Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

24.11.2005, 02:52

Güzellik sahiplerini Namusunu korumak imtihanı mı bekliyor?

Güzellik Sahiplerini Namusunu Korumak ımtihanı mı Bekliyor?
Hep hikmetli konuşan Lokman Hekim’in derisi siyah, dudakları da kalınmış. Değerli sözlerini duyarak hayranı olan biri bir gün bakmış ki hayalinde büyüttüğü Lokman, siyah yüzlü, kalın dudaklı biri. şaşkınlıkla yüzüne bakarken Lokman Hekim, adamın içinden geçenleri sezmiş olacak ki, şöyle çıkışmış:

– Birader, neden öyle şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı?

Sonra da ilave etmiş.

– Bak, demiş, benim ne yüzümün siyahlığında, ne de dudaklarımın kalınlığında bir tesirim vardır. Onları Yaratan öyle yaratmış, öylesine uygun görmüş. Benim tercihim değil...

Evet, insanların yüz güzelliği, yahut da çirkinliğiyle kendilerine bir pay çıkarmaları son derece yanlıştır. Ne güzellikte bir etkisi vardır, ne de çirkinlikte. Her ikisini de yaratan ve layık gören Allâh-ü azimüşşandır. ınsan kendi iradesiyle kazandığından sorumludur.

şu kadarı da var ki, insanlar çirkinlikle imtihan oldukları gibi güzellikle de imtihan olurlar. Hatta denebilir ki, güzellikle imtihan olup da kaybedenler çirkinlere nisbetle daha fazladır. Bu bakımdan fizikî güzellik bazı şımarık kimselerde bir mutsuzluğu da beraberinde getirmektedir.

Nitekim güzellikte Hazret-i Yusuf aleyhisselam bile imtihana tabi tutulmuş, nihayet Rabb’inin yardımıyla büyük bir günah musibetine maruz kalma tehlikesinden kurtulabilmiştir.

Böylesi imtihanlarla karşılaşanlardan biri de Tabiin’den Süleyman bin Yesâr olmuştur. Onun da tıpkı Yusuf aleyhisselam gibi fizikî güzelliğe sahip olduğu, imtihanı da bu yüzden meydana geldiği Hilye’tü’1-Evliya’da şöyle nakledilmiştir:

Süleyman bin Yesâr, bir arkadaşıyla “Ebva” denen yerde konaklamışlardı. Arkadaşı yakındaki alışveriş yerinden bir şeyler almak üzere çadırdan ayrıldığı sırada Süleyman’ı geriden gözetleyen bir bedevi kadını hemen çadırın kapısına gelerek:

– Buraya kadar gelir misin? diye seslendi.

Süleyman, serili sofradan yiyecek isteyeceğini düşünerek bazı şeyleri alıp da kadına doğru yürürken kadının ikazı farklı oldu:

– Ben yiyecek falan istemiyorum, seni istiyorum seni. Yakışıklılığın hoşuma gitti. Karşı çadıra gel. Kimsecikler yok yanımda!

Süleyman, bir imtihana tabi tutulduğunu düşünerek bağırmaya başladı:

– Defol buradan şeytanın elçisi. şimdi arkadaşım gelir, ıkimiz de rezil oluruz!

Kadın, beklemediği bu karşılıktan ürkerek peçesini yüzüne kapayıp çadırına dönerken, Süleyman da içeriye girip ağlamaya başladı. Bu sırada çarşıdan aldığı şeylerle gelen arkadaşı Süleyman’dan yaşadığı durumu dinleyince o da ağlamaya başladı. Süleyman şaşırmıştı.

– Sen niçin ağlıyorsun? diye sordu. Aldığı cevap şöyle oldu:

– Kardeşim, sen gerçekten de bir iffet abidesiymişsin. ıyi ki ben muhatap olmadım böyle bir imtihana. Muhtemeldir ki kaybedebilirdim. Allah sana senin güzelliğin kadar iman kuvveti lütfeylemiş demek ki.

Süleyman oradan kalkıp Medine’ye varır, o gece rüyasında Yusuf aleyhisselamı görür. Karşıdan kucağını açarak gelen Hazret-i Yusuf ona şöyle hitap eder:


– Gel seni kucaklayayım iffet abidesi kardeşim. Güzelliğin de kendine göre imtihanı vardır. Sen de benim gibi bu konuda imtihanlara tabi tutuldun, ama kazandın. Tebrik ederim seni.

2

24.11.2005, 12:35

Allah razı olsun kardeşim paylaştığın için.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

zynp

Stajyer

Mesajlar: 58

Konum: ıstanbul

Meslek: ev hanımı

  • Özel mesaj gönder

3

24.11.2005, 21:19

S.A.
Yazı ve bilgiler için Allah razı olsun.Pek bi istifadeli oldu inşaallah.Heleki böylesi bir dönemde yaşarken iyi bir ikaz hatırlatması oldu.. Allah c.c tüm mü'minleri bilhassa gençleri şeytan ve nefsimizden ve bu yönlerden gelen isteklerden korusun inşaallah..
"..Genç adam!Bundan böyle senden beklediğim,manevi babanın tabutunu musalla taşına,Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır" Necip Fazıl K.

mavilale

Orta Düzey

Mesajlar: 202

Konum: bir ummandan..

Hobiler: ...

  • Özel mesaj gönder

4

24.11.2005, 23:13

elinize sağlık pek istifade ettik..
Bir gömlek düştü bu hikayede bize, yakub’un gözyaşına değen…

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

5

25.11.2005, 00:06

Allah raz olsun...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

6

25.11.2005, 14:04

Allah razı olsun...

7

25.11.2005, 21:00

Re: Güzellik sahiplerini Namusunu korumak imtihanı mı bekliy

Alıntı sahibi ""insirah""

Gel seni kucaklayayım iffet abidesi kardeşim. Güzelliğin de kendine göre imtihanı vardır. Sen de benim gibi bu konuda imtihanlara tabi tutuldun, ama kazandın. Tebrik ederim seni .

Allah razı olsun.
...biz istihdam olunuyoruz;hem rıza dairesinde,hem inayet altında bize Hizmet-i Kur'aniye yaptırılıyor. (28. Mektup'tan)

8

26.11.2005, 00:30

Alıntı sahibi ""şualar | Beşinci şua | Altıncı Mesele | sayfa 503 - 504""

Rivayette var ki, "Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz."3 Bunun için bin üç yüz sene zarfında emr-i Peygamberî ile bütün ümmet o fitneden istiâze etmiş, azab-ı kabirden sonra vird-i ümmet olmuş.

Allahu a’lem bissavab, bunun bir tevili şudur ki: O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. ınsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâp ederler. Meselâ, Rusya’da hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girerler. Ve kadın, kendi güzelliklerini göstermeye fıtraten çok meyyal olmasından, seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar. Ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlûp olup o ateşe sarhoşâne bir sürurla düşer, yanar. ışte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid’aları, birer câzibedarlıkla pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. Yoksa, cebr-i mutlakla olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

9

26.11.2005, 10:59

risale-i nur yine ispat,akla yaklaştırarak ve ikna edici uslubuyla konuyu noktalamış;)

10

21.12.2005, 20:49

güzel ve anlamlı bir misaldi Allah razı olsun

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir