Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

14.08.2006, 15:46

Hz. Muhammedin (asm.) alemlere rahmet oluşu ne demektir?

Hz. Muhammedin (asm.) alemlere rahmet oluşu ne demektir?

Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammedin alemlere rahmet olarak gönderildiğini ifade eder. (Enbiya Sûresi, 107) Yağmur nasıl ki bir rahmettir, yeryüzünün hayat bulmasına sebep olur, öyle de, Hz. Muhammed dahi insanlığın manen hayat bulmasına sebep olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Onun getirdiği din ile insanlığın mühim bir kısmı puta tapmaktan, vahşetten, bedevilikten kurtulmuştur.

Onun engin şefkatini, sınırsız merhametini gösteren bir kaç olaya bakalım. Mesela:
-Tufeyl bin Amr, Resulullaha gelir, kabilesinin ıslama girmeyi reddettiğini söyler ve onlar için beddua talebinde bulunur. Hz. Peygamber ellerini kaldırır ve söyle dua eder: "Allah’ım, onlara hidayet ver, onları imana getir."

-Benzeri bir durum Sakif kabilesi için söz konusu olur. Yapılan savaşta Sakif okçuları Müslümanlara hayli zarar vermiştir. Sahabeden bir kısmı, "Ya Resulullah Sakif kabilesinin okları bizi yaktı, onlara beddua et!" deyince, Resulullah şu duayı yapar: ‘’Allah’ım, Sakife hidayet ver!’’

-Hımar isimli birisi müzmin sarhoştur. Kendisi bu yüzden bir kaç defa cezalandırılmıştır. Yine bir ceza uygulanacağı sırada, oradakilerden birisi ona lanet okur. Hz. Peygamber hemen müdahale eder, "Öyle demeyin" der. Ona lanet yerine ‘Allah’ım ona merhamet et, kusurlarını affet’ deyin. Vallahi, onun hakkında benim bildiğim şudur: O, Allah ve Resulünü seviyor.’’

Onu öldürmek isteyenler bile onun engin merhametinden nasiplerini almışlar, onunla hayat bulmuşlardır. Mesela:

Bir sefer dönüşü Peygamber bir ağacın altında istirahat ederken bir bedevi müşrik elinde kılıçla gelir. Tam vuracağı sırada Peygamber gözlerini açar. Müşrik, "Seni benim elimden kim kurtaracak?" der. Peygamber sakin bir şekilde "Allah!" diye cevap verir. Müşrik o sırada gayptan bir darbe yemiş gibi sendeler ve kılıç elinden düşer. Peygamber kılıcı eline alır "şimdi seni kim kurtaracak?" diye sorar. Müşrik, "Hiç kimse." der. Peygamber, "Haydi, gidebilirsin, seni affettim" deyince bu zat Müslüman olur.

Onun "Rahmet peygamberi" oluşundan hayvanlar bile pay almışlardır. Mesela:

-Hz. Muhammed ve bazı arkadaşları bir sefer esnasında yol alırlarken ağaç altında uyuyan bir ceylana rastlarlar. Hz. Peygamber arkadaşlarına "aman rahatsız etmeyin !" der, sessizce yollarına devam ederler.

-Hz. Peygamber, kedi yüzünden bir kadının ilahi cezaya uğradığını bildirir. Bu kadın kediyi hapsetmiş, kendisi bir şey vermediği gibi, rızkını aramasına da engel olmuştur. Kedi sonunda ölür. Kadın, bu yüzden azap görecektir.

-Bir başkası ise, köpeğe yaptığı iyilik yüzünden cennete girecektir. Hz. Peygamberin bildirdiğine göre, çölde yol alan birisi iyice susamıştır. Sonunda bir kuyuya rast gelir. Aşağıya inip kanasıya su içer. Kuyudan çıktığında, susuzluktan dili sarkmış, neredeyse ölmek üzere olan bir köpek görür. Onun haline acır, tekrar kuyuya iner, ayakkabısıyla köpeğe su çıkarır, içirir. Bu fiiliyle Cenabı-ı Hakkın rızasını kazanır.



Okunma Sayısı : 182

şadi Eren (Doç.Dr

2

14.08.2006, 15:47

“Ümmî peygamber” tabirini nasıl anlamalıyız?

Ümmi: “Dünyevî bir tahsil görmemiş olan” demektir.

Ümmeti, bu ümmiyetteki inceliği çok iyi kavramış olmalı ki, bilhassa teravihlerde salâvat getirirlerken, o Resul-i kibriyayı (a.s.m.) bu vasıfla yad ederler: Nebiyy-i ümmî

O nebiyy-i ümmî (a.s.m.) kötülük namına bir şey bilmezdi. Dünyanın bütün ihtiraslarından, hilelerinden, tuzaklarından beriydi. Allah, onu lekesiz, tozsuz, parlak bir ayna olarak hazırlamış, terbiye etmişti. ışte “ümmiyet” denilen bu sâfiyet aynasında vahiy tezahür etti. “Sanki o zat, vahy-i ilâhînin makesi olan masum ruhuyla zaman ve mekânı tayyederek, o zamanın en derin derelerine girmiş ve gördüğü gibi söylemiştir.” ışârat-ül icaz

Âlemlerin rabbi, o şanlı peygamberini kimseye talebe etmedi. ılâhî takdiriyle buna engel oldu. Bu okuma tehir edildi; tâ “oku” emri gelinceye kadar. Bu emri alan o nebiyy-i ümmî (asm.), insanlık âlemine Kuranı tâlim etti; kâinat kitabını rabbinin ismiyle okudu. Ondaki hikmetleri, ince mânâları, gayeleri anlattı. ınsanın mahiyetini, hakikatini, vazifesini öğretti.

O, rabbinin lütfuyla âhireti, arşı, levh-i mahfuzu okurken, müşrikler kendi yaptıkları putlara tapmakla meşgûldüler. Ne kâinatı okuyabiliyorlardı, ne kendilerini, ne de yaptıkları putları. Okuyabilselerdi, kendilerini o taşlara isnat etmezlerdi. Onların okur yazarları en inatçıları, en cahilleriydi.

ıslâmın “oku” emrini iyi anlamaz ve doğru değerlendirmezsek, okula gitmeyen bütün müminleri ıslâmın bu kati emrine âsi ilân etmemiz gerekir. Bu ise mümkün değil... Kâinatı ve Kuranı, Allahın ismiyle, en mükemmel şekilde okuyan o nebiyy-i ümmînin, kendi heva ve hevesiyle konuşmadığını, Kuran bize haber veriyor, yâni Allah taahhüt ediyor. Her sözü, ilâhî iradeye bağlı olan o şanlı nebi, artık kimden ne okuyacaktı?

Okunma Sayısı : 93

Alaaddin Başar (Prof.Dr.)

3

21.08.2007, 08:58

vallah ılgınc mıs :shock:

4

21.08.2007, 09:54

asıl ilginç ve düşündürücü acı olan alemlere Rahmet Peygamberimizin daha nice üstün sıfatlarından bihaber oluşumuz
RABBıM şefaatinden ayırmasın bizleri

Büyük randevu,bilsem nerede,saat kaçta?Tabutumun tahtası,bilsem hangi ağaçta?N.F.KISAKÜREK

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir