Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

20.08.2006, 03:05

Merak sermayemizi nerede harcıyoruz arkadaşlar?

Nasreddin Hoca’ya, “Hocam demin buradan biri başının üstünde bir tepsi baklava ile geçti, gördün mü?”

“Bana ne?”

“ıyi ama, sizin eve gidiyordu?”

“Sana ne?”


Bu fıkra, merak denen duygumuzu, bizi ilgilendirmeyen işlerde kullanmamamız gerektiğini ders veriyor. şu soru devamlı zihnimizde yankılanmalı:

ılim, iman ve ölüm (ıslâm esasları) için verilen merak duygusunu, sermayesini nerelere harcıyoruz? Ne kadar basit, geçici, işe yaramaz, eften-püften işler, meseleler, olaylar… Falan filmi, filân futbol takımın kazanması-kaybetmesi; Amerikanın tavukları, Zühal’in (Venüs’ün) etrafındaki halkaları merak ederiz.

Bunları öğrenemezsek, dünyanın sonu gelmez! Halbuki, sonsuz bir hayatı kaybetme veya kazanma imtihanıyla karşı karşıya değil miyiz? Eğer imanla kabre giremezsek bu hem dünyanın sonu, hem de sonsuz hayatın sonu olur!

Futbolcuların, artistlerin, popçuların, hopçuların, lüpçülerin isimlerini, özelliklerini merak ediyoruz… Acaba, Esma-i Hüsnâ’dan kaç tanesini sayabiliyor ve yansımalarını anlayabiliyor, özelliklerini biliyoruz?

Berzah/kabir, Haşir/kıyamet koptuktan sonra toplanma yeri, Mîzan (dünyadaki hayatımızın her karesinin tartılacağı, ölçüleceği ve değerlendirileceği ılâhî sistem), Sırat, Cennet, Cehennem, Cemalüllah (Allah’ın cemalini görmek) ve sonsuza dek mutluluk, hûriler, gılmanlar, Kevser balları, şerbetleri ve sonsuz hakikat…

Bu arada, acaba, “Merak duygusu niçin verilmiştir?” sorusunun cevabını merak etmemiz gerekmez mi? O da şudur:

ınsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hâkezâ şedit hissiyatlar, sonsuz hayatı kazanmak için verilmiştir. O hisleri/duyguları şiddetli bir surette fâni dünya işlerine yöneltmek, fâni ve kırılacak şişelere bâki elmas fiyatlarını vermek demektir.1

ıman ve iman esasları her zaman ve zeminde, her şartta günceldir. Hatta, her dakikada, her anda, damarlarımızda, hücrelerimizde onun güzelliklerini, özelliklerini ve gücünü hissederiz.

Dolayısıyla her an merakımızın alanında olmalı. Yaratıcımızın rızasını, sonsuz mutluluğu kazanmanın, ebedî hapisten kurtulmanın tek yolu da ancak iman sayesindedir. Dolayısıyla hepimiz imanı kazanmak veya kaybetmek dâvasıyla karşı karşıyayız. şu halde, her zaman ve zeminde, iman meselelerini merak ile müzakere etmeli, anlamalı, anlatmalı ve yaşamalı. Çünkü, dünya hayatının huzur ve mutluluğu da yine imana bağlı. Elem verici olayların, musibetlerin, yakınlarımızın ayrılması, yani, ölüm hakikati karşısında direncimiz, dayanma gücümüz, sabrımız ve taşkınlıklara düşmememiz imanımız oranındadır.


Dipnot:

1. Sözler, s. 37.

http://islamiyet.wordpress.com/2006/08/20/merak-sermayemizi-nerde-harciyoru z/#more-225

2

20.08.2006, 05:14

Re: Merak sermayemizi nerede harcıyoruz arkadaşlar?

Alıntı sahibi ""insirah""



Bunları öğrenemezsek, dünyanın sonu gelmez! Halbuki, sonsuz bir hayatı kaybetme veya kazanma imtihanıyla karşı karşıya değil miyiz? Eğer imanla kabre giremezsek bu hem dünyanın sonu, hem de sonsuz hayatın sonu olur!

Futbolcuların, artistlerin, popçuların, hopçuların, lüpçülerin isimlerini, özelliklerini merak ediyoruz… Acaba, Esma-i Hüsnâ’dan kaç tanesini sayabiliyor ve yansımalarını anlayabiliyor, özelliklerini biliyoruz?


:(
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

3

20.08.2006, 08:54

Allah razı olsun ablacım..Çok mühim bir nokta.. :cry:


Rabbimiz bize bu hafızayı vermiş Futbolcuların, artistlerin, popçuların, hopçuların, lüpçülerin isimlerini, özelliklerini dolduralım diye değil..Hafızamızıda Rabbimizin hesabına çalıştırmalıyız..Onun razı olduğu şeylerle,Onun rızasını kazanabileceğimiz şeylerle dolu olmalı hafızamız..

Gider şarkı türkü ezberleriz,namazıda 3,4 sure okuyarak eda ettik deriz duaya gelince ezberliyemiyorum deriz..Öyle bir hale gelmişizki..Aman Ya Rabbi!! :cry:

nefsimizin mütmain olması duasıyla... :cry:

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

4

20.08.2006, 14:21

Gerçekten çok önemli bir konu...özellikle zamanımız insanı için daha vahim bir konu... çünkü o kadar cazibedar şeyler var ki insana hakiki vazifesini unutturuyor... TV,gazetelerdir yok daha bir sürü şey var ki insanları sarhoş ediyor... halbuki aslın merak edilecek olanlar onlar mı yoksa Peygamberimizin anlattıkları mı?

Falcılara insanlar gidip bir sürü para veriyorlar ki kısacaık hayattaki geleceğine dair yalan yanlış haberleri almak için...halbuki peygamberimiz(sav) öyle bir gelecekten haber veriyor ki onların ki sinek kanadı kadar değersiz kalır...

Alıntı

ışte bak: Ne kadar merakâver, ne kadar câzibedar, ne kadar lüzumlu, ne kadar dehşetli hakâikı gösterir ve mesâili ispat eder. Bilirsin ki, en ziyâde insanı tahrik eden meraktır. Hattâ, eğer sana denilse, "Yarı ömrünü, yarı malını versen, Kamerden ve Müşteriden biri gelir, Kamerde ve Müşteride ne var, ne yok, ahvâlini sana haber verecek. Hem doğru olarak senin istikbâlini ve başına ne geleceğini doğru olarak haber verecek"; merakın varsa, vereceksin.

Halbuki, şu zât öyle bir Sultanın ahbârını söylüyor ki, memleketinde Kamer, bir sinek gibi, bir pervâne etrafında döner. O Arz olan o pervâne ise, bir lâmba etrafında pervâz eder; ve o güneş olan lâmba ise, o Sultanın binler menzillerinden bir misafirhânesinde binler misbahlar içinde bir lâmbasıdır.


Hem öyle acâib bir âlemden hakiki olarak bahsediyor ve öyle bir inkılâbdan haber veriyor ki, binler küre-i arz bomba olsa, patlasalar, o kadar acîb olmaz. Bak, onun lisânında gibi sûreleri işit.


Hem öyle bir istikbâlden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbâl ona nisbeten bir katre serap hükmündedir. Hem, öyle bir saadetten pek ciddi olarak haber veriyor ki, bütün saadet-i dünyeviye, ona nisbeten bir berk-i zâilin bir şems-i sermede nisbeti gibidir


Alıntı

Hem bunlar gibi daha pek çok merakâver, lüzumlu hakâikı ders veren bu zâta karşı herşeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken, ekser insanlara ne olmuş ki, sağır olup kör olmuşlar, belki divâne olmuşlar ki bu hakkı görmüyorlar, bu hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir