Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

23.08.2004, 20:09

İsterseniz...

ısterseniz Karda Yağdırırım

Birgün köyün birinde müthiş bir kıtlık başlamış. Yağmur yağmıyor, ekinler kuruyor, hayvanlar cılızlaşıyor ve insanlar bundan ciddi rahatsız oluyorlardı. Böyle bir durumda yağmur duasına çıkmışlar, dua etmişler fakat bir hareket yok. Yağmur yağmadığı gibi, vaziyet daha da ağırlaşıyormuş. Tam bu hengamda derviş kıyafetinde saf bir adam bu köye gelmiş. Bu adama bakmışlar, veli bir adama benziyor. Adamdan kendileri için Allah’a dua etmelerini istemişler. Adamda “yahu ben şimdiye kadar böyle bir duada bulunmadım. Kaldı ki ben duası kabul edilecek bir adam değilim” demiş. Ama bunlar yine ısrar edince, adam “peki” demiş. Beraber dua etmişler ve Cenab-ı Hakk’ yağmur yağdırmış. Tarlalar, bitkiler, insanlar, hayvanlar, kısacası herşey bu yağmurdan sonra epey rahatlamış. Köylüler bu adama epey teveccüh etmişler. Adam da bu fiilin ( yağmur yağdırma işinin ) tamamen Allah’ın işi olduğunu unutup, kendi marifeti zannetmeye başlamış. Kendinden emin bir edayla “ ey ahali işte gördünüz. Yağmur yağdırdık. şimdi isterseniz size karda yağdırabilirim” deyip, herkesi kendisine alay ettirmiş.
Cenab-ı Hak yaratacağı kıymetli şeylerde adi sebepleri, vasıta kılmış. Sütü akılsız şuursuz bir inekten, tatlı balı ise zehirli bir sinekten, ipeği elsiz bir böcekten ve meyveyi bir odundan göndermektedir. Kainatta ki adetullah dediğimiz ilahi kanunlar ve fiiller hep bu mihverde işlemektedir. Bu nedenle, Allahın her yarattığı şeyi bir sebebe bağlaması, hem imtihanın hemde izzetinin gereğidir. Ama yapılan her fiilin arkasında Allah’ın isimlerinin okunması gösteriyor ki, bu fiil tamamıyla Allah’ın fiilidir. Yani bu harika fiil, Allah’tan başka hiç kimsenin fiili olamaz.
Öyleyse Allah, insan gibi şuurlu bir mahluku, bir fiile vasıta ( sebep ) kılmışsa, bu mahlukun hakkı övünmek değil, belki tevazudur. Çünkü en büyük imtihan onundur. Başkalarına yardım edenler, diğerlerine zahiren hayat dağıtanlar gafil insanların teveccühlerine daha çok mazhar olurlar. Onun için; bu gibi insanların, imtihanı kaybetme ihtimali daha yüksektir. Demek, böyle güzel bir şeye mazhar olan bir insan, hemen duaya ve niyaza sarılacak, gurura ve tekebbüre değil.


Ahmet Sungur

2

29.11.2007, 16:24

ibretlik güzel bir hikâye idi..ALLAH razı olsun..

"ALLAH (c.c.) şöyle dedi: "Büyüklük benim gömleğim, izzet de eteğimdir.(onlar sadece bana aittir) Kim bunlardan birinde benimle yarışmaya kalkarsa, onu ateşe atarım."

(Müslim, Birr, 136; Ebu Davud, Libas, 26.)
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

3

05.01.2008, 23:19

çok anlamlı bir yazıymış... baya geç kalmışım okumakda.... :(
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

4

06.01.2008, 13:15

Sebeplere bakıp Müsebbibi düşünmek vazifemiz.

Görenlerden olmanın duasıyla..
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir