hasıl oldu bu mecnûn.

Öyle yanmış ki canım bu fenâdan. Uykular zehr olmuş, rüyâlar zindan. Öyle fenâdan yanmışım ki, zâri uyanmışım hep uykudan. “Cünûn başımda susar”* olmuş, akıl gitmiş başımdan. Ya bâki kurtar beni fenâdan, kurtar ki bîkes kalmışım. Fenâdan yanmış canım, kavrulmuş kalmışım. Gece zindan, gündüz zindan…

El aman, el aman! Ya bâki, ya bâki. Halâs eyle beni c/anıma zehr olmuş bu fenâdan. El aman el aman. Haşyetler benim oldu. Affet!

(II) -fenâdan yanmışım...-

Rûhum teşne. Böyle teşne, böyle çölde. Bin serâb bir çöl içinde. Çöl kapısı ayazdır; hâli tâ elestten nazdır. Ey Rabbim, ey nâz eden çölün Rabbi, ey kamerin, ey göğün Rabbi, ey her ‘şey’in mâliki, ey Rabbü’l-âlemin! Duy sesimi, ki nidam duyman içindir. Sesim karınca avazından da güçsüz zîra; “şiddetli gaflet, sesimi kıstı.”* Sen yine de duyarsın sesimi. “Amellerim beni âciz bıraktı.”** Semîsin duyarsın, halâs eyle.. Halâs eyle; bu dünya çölünden çek çıkar beni. Şifâyı yaz gözlerime, ruhum cünûn ve ziyâdesiyle bîmar. Dışarıda bir âlem var, ve bin âlem derûnumda. Öyle ki Rabbim, bin âleme –pervâsızım- sığmamışım.

Mekândan hissem yok ki, kayıyor ayağımın altından. Bin bir âleme sığmayan bir zavallı, tebşir olunmuş nâmütenâhi bir mekânın zıll-ı hayâline tutunmaktan gayrı ne yapabilir? Hem şu bin bir girift âlemde ‘mekândan hissem ancak kabir kadar bir yer’* değil midir?

Zamandan bînasibim, zira ‘sür’atle akan zamân-ı vâsia selinden nasibim ancak bir ân-ı seyyâlecik’dir*; bîşekibim; hissem olmayandan hissemi nasıl isteyeyim?

Hissesizliğime acı, fenâdan yanmışım. Cefâdan yanmışım. Fenâdan yanmışım, fâniyim, âcizim. Âcizlerden yanmışım, kadirsin çek canımı bu acziyetten. Afviyetini nasib kıl kavlime.

Can tükenmek üzre, ey cân! Sekeratta elinden bir müjde, Estağfirullah.. Estağfirullah, Estağfirullah El-azîm.. Affet!

(III) -Nakıştım nâkıs düştüm-

Estağfirullah…Öyle ki unuttum seni.. Nakıştım nâkıs düştüm. Efendim, aczimle geldim. Seni çağırmada hüccetim hacetimken yalnız mı bırakacaksın beni?

Rabbim, el aman! Efendim, el aman! Canlar canı el aman!

N’olur kaldır canımı yerden! Nâkıs düşmüşüm. Nakşet kalbime ismini; kurtulayım şu serkeşlikten.. Serkeşliğim, serseriliğim, şu âsiliğim, n’isyankârlığım kapından çevirdi beni.. ”Kapılar bana kapandı deme kapıyı ısrarla vurana, kapı açılır” diyor bir sevgili kulun*.. Takatim yok.. Bir başka kulun*da “bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın” diyor.. Neyleyim, nasıl edeyim? Serkeşim, bîtakâtim.. Affeyle..

-Nâdim idim, nâdân oldum-

“adımı nâdim koyun!” diyordum, tâ ezelden adım nâdim.. Lâkin hâlâ gâfilim. Neyleyim? Delirmeklerdeyim.. “Gözyaşları Rabbin lisânıdır” diyor bir ruh-u hândan**. Ben Rabbin lisânına teşneyim. İçtiğimin zehr olması bunu değiştirir mi? Ben bâdeye, ben O’na teşneyim.. O’na teşneyim fakat yine gafilim.. Şu âlemin ummanını da içsem hiç diner mi teşneliğim? Bâde istiyorum; gâfilim katran içiyorum!.. Nisyâna daldım; nâdim idim nâdân oldum.. Affeyle!

Ya Rabbi Hâlim ki, tezat içre tezat.. Suyun olduğu yerde ateşin susması lâzım gelir.. Öyleyse şu hâlim nedir? Ruhum azap içinde ateşlerde.. Gözyaşlarımın şu ateşi dindirmesi lâzım gelmez mi? Affet ki ismine yakışmıyorum.. “Rabbim! Bağışla, merhamet et. Sen merhamet edenlerin en iyisisin..”***Affet!

(IV)

“Göğsüm daraldı, ömrüm gitti, sabrım bitti ve fikrim uçup gitti. Sen ise benim gizli ve açık her şeyimi çok iyi bilirsin. Bana fayda verecek şeylerin maliki sensin. Üzüntümü sürura, güçlüklerimi kolaylığa çevirmeye de ancak sen kadirsin.. Bütün sıkıntılarımı gider, benim ve kardeşlerimin bütün güçlüklerini kolaylaştır..”* Âmin.. Âmin.. Âmin..




Hamiş;

(I) *Divan-ı Harbi Örfi-Aslı : “Cünun başımda yanar…”

(II) *Büyük Cevşen-Dualar1.. ilaahir; “rahmet kapını çalıyor ve..”

**Kumeyl Duası

***29.Lem’a, 6.Bab

(III) *İbn Ataullah El İskenderiye/Gelin Tacı

** Nurettin Topçu/Var Olmak

***Mü’minûn, 118

(IV) 29.Lem’a , 6.Bab..

ELİF RUHEFZA ALTUNER

Kaynak http://www.yeniasya.com.tr/2010/05/08/elif/default.htm
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Bu konuyu değerlendir