Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Alkan

Usta

  • Konuyu başlatan "Alkan"

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

1

09.06.2005, 08:47

Adnan Menderes Niçin Asıldı?

Adnan Menderes Niçin Asıldı?
Mehmet şevket Eygi

YAKIN tarihimizin en vahşî ve üzücü hadiselerinden biri de merhum Adnan Menderes’in ımralı adasında, iki bakanı ile birlikte asılmasıdır. O’nun idam edilmesinin zahirî gerekçesi Anayasa’yı ihlâl etmekti. Gerçekte böyle miydi?

şu anda elde yeterli delil yoktur ama onun asıl suçu şunlardı:

(1) Aslen Pembe olmakla birlikte, samimî olarak Müslümanlığa geçmek suçunu ve cinayetini işlemişti.

(2) Antalya’da ve ızmir’de “Türkiye Müslümandır ve Müslüman kalacaktır. ıslâmiyetin bütün icapları yerine getirilecektir” demiş olmasıydı. Bu söz militan, fanatik, aşırı Pembeleri deli etmişti. Bir başbakan nasıl böyle konuşabilirdi? “ıslâm’ın bütün icapları yerine getirilecektir” ne demekti? 1950-60 arasında yayınlanmış Pembe gazetelerini tarayınız. Menderes’e karşı ne korkunç ve dehşetli tepkiler gösterilmiş olduğunu görürsünüz.

(3) Menderes, sanırım 27 Mayıs ihtilalinden bir yıl önce Büyük Millet Meclisi çatısı altında Demokrat Parti Meclis grubunda milletvekillerine hitaben şöyle konuşmuştu: “Arkadaşlar, bu millet size vekâlet vermiştir. ısterseniz, Hilâfet’i bile geri getirebilirsiniz...” Bu söz bardağı taşırmış ve düşürülüp idam edilmesine yol açmıştır.

* Bilindiği gibi Pembeler, zâhiren ve resmen Müslüman görünürler ama Türklerden ve gerçek Müslümanlardan nefret ederler.
* Onlar Müslümanlara ve Türklere “Acı Soğan” derler.
* Onlar, nâdir istisnâlar dışında Türkler ve Müslümanlarla kız alıp vermezler.
* Pembelerin kendi aralarında birlik yoktur. Birkaç büyük kabileye ayrılmışlardır. Kimisi çok fanatiktir, kimisi nisbeten yumuşaktır.
* Renk vermeyerek ıslâmî faaliyetlerin, dinî hizmetlerin içine girenleri vardır. Bektaşî, Mevlevî, Rufaî şeyhi olan Pembeler vardır.
* Benim bildiğim, onların içinden sadece bir kişi, rüyasında Resûlullah Efendimizi görmüş, gerçekten dönmüş ve tarikat kademelerinde yükselerek hakikî şeyh olmuştur. Allah O’na rahmet eylesin.
* Yakın tarihimizde ıslâm’a, Müslümanlara, tarihî devamlılığa, millî kimlik ve kültüre aykırı ne kadar hareket varsa Pembeler tarafından planlanmış ve uygulanmıştır.
* Pembeler, Birinci Cihan Savaşı ve sonrası fâcialarda yetim kalmış Ermeni çocuklarını yetiştirmiş, kadrolaştırmış ve Müslümanlara karşı kullanmıştır.
* Pembeler, Müslümanlığın karşısına yeni bir din gibi menfi kavmiyetçiliği çıkartmışlardır.
* Her çeşit dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, dinde hafiflik, dini bozma ve Müslümanları şaşırtma hareketinin altında onlar vardır.
* Yakın tarihimizdeki bütün insan hakları ihlâlleri onların eseridir.

Başbakanlık Devlet Arşivi’nde bulunan Sultan Abdülaziz zamanına ait iki belgede, Selânik’te Pembelerin gizli bir şûra Evi bulunduğu açıklanmaktadır. Disiplinsizlik yapanlar, kendi dinlerine göre günah ve suç işleyenler burada sorguya çekiliyor, cezalandırılıyor, hapsediliyor, hattâ idam ediliyormuş.

* Pembeler, yakın tarihimizde olduğu gibi bugün de terör estirmekte, kasıp kavurmaktadır.
* Kendilerini ilerici, çağdaş, medenî gösteriyorlar...
* Alevî ve Bektaşî postuna bürünüyorlar. Gerçek Alevî ve Bektaşîleri tenzih ederiz. Onlar Allah’a, Hazret-i Muhammed’e, Hazret-i Ali’ye, Ehli Beyt’e bağlıdırlar. Onlar Kur’ân’ı hak kitap olarak kabul ederler. Onların Pembelerin dini ile bir ilgisi yoktur.
* Pembelerde bu ülke, bu halk, bu devlet üzerinde vesayet hakkına sahip oldukları inancı vardır.
* Onlar, bu ülkeyi babalarından, atalarından kendilerine miras kalmış olarak görürler.
* Onlar demokrasi demokrasi derler ama yakın tarihte ve şu anda yaptıkları şeyler, güttükleri siyaset demokrasiye taban tabana zıttır.
* Onlar din, inanç, vicdan hürriyeti vardır derler ama bu hürriyeti kısıtlamak için ellerinden geleni yaparlar.
* Onlar, “Müslüman olmak yasak değildir ama bizim istediğimiz kadarMüslüman olabilirsiniz.Daha ileriye giderseniz suç işlemiş olursunuz...” zihniyetine sahiptirler.
* Onlar tarihî, kültürel, sosyal kopukluk taraftarıdır.
* Onlar ıngiltere’de, ABD’de, Kanada’da, Batı Avrupa ülkelerinde, Japonya’da, bütün medenî ülkelerde Müslümanlara tanınan ve verilen hakları ve hürriyetleri Türkiye Müslümanlarına çok görürler.
* Onlar, gözlerimizin içine bakarak “Fransa’da başörtüsü yasaktır” yalanını savururlar. Pekâlâ bilirler ki, o ülkedeki bütün üniversitelerde, bütün özel okul ve kolejlerde, bütün katolik okullarında başörtüsü SERBESTTıR. Yasak sadece birkaç yıldan beri resmî liselerde uygulanmaktadır. O da, insan haklarına, eşitliğe, demokrasiye, medeniyete aykırıdır. Fransa’da Müslümanların özel ıslâm Lisesi açma hakları vardır ve nitekim böyle bir okulu da açmışlardır, şu anda faaliyettedir.
* Pembeler laiklik kavramını çarpıtmışlardır.
* Pembeler Türkiye’yi çok sevdiklerini iddia ederler. Onların sevgisi nasıl bir sevgidir? Bir mandıra sahibi mandırasını ve ineklerini elbette sever.
* Pembeler eşitlik ilkesinden bahs ederler, bütün vatandaşlar eşittir derler ama kendileri “Daha eşittir.”
* Pembelerin birinci prensibi gizliliktir. En korktukları şey açığa çıkmaktır.
* Pembeler halkı Türk-Kürt, Sünnî-Alevî, Sağcı-Solcu, Dinci-Laik, şucu-Bucu diye birbirine düşman ve karşı kamplara ayırıp, bunları birbirleriyle çarpıştırarak “Böl, parçala ve hükm et” düsturunu uygularlar.
* Pembeler, vatandaşların bir kısmına “ıç düşman... Tehdit ve Tehlike...” olarak bakarlar.
* Pembeler bu ülkenin, bu halkın, bu devletin servetini, gelirlerini haksız şekilde iktisap eder ve paylaşırlar.
* Pembeler kendi çocuklarını ülkenin ve dünyanın en büyük okullarında ve üniversitelerinde okutup yetiştirirler.
* Pembeler demokrasi taraftarıdır. Ama nasıl bir demokrasi? Göreceli bir demokrasi... Kuzeye doğru hızla yol alan bir gemide, teknenin burnundan güneye doğru yürümek hürriyeti vardır!
* Pembeler ıslâm’ın (ı)sine bile karşıdır, düşmandır.
* Dönmelerin, ileride gerektiği zaman başa geçirecekleri bir Halife adayları bile mevcuttur.
* Onlar, Müslüman halka karşı son sözlerini söylemişlerdir:
* “Seçimlerde yüzde doksan oy alsanız bile iktidar olamayacaksınız.”


<>Kaynak: Adnan Menderes Niçin Asıldı? Mehmet şevket Eygi, 21 Mayıs 2005, Milli Gazete

peki bu pembeler kim oluyor?
&quot;ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

2

10.06.2005, 12:16

Dehset verici.... :shock:
Islamiyet kildan ince kilictan keskindir...

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

3

10.06.2005, 17:22

Menderes'i Asan Hakim 9 parçaya bölünerek can verdi!


Siyasetçilere Yassıadayı hatırlatanlara eski TBMM Başkanı Cindoruk'tan uyarı geldi:"Gidin de Menderes'i asan adamların sonunu görün".....

TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, siyasetçilere Yassıada’yı hatırlatanların idam kararlarına imza atan Salim Başol’un akıbetinden ders alması gerektiğini söyledi.

Cindoruk, “Adnan Menderes bir kere öldü; ama Salim Başol bin kere öldü. Ne saygı gördü, ne sevgi, ne de itibarları oldu.” dedi. 1960’taki ihtilalden sonra DP’lileri yargılamak üzere ihdas edilen Yüksek Adalet Divanı’nın başkanlığını Salim Başol yaptı. Başol ismi, sanık sandalyesine oturtulan devlet adamlarını azarlayan ifadeleri ve “Sizi buraya tıkan kudret böyle istiyor.” sözüyle hafızalara kazındı. Dava sonucunda Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edilirken, aralarında Salim Başol’un da bulunduğu 6 yargıç Anayasa Mahkemesi üyeliğine terfi etti.

Hüsamettin Cindoruk, 27 Mayıs darbesinin ardından kurulan Yassıada Mahkemeleri’nde sanık olarak yargılanan dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes’in avukatlığını yaptı. ıhtilal mahkemesinin yakın tanıklarından olan Meclis eski Başkanı Cindoruk, darbenin açtığı yaraları Zaman’a anlattı. O dönemde genç bir avukat olan Cindoruk, Yassıada mahkemelerinin Türkiye’ye 27 Mayıs darbesinden daha fazla zarar verdiğini düşünüyor. Cindoruk’a göre bunun başlıca sorumlusu ise yargıç Salim Başol’du. Mahkemenin açıkça taraf tuttuğunu kaydeden Cindoruk, “ıhtilalciler ne diyorsa onu yapıyorlardı. Dava devam ederken darbeyi yapan Cemal Gürsel, Salim Başol’la iki kere görüştü. Tarafsız bir mahkeme başkanının bu darbeyi yapan cuntanın lideriyle görüşmesi olacak iş değil.” şeklinde konuştu. Bazı yargı mensupları ve akademisyenlerin siyasilere zaman zaman Yassıada’yı hatırlatmalarına tepki gösteren Cindoruk, darbenin kimseye yaramadığına işaret etti. ıhtilalcilerden çoğunun acı bir sonla bu dünyadan göçtüğünün altını çizen Cindoruk, “Kimisi 9 organı parçalanarak öldü. Açıkçası hiçbirine hayr etmedi o ihtilal. Çünkü parmaklarında kan izi vardı.” ifadelerini kullandı.


Kaynak
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

4

16.07.2010, 18:39


Hüsamettin Cindoruk, 27 Mayıs darbesinin ardından kurulan Yassıada Mahkemeleri’nde sanık olarak yargılanan dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes’in avukatlığını yaptı.

Bu malûmat yalan, hem de yıllardır dilden dile dolaşmış bir yalan..

Bu yalanı yayanlar işte Namık Gediğe de iftira atarak şehidliğini gölgelemek isteyenler..

Kim mi onlar..?

Millet partililer..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir