Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

13.07.2005, 23:00

Ev ortamında giyimimiz

Selamun aleykum kardeşler;bende bu konu hakkında bilgi edinmek istemiştim...Allah razı olsun Süleyman abiden...Tevafuk oldu gerçekten araştırmak üzereyken :lol:



Ev ortamında giyimimiz


Manisa’dan Fethullah bey: “Ev ortamında kadının rahat giyiminde sınır nedir? Yazın sıcaklarda bir anne kendi çocukları arasında hangi sınıra kadar açık giyinebilir? Çocukların ergen olup olmaması, durumu ne derece değiştirir?”


Anne ile çocukları veya kız kardeş ile erkek kardeşler arasında mahremlik vardır. Yani birbirleri arasında nesep itibariyle nikâhlanma haramlığı vardır. Aralarında birinci derecede soy yakınlığı olmayan erkek ile kadın arasında ise namahremlik söz konusudur. Yani bu kişiler arasında nikâhlanma haramlığı yoktur.

Anne ile oğlu gibi, erkek kardeş ile kız kardeş gibi, baba ile kızı gibi, erkek ile halası ve teyzesi gibi, kız ile dayısı ve amcası gibi aralarında birinci derecede soy yakınlığı bulunan kişiler arasında var olan nikâhlanma haramlığı ise insan fıtratı tarafından özümsendiğinden, yani çok iyi kabul gördüğünden, annenin oğluna göre siması veya kız kardeşin erkek kardeşe göre sîmâsı Üstad Bedîüzzaman’ın ifadesiyle sadece şefkati ve meşrû muhabbeti harekete geçiriyor. Nefsânî hisleri ve şehvanî meyilleri asla tahrik etmiyor.

Fakat sîmâ ile vücudun sair mahrem azaları bir değildir. Gerek anne ergen oğluna karşı, gerek kız kardeş erkek kardeşe karşı vücudunun mahrem azalarını mahremiyet derecesine göre gizlilik içinde bulundurmak ve örtülü tutmak zorundadır. Açık söylemek gerekirse, açık bacaklar, açık göğüsler, çok dar bir giyimle ortaya çıkmış vücut hatları sima ile bir olmazlar. Üstad Hazretlerinin ifadesiyle, kadının, bacaklar gibi şer’an mahremlere de gösterilmesi caiz olmayan yerlerini açık saçık bırakması, süflî nefislere göre, gayet çirkin bir hissin uyanmasına sebebiyet verebilir. Çünkü mahremin siması mahremiyetten haber verir ve namahreme benzemez. Oysa meselâ açık bacak, mahrem ile mahrem olmayanlar arasında birdir. Çünkü burada mahremiyeti haber veren bir alâmet-i farika yoktur. Dolayısıyla süflî nefislerde hayvanî bir bakışı netice verebilir. Halbuki böyle bir bakış, tüyleri ürpertecek derecede insanlığın bitişi demektir.1

Üstad Hazretlerinin bu uyarılarını, evlerimizdeki giyim sınırımızda dikkate almakla yükümlüyüz. Çocuklarımıza ahlâken iyi örnek olmak, onların varlığını dikkate alarak giyim sınırımızı çizmek onların bize karşı sevgilerini ahlâk, edep ve şefkat çerçevesiyle sınırlı olarak besleyecek ve onların da gerek bu gün birbirlerine karşı, gerekse yarın evlendiklerinde kendi çocuklarına karşı giyim sınırlarını doğru belirlemelerinde yardımcı olacaktır.

Diğer yandan haya imandandır. Çocuklarımıza karşı da olsa hayalı olmak imanımızın güzelliklerindendir. Bunun hayrı vardır. şerri yoktur. Fakat hayayı ve utanmayı önemsememenin bilâkis şerri vardır, hayrı yoktur. Bir tek eşimize karşı utanmayı unutabiliriz. Bunda sakınca olmamakla beraber, aynı ortamda Allah’ın da bizi gördüğünü, meleklerin de bulunduğunu düşündüğümüzde, eşimizle baş başa iken bile haya hep önceliğimiz olmalıdır. Ki bu sünnettir.

Bu hükümler, yazın sıcak günlerinde evde bile sıkı sıkıya giyinmeyi bize emretmiyor şüphesiz. Evde rahat olabilir, rahat ve serin tutan, gerekirse ince penye türü tek kat şeyler giyebiliriz. Fakat açık saçık olmamaya, hiç olmazsa boyun ile dizler arasını açık tutmamaya özen göstermeliyiz.

Çocukların ergen çağda olması anne baba olarak bu prensipleri daha çok önemsememizi gerektirmekle beraber, ergen çağda olmayan, fakat aklı eren çocuklarımızı da bütün bütün yok saymamamız ve onları da büyük adam yerine koymamızda fayda vardır. Zaten onlara sorarsanız kendilerine hiç de küçük nazarıyla bakmıyorlar ve küçük nazarıyla bakılmasını istemiyorlar. Onlar kendilerini büyük görüyorlar.

Biz de onları büyük görelim. Ne kaybederiz? Unutmayalım; onlar—Allah ömür verirse—geleceğin büyükleridirler.

Süleyman KÖSMENE

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

2

14.07.2005, 01:27

Allah razı olsun güzel bir yazı ....
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

3

17.07.2005, 15:43

Allah razı olsun..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir