Giriş yapmadınız.

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

1

18.06.2004, 18:25

Bu 18 yuvarlağın mânâsı ne?

Anladığımız diyorum, zira açıklanmayan veya bilinmeyen tarafı da vardı.

ınsan yaptığı şeyi bilir, ama bizim sevgili diyalogcu dostlarımız ne hikmetse bilemiyorlar. Onun için bilinmeyen tarafı da var diyorum. Neyi bilmediklerini anlatayım, biraz neşelenin.

Başkanlığını Marmara ılahiyat’ın profesörlerinden Prof. Bekir Karlığa’nın yaptığı Kadip, 13 Mayıs’ta “Dinler ve Barış/Kültürlerarası Diyalog Platformu” adıyla bir toplantı yaptı. Bin yıllık Kasımiye Medresesi’nin duvarlarını, haç ve siyon yıldızıyla doldurduklarını yazmıştım; ondan bahsetmeyeceğim. Toplantıda bir amblem göze çarpıyordu. Merakım onun üzerindeydi.

şöyle bir amblem: Ortada turuncu renkte büyükçe bir yuvarlak. Etrafında 18 tane küçük yuvarlak, onların etrafında da tekrar 18 tane az büyük yuvarlak...

Bu amblemin mânâsını ilgililere sorayım dedim. Cevap alamadıktan sonra istediğin kadar sor. Hayret! Bilen yok... Böyle bir amblem yaptırmışlar; -ama enteresandır- yaptırdıkları amblemin neyin sembolü olduğunu bilmiyorlar... Hüseyin Gülerce, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Başkanı Harun Tokak, ıkinci Başkan Cemal Uşşak, Vakıf Başkanı Bekir Karlığa... Hiçbiri, ama hiçbiri bu amblemin neyi sembolize ettiğini bilmiyor!!! Kime sordumsa, “falana sor” diye her biri beni diğerine gönderdiyse de hiçbirinden cevap alamadım.

Bilmemelerinin sebebi şöyle olabilir: Bir grafikere gidip, “Biz bir toplantı yapacağız, bize bir amblem çiz” demişlerdir. Grafiker, “Nasıl bi şey istiyorsunuz?” demiştir. Onlar da, “Kafana göre bir şey yap işte” demişlerdir. O da aklına öyle geldiği için, ortaya güneşe benzer bir yuvarlak, etrafına da 18 tane küçük yuvarlaklar çizmiş. Bu amblem böyle sallaparti ortaya çıkmıştır işte.

Gülüyorsunuz değil mi? Çünkü böyle gülünç şekilde amblem siparişi verilmez. Bu amblemin mutlaka bir mânâsı var, ama söylemiyorlar. Dostlarımız lütfen bizi bu meraktan kurtarsınlar.

Zaten bu dostlar, maşallah yaptıkları işe ne isim vereceklerine de karar veremez vaziyetteler. Önce “Dinlerarası Diyalog” dediler. “Dinler diyalog yapamaz” tenkitleri gelince, “Din Mensupları Arasında Diyalog” dediler. O da tenkit edilince, “Kültürlerarası Diyalog” veya buna benzer şeyler söylemeye başladılar. Ama ismi değişik olsa da yapılanların aynı olduğu ve aynı vakıf tarafından organize edildiği anlaşılınca, o ismi de bırakıp başka bir vakıf ismiyle aynı işi devam ettirmeye başladılar. Dikkat ederseniz, yeni vakfın adresi de eski vakfın adresinin aynısı.

Dostlar! Böyle gizli kapaklı iş olmaz. Bakın, ABD’den getirip 15-16 Mayıs 2004’te FKM’de konuşturduğunuz zat, hadis inkârını nasıl açıktan açığa yaptı ve “Hadis ilmine göre bu gerçek bir hadis bile olsa, buna itiraz hakkımız ortadan kalkmaz” dediyse, siz de açık olmalısınız.

Açık olmalısınız. Çünkü 2 Haziran 2004’te bir gazetede çıkan haber, sizin hakkınızda yorumlanıyor. O haberde, “Papalığın, Müslümanları Hıristiyanlaştırmak için Müslüman-Hıristiyan diyaloğunu desteklediği, hatta bunun gizli tutulması gerektiği” yazılıyordu. Sevgili dostlar! Artık bunun gizlisi mizlisi de kalmadı zaten. Lütfen artık şu amblemin mânâsını da açıklayın...

Bir de şu var: Mardin’de yaptığınız toplantının devamı olan 15-16 FKM toplantısı ne öyle!

ıki günde 10 oturum yaptınız; tam sekiz oturum başkanı yabancı, sadece ikisi bizdendi!

ıki günde yapılan 10 oturumda 38 konuşmacı vardı; sadece 7 konuşmacı Türkiye’dendi; diğerleri tamamen dışardan getirilmeydi! Yani 38’de, 7... Bu mu eşit diyalog toplantısı?

Oturum başkanlarını 2’ye 8 olarak yabancılara teslim edeceksiniz; konuşma hakkını da, 7’ye 31 olarak yine yabancılara teslim edeceksiniz; ondan sonra da, “Birbirimizin dinlerini kendilerinden dinleyerek öğreneceğiz” diyeceksiniz. Baştan, 31’e 7 olarak zaten mağlupsunuz.

Üstüne üstlük, Türkiye’den getirdiğiniz bir konuşmacı, “Peygamberlerin isminin başında ‘Hazret’ kelimesini kullanmak ilkelliktir” diyor... Hz. Muhammed isminden hiç bahsedilmiyor; diğer peygamberlerden bahsedilirken “Hazret” demek ilkellik sayılıyor. Böyle diyalog sizin olsun.

Allah’ınızı severseniz, nereden buluyorsunuz böyle konuşmacıları siz? Tarlanız mı var?..


______________
Ali Eren - Vakit Gazatesi 18.06.2004
Sevgi Çiçekleri

2

19.06.2004, 20:10

Sultan Bey

Siz bilirdiniz aslında bu 18 yuvarlağın ne anlama geldiğini, Sizde belli bir birikim olduğunu düşünüyorum. Çünkü öyle demişsiniz özel mesajınızda.

Allah aşkına söyleyin bu 18 yuvarlak ne anlama geliyor.
Meraktan meraklanıyoruz.

Benim aklıma şu geliyor.Acaba bizans döneminde Anadolu'nun plaka kodu 18 miydi. :lol: :lol: :lol:

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

3

20.06.2004, 01:02

Ben de sizin gibi Ali Eren'in bu arastirmasinin sonucunu bekliyorum. Eger size ilham verecekse, Bozulmus incilden bir parca alayim:

"Çünkü RAB Tanrı bir güneş, bir kalkandır. Lütuf ve yücelik sağlar; Dürüstçe yaşayanlardan hiçbir iyiliği esirgemez. " (Mezmurlar 84:11)

"...Doğru kişiler o zaman Babalarının egemenliğinde güneş gibi parlayacaklar. Kulağı olan işitsin" (Matta 13:40-43)
Sevgi Çiçekleri

4

21.06.2004, 12:02

ifrat ve tefrit iyi değildir.
esas olan vasat mertebedir.

ülkemizde ifrat ve tefrit örnekleri öylesine çok ki.

işte bu diyalog meselesi açık bir örnek.

zira bir taraf "dinlerarası diyalog" diye bir çok olumsuz duruma vesile oluyor.

bir taraf ise "diyaloğu kökten reddediyor"

halbuki bu noktada orta yol takip edilmeli.

Hıristiyan dünyasına din-i ıslamı anlatmak için diyalog yapılmalı.
yoksa teslimiyet için değil.

Ali Eren ve benzerleri de kökten reddetmek yerine vasat yolu takip etmeli.

birilerine yanlışlıklarından dolayı yüklenmek kolay.
zor olan doğru yolu da gösterebilmek.

saygılar..

MeRCaNDeDe

Stajyer

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

5

21.06.2004, 12:40

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Birden ruhuma gelmiş bir endişeyi beyan ediyorum.Ehl-i dalâlet, Risale-i Nur'un elmas kılıçlarına mukabele edemedikleri için, şakirtleri içinde, derd-i maişet cihetinden ve bahar mevsimi gafletinden istifade ederek meşrepler veya hissiyatları muhalefetinden zayıf damarları bulup, şakirtleri içindeki tesanüdü sarsmak istediklerini hissettim ve anladım

Sakın, çok dikkat ediniz, içinize bir mübayenet düşmesin

ınsan hatâdan hâli olamaz; fakat tevbe kapısı açıktır.

Nefis ve şeytan, sizi, kardeşinize karşı itiraza ve haklı olarak tenkide sevk ettiği vakit, deyiniz ki

Biz, değil böyle cüz'î hukukumuzu, belki hayatımızı ve haysiyetimizi ve dünyevî saadetimizi Risale-i Nur'un en kuvvetli rabıtası olan tesanüde feda etmeye mükellefiz

O bize kazandırdığı netice itibarıyla dünyaya, enaniyete ait herşeyi feda etmek vazifemizdir" deyip nefsinizi susturunuz

Medâr-ı nizâ bir mesele varsa meşveret ediniz

Çok sıkı tutmayınız; herkes bir meşrepte olmaz.

Müsamahayla birbirine bakmak şimdi elzemdir

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederiz.
Bir Savaşçıdır Kalbim...

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

6

21.06.2004, 22:49

Alıntı sahibi ""ahmetsaid""



Ali Eren ve benzerleri de kökten reddetmek yerine vasat yolu takip etmeli.



Kökten ret etmek mi?

ne enterasandir ki, papa da hristiyanligi yaymak icin diyalog girisimlerini masha olarak kullaniyor. simdi biz de diyalogu masa olarak kullanacaksan nerede kaldi peygamber efendimizin sünnetini yasamak. Camiye müminleri cagirmak icin boynuz calma teklifini yahudiler yaptigi icin, can calma teklifini hristiyanlar yaptigi icin kabul etmeyen bir rasulün ümmetiyiz. Ali Eren ve onun gibi düsünenler zaten yahudi ve hristiyanlara islamiyeti anlatmak icin peygamber efendimizin metodlari cercevesinde uyguluyorlar. Yani simdi diyalog adi altinda kabeye bir iki de hac mi koyalim. Herhal de o kadar diyalog taraftarligi olunsaydi peygamber efendimiz kabenin yarisini da mekkeli müsriklere birakirdi. Bunun orta yolu nasil oluyor onu merak ettik simdi.

Cihad'in yeni ismi "hizmet" yerine "diyalog" mu oldu yoksa!!
Sevgi Çiçekleri

MeRCaNDeDe

Stajyer

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

7

22.06.2004, 01:13

Ali Erenin geçmişten kalan husumeti yeni değil.DıYALOG çerçevesinde birşeyler yapılmazdan öncede Ali Eren Fethullah Gülen ve Çevresi hakkında bir sürü hezeyan dolu açıklamaları olmuştur ve hala devam etmektedir.ışin garip tarafı Hayrettin Karaman gibi bir çok alim dinlenmez iken sayfa köşesinde fıkra muharrirliği yapan insanların kale alınmasıda komik geliyor.

Ali Eren'e Kendisine defalarca bu konuda hiçbir Müslüman’ın dinini değiştirip Hıristiyan olduğunu hatırlatan tek bir ipucunun olmadığı hatta dünya kadar insanın ihtida ettiğini (ıslam’a girdiğini) hatırlatıldığı halde sessiz kalmakta.Sadece saplantı halini almış bir saldırı mantığı ile uslubun devam etmektedir.

Allah Hucurat Suresinin 13.ayetinde Tüm insanların bir erkek ve dişiden yaratıldığını kabile ve milletlere ayırarak yer yüzüne tanışasınız, yardımlaşasınız, iyilikte birbirinize destek veresiniz diye yaydığını belirtmektedir.Bunun yanlışlığı nasıl tartışma zeminine çekiliyor.

Birbirinizle vuruşasınız, savaşasınız, düşmanlık edip de güçlü olanınız zayıf olanlarınızı ezesiniz.. diye farklı yarattık demiyor... Tanışmayı, diyaloğu ve iyilikte yardımlaşmayı dikkatimize sunuyor...

ıslamı bu sayede sevip beyenenler öyle çoktur ki.Bunların konuşulmaması müslüman olan yüzlerce insandan bahsedilmemesi öyle bir art niyet ki.Mevlana Hazretlerine Abdulkadiri Geylani Hazretlerine gerek kendi devrinde gerekse yüzyıllar boyu Hristiyan alemi hayranlık duymuş ve onun lahuti iklimlerden sunduğu güzellikler sayesinde insanlar akın akın ıslama girmişler ve halada girmekteler.O zaman Mevlanada Hain (haşa) Abdulkadiri Geylanide Enduluslu ıbni Arabi hazretleride.Gidin Cerrahi Mevlevi tekkelerine Kanadalı,Amerikalı Brezilyalı ıspanyol kimselerin Müslüman olduğunu göreceksiniz.

Mevlana Hazretleri Mesnevide şöyle buyururlar Bir ayağım şeriatın içinde, diğer ayağım yetmiş küsur milletle beraber yani komik olmayın Allahınızı severseniz.Adavet ettiğiniz şey Hakk bir mesele olmaktan çok kıskançlık kibir ve dedikodudan öteye gitmemekte.

Herkesle diyalog içinde olmanın da bir ölçüsü olacaktır muhakkak . ınsan, ayağını sağlam basıyor ve ıslami prensiplerle mukayyet yaşıyorsa, yani insanın bir ayağı, Mevlana Hazretlerininde deyimi ile ıslamın özüne bağlıysa diyalogtan korkulması anlamsız hatta faydalıdır.

Bir tarih vakısasında Müslüman olmayan bir birinden örnek verelim.

Gandi zamanında Müslümanlar ile Hindular arasında çatışma vardır.Bu çatışma esnasında Hindu çocuklardan biri hayatını kaybeder. Hindu baba, Müslümanlardan bir çocuk öldüreceğine yemin eder. Müslüman bir çocuk bulur üstüne saldırır.Meseleyi görenler müdahale eder ve çocuğu kurtarırlar. Adamıda Gandi'nin yanına getirirler. Gandi, niçin masum bir çocuğu öldürmek istediğini sorar adam da: "Onlar da benim çocuğumu öldürdüler, intikam için ben de onlardan bir çocuk öldüreceğim" der.

Gandi ona şu cevabı verir:

-Öldüreceğin çocuk, senin ölmüş çocuğunu geri getirmeyeceğini biliyorsun; ille de ölmüş çocuğunun yerini doldurmak istiyorsan, onlardan bir çocuk al, evlatlık edin.. ve onu kendi öz evladın gibi bağrına bas!.

Bu meseleleri bizim Gandiden öğrenmemize gerek yok.Aksine bunu, merhameti Gandi Müslümanlardan öğrenmiştir.

Bir misalde Bediüzzaman Hazretlerinden Kurtuluş Savaşında Ermeni komitacıları çocukları öldürürler.Bunun üzerine müslümanlarda Ermenilerin çocuklarını öldürmeye başlarlar.Fakat Bediüzzaman Hazretleri bunu yasaklar ve çocuklara ilişilmemesini emreder bunun üzerine müslümanlara birdaha çocuk öldürmezler.Ve bu Ermenilerdende anlamlı bir tepki alır onlarda Müslüman çocukları öldürmekten vazgeçerler.

Bir husumet türküsüdür tutturulmuş o niye böyle bu niye böyle Efendim buyrun ozaman siz yapın diyecek olursun sesler kesilir başka türküler söylenmeye başlar.

Yıllardır ıslam'a, başkaldırmış, düşmanlık etmiş insanlarla diyalog içerisindeler diye tepkiler var.Yahu ınsaf ki ne insaf Allah Rasulü (sav), yıllarca kendisine kan kusturan Ebu Cehil'i karşısına alıp muhatap olarak kabul etmedi mi? Ve daha nicelerine bu şekilde davranmadımı.

Ehli Kitapla Rısale-i Nurların belirttiği diyalog nasıl olacaktır peki.Yani bir mucize olup akın akın ıslama mı girecekler..Sikke-i Tasdiki Gaybiyi açıp okuyanlar bilir Üstad ısevi Ruhanilerinin tevhide döneceğini açık şekilde izah ediyor.Üstad bu durumda hain mi oluyor.

Allah Ehl-i Kitap’la tartışırken en güzel bir şekilde uslûb ve merhamet içinde ‎tartışın buyuruyor.Said Nursi Hazretleride -Münazarada karşıdakinin mağlubiyetiyle memnun olan insan, insafsızdır der. Ve devamla Karşındakinin mağlup olmasıyla siz bir şey kazanmazsınız; siz mağlup olup da, o kazanmış olsaydı, o takdirde ‎bir yanlışınızı düzeltmiş olacaktınız.

Meselenin bir başka boyutu Ehl-i Kitab’ın zalim olmayan kesimiyle münasebetlerimizde, şiddetli davranma ve onların iflahını kesme ‎düşüncesi ıslami bir düşünce ve davranış değildir.

Erbakan Hocanın seneler önce güzel bir ropörtajında şunu dinlemiştim.Spiker soruyor.Efendim Fethullah Gülen diyalog yanlısı bir harakette bulunurken siz Avrupa Birliğine karşı olduğunuzu söylemektesiniz.Bunu açıklarmısınız? diyor

Erbakan Hoca o mükemmel cevabıyla art niyet güden herkesi tokatlıyor.Fethullah Hoca bizim çok değer verdiğimiz birdir.Kendisi diyalog ile Onları müslüman yapmaya çalışıyor.Bizde Müslümanların hristiyan olmalarını engellemek için uğraşıyoruz. ışte büyük bir dimağın verdiği büyük cevap.Öyleki Ali Eren gibi ağabeylerimizin hayalleri dahi bu insanların yaptığı yazdığı tarihe ulaşamaz.

Mümtehine Suresinde Allah sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan ‎çıkarmayanlara iyilik yapmanızı, adil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever buyruluyor.Hz. Esma validemizin müşrik olan analığı Meidneye geldiği vakit Efendimize yanına gidip gelebilirmiyim diye soruyor.Ve bu konuda ayet iniyor müşrike olan analığı ile görüşme ötesinde ona iyilikte bulunması tavsiye ediliyor.

Müsamaha ve hoşgörüde denge yakalandıktan sonra Müslümanların korkacağı birşey yoktur.Ali Eren Hocamız gündem bu kadar karışıkken böyle anlamsız ve yersiz yazılar yazması başka anlamlar ifade ediyor.Herkes şunu iyi bilir kobraya merhamet etmek insanların hukukunu yemek demektir.

Allah bu dinide bu dinin çalışanlarınıda böyle ucuz zayi etmez.ışte ortada Arjantinden Yeni Zellandaya kadar Rusyadan Güney Afrikaya kadar yapılan götürülen hizmetlerden dolayı müslüman olmuş binlerce genç var.Bırakın bu işleri Allahınızı severseniz bu sadece zamanı konuları işine geldiği gibi görmekten farklı değil.Türkiyedeki laik kesim de hucum ediyor münferit olsada ıslami kesimde.

Peki kârınız ne ?
Bir Savaşçıdır Kalbim...

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

8

22.06.2004, 19:53

Alıntı sahibi ""MeRCaNDeDe""


..Sadece saplantı halini almış bir saldırı mantığı ile uslubun devam etmektedir.


Ali Eren Bir saplanti icinde de acaba siz degil misiniz? Belki sizin saplantilariniz onun kararliligini saplanti olarak gösteriyordur! Bu güne kadar Ali Eren'in hic bir yazisinda onun saplati icinde oldugunu görmedim. Sadece yazdikalrini inanarak savunuyor. Belki sizin acinizdan, ayni sablantiya bugun Haydar Bas'ta yakalanmistir.


Alıntı sahibi ""MeRCaNDeDe""


Türkiyedeki laik kesim de hucum ediyor münferit olsada ıslami kesimde.


Buraya kadar Fethullah hoca'ya yazdigini anlatir gibi idin. Ama ne yukardaki yazilarinda ne de oncan önceki buraya astigin yazilarda hic böyle bir gönderme görmedim. Sanirim sizin saplantinizin ipuclari olabilir :wink:


Ancak su bir gercek ki, Ali Eren bu konular üzerinde yogunlasmis ve su ana kadarki yazilarinin her birin de gündeme tasidigi konular ile kendisini takdir ederek okuduk. Biz beklerdik ki onun bir cok yazisina cevap verebilesiniz. Yazilara degerlendirme yapmaktan cok genellemelerle sahsina yüklenmeyi tercih ediyorsunuz. Halbuki sahsim olarak ne bu yazisinda ne diger makalelerin de Ali eren'i genel degerlendirme yapmak yerine sadece orada yazdigi sadece o makale acisindan yaklasmayi tercih ettim. Bana kisiler degil fikirleri ilgilendiriyor. Hic bir kimse Peygamberler gibi "günahsizlik" ve "Günah islemekten korunmustur" yani ismet ile korunmus degildir. Ne Fethullah Hoca nede Erbakan Hoca ya da Bediuzzaman bunlarin hic biri hatasizdir diyemeyiz. Ayni sekilde Ali Eren'in de hatalari vardir. Bizlere hatalarimizdan dolayi uyaranlara iyi taraflarimizi göstererek degil, hatamizi görebilmeye calisarak erdemligimizi gösterebiliriz.


O kadar diyalog meraklisi iseniz ayni kibleye yönelen din kardeslerinizle diyalog kurun. Bakin Ali Eren'le bile olan sorunlarinizi halledememissiniz. Siz kalkmissiniz kullandiklari isaretlerinin ne anlama bile geldigini bilmediginiz adamlarla diyalog'a kalkismissiniz. Üstelik bunu din bazinda yapiyorsunuz(!).. Ne diyelim, Allah hidayet versin.
Sevgi Çiçekleri

MeRCaNDeDe

Stajyer

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

9

22.06.2004, 23:59

Aynı kıbleye yönelen kardeşlerimle diyalog içerisinde olmasaydım (şahsım)hayatı boyunca ne yaptığını sorgulamamış kendiyle barışık yaşamayan siz ve sizin gibi kardeşlerimizi kale alıp burada yazı yazıyor olmazdık.

O ınsanlar da hala Ali Eren gibi lerin yazılarına rağmen hatta bu cemaat hakkında atıp tutmalarına rağmen bunu bilmelerine rağmen toplantılarına sohbetlerine çağırmaları diyalog değilde nedir. :) Komik olma kardeşim kendinle tezat içindesin.Akitte bir zamanlar daha ağır uslupla yazan bir ağabeyimiz vardı Allah şifa versin Trafik Kazasında felç oldu.Ali Eren onun yanında melek kalır .Buna rağmen Yılmaz Yalçıner her toplantıya her davete çağırılırdı. :) Müslümanlarla diyalog yok demek ıNSAFSIZLIğIN dikalasıdır.


O kadar örnek veriyorum havada kalıyor sanırım.Ali Eren denen şahıs madem bu grubu ve içerisindekileri sevmiyor niye hala peşlerinde; ha !derseniz ki açıklarını arıyor anlarım.

Güzel olan şu Müslümanlarla polimiğe girmemek için o insanların ne gazetesinde nede yazarlarında şahıslarında diğer müslümanlara karşı tek bir cevap bulamazsınız bunlarda onların hikmet anlayışları ile kardeşlik ahlaklarını gösteriyor.Tabi basiretiniz bağlanmış olmalıki görmekte zorluk çekiyorsunuz.


Diyeceksin ki sen ne yapıyorsun benim o insanlarla her müslüman gibi sadece gönül bağım var içlerinde değilim.Keşke olabilseydim.Ama daha öncede söylediğim gibi Salih Mirzabeyoğluda olsa karşı çıkılan onuda savunurum.Gerçi bunuda anlamayacaksınız ya neyse :)

Daha yazımı doğru düzgün okumamışsın ki Hayrettin karaman Hoca ile Haydar Başı(Onunda günahını aldınız gıybetini yaptınız helal olsun cennetliksiniz) karıştırıyorsunuz.Fakat Haydar Baş Hocayada canımız kurban olsun.Onu da severiz.

Ali Eren ve onun gibi ağbeylerimizede saldırı olsa Onlarıda savunuruz.Akit Gazetesinin en sevdiğim yanı budur.Müslüman olsunda varsın camdan olsun herkesi savunur.Yeri geldi Salih Mirzabeyoğlunu savundular yeri geldiler Fethullah Güleni yeri geldi Mehmet Kutluları Erbakanları ve daha niceleri....

STV de Ramazanda bir program vardı.Yeni Müslüman olanların hayatlarını anlatan bir program.:) Seyretmediğiniz muhakkak seyretmişsenizde sizde bunların düzmece olduğunamı inajıyorsunuz bilmiyorum.Ama körlerin bile bunu farketmemesi imkansız.

Ali Eren e cevap çokta bu neyi sağlayacak.Hakikate gözleri kapalı onlanlara güneş ne işe yarar ki.Sizin Bediüzzaman Fethullah Gülen Necmettin Erbakan ve onların seviyesinde onların yaşlarında insanları eleştirip hatalarını söyleyebilmeniz için onların seviyesinde insan olmanız lazım.Tabi bundan önce büyüklere karşı edebi öğrenmek lazım.

Yaşınız kaç bilmiyorum ama hayatlarını ıslama vakfetmiş insanlar için böylesi bir yargılama yapmak sadece sizi komik düşürür.Onların ismi tariha altın harflerle yazılırsa siz silinir gidersiniz.

Güzel Kardeşim beyenmediğiniz Fethullah Gülen her bayramda her kandilde has dairesindeki talebelerini Mahmut Efendiden tutunda Menzile kadar Menzilden Cerrahi Tekkesine kadar Cerrahi Tekkesinden Ali Ramazan Dinç Hocaefendiye kadar,Oradan Erenköy Cemaatine kadar oradan Allah rahmet eylesin Sıraceddin Hazretlerine Süleyman Efendinin rahmetli damadına kadar herkese kutlama tebriği gönderiyor.Eğer buna rağmen müslümanlarla diyaloğu yok diyorsanız harbi affedin ama gerçekten kalbiniz taş gibi...

Mevlanadan ıbni Arabiden örnekler verdik gene görmediniz.Yani artık sadece art niyet aramaya başladım sözlerinizde.
Kolejlerde bir sürü müslüman olmuş hristiyan talebele ve ailelerinden bahsettim onu bile görmezlikten geldiniz.

Bir önceki yazımı nasıl hangi ortamda okudunuz bilmiyorum ki.Ve hala cevap veremediniz demek öyle art niyetlilik ve nefisperverlik ki.Ali Eren tutmuş 18 yuvarlığın anlamını soruyor.Yani şimdi bütün dertler bitti 18 yuvarlak mı dert oldu.Neden Ali Eren Vatikan Sözcüsü Fethullah Gülen bize ıslamı ve Hz Muhammedi sevdirdi demesini köşesine taşımıyor.Neden biraz sonra aktaracağım 85 yaşındaki Hristiyan bir profesör kadının ıslama bu şekilde girdiğini manşete taşımıyor da 18 yuvarlak niye orda diyor.Allahu Ekber bunun neresine cevap vereyim.Bu iyi niyet taşımıyor ki samimiyetsizliğin alası.

Kişiler değil fikirlerle ilgileniyorum diyorsunuz.Sadece ısmet sıfatına haiz peygamberlerdir diyorsunuz.Onada eyvallah Ee peki bizim peygamberimiz değil kafire münafığa hiçbir müslümanın gıybetinin yapılmasını hoşgörmüyor.Meşveret içerisinde yapılanların hayır oldugunu belirtiyor.HZ Ali bir kaleye hucum edeceği zaman onu durdurup ya Ali sakin ol O kalenin içerisinde 1 kişinin müslüman olması O kaleyi yerle bir etmenden çok daha hayırlıdır demesi hiç mi aklınız almıyor.

Bugun Ebu Hureyreyi Muaviyenin sarayında kaldığı için tenkit edip yerden yere vuran Muaviyeye arka çıktığı için kızan müslümanlar var.şimdi Hz Osmanı fikirlerinimi eleştireceksiniz.ısmet sıfatına haiz değil.

Daha önce dediniz ki Münafıkları öldürtmüyordu çünkü Müslüman olabileceklerini arzu ediyordu.EEE şimdi bu sözleriniz nereye uçtu.Taifin bile yerle bir edilmesine karşıyken Beddua etmemiş ken bütün bu örneklere hala cevap veremiyorsunuz derseniz artık bırakın beni kargalar bile güler.

Hangi meşrepten hangi bağın gülü olduğunuzu hiç sormadım.Çünkü biliyorum ki bağlı olduğunuz bir meşrep bir hizmet varsa onun başındaki şahsı Allaha yemin ederim ki sizden daha çok seviyorum.Bunun örneği de Tarihçeyi Hayatta Üstadımızın anlattığı bir mesele yi okuyunuz ne söylemek istediğimi anlarsınız.

.::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Bundan kırk sene evvel, büyük kardeşim Molla Abdullah (Rahmetullahi Aleyh) ile bir muhaveremi hikâye ediyorum:

O merhum kardeşim, evliya-i azîmeden Hazret-i Ziyaeddinin (Kuddise sırruhu) has müridi idi. Ehl-i tarikatça, mürşidinin hakkında müfritane muhabbet ve hüsn-ü zan etse de, makbul gördükleri için, o merhum kardeşim dedi ki: «Hazret-i Ziyaeddin, bütün ulûmu biliyor; kâinatda, kutb-u âzam gibi herşeye ıttılâı var.» Beni, onunla rabtetmek için hârika makamlarını beyan etti. Ben de o kardeşime dedim ki: «Sen mübalâğa ediyorsun. Ben onu görsem, çok mes'elelerde onu ilzam edebilirim. Hem sen, benim kadar hakiki onu sevmiyorsun. Çünki, kâinattaki ulûmları bilir bir kutb-u âzam suretinde tahayyül ettiğin bir Ziyaeddin seversin; yâni o ünvan ile bağlısın, muhabbet edersin. Eğer perde-i gayb açılsa, hakikatı görülse, senin muhabbetin ya zâil olur veyahut dörtte birisine iner. Fakat ben o zât-ı mübareki, senin gibi pek ciddi severim, takdir ederim. Çünki sünnet-i seniye dairesinde, hakikat mesleğinde, ehl-i îmana hâlis ve te'sirli ve ehemmiyetli bir rehberdir. şahsî makamı görülse, değil geri çekilmek, vazgeçmek, muhabbetde noksan olmak; bil'akis daha ziyade hürmet ve takdirle bağlanacağım. Demek ben hakiki bir Ziyaeddini, sen de hayalî bir Ziyaeddini seversin.» Benim o kardeşim, insaflı ve müdakkik bir âlim olduğu için, benim nokta-i nazarımı kabul edip takdir etdi.

Ey Risale-i Nurun kıymetli talebeleri ve benden daha bahtiyar ve fedakâr kardeşlerim! şahsiyetim itibariyle sizin ziyade hüsn-ü zannınız, belki size zarar vermez; fakat sizin gibi hakikat-bîn zatlar; vazifeye, hizmete bakıp, o noktada bakmalısınız. Perde açılsa, benim baştan aşağıya kadar kusuratla âlûde mahiyetim görünse, bana acıyacaksınız. Sizi kardeşliğimden kaçırmamak için, kusuratımı gizliyorum.

SAıD NURSÎ

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

ışte bizim sevgimizin sebebi ve neticesi budur.Sizin varsa Efendinizi sizden ziyade sevmekteyiz.Ben Müslümanları sevme ve savunma saplantısı içerisindeyim.Ömrüm yurt dışında talebelikle geçti. Çok yer gezdim çok insan tanıdım bundan dolayı Allaha sonsuz hamdediyorum.Tasavvuf ehlinin,Vehhabilerin,Cemaatlerin yaptıkları hizmetlere bizzat şahid oldum.Onların eliyle müslüman olanlara şahid oldum.Bu bana menfaat ve ödül olarak yeterde artar.Saplanmayacak kadar çok şey yaşadım ve gördüm.Bunların içerisinde şahsımın uğradığı sorunlarda oldu ama hiç birini ne yazıya taşıdım nede hayatıma sevmekle hiç birşey kaybetmedim.Bilakis kazandım.Çünkü Peygamberimden SAV öğrendiğim buydu benim güzel kardeşim...

Allah sizi Müslümanlara Müslümanlarıda size sevdirsin.
Bir Savaşçıdır Kalbim...

MeRCaNDeDe

Stajyer

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

10

23.06.2004, 00:01

BU BıNLERCESıNıN ıÇERıSıNDE SADECE TEK ÖRNEK....

Gece odama cekildigimde, iki rahip geldi. Beraberce Hz.Ustad'dan dersimizi aldik. Ihlas risalesindeki Hristiyanlarla alakali hasiyeden, 20.Mektuba kadar cok guzel sohbetler ettik. Onlarda incil getirmislerdi. Oradan okudular bana. Mevzu tevhid oldugundan, ben musaade isteyip ellerindeki Incil'i aldim ve oradan okumaya basladim.

Sadece bir misal;

Musa aglayarak kavmine dedi; Rabbimiz olan Allah'dan baska Rab yok, O tektir, nicin Ona es ararsiniz." 16.Mektuptan 16.Isarette yeralan bazi ayetleri hususiyle Incil'deki ayetleri okuduk, Onlar da ayeti okuyup, hemen Incil'den buluyorlar ve saskinlikla, "Bu Zat'in bu ayetleri bilebilmesi icin butun Incili cok iyi bilmesi icab eder" diyorlardi

Cumartesi Risale-i Nur gunu idi. Bir saate yakin bir konusma biz yaptik, Risale-i Nur'dan insan ile alakali bahisleri okuduk. (23.soz, 11.soz, Asay-i Musa'dan 7. meseledeki o uzun paragraf, 31.pencere. vs yerlerden) Daha onceden bir fotokopi cektirip buralari hazirlayip dagitmistik zaten. Sualler geldi buralarla alakali, ve iki defa 11. Soz'deki hayatin gayelerini tekrar tekrar okumamiz istendi

85 yasinda felsefe profosoru bir hanim soz istedi, (bu hanim ayni zamanda 'theosophical society'nin Filipinler genel baskani) ve soyle dedi: "Ben bugune kadar, bu yasima kadar, insan ile alakali yuzlerce kitap okudum, Aristo'dan, Avi Cenna (Ibni Sina'dan), Sokrates'den, eski yunan felsefecilerinden, modern asir dusunurlerine kadar binlerle kitaplar okudum

Kendim kitaplar yazdim; insan denen mucizeyle alakali, fakat bu genc; benim dortte bir yasimda, hic bir akademik kariyere sahip degil, fakat benim butun o ders aldiklarima Bediuzzaman'in kitaplarindan ders verebilir. Ben bugune kadar 70 senemi felsefeye verdim, fakat utanc icerisindeyim, ve hem cok mutluyum.. utanc icerisindeyim
zira 85 yasindayim fakat Hz Muhammedi ve Said Nursi'yi tanimadim, cok mutluyum, cunki olmeden Allah bana Onları ve fikirlerini tanittirdi, insani kesfeden bir insan buldum, size tavsiyem; 70 senelik felsefe calismak yerine Said Nursi'yi okuyun..." Bu uzun ve cok tesirli konusmadan sonra tekrar insanin tarifi deyip fihristevari o mukemmel tarifi okuduk, kelime kelime, cumle cumle...

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Bir Savaşçıdır Kalbim...

11

23.06.2004, 13:03

Benim söylemek isteğim sair yerlerdeki diyalog işte tam da bu şekilde.

Değilse öyle kokteyllerle kuru kuru iltifatlarla olacak iş değil.Oldumuydu işte böyle olmalı.

Hatta Üstadın Tarihçe-i Hayat olması lazım, bir yerde.

Bir gayri müslüm din adamı yada siyaset adamı. Üstadı kendi tarafına ikna için odasına giriyor. bir müddet sonra dışarıya hışımla çıkıyor. Ben bu adamla münazara edemem. Zira beni neredeyse Müslüman edecekti. diyor.

ışte diyalog örneklerinden bir taneside budur. Neredeyse Müslüman etmek.

MeRCaNDeDe

Stajyer

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

12

23.06.2004, 13:18

Hasan Kardeş bu tür misallerin sayısı çoktur.

Risale-i Nurlar ıman-Hayat-şeriat üzerine bina edilmiş.ıman vazifesini Üstadımızın deyimi ile Risale-i Nurlar yapmış.

Hayat ve şeriati uygulayacaklarda şahsı Manevinin talebeleri.ışte hayata geçirilmiş şeklinin örnekleride ortada...

Bir başka öğrendiğimiz şeyse...

Eger Nur talebesi bugun Suleyman efendi'nin yolunca is islemeyi kabul etmezse, Suleyman efendi'nin tabelesi, Huseyin Hilmi Isik efendi'nin dediklerini demezse, Onun yolunu yol edinenler, Ismailaga dergahinin hizmetlisi olmayi icine sindirmezse, menzil sofisi, radikal diye isimlendirilip, muslumanlarin disinda - hasa - bir yerdeymis gibi lanse edilenlerle kolkola girmezse..

Bugun kendini hep hak yolda ilan edip, gayrini batilda gosteren her musluman yekdigerine sahip cikip, benim kardesimdir demezse..

Eger Kabe'ye yonelerek Allah'a secde edenler kimin kendilerini birbirlerine kardes kildigini hatirlamazsa..

Ittifaklarda bulusulup, herkes ummet icindeki herkesi cani gibi bilmezse...

Bunlar olmazsa eger:

Islam ummeti icin edecegimiz her dua, Allah bilir ya basimiza 1000 tonluk bomba yagmuru olarak donecektir! Allah korusun!

Haset’lik yapmanın farklı yolları vardır.Estetik sorunu olmayanlar da, adı konulmamış Haset’ler bulunmaktadır.Çekememezlik,kıskançlık ve cehalet.

Mümin hasetten uzak durmalı ve hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmalıdır.Fesatlığın kulvarında öyle insanlar koşarki bunlar hem korkak hemde dengesini yitirmiş ahmaklardır.

Birde bilgi vasıtalarını etkin kullanamayanlar mevcuttur.Zanna uyarlar,Heva ve Heveslerinden konuşurlar,Akılları başlarının bir karış üstünde gezerler.Çamura batmışlardır lakin karşısındaki insanın ayağındaki çamurlar onun gözüne batar.ışte bu durumda cahillerden yüz çevirmek akıl işidir.

Hoş hayatın yüzeyine tükenmez kalem gibi kazınırlar ve onların bu iğreltiliklerini silmek 40 akıllıya nasip olur.Hasetçiler ve sadece konuşmuş olmak için konuşanlar patalojik va'kalardır.

Hz Fudayl derki: " Gıpta imandandır. Haset ise münafıklık alametidir. Mümin
gıpta eder, fakat haset etmez. Mümin aybı gizler, ögüt verir uyarır.Facir ise kınar,kardeşinin aybını bulmaya ifşa etmeye çalışır.

Alfred Adler Güçlü olma ve başkalarına egemen olma çabasının bulunduğu yerde, haset gibi bir karakter özelliği de karşımıza çıktığını.

Bir insanla o insanın görülmemiş derecede yüksek olan gayesi arasındaki uçurum, aşağılık kompleksi şeklinde göründüğünü belirtir.

Allah CC hasetçi kimse nimetimin düsmanıdır der. Resûl-i ekrem SAV ise bir hadîs-i şerifte;Ates odunu yiyip bitirdigi gibi, haset de iyilikleri yer." buyururlar.

ıradesi ham ruhlar yazılanlardan da birşey anlamadığı gibi söylenen şeylerden dahi art niyet arar konuşmuş olmak için konuşurlar.

Gıpta damarları kuruduğu için hayır ve hasenat düşünemez.
Hem Allah diyeceksin sonrada haset edeceksin.

Ne diyelim hasetleriyle onlara bir ömür mutluluklar dileriz.Allah akıl fikir versin böyle haset sevdalılarına.

Gerçekten her zamankinden ziyade ittifak ve birliğe muhtacız. ıki pehlivan bir olsa onlara kim yan bakabilir. Ama mücadeleye girişseler bir çocuk ikisini de saf dışı bırakabilir.

Fakat birlik ve beraberlikten maksat nedir? şimdi bir düşünelim, her mezhep, meslek ve meşrep sahibi kendi isminin altında birleşilmesini istiyor. Bu düşünce de tabii olarak imkansızı netice veriyor, boş çıkıyor.

Dünyadaki birlik ve beraberlikleri bir gözden geçirelim. ınsanın her tarafı göz olsa faydasız olur. Farklı farklı uzuvlar bir araya gelmiş ve hayat denen mu'cize ortaya çıkmıştır. şimdi göz dese: "Gelin hep benim gibi olun." Bu söz hem zarardır, hem de imkansızdır. O halde bütün organların “hedefimiz bir olsun. Herkes kendi gücü nisbetinde vücuduna ve hayatının devamına hizmet edelim,” demesi en uygunudur.

Ayrıca toplumdaki farklı meslekler; ordudaki hava, kara, deniz gibi farklılıklarla aynı şekilde değerlendirilebilir.

Cemaat, tarikat, mezhep farklılıkları da bunun gibi düşünülebilir. Hepsi vücudun farklı azaları gibidir. Ama tek amaçları olmalı: "Allah rızası için şu insanlığa hizmet etmek." Hedef bir olunca isimlerin farklı olması önemli değildir.

Diğer önemli bir hususta bir birimizi tenkit etmek meselesi. Hani sorsanız birisine: Dünyanın en iyi annesi kimdir? şüphesiz benim annem, diyecektir. Kendine göre bu cevapta haklıdır. Ama bu cevap dünyada başka annelerin güzel olmadığı manasına gelmez.

Bize de en güzel meslek, meşrep ve mezhep hangisidir diye sorulsa en güzel benimkidir diyebiliriz. Diğerleri de böyle düşünebilir. O zaman aradaki ayrılıklar düşmanlıklar kalkar.

Cemaatler toplumun manevi hayatını devam ettirmeye çalışan uzuvlar gibidir. Hedefleri bir olduğu müddetçe bu vazife taksiminden inşallah Allah’ın rızası çıkacaktır.

Muhabbetle
Bir Savaşçıdır Kalbim...

13

23.06.2004, 13:25

Mercandede kardeş.

Allah (C.C.) Razı olsun senden.
Lütfen kısa yaz yahu Mesai başlayacak şimdi yazını okuyamadım. Birşeyde anlamadım. Kısa öz Kısa öz kısa öz. lütfen.

MeRCaNDeDe

Stajyer

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

14

23.06.2004, 13:36

Hasan Kardeşim o kadar dertliyim ki bu konularda.Cilt cilt yazılar yazsam gene bıkmam.Yeter ki müslümanlar birbirlerini sevsinler....
Bir Savaşçıdır Kalbim...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir