Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • "ALAÇAM NUR" bir erkek
  • Konuyu başlatan "ALAÇAM NUR"

Mesajlar: 54

Konum: SAMSUN-ALAÇAM

Meslek: YENİ ASYA GAZETESİ ALAÇAM TEMSİLSİCİ

  • Özel mesaj gönder

1

27.03.2014, 16:26

Her Alanda Istikamet

Adem Aleyhisselamla başlayan imtahan süreci tüm hızıyla devam ediyor.Kıyamet süreci yan gelip yatabileceğimiz, zevk-ü sefa sürüp yaşayabileceğimiz bir dönem olduğunu düşünmek pek akıllıca olmaz.Bu süreçte akıl almaz olaylarla karşılaşabiliriz.Bu da bizim, meselelere bakarken sadece görüken kısımlarıyla değil meselenin perde arkası ile bakmamız gerektiğini ve kendi başımıza yaptığımız yorumlamalarında pek sağlıklı olamayacağını gösteriyor.Bu devirde Kur'an'ın emri olan İstişare'ye sımsıkı sarılmak ve meşveret ve şura bakışıyla hareket etmek en doğru, en kısa ve en selametli yol.Kendi şahsi fikirlerimizi meşveretin üstünde görmek ileriye dönük hem büyük sıkıntılar, hemde vicdan azapları getiriyor.''Asya'nın Bahtının Miftahı Meşveret ve Şuradır'' sözünün ne kadar önemli olduğunu bu içinde bulunduğumuz süreç onayladı, tasdik etti ve adeta gözümüze soktu.Peki bu sözün önemini yıllar önce kavrayamayanlar ve anlayamayanlar bugün ne durumda? Tabi ki derin bir sessizlik ve pişmanlık içerisindeler.Ya hala anlayamayanlar veya anlamamakta ısrar edenlerin durumu ne olacak? Onlarda zahire aldanmayı prensip edinip, vehamet içerisinde yollarına devam edecekler.Vazifemizi yapmakta ve görevlerimizi yerine getirmekte sıkıntılarımız olmayabilir, fakat sonuca karışmada üstümüze yok.Bir türlü üstümüze düşeni yapıp gerisini Allah Tealaya bırakarak tevekkül etmeyi öğrenemedik.

Yeni Asya hamdolsun ona inandığımız ve güvendiğimiz günden bu yana bizi asla mahçup etmedi, herzaman Hakkın ve Hukukun yanında oldu.Onu yanılmayan bu çizgide götüren şüphesiz Kainat kitabı Kur'an ve Rasulullah'ın Sünneti ışığında bakmış olduğu Çağın Tefsiri Risale-i Nurlar oldu.Nur talebeleri Üstadlarından aldıkları meşaleyi elden ele, dilden dile, gönülden gönüle hayırda yarışarak ulaştırdılar.Tabiki Derin mihraklar bundan rahatsız oldu ve yapmış olduğu enrikalarla ayrışmalar oldu.Fakat Nurculuğu bitiremediler.Nur parladıkça parladı, Aydınlandıkça aydınlandı ve Türkiye sınırlarını aşarak tüm Dünyayı Nura boyladı ve boyamayada kıyamete kadar devam edecek inş.

Ahirzaman öylesine dehşetini arttırdıki iftiralar, yalanlar, ayrışmalar, kutuplaşmalar, ötekileşmeler,kin ve nefret tohumu ekenler artmaya başladı, hayırda değil sanki şerde yarışa girdiler.Siyasal İslam taraflarınının birbiri ardına tuzaklara düşmesiyle Derin yapılar güçlendirildi, bütün milli ve manevi değerlerin içi boşaltılarak adeta resimlerden ve maneviyattan yoksun birer mısradan ibaret olan şiirler ve tarih kaldı ortada.Sözde ''Ilımlı İslam''Politikası, dini siyasete alet edenlerin, vazgeçilmezi haline geldi.Başta Hak ve Hakikat adına ortaya çıkanlar, Din ve Vicdan özgürlüğünü sağlayacaklarını söyleyenler maalesef bu iddaalarını sürdüremeyeceklerini anladıklarında pişman olup, hata yaptıklarını söylemek yerine başta yıkmak istedikleri derin mihraklarla kol kola girdiler ve Menhus ruhun ömrünü uzatma yarışına girdiler.

Bir Nur Talebesi Asla oyuna gelmez, siyasi çalkantıları bırakın tusunamiler bile çıksa bulunduğu safı asla terketmez, herzaman Elif gibi dimdik ayakta durur, Meşveret ve İstişare kararını uygular, üzerine düşeni yaptıktan sonra sonuca karışmaz ve Allah(c.c.) bırakır.Meşveret ve Şura varken ne bir şahsın, ne bir hocanın, ne bir ağabeyin veya ağabeylerin görüşü bizim için bu noktada bağlayıcı olamaz.Biz ancak Risale-i Nur ne demiş, Üstad ne demiş der, asla filan ne demiş filan ne demiş demez, meseleye de falan ne der filan ne der bakış açısıyla asla bakmayız.Biz herkesin siyasi görüşüne müspet hareket çizgisi ile yaklaşıp saygı gösterirken, bunu onlardanda beklememiz en doğal hakkımız.

Uzun lafın kısası; ''Bizim İman hizmetimizde şahsın değil, şahs-ı manevinin, yine siyasi ve içtima-i meselelerde de yine şahsın değil, misyonun takipçisi ve destekçisi olduğumuzu artık sağır sultan bile duydu anladı hamdolsun, diğerlerine gelince onlar Menfaat üzere dönen siyasetin girdabında yola devam etsinler vesselam..''

Selam ve Dua ile.

N.Serkan DAĞLI

Bu konuyu değerlendir