Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

08.01.2005, 11:12

Kadın dövme (!) hakkı konusunda bir araştırma

KADIN DÖVME HAKKI(!) KONUSUNDA BıR ARAşTIRMA

Islam, erkeğe karısını dövme hakkı(!) verir mi?

Önce bu konu ile ilgli görüşleri âyet ve hadisleri meallendirecek sonra da bunlarlâ ilgili mülâhazalarımızı arzetmeye çalışacağız.

1- Nisâ Suresinde, meâlen şöyle buyurulur: "Erkekler kadınlar üzerine kavvâm (muhâfiz, veliyyülemir, yönetici, gözetici, kayyûm) dırlar. Çünkü bir kere Allah onların bazısını bazısından üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından infak etmektedirler. Onun için, iyi kadınlar itaatkârdırlar. Allah'ın kendilerini saklaması yönüyle kendileri de gaybi muhâfaza ederler. Serkeşliklerinden (nüsûz) endişe ettiğiniz kadınlara gelince: Evvelâ kendilerine nâsihat edin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın, (kâr etmezse) dövün. Dinlerlerse incitmeye bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem onûn tarafından, bir hakem de bunun tarafından gönderin..." Âyetin geliş sebebi (sebeb-i nüzûlü) şudur: Ensâr'ın ileri gelenlerinden Sa'd b. Rabî'aya karşı, karısı Habîbe nüsûz göstermiş (serkeşlik ve dik kafalılık etmiş), o da ona bir tokat vurmuştu. Babası hemen kızını alıp Rasulüllah'a giderek şikâyet etmiş, Rasûlüllah (s.a.s.) da, "Mutlaka ondan kısas alırız." buyurmuşlardı. Bunun üzerine bu âyet geldi. Allah Rasûlü (s.a.s.)'de "Biz birşey yapmak istedik, Allah ise başka bir şey murad etti. şüphesiz hayır, Allah'ın diledigindedir." buyurdular.(bk. Elmalılı N/1350; Ibn Kesir N/256; Kurtubî V/168)

2- Rivâyete göre Hz. Eyyûb (a.s.) bir olay sebebiyle karısına yüz deynek vurmaya yemin etmişti de Allah (c.c.) ona şöyle vahyetti.(age VI/4101) "Eline bir deste (sap) al da onunla vur ki, yeminini bozmuş olmayasın..." (K. Sâd (38) 44) Konumuzla ilgili görülen âyetler bunlardır. Hadîslere gelince: 1- "Kadınlar hususunda Allah'tan (c.c) korkun. Çünkü siz onları Allah'ın emânıyla aldınız ve onları kendinize Allah'ın kelimesiyle helâl kıldınız. Döşeklerinize, sevmediğiniz bir kimseye ayak bastırmamaları sizin onlar üzerindeki hakkınızdır. Bunu yaparlarsa onları; zarar vermemek sârtıyla dövün. Onların sizin üzerinizdeki hakkıda, yiyeceklerini ve giyeceklerini, marûf şekilde vermenizdir..." (Müslim, hac 147) Hadis Rasûlüllah Efendimizin (s.a.s.) vedâ haccında irad buyurdukları hutbede geçen cümlelerden biridir. Kocalarının döşeklerine onların hoşlanmadığı kimselere ayak bastırmaları, yabancı erkekleri, ya da yakınları olsa dahi kocalarının hoşlanmadığı erkekleri eve alıp, kocaları yokken. onlarla sohbet etmeleri demektir, zinâ etmeleri değildir. Çünkü zinânın "had" cezâsı vardır ve bellidir.( bk. Davudoğlu VI/433)

2- "Sizden biriniz karısını köle döver gibi dövmesin. Sonra aynı günün akşamında beraber yatacaklardır..."( Buhârî, nikâh 93, tefsir, sûre (91) 1; Müslim, Cennet 49; Ibn Mâce, nikâh 51)

3- Rasûlüllah (s.a.s.) "Allah'ın kulları olan kadıncağızları dövmeyin!" buyurmuşlardı. Bir süre geçince, Ömer gelip, "Ey Allah'ın Rasûlü, kadınlar kocalarına karşı başkâldırdılar", diye şikâyette bulununca dövülmelerine izin verdi. Arkasından da pek çok kadın Rasûlüllah'ın hanımlarını çevirip kocalarını şikayette bulundular. Bunun üzerine Allah Rasûlü: "Bir çok kadın Muhammed'in ev halkına gelip kocalarını (dayak yüzünden) şikâyet etmişler. Bu kocalar sizin iyileriniz değillerdir." buyurdu.( Ebu Davud, nikah (N/245); Ibn Mâce, nikâh 51)

4- Âişe vâlidemiz dediler ki: "Allah Rasûlü, ne bir hizmetçisine bir tokat vurdu, ne de bir karısına..."( Ibn Mâce, nikâh 51)

5- Kâsım b. Muhammed'in nakline göre: "Rasûlüllah kadınları dövmeyi yasakladı. Bunun üzerine dediler ki, "Ey Allah'ın Rasûlü, kadınlar işi azıttılar." O da: "Öyleyse dövün ama; kötü olanlarınızdan başkası da dövmez." buyurdular: (el-Hâzimî, el-itibâr 142; Burhanuddîn el-Câberî, Rusûhul-ahbâr 232) Bu hadisle anlatılan olay, üçüncü hadisle anlatılan olayın değişik ifadelerle nakledilmesinden başka bir şey olmamalıdır.

6- Habibe bt. Sehl, Sâbit b. Kays b. Semmâs'ın nikâhında idi. Sâbit ona vurdu ve bir tarafını kırdı. Habibe gelip durumu Allah Rasulüne anlattı.

O da Sâbit'i çağırdı ve "bir miktar malını al ve ondan ayrıl." buyurdu. Sâbit: "Bu uygun olur mu, ey Allah'ın Rasulü?" diye sordu. "Evet olur." cevabını aldı. Sâbit:"Ben ona iki bahçe mehir olarak vermiştim, şu anda da onlar elinde" dedi. Allah Râsulü; "O halde onları al ve ondan ayrıl." buyurdu. O da öyle yaptı.(Ebû Dâvûd, No: 2228; Ibn Kayy im, Zâdü'1-Mead V/189)

Konuyla ilgili belli başlı naslar bunlardır. şimdi bunlarla ilgili değerlendirmelerimize ve mutâlâalarımıza geçebiliriz.

Önce başta mealini verdiğimiz âyetlerle ilgili bazı noktalara işaret etmekle işe başlayalım:Erkeklerin "kavvâm" (hakim, idareci, kayyum) olmasına iki sebep gösteriliyor: Bunlardan birisi vehbî (Allah vergisi) dir ki, "Insanların bazısını-diğerlerine üstün kılması" cümlesiyle ifade edilmiştir. Ancak bu ifade öyle ince bir güzelliğe sahiptir ki, en azından ev reisliği konusunda erkeklerin üstünlüğüne işaret etmekle beraber, açıkça "erkekleri kadınlara üstün kıldığı için" denmemiş de, "Insanların bazısını bazısına üstün kıldığı için" buyurularak, üstünlük her bakımdan (mutlak manada) erkeklere verilmemiş, böylece kadının da erkekte bulunmayan bazı meziyetlere sahip olmakla, ondan üstün olabileceği yönlerinin bulunabileceğine işaret edilmiştir.(Elmalılı N/ 1348-19) Bu vehbî (Allah vergisi) olan sebepte, yani idarecilik kabiliyetinde nâdir de olsa bazı kadınlar kocalarından daha başarılı olabilirler. Bu durumda ikinci ve kesbî (iş sahasında, cinsiyete dayalı rolle ilgili) olan sebep yine erkeklerin "kavvâm" olmasını gerektiriyor ki, bu, ev için harcama yapma, dolayısıyla kazanma sorumluluğunun erkeğe yüklenmiş olmasıdır. Bu erkeğin "kavvâm" oluşunun kesbî (kendisinin oluşturduğu) sebebidir. Elmalılı Merhumun ifadesi ile, "şu halde, eşinin hakkını yerine getirmeyen, kadın malına göz diken ve harcama (infak) görevini yapmayan ve ailenin ırz ve namusunu korumayan erkekler "ricâl= kâmil erkekler" den sayılmazlar"(age. N/1350) dolayısı ile dövme izni verilen erkeklerden olamazlar. Kurtubî de aynı şeyi söyler: "Erkekler, mallarından harcamaları sebebiyle..." cümlesinden âlimler şunu anlamışlardır: Erkek, kadının nafakasını temin edemezse."kavvâm" olma yetkisini kaybeder: Erkek "kavvâm" olamayınca da kadın için, nikâhı fesih hakkıdoğar, (bk. Kurtubî V/169. Ancak bu, Mâlikî ve şâfiîlerin görüşüdür. Hanefiler ise fesih olmayacağı görüşündedirler. (Aynı yer)) der.

Ikinci anahtar kelime "nüsûz" kavramıdır. "Nüsûz" .kelimesinin kökündeki "yükseklik" ânlamından hareketle; baş kaldırma, isyan, hukukunu tanımama, eşlerden her birinin diğerini ikrah etmesi gibi manalara gelir. (bk. Kurtubî V/ 170-171; Elmalılı N/1351; Ibn Kesîr N/257) şu halde bu âyetle kendisine dövme hakkı verilen erkek "kavvâm" olabilme vasfına sahip "kâmil erkek" (bk. Elmalılı, agk.) tir ve dövülmesine müsaade edilen de kadın değil, "nâsize" dir: Zâten âyet-i kerîmenin devamından da anlaşılacağı üzere, artık durum o kerteye gelmiştir ki "sikak" tan, yani evliliğin parçalanmasından endişe edilmektedir. Bir başka ifade ile; bu noktada ya "kâmil racul" olan erkeğe, işi yuvanın yıkılması kertesine geçiren "nâsize"ye, karakol komiseri gibi küçük bir ceza uygulama yetkisi verilip, mesele dallandırılmadan, âilenin parçalanmaması için en son ihtimale de başvurulacak, ya da her türlü sosyal, psikolojik ve ekonomik zararına rağmen derhal yuvanın yıkılmasına müsaade edilecektir. Âyet birinci yolu tavsiye etmektedir. Bunda aynı zamanda âile sırlarının mahkemelerde fâs olmaması hikmeti de söz konusudur.Naslardan sonra bunlar da naslarla ilgili bazı noktalara işaretlerdir. şimdi de işin felsefesine geçebiliriz:

1- Önce Islâm kadın dövme meselesini ihdas etmemiş, aksine pek çok yönden. bunu önlemeye çalışmıştır. Hanımının gözünü şişiren, kolunu, kafasını kıran, mahkemeye intikal ettirilirse, eş (yaralama bedeli) öder, diyet öder, ya da kısas olunur. Kadın ona Allah'ın bir emanetidir ve Rasûlüllah (s.a.s.) "AIlah'ın kızcağızları" tabir ettiği kadınların dövülmemesini istemiştir. Müslümaların en büyük örneği olarak kendisi hiç dövmemiştir; kadınlarını dövenlerin iyi müslümanlar olmadıklarını haber vermiştir. Hiç bir hukuk sisteminin, jandarmasının sokamadığı dört duvar arasında, yani âilede, güçlü olanın kafası kızdığında ezebileceklerini ezmesine bu ölçüde mâni olabilecek bir müeyyide yoktur. Gazâplanıp karısını dövme noktasına geldiği halde, sırf müslüman olduğu ve Rasûlüllah'ın bu tavsiyelerini düşündüğü için karısını dövmeyen pek çok insân vardır ama, Insan Hakları Dernegi ya da Feminizm öyle istiyor, diye karısını dövmekten vazgeçen birisinin olacağını sanmıyoruz. Çünkü mer'î kanunların ulaşamadığı yerlerdeki zulümleri, eğitim de, medeniyet de önleyemez. Zavallı şirin Tekeli, yukarıda söz konusu edilen âyetle ilgili olarak : "Bu bin yıldan eski klasik metni ayrıca yorumlamaya herhalde hiç gerek yok"(S. Tekeli Kadınlar Için s. 410) diyor ama,"yapılan kısmî araştırmalar, kadının sosyo -ekonomik düzey , eğitim vb. den bağımsız olarak hemen her durumda dayak yiyebildiğini ortaya koyuyor."(age. s. 403) demekten de kendini alamıyor. Keşke müslüman âileleri de tanıma fırsatı bulabilselerdi.

Eşini Gıybet Etmek

Bir araya geldiklerinde hanımların, ailesinden, eşlerinin iyi ve kötü yönlerinden bahsetmeleri uygun olur mu?

Bu sorumuzla ilgili olarak hadîs kitaplarımızda çok ilginç bir ömek vardır. Âişe Vâlidemiz, oturup kocalarının herşeyini birbirlerine anlatma sözü veren onbir kadının konuşmalarını hikâye eder. Içlerinden birisi kocanın kendine yaptığı iyilikleri anlatmıştır. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) Âişe Vâlidemize: "Işte ben de sana göre öyleyim" buyurmuşlardır.( Buhârî, nikâh 82; Müslim, fedâil 92;) O kadınlar, birbirlerine kocalarını vasfetmekle kötü etmişlerdir, dememişlerdir. Gerçi o kadınlar Islâm'dan önceki kadınlarmış, ve kim oldukları da belli değilmiş. Her neyse, bu uzun hadiste kadınların bu huyunun kötülügünden söz edilmiyor. Ama böyle olması elbette bunun iyi olduğunu da göstermez: Kur'an-ı Kerim'de kadınlar için: "Onlar size bir elbise, siz de onlara bir elbisesiniz..."(K. Bakara (2) 287) buyurulur. Bunun bir anlamı da; karı ile kocadan her birinin, aralarında cereyan eden şeyleri başka insarlardan gizlemesidir.( bk. Taberî N/163) Yani her biri diğeri için, başkalarının görmesini ve duymasını istemediği yönlerine bir örtü olmalıdır. Sonra gıybette karı ile koca istisna edilmemiş ve "din kardeşinin, gıyabında söylenen ve duyduğunda hoşlanmayacağı her şey gıybettir." buyrulmuş ve kötülenmiştir. Buna göre böylece kocanında gıybeti yapılmış olur. Bir hadîs-i şerifte: "Kıyamet gününde Allah indinde emanete hiyanetin en büyüklerinden biri, karı-koca birbiriyle haşır-neşir olduktan sonra kocanın karısının sırını yaymasıdır." buyurulur.(Müslim, nikâh 123,124) Karının kocanın sırrını yayması da elbette bundan hafif olmaz: Bir başka hadîs-i şerifte: "Kadın kadınla (bir elbise içerisinde) cilt cilde gelmesinler, çünkü gider onu kocasına vasfeder; o da sanki ona bakıyor gibi olur." denir:(Buhârî, nikâh (son kısımlar)) Sebep, karı ile koca arasına fıtne girmesi, kocanın diğer kadını düşünüp, kendi karısındân soğuma ihtimalinin bulunmasıdır.(bk. aynî XVI/423) Râsûlüllah Efendimiz bir hadislerinde de kadınlâra: "Cehennem ehlinin çoğunun sizlerden olduğunu gördüm, çünkü siz çok lânet okur ve kocanızın iyiliklerine karşı nankörlük edersiniz... Aman, siz çok sadaka verin..." buyurmuşlardır.(Buhârî, hayz 9; Müslim, imân 132) Demek ki, kadınların oturup kocalarını çekiştirmeleri, onların hep kötü yönlerini dillerine dolamaları çirkin birer davranıştır.

Kısaca:

l- Kadınların başkalarına, kocasıyla kendi ârasındaki her türlü cinsel davranışları gerek yokken söz etmesi çirkindir, hafifliktir ve belki de bir cinsel sapma ve hastalık belirtisidir.

2- Kocanın cinsel ilişkiler dışındaki iyi yönlerini, övünme biçiminde olmaksızın dile getirmesinde mahzur yoktur.

3- Karı-kocanın, başka kadın ve erkekleri, vücut güzellikleriyle birbirlerine vasfetmeleri çirkindir. Başkalarının da avret yerlerini arkadaşlarına gösterip buna imkân vermemeleri gerekir.

Kocanın Malından Sadaka

Kadın, kocanın izni olmadan onun malından sadaka, hediye, hibe vb. şeyler verebilir mi? Her defasında izin almak zorunda mıdır?

Allah Rasulü Efendimiz (s.a.s.) buyururlar ki:

"Kadın kocanın evinden birşey tasadduk ederse (sadaka verirse) kendisi bir ecir, bir o kadar da kocası ve bir o kadar da hizmetçi alır ve hiç biri diğerinin sevabından bir şey eksiltmez. Koca bu sevâbı o şeyi kazandığı için, kadın da hayırda harcadığı (infak) için haketmiştir"( Ebû Dâvûd, buyû 84; Nesâî, zekât 57)

Mekke'nin fethinin ardından yaptığı konuşmada da şöyle buyurmuştur: "Hiç bir kadının, kocanın izni olmaksızın bir atiyye (bahşiş, hediye) vermesi câiz değildir." (Nesâi, zekât 58)Ibn Mâce'deki rivayetinde: "Kocası ondan sorumlu olduğu sürece hiç bir kadının kocanın malından, ondan izinsiz vermesi câiz olmaz."(Nesâi, zekât 58) denir. Bir defasında Kâ'b'ın karısı Allah Rasûlüne bir mücevher getirmiş ve "ben bunu tasadduk ettim." demişti. Bunun üzerine Allah Rasullü: "kadının, kocasından izinsiz onun malından vermesi câiz olmaz. Sen Ka'b'dan izin aldın mı?" diye sordu. O da, "evet", dedi, ama Allah Rasulü adam gönderip Kâ'b'a yine de sordurdu: Onun da, "evet", demesi üzerine Hayra'nın tasaddukunu kabul etti.(agk. (zayıf isnadla)Fıkıhçılar her konuda olduğu gibi, bu konudaki nasları da (hadisleri) toptan göz önünde bulundurmuşlar ve ona göre hüküm çıkarmışlardır. Buna göre:

1- Benim malımdan kimseye bir kuruş vermeyeceksin, diyen (cimri) kocanın malından karısı hiç bir şey tasadduk edemez. Nitekim kadın da kocasına böyle söylemiş olsa, o da onun malından birşey veremez., Verirlerse haram işlemiş ve günah almış olurlar.

2- Koca herhangi birşey söylememiş olsa, karısı onun malından âdeten hediye ve sadaka verilmeyecek kadar çok ve değerli bir şeyi, izin âlmadan yine veremez.

3- Koca, karısına: "Benim malımdan, istediğin zaman, istediğin kimseye, istediğin kadar verebilirsin." gibi genel bir izin vermişse kadın da bu konuda serbest olmuş olur. Artık her defasında izin almasına gerek kalmaz.

4- Koca, karısına bu konuda birşey söylememişse, kadın da, kocanın cimri olmadığını biliyorsa, örfen ve âdeten verilmesi normal sayılan ufak tefek para ve eşyayı onun malından verebilir. Işte bu durumda sevap her ikisine de gider.

5- Kocası hiç bir şey söylememiş olsa, ancak verdiği duyduğu zaman kızacağını bildiği şeyleri, ona sormadan veremez. Imam Nevevi meseleyi böyle açıkladığı gibi(Nevevi'nin görüşleri için bk. Suyûtî, Zehru'r-rubâ-ale'1-müctebâ (Sü- nenü'n-Nesâî) V/50), Hanefi fıkıhçılarının görüşü de böyledir.(Hidâye (Fethu'l-Kadîr ile) IX/292; Akkirmânî, Serhu'1-erbâin 185)

Kaynak
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

2

08.01.2005, 16:02

!

Hakikaten çok ama çok hassas bir konu!..
Ve ince....
Kimileri işine geldiği gibi algılasa da bu konuyu, işte herşey ortada...
Keyfî muamele yok... ıslamın hükümlerini öne sürüp 'keyfî yaptırım' da yok..
'Dövmek' nasıl bir 'hak' ola ki!?!!

Dua ile...
I belive in you belive in we believe in LA ıLAHE ıLLALLAH, LA ıLAHE ıLLALLAH!

(Cahit Zarifoğlu)

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

3

08.01.2005, 20:26

Dövmek aciz erkeklerin işidir. ıradesini kullanamayan erkekler dövme yoluna gider.

Halbuki dövmek yerine yapılabilecek çok şey var. Suratını asma, mecbur olmadan konuşmama, yatakları ayırma, iltifatta bulunmama, kendi yemeğini kendin yapıp kendi başına yeme, kendi ütünü kendin yapmak gibi ona muhtaç olmadığını ima eder tarzda hareketlerde bulunma, erkenden yatıp tek kelime etmeme, eş konuşurken pek fazla oralı olmama gibi...

Dayağa ne hacet, di mi yani. :mrgreen:

Ama şu da bir gerçek ki aile toplumun temelidir. Sağlam bir toplum için , sağlam bir aile, sağlam bir aile için de eşler arasında sağlam bi iletişim gereklidir. Bunun işin kadının itaatkar, erkeğin de merhametli ve adaletli olması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca Allah tüm aileleri fitneci 3. şahıslardan muhafaza eylesin.

Saygılarımla...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

4

08.01.2005, 21:44

Alıntı sahibi ""Risale Okuyorum""

Allah tüm aileleri fitneci 3. şahıslardan muhafaza eylesin.

amin :)
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

5

08.01.2005, 22:17

Dövülene değil dövene acıyacaksın çünkü konuşmasını bilemediği için yola başvurmuştur

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

6

08.01.2005, 22:37

Cihan kardes

O dediklerinizin herbiri irade ister... :)

Demekki kolay olan dovmek ki erkekler ona siginiyorlar.... Allah bizleri iradeli kullarindan eylesin....

bir de :) ben hic evlenmedim de bu yuzden bacilarin tarafini tutuyor gozukebilirim bu hususlarda.. Bu yuzden hakli olarak obur tarafa biraz geciyorum ve soruyorum: "Evlilikte kadinin yapmasi gereken bazi seyler var. Sorumluluklar. Mesela hadisi serif diyor ki:

Irak taraflarına gidip gelen bir sahâbî orada insanların, saygı göstermek için üst yöneticilere secde ettiklerini görmüş, Hz. Peygamber'in (s.a.) buna onlardan daha layık olduğunu düşünmüş, dönünce bu düşüncesini Peygamberimize açmıştı, şöyle buyurdular:
- Ben vefat ettikten sonra kabrimin yanından geçsen ona secde eder misin?
- Hayır.
- Öyleyse (yaşarken de ölümlü olduğu bilinen insanlara) secde etmeyin. Eğer bir kimseye secde edilmesini emredecek olsaydım, Allah, kadınlara karşı erkeğe bir hak verdiği için ona secde etmelerini emrederdim. (Ebû Dâvûd, Nikah, 40; şerhi Avnu'l-Ma'bûd, 6/177; Tirmizî, Radâ', 10)


Simdi bu hadisi tartisalim diye koymadim buraya. Ama Hayrettin Karaman hoca bunun muteber bir hadis oldugunu soyluyor.Bu sadece bir ornek hadis.

Iste bu itaat kavrami bugun bayanlarda ne kadar var. Ve de itaatten anlamamiz gereken nedir?

Bacilarimiz kendileri bu hadiste anlatilmak isteneni anlamakla mukellefler. Cunku bu onlara bir emir. Iyi bir koca karisi o kadar itaatkar olmasa da sabreder. Bu yuzden hadisin tam manasini bilmese de birsey kaybetmez. Lakin kadin eger Allah karsisinda bu sorumluluktan hesap sorulursa(ki bir hak mevzu bahis hadiste) o kaybeder. Bense esimin kaybetmesini istemem boyle bir mesele yuzunden.

Onemli nokta da su: Burda ne olursa olsun, hesap gunu kisiler birbirinden haklarini isterler- velev ki samimi bir helallesme olmus olsun- .Bunda koca ile karisi ayri degildir. Haklari varsa alirlar. Bense esimin benim yuzumden cehennem azabini tatmasini istemem...

hurmetler ve baki selamlar.
BArish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

7

08.01.2005, 23:53

muhterem barish;

Dünyada helalleşse de bu sahih olmayıp, fasid olabilir, ahirette de helalleşmek lazım gelebilir mi diyorsun?

Ben vefat etmeden "hanım Allah senden razı olsun, hakkım helaldir" desem her ne kadar bana eziyet etmiş olsa -ben hakkımdan dünyada vazgeçmiş olduğum halde- zorla hakkım ondan alınıp bana mı verilecek?

Bu ictihadın delili, senedi, mesnedi nedir? Ehl-i sünnet alimlerinin böyle bir beyanı mı var?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

8

09.01.2005, 02:57

Agir bir konuya el attik. Allah sonunu hayr etsin.Amin.

Hadisi Serif te ki , bir hak verdigi icin, lafzini hic duymamistim simdiye kadar. Velev ki öyle oldugunu kabul ediyoruz, yine de cümle yapisinda OLSAYDIM ...EMREDERDIM kelimeleride cümlenin ifadesini degistiriyor. Erkekler hep bu hadisi Serif kullanirlar üstünlük veya tasarruf haklarini hatirlatmak icin. Ama hakiki manada öyle bir tasarruf oldugunu kim iddia eder? Olsaydim.....emrederdim! Olmamis ...ve emretmemis. :roll:

Not:Kayitsiz sartsiz itaat varmi dinimizde ?

Daha yazicaktim ama evvela diger kardeslerinde beyanatlarini merakla bekliyorum , hayirli müzakareler :wink:

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

9

09.01.2005, 08:41

Abdulkadir Kardes

Ben orada "helallesmekler bundan harictir" demek istedim. Ama ya ben "velev ki" kelimesini yanlis anladim- ki bu buyuk ihtimal- ya da sen yanlis anladin- bu durumda da beni Allah affetsin cunku senin yanlis anlamana sebep verdim-. Bu yuzden bu konuda delil getirmeyecegim cunku seninle ayni gorusteyiz :)

SemiNur Baci:

Bu hadisi one surerken gayem hadi bakalim "itaat edin" demek degildi. Hatta orada bir yerde bu ve benzeri hadislerin manasini nefsini karistirmadan arastirmanin birinci derecede bacilarimiza dustugunu soylemeye calistim. Ne demek istiyordu Efendimiz SAV orada. Evet birinci gaye zaten kula secdenin yanlis oldugunu gostermekti. Ama orada bir ders daha vardi. Kanaati acizanemce bu dersin ne oldugunu bacilarimiz kendileri iyi bir kul ve es olmak icin (ki hadisi serifler bunlari cok birbirine bagliyor iki cinsiyet icinde) anlamali. Derinlemesine tetkik etmeli. Ayni sey erkekleri de ilgilendiriyor. Mesela kadina karsi hilm ve sefkat ile mukabele etmeyi tavsiye eden o kadar cok hadis varki, bunlarin yaninda "dayak" hadisleri deryada katre kalir. Biz erkeklerin de bu konulara kafa yormamiz gerekiyor.
=================================
Cok yuvalar ya yikiliyor ya da zindan oluyor iki tarafa da. Bu taraflarin icinde de cok dindar - ve hatta Nur sakirdi- insanlar var. Bosanma ise kanaati acizanemce su dunyada Islamin ve de daha ince elersek Nur talebelerinin set olmasi gereken bir musibet durumunu almis. Simdi Nur talebelerinin evlilikleri huzurlu degilse nasil bunu saglayacaklar.....

H.Efendinin muhtesem bir sozu vardi:

"Eger su insanlar(dunyadaki ve hassaten batidaki insanlari kastediyor) hakiki manada bir Islam ailesi gorse yeter de artar" diyor.

Ben de soruyorum:

"ACaba evlilik ici tavirlarimiz ile kac tane insanin imana gelmesini engelledik? Kac tane katlimiz var bu yolla?" .

Hadi ben bekarim onun icin bekar sorusu sorayim:

" Iffetimizi ya da edebimizi koruyamayip bu tavrimizla kac tane insani katlettik?"

hurmetler ve baki selamlar
BArish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

10

09.01.2005, 13:59

velev ولو : Eğer, gerçi. Her ne kadar. Da. Hatta, ister, isterse.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

11

09.01.2005, 14:08

barish;
bu suali şerh eder misin :) ?

Alıntı

" Iffetimizi ya da edebimizi koruyamayip bu tavrimizla kac tane insani katlettik?"


Alıntı

Not:Kayitsiz sartsiz itaat varmi dinimizde ?

Allah ve Resulünün yasak olduğunu beyan ettiklerinde olmasa gerek.Allahu a'lem bissavab.


Ben de şöyle diyeyim;
1-Yetkinin arttığı yerde sorumluluk artmaz mı?
2-"Bir kavmin efendisi ona hizmet edendir" dersek bize verilen bu fazla yetki bizi daha çok hizmete sevk etmez mi?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

12

09.01.2005, 15:31

sizi ve bizi gozler izliyor. Hangi gozler izliyor:

Sayilabilir coklari ama iclerinden bir kisim var ki biz onlara "HAKIKATI ARAYAN GOZLER" diyoruz. Cunku coklari var. Cevrelerinde hakikat gamzeden yuzler, hakki konusan gozler istiyor. Bildigim su ki onlar icin sozler sonra geliyor. Inanin bana bu soyledigim kesim hakikat dolu sozleri arayan kulaklara gore cok daha fazla.

Islamda kadin dersek: "Siz kadininiza zulmediyor, dovuyorsunuz" diyor. Bu yanlistir ve Islamda kadinin yeri azizdir diye en ince yerlerine kadar izah etmeye calisiyorsunuz. Mukemmel soru geliyor arkasindan, sizin sozlerinizi boslukta birakan: "Peki neden cogu musluman benim dedigi gibi" diyor.

Adalet diyorsun, adam sana musluman cografyadaki adalet kavramini tokat gibi gosteriyor...Terorist din diyorlar Islam icin diyor.

Simdi burada bahsimiz zaten gayesi kendini ustun gormek ve gostermek olan insanlar degil. Burda samimi bicimde arayan insanlardan bahsediyoruz. Adam Kur'ani aliyor eline. Muhtesem ama bircok yerde aklina onun kafasini bulandiran meselelerle ilgili seyler takiliyor. Cunku onlar hem kulturel olarak, hem de bizim tavirlarimiz yuzunden kotu gorunuyor ona.

Hakikaten adamin sozleri soyle diyor:: "Bana hal gerek, sen hala kal ediyorsun."

Muhtesem bir sozu var Amerikalilarin: "Action talks" diyorlar.

Bunun bizcesini soyleyelim: "Siz hareket ve tavirlarinizla, samimi ve ihlasli musluman oldugunuz gun ben de sizlerin pesine takilmaya hazirim"

Ustadi tarif ediyorlar. Diyorlarki Namaza durdumu baska bir aleme giderdi. Orda oyle bir mahviyet hali alirdiki sanirdiniz onun kadar aciz, fakir, zelil yok. Sanirdiniz ki onun kadar gunahkari yok. Kendini oyle goruyor mubarek. Boynunu nefsin hortumunu buker gibi bir bukerdi ki sasardiniz. SAdece Namazi bile coklarinin onu takibine vesile oldu... Oysa o namazi baskalarini etkilemek icin degil, Rabbine iltica etmek icin kiliyordu. Insanlar onun agzindan cikan Nurlar'i daha duymadan onun etki alanina giriveriyordu. Uzerine hal ile ortusen seker serbet bir kal ekleniyor ve de ortaya cok leziz, kokusu ile tadi ile insanlari etkileyen bir helva cikiyordu. Insanlar bu hal-ve-kal helvasini yemek icin siraya giriyordu.

Eskiler "kac kisini imanini kurtardin?" diye degil, "Kac kisinin katili oldun?" diye sorarlarmis birbirlerine.

Sanirim bu sozler o soruyu aciyor. Ben yeniden sorayim ayni soruyu:

" Iffetimizi ve ya edebimizi koruyamayarak kac kisiyi katlettik?"

hurmetler
BArish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

13

09.01.2005, 18:30

Hani edebi anladık, peki iffetle nasıl katil oluyoruz? Yine anladığımın dışında bir lügât mı söz konusu?

yoksa ?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

14

10.01.2005, 19:48

iffet ne demek?
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

15

11.01.2005, 00:19

ıffet diyince namus, cinsiyetle ilgili meseleler aklıma geliyor.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

16

11.01.2005, 02:06

peki simdi sana bir tarif

iffetsiz bir adam olsan. Cevrendekilere anlattigin seyler etki eder mi? Sana karsi kac kisinin itimadi olur?

Bulundugun cevrede manyetik bir etki alani olusmasinda en onemli bir etkendir iffetli olmak. Kisi gozunu kaldirip yan gozle bakmazsa yanindaki adamin karisina ve ya ayni ofsi paylastigi bayana vs vs bunlar dikkat ceker. Hele cogu evliliklerin iffetsizlikten ya hic baslamadigi ya da bittigi su dunyamizda bugun iffeti insanlara ogreten iffetli insanlara ihtiyac herzamankinden coktur.

Ornek mi istersiniz?

Bizim kardeslerimizden birisi doktora yapiyor. TEz hocasi bir bayan. Hocasi bir gun tez konularini tartismak icin evine davet ediyor. Evde konusurken kadin bir anda sarkintilik yapmaa basliyor. Sonuc ne mi? Bizim arkadas kendisini camdan atiyor can havliyle. Kadin hastaneye geliyor sonra. Orada ondan ozur diledikten sonra ekliyor: "Sendeki bu hal kesinlikle inancindan geliyor. Baskasi olsa bu firsattan istifade ederdi. Ama sen kendi canin pahasina kendini camdan attin. Ben de musluman olmak istiyorum."

Ya da baska ornek mi ararsiniz?

Kac defadir ki bir bayanin iffeti karsisinda ona hayran olan baska bir musluman olmayan erkek musluman olmustur. Cunku cevresinde bulamadigi karsi cinse olan guveni onda bulmus ve de musluman olmaya karar vermistir. Hem de bayan hic onu zorlamadan. Hemen arkadan da cogunlukta ona evlenme teklif etmistir. Cunku anlamistirki onunla beraber olmasinin baska yolu yok. (Bu bahisle ilgili sadece evlenmek icin musluman olan erkekler biliyorum. onlar bahsimiz disindadir)

Ya da

Kendisi onu suzdugu ve ona goz koydugu halde kasini kaldirip ona bakmayan bir erkegin bu tavri karsisinda ondaki bu iffetli hal yuzunden musluman olan bayanlar mi ornek verelim

daha neler neler?

Dahasi isin manevi boyutu var.Her gunahin kendisine gore bir kokusu vardir(bunu ben soylemiyorum) ve de kisinin de manyetik bir alani olusur. Buyuklerde bir buna mehabet deriz. Hekikaten huzurlarina cikinca bir farkli saygi hissedersiniz. Gunah bu manyetismayi ve de kisinin imaninin etrafa sactigi itirvari kokulari kat'eder. O yuzden kisinin etkisini azaltir Allah. Simdi iffetsizlik gunahtir. Bu bile yeter....
hurmetler
BArish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

17

11.01.2005, 06:56

Allah razı olsun, şimdi daha iyi anladım,
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

18

11.01.2005, 23:59

selamün aleyküm

iffetsizlikle baskasinin katledilmesini Metin Karabasoglu "Kuran Okumalari 1" de cok veciz bir sekilde dile getirmis:

"Erkekler imani bir suura erisip gözünü haramdan korudugunda, hangi kadin acilip sacilarak sokaga cikar?
Onun sokaga o vaziyette cikisinin ardindaki dürtü, gözünü haramdan korumayan erkekler tarafindan zinetlerine bakilmasi degil midir? demek mü'min erkekler gözlerini haramdan korudugunda, kadinlarin acilip sacilmasi yolunda en temelli adimda atilmis olmaktadir.
Bu bakimdan, tesettür emrinin "mü'min erkeklerin gözünü haramdan sakinmasini emreden ayetin ARDINDAN gelmesi, elbette manidardir"

itaat konusunada kisa deginmeK istiyorum.
kadinalrin emredilen itaattan uzaklasmalarinin bir sebebi her iki cinsiyetinde fitratrarinin bozulmasindan dolayi olabilir.
Erkekler kadinlasmis,
kadinlar ise malesef erkeklesmis bir asirda yasiyoruz.

Vslm
Sefine 1989

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

19

12.01.2005, 00:42

kardesim,
zaten yorumunuza katilmakla birlikte iddiamiz da bu. yani:

nur yolunun su yada bu sekilde yolcusu olmaya calisanlar kesinlikle bu bahsi gecen sorunlara gogus germeye calismalidir ki gelecek saglikli bir nesil yetissin.

inanalim ve de inaninizki eger bizler kultur muslumanligindan kurtulabilirsek o zaman cevremizde etkimiz de artar. Ama once bizler inadigimiz seyleri bizlerden oncekilerden tevarusle aldiigimizi ve de bunlari daha kendi malimiz yapamadigimizi aci da olsa kabul etmek zorundayiz. Sonra da bunlari nasil sahiplenip kendi malimiz yapabiliriz sorusuna cevap bulmak zorundayiz.

hurmetler
Barish

not: Dogrusunu soylemek gerekirse Kultur muslumani oldugunu anlamak zor olmamakla beraber, bunun yerine kendimize ait bir muslumanligi getirmenin bir binayi yikip(yikmak yanlis. Belki en ufak parcalarina dikkatli bicimde ayirmak demeli. Cunku o parcalarin cogu yeniden kullanilacak) yeniden kurmak kadar zor oldugunu zannediyorum. Lakin bunu tugla tugla yapmaliyiz.
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

20

12.01.2005, 12:10

Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların, aile mahremiyetinizi sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru bir şekilde her türlü giyim ve yiyimlerini temin etmenizdir.

F. Kadın Hakları

Kadınlara tarihin ilk dönemlerinden beri sosyal hayatta hiçbir hak verilmemiştir. ılk dönemlerde Hint medeniyetinde kadınların yılan ve akreplerden daha kötü olduğuna dair anayasalarında madde vardı. Antik Yunan'da veya Roma Medeniyeti'nde kadınların sırf erkeğe hizmet eden bir köle olduğu, erkeklerin ise kadınları istediği şekilde kullandığına dair uygulamaların olduğunu görmekteyiz. Cahiliye döneminde de durum bundan pek farklı değildi. Kadınlar bir meta olarak kullanılmakta, sosyal hayatta hiçbir hak talep edememekte, kız çocukları diri diri toprağa gömülmekte idi. Böyle bir anlayışın hakim olduğu Arap coğrafyasına inen ıslam Dini kadınlara haklarını vermiştir. Zira Veda Hutbesi'nde 'Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onlarında sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların, aile mahremiyetinizi sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınlarında sizin üzerinizdeki hakları, meşru bir şekilde her türlü giyim ve yiyimlerini temin etmenizdir.' buyurulmuştur. ışte Hz. Peygamber ailenin bir kanadını oluşturan kadının haklarının çiğnenmesinden endişe ettiği için, hakların gözetilmesini ve çiğnendiği takdirde, Allah'tan gelebilecek cezadan sakınılmasını tavsiye etmiş ve kadınların Allah'ın bir emaneti olduğunu, yani emanete hıyanet etmemeyi; hakkı ne ise onu vermeyi belirtmiştir.

H.z Muhammed(s.a.v)

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir