Giriş yapmadınız.

1

07.03.2005, 09:26

Yüzük takmanın dinimizde yeri var mıdır?

Yüzük takmanın dinimizde yeri var mıdır?

Yüzük takmak hususunda ihtilaf vardır.

Hanefi mezhebine göre yüzük gümüş olursa erkek ve kadın için mübahtır. Tunç, demir gibi şeylerden olursa erkek için haramdır.

şafi'i mezhebine göre ise gümüş yüzük takmak sünnettir. Çünkü Peygamber (sav) gümüş yüzük takardı. Enes'den rivayet edilmiştir: Peygamber (sav) Kisra, Kayser ve Necasi'ye birer mektup yazmak istedi. Peygamber'e (sav) "Bunlar mühürsüz mektup kabul etmezler” denildi. Bunun üzerine Peygamber (sav) gümüş bir yüzük yaptirdi. Ve üzerindeki nakiş "Allah'in Resulü Muhammed” cümlesinden ibaretti.

Hulefa-yı Raşidin'in de birer gümüş yüzüğü vardı. Hz. Ebubekir'in yüzüğündeki nakşı (Ni'mel Kadiru Allahu) Hz. Ömer'inki ise(Kefa bil mevti vaizen), Hz. Osman'ın ki de "Le ta'tebirunne ev letendemun'ne), Hz. Ali'nin ki de (El-Mülkü lillah) idi.


GÜMÜş YÜZÜK
GÜMÜş
yüzük



Erkeklerin gümüş yüzük takınması icmâ ile caizdir. Abdullah ıbn Ömer
der ki: Resulullah (s.a.s.) gümüşten bir yüzük edindi. Bu yüzük onun elinde idi. Sonra Ebû
Bekir'in, ondan sonra Ömer'in ve ondan sonra Osman'ın elinde bulundu. Nihayet Hz. Osman
zamanında Eris kuyusuna düştü. Üzerinde Muhammedûrresulullah yazılı idi (Müslim, Libâs,
54).

Yine ıbn Ömer (r.a.) şöyle der: Peygamber (s.a.s.) attın bir yüzük edindi. Sonra onu
bıraktı. Bilahere gümüşten bir yüzük edindi ve onun üzerine "Muhammedûrresulullah"
nakşettirdi ve "Benim bu yüzüğümün nakşı üzerine kimse nakış yapmasın" buyurdular. Onu
taktığı vakit, taşını avucunun içine çevirirdi. Muaykib (r.a.)'den rivayet edilen hadise göre Eris
kuyusuna düşen yüzük odur (Müslim, Libâs, 55).

Peygamber efendimiz, gümüş yüzüğü
aynı zamanda mühür olarak kullanmıştır. Enes b. Mâlik şöyle der: Hz. Peygamber (s.a.s.), Kisra
(Fars ımparatoru), Kayser (Rum ımparatoru) ve Necâşî (Habeşistan Kralı)'na, onları imana
davet için mektup yazmak istedi. Kendisine, "Onlar mühürsüz mektup kabul etmezler"
denilince gümüşten halka bir yüzük yaptırdı ve üzerine "Muhammedûrresulullah" cümlesini
nakşettirdi (Müslim, Libâs, 58).

Ulemâ, Resulullah (s.a.s.)'in yüzük taşının akik veya göz
boncuğundan olduğunu söylemişlerdir (Bunların ikisi de Habeşistan ve Yemen'den çıkarılır).
Bazen de kara taşlı bir yüzük taşımıştır. Ayrıca Peygamber Efendimiz yüzüğünü bazen sağ
bazan da sol elinin küçük parmağına takıyor ve taşını avuç tarafına çeviriyordu. Enes b. Mâlik
(r.a.) şöyle der: Resulullah (s.a.s.) sağ eline gümüş yüzük taktı. yüzükte Habeşistan'dan gelmiş
bir taş vardı. Yüzüğün taşını avuç içine çevirirdi (Müslim, Libas, 62). Başka bir riveyette de sol
elinin küçük parmağına işaret ederek "Peygamber (s.a.s:)'in yüzüğü şunda idi" diyor (Müslim,
Libâs, 63).

Hz. Peygamber, yüzüğün orta parmakla ondan sonra gelen parmağa
takılmasını yasak etmiştir. Hz. Ali (r.a.), orta parmağıyla ondan sonra gelen parmağa işaret
ederek "Resulullah (s.a.s.) beni şu veya bu parmağıma yüzük takmaktan
alıkoydu"

Hattabî, gümüş yüzük takmanın erkeklere ait bir prensip olduğunu dolayısıyla
bana takmanın kadınlar için mekruh olduğunu söylemişse de, Nevevî bunu kabul etmemiş ve
"Hattâbî'nin söylediği zayıf veya bâtıldır, aslı yoktur, doğrusu kadının gümüş yüzük takmasında
kerâhet olmamasıdır" demiştir (Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve şerhi, IX,
457)

Bu konuda fıkıh kitaplarındaki açıklama genellikle şöyledir: Kadın ve erkeklerin
gümüş yüzük takmaları caizdir. Kadı, Sultan ve benzeri, yüzük kullanmaya ihtiyacı olanlar için
sünnettir (Eskiden yüzüğü mühür olarak kullanıyorlardı). ıhtiyacı olmayanların takmaması daha
faziletlidir. Sünnet olan, yüzüğün ağırlığının bir miskal veya daha az olması ve erkek için taşını
avucun içine çevirmesidir. Kadınlar ise böyle yapmazlar. Çünkü yüzük onlar için zinet (süs)tür;
erkekler içinse süs değildir. Yüzüğün taşını akik ve yakut gibi kıymetli taşlardan yapmak ve
üzerine kendi ismini veya Allah'ın ismini yazmak caizdir. Ancak Allah'ın ismi yazıldığı takdirde
helaya giderken yüzüğün ya çıkarılması veya sağ ele takılması gerekir (bk. Abdullah b.
Mahmud, el-ıhtiyâr, IV,159; bk. Davudoğlu, a.g.e., IX, 457, Aynî'den naklen).

Hulefâ-i
Râşidînin de gümüş yüzükleri vardı ve üzerindeki yazılar şöyle idi: Hz. Ebu Bekir: Allah ne iyi
kudret sahibidir; Hz: Ömer: Vaiz (nasihatçı) olarak ölüm yeter; Hz. Osman: Ya belâ ve musîbete
sabredeceksin veya pişman olacaksın; Hz. Ali:

Mülk Allah'a aittir.

ımam Ebû
Hanife'nin yüzüğünde ise: Ya hayrı (iyiyi) konuş veya sus; ımam Ebû Yusuf'unkinde: Kendi
hissiyle hareket eden pişmanlık duyar; ımam Muhammed'inkinde: Sabreden başarıya ulaşır;
Sabreden derviş muradına ermiş ibareleri yazılıydı (bk. Kâmil Miras, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve
şerhi, IV,288).

Abdulkerim ÜNALAN


ıslam Fıkıh Ansiklopedisi

Üzerinde ayet-i kerime yazılı bulunan para veya parmağında Allah'ın veya Peygamberin (a.s.m.) ismi yazılı bulunan bir yüzük bulunsa helaya gidebilir mi?

Cebinde üzerinde ayet-i kerime veya Allah'ın ismi yazılı bulunan para veya parmağında Allah ve Peygamber ismi bulunan bir yüzük bulunursa helaya gitmek istediği zaman onu çıkarması icab eder. Enes bin Malik'den rivayet edilmiştir: Peygamber (sav) helaya bittiği zaman elindeki yüzüğü çıkardı. Çünkü üzerinde "Muhammed Resulüllah " ibaresi yazılı idi.

ıslam Ansiklopedisi

YÜZÜK TAKMAK





ıslâm'a göre; erkekler de kadınlar da yüzük takabilirler. Ancak, yüzüğün takılış
maksadı ve yapıldığı madde ile ilgili bazı şartların gözetilmesi gerekir.

Hanefî mezhebine
göre, maddesi ne olursa olsun ihtiyaç duyulmaması halinde yüzük takılmaması daha
iyidir.

Altından yapılan yüzükleri erkekler takamazlar. Takarlarsa haranı işlemiş olurlar.
Kadınlar ise takabilirler (el-Mevsılî, el-ıhtiyar fi Ta'lili'l-Muhtar, Mısır IV, 224: Merginânî,
el-Hidaye, IV, 82; ıbn Abidîn, Reddü'lMuhtar, ıst. 1233, V, 216). Hz. Peygamber bir hadisinde;
ıpek ve altın ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helal edilmiştir" buyurmuştur. (Tirmizî,
Libas, 1).

Gümüşten yapılan yüzüğü hem erkekler hem de kadınlar takabilirler. Ancak,
erkeklerin takacakları yüzüğün, kadınların taktıklarına benzememesi ve ağırlığının üç gramdan
daha az olması gerekir (el-Cezîrî, Kitabü'l-Fıkh ale'l-Mezahilai'l-Erbaa, II, 16; Alâuddin Abidin,
El-Hediyyetü'l-Alâiyye, 1978, 318).

Demir, bakır, kurşun ve tunç gibi madenlerden
yapılan yüzükler hem erkeklere hem de kadınlara mekruhtur (el-Mevsılî, a.g.e., IV, 224). Akîk
ve yeşim gibi kıymetli taşlardan yapılanlar ise kadın erkek herkes için caizdir. (ıbn Abidin, a.g.e.;
V, 315).

Yüzüğün kaşına Allah'ın, Peygamberin ya da kişinin kendi adını işletilmesi de
mahzur yoktur. Fakat insan ve hayvan gibi bir canlının resminin konulması günahtır. Kaşında
Allah'ın ismi veya Peygamber'in adının yazılı olduğu bir yüzle helâya giren kişi, yüzüğünü
gizlemelidir. Eğer yüzük sol elinde ise taharetleneceğinde parmağından çıkarmalıdır (ıbn Abidin,
a.g.e., V, 317).

yüzük, her iki elin her hangi bir parmağına takılabilir. Ancak, küçük
parmağa takılması sünnettir (ıbn Abidin, a.g.e., V, 316; Kamil Miras, Tecrid Tercemesi, XII,
108).

şamil ıA

http://www.sorularlaislamiyet.com/modull…elime=y%FCz%FCk
http://www.sorularlaislamiyet.com/modull…elime=y%FCz%FCk
http://www.sorularlaislamiyet.com/modull…elime=y%FCz%FCk
http://www.sorularlaislamiyet.com/modull…elime=y%FCz%FCk
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

nurunözü1

Profesyonel

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

2

07.03.2005, 11:55

Alıntı sahibi ""Abdulkadri said""

Hanefî mezhebine
göre, maddesi ne olursa olsun ihtiyaç duyulmaması halinde yüzük takılmaması daha
iyidir.


1.KArdeş bu yazıları böyle uzun yazmasan da ayrı ayrı yazsan olmaz mı? :lol: :mrgreen:
2.Alıntı yaptığım kısımda takılmaması denilmiş.Ben gümüş yüzük takıy
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

3

07.03.2005, 11:57

ya zaten demiş ki ihtilaflı bir konudur,
kadınlara nasılsa ne gümüşte, ne altında yasak yok, gönül hoşluğuyla takılabilir :)
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

4

07.03.2005, 13:53

değerli abdülkadir kardeşim;

sorularlaislamiyet.com ve nurpenceresi.com ve diğer islami siteler kardeş sitelerimizidir.

ama takdir edersiniz ki her sitenin de kendine ait bir hukuku vardır.
bir sual nakli vs gibi konularda nakil yaparız.
ama bu bir reklam vasıtasına dönüşmesin lütfen.

herkes kendi alan ve dairesi içinde hizmet ediyor.

bu forumu da o site tarzına dönüştürmeye gerek yok.

zannederim ne demek istediğim anlaşıldı?

5

08.03.2005, 00:09

Alıntı sahibi ""ahmetsaid""

anlaşıldı?

Hangi anlamda anlaşıldı mı, mana-i örfîsinde mi, mana-i î'cazîsinde mi?

*******Eski mesajın üstüne eklemedir********


Abi darıltmak veya kerahat için diyorum zannetmeyin; lakin forumda son zamanlarda bir istibdat havası ve kokusu var sanki. Bugüne kadar kurallara riayet etmemekten çok tırpan yemiş olabilirim, hatalarımı da kabul ederim, hatta iyi ki böyle yapılmış da dediğim olur, zira ben de kısa bir süre bir forumda adminlik, moderatörlük yaptım. Bazı kurallar hakikaten gerekli, ben o foruma dahi idhal (ithal) ettim o kurallardan bir kısmını. Ama böyle te'vili su götürür mevzularda istibdatvarî uygulamayla karşılaşınca rahatsız oluyorum, tadım kaçıyor. Başka üyeler de benzer rahatsızlıkları duyuyor. Hele böyle mevzularda, yönetimden, kavl-i leyyinsiz ve neden öyle olduğuna dair yumuşakca ikna edici tarzda olmadan, tabiri caizse sert (harsh) açıklamalar, muhtıralar gelince ağzın tadı iyice kaçıyor. Tamam, idrak ediyorum, forumun oturtulduğu rayından çıkmaması gerek, ama raydan çıkacak diye korkudan da ortalığı gereksiz yere sarsmaya gerek yok. Bunları şahsıma münhasır saymayın. Hem eğer bizi eleştirmeye hakkın yok, senin eleştrilerin de yapıcı değil yıkıcı diyorsanız, o zaman başka mesele... Ayrıca altını çizmek istediğim başka bir nokta daha var ki, o da şu : Benim bir forum üyesi olarak diğer üyelere sert davranmam, forumun en az yetkili moderatörü, yöneticisinin sert davranmasıyla bir olmaz. Zira, ben konuştuğum zaman kendi adıma konuşurum, moderatör konuştuğu zaman yönetim grubunun, forumun, belki Avrupa nur cemaatinin adına konuşur. Ben hata yaparsam bir ben kaybolurum, ama sizden en az yetkilisi bile bile sert davranarak hataya girerse, bunun hasarı daha büyük olur, şahsına ait kalmaz, forumun yönetiminin şahs-ı manevîsi yara alır.

Yapım itibari istibdat altına girmeyi sevmem, nefsim itibariyle de çabuk kerahat edip çabuk darılabilirim. Hele izahat olmadan yapılan te'viller - eğer bilmeyerek kuralları çiğnediysem ve bunun hala farkında değilsem hakkınızı helâl edin - bana istibdat altındaymışım hissini veriyor. Tahminim de diğer ekseri üyelerin de böyle olduğu. Bu "ekser" lafzını propaganda olsun diye yazmıyorum, aksini düşünenler beyanda özgürler. Bu yazıyı yazmamın sebebi de sadece kendi nefsim değil, menbaı ise sadece bu başlık ve bu başlıktaki mesajlar değil. Kısaca, disiplinle, nizamla istibdatın iltibasından muzdaribim.

Eğer bu beyanatı samimiyetsiz, nefsî ve yıkıcı buluyorsanız da silmemeniz ricam.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

6

08.03.2005, 14:42

değerli kardeşim;

serzenişlerinizi ve tenkitlerinizi saygı ile karşılıyorum.

ama demeye çalıştığımız, yapılacak nakillerin biraz daha ölçü sınırları içinde yapılması.

hatta kaynağından okuyup öğrenerek kendi anlayışınızı yazmak kişi fikrinin gelişimi için daha iyi olur.

yoksa sadece nakilcilik yapmış oluruz.

böyle bir ikaz zannederim çok kırıcı değilidir...

saygılar

7

08.03.2005, 15:07

Bende çok alıntı yaparım yalnız alıntı yaparken iyi bir süzgeçten geçiririm yani en az 2 kez okurum ve beğendiğim bir yorum çıkarsa ortaya bunu kardeşlerimle paylaşma yoluna giderim.O yazı hakkındaki yorumumu da ek olarak yazmam.Herkesin farklı yorumlamasına olanak sağlanmış olur bence....

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir