Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

1

06.08.2004, 01:26

Siz, Hıristiyanların taşeronu olmamalısınız

ıslâm’da tebliğ, Hıristiyanlıkta ise misyonerlik var. Tebliğ, ıslâm dinini başkalarına ulaştırmak ve anlatmak, misyonerlik ise Hıristiyanlığı yaymaya çalışmak...

Denilebilir ki; ıslâmî tebliğ nasıl normalse Hıristiyanların kendi dinlerini yaymak için misyonerlik yapmaları da normaldir. Varsın yapsınlar. ınsanlar ikisine de bakar, isteyen Müslüman olur, isteyen Hıristiyan. Dinimize güvendikten sonra misyonerlikten niye gocunuyoruz ki?

Kur’an’ın 12 yaşından küçüklere yasak olduğu bir yerde bu sözlerin doğruluğu düşünülmez. Ayrıca, dinde dürüstlük esastır. Benim dinimi kabul edersen sana şunlar şunlar var diye, fakirler para-pul ile, işsizler iş vadiyle, işi olanlar yükselmek vaadiyle kandırılmamalıdır.

Dünyada, en çok ıslâm dinine geçiş var. Ama hiçbir Müslüman, hiçbir kimseyi kandırarak ıslâm’a çekmiyor. Misyonerler öyle mi ya! Nerede bir harp, deprem, sel felâketi, açlık-yoksulluk varsa, misyonerler orada bitiveriyorlar. ınsanların aciz ve zayıf hallerinden istifade ederek, içine dolarlar koydukları ıncillerle kandırarak onları Hıristiyan yapmaya çalışıyorlar.
Kazakistanlı bir genç, canlı bir şahit... “Camiye gidiyorum, kimse bana para vermiyor. Ama Hıristiyanlar altun veriyorlar. Ben de Hıristiyan oldum” diyor.

Bu tek bir misal. Bunun binlercesi, Türkiye’de devamlı yaşanıyor. ışsizliğin had safhaya ulaştığı Türkiye’de, işsiz-güçsüz binlerce Müslüman bu şekilde kandırılmaya çalışılıyor.

Demek ki; “Kardeşim, biz nasıl dinimizi anlatıyorsak onlar da varsın anlatsın” demenin âlemi yok. Böyle diyenler, meselâ Kemal Alemdaroğlu’nun yardımcısı Prof. Nur Serter’in, bir TV kanalındaki konuşmasında “tebliğ yapıyorlar” diye Müslümanları suçladığını ve buna kimsenin karşı çıkmadığını biliyorlar mı? Soruyorum: Aynı suçlama misyonerlere yapılabiliyor mu?

Demek ki, iki cihetten eşit değiliz... 1) Misyonerliğe yol açık; tebliğe kapalı. 2) Misyonerler dürüst davranmıyor, parayla din satıyorlar.

Onların vazifesi o da, ben bir şeye üzülüyorum, değerli okuyucular.

Biz, Hıristiyanların böyle yaptıklarını söylerken Hıristiyanların hiç sesi çıkmadığı halde, ne garip ki onların müdafaalarını Müslüman cenahtan bazıları yapıyor. Bu bazıları istatistik yapmış gibi şöyle konuşuyorlar: “Söylenenler yalan. Türkiye’de o kadar kilise açılmadı. Söylendiği kadar misyonerlik faaliyeti yok. Hıristiyan olan da o kadar değil...”

Halbuki, sırf Adapazarı Müftüsü’nün açıklamaları bile yeter. Misyonerler depremi bahane ederek o havaliyi üs edindiler. Bu haberler gazetelerde çarşaf çarşaf yer aldı. Diyanet, misyonerlik faaliyetlerine karşı bütün Türkiye’de faaliyete geçiyor. Meclis’te, hem iktidar hem muhalefet milletvekilleri, “Misyonerlik faaliyetleri çok arttı. Bu, Türkiye’nin aleyhinedir. Ne tedbir alıyorsunuz?” diye ardı ardına soru önergeleri veriyorlar.

Bütün bunları yok sayarak, “Yok kardeşim öyle bir şey” demenin arkasındaki niyet ne?

Bu zatlar, “Kim Hıristiyan olmuş? Hani nerede kilise açılmış? Bize adres verin” diyorlar. Onlara iki şekilde cevap vermeli: 1) Açılan kiliselerin adreslerini vatandaşlar değil devlet bilir. Eğer gayeniz inkâr değil de öğrenmekse, bunu vatandaşa değil, resmî yerlere sorsanız ya. 2) Bu hususta suçlananlar Hıristiyanlardır, size ne oluyor? “Türk gençlerini, ıncillerin içine dolar koyarak kandırmıyoruz” diyecekse misyonerler desin. Niçin onların müdafaasını siz yapıyorsunuz? Derdi size mi düştü? Siz Hıristiyanların ücretsiz dava vekili misiniz? Diyaloğun tarifi bu mu?

Eğer nerede neler olduğunu öğrenmek istiyorsanız, işte bu hususta yazılan kitaplar, buyrun:

a) Dünden Bugüne Patrikhane. Kaynak Yayınları, (320 sahife), Tel: 0212 252 21 56-59

b) 1- Küresel Vaftiz, (400 sahife), 2- Türk Dünyasında Misyoner Faaliyetleri, Kültürsanat Yayınları, (270 sahife), Tel: 0212 520 91 12

c) Misyonerler Arasında Altı Ay, (448 sahife), Toplumsal Dönüşüm Yayınları, Tel: 0212 528 66 89

Bunlar da kâfi gelmezse, CHP’den AKP’ye geçen Adana Milletvekili Atilla Başoğlu’na sadece Adana’da kaç kilise açıldığını sorun. Meselâ Trabzon, Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Bingöl’e gidin. Vali, vatandaş ve müftülerle konuşun da inkârınızın yersizliğini, yanlışınızı görün.

____________

Ali Eren - Vakit
Sevgi Çiçekleri

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

2

06.08.2004, 01:37

Domuzdan post, haçlıdan dost...

Irak işgalinin başlangıcında, ABD askerlerinin güneydoğuyu kullanmaları için yapılan oylamada tezkere Meclis’ten geçmeyince, “Bu durumda ABD ile aramız açılır” sözleri söylenmeye başlamıştı. Sayın Başbakan, bu sözlere, “Biz ABD ile 50 senelik dostuz. 50 senelik dostluk bir anda yok olmaz” diye cevap vermişti de, “Dost ha!” diye acı acı gülmüştük.

Bize 50 senedir dost olan ABD, şu ıslâm âlemine haçlı seferi başlatan ABD’den başka bir ABD mi acaba? 50 sene şöyle dursun, ABD bize hiç dost oldu mu ki? Buna, baştan ıslâm/Türk düşmanlığıyla dolu olan genleri engel bi kere. Bilelim ki, domuzdan post olmayacağı gibi, haçlıdan da bize dost olmaz, olamaz, olmuyor...

Haçlılar bize ne zaman dost oldular da biz dostluklarını geri ittik? Her vesileyle içlerindeki kin ve düşmanlığı dışa vuran onlar.

Meselâ siz şimdiye kadar kilise falan olmayan bir tepeye tek başına koca bir haç yapıldığını gördünüz, duydunuz mu? Ama şimdi var. Nedenmiş anlatayım:

500 senelik tarihî Mostar Köprüsü, Bosna savaşında, barbarlık ruhlarına işlemiş olan ve Sırplardan geri kalmayan Hırvatlar tarafından yıkılmıştı. şimdi Türkiye’nin de yardımıyla yeniden yapıldı ve birkaç gün önce açılışı yapıldı.

Buna tahammül edemeyen Hırvatlar ne yapmışlar biliyor musunuz? Camilere nazire olsun diye, şehrin her yerinden görünen tepeye koskocaman bir haç dikmişler.
ışte bu haç, Müslümanlara ait bir ize tahammül edememenin açık işaretidir.

Ey Müslüman Türk unutma! ışte haçlı ruhu budur ve hiç değişmedi, değişmez.

Değişik ağızlardan kaç kere, “Biz bir Hıristiyan topluluğuyuz” diyen AB, iste bu kin dolu kimseleri, Hırvatları kendi birliğine almak için kucak açtı.

¥

Avrupa’nın her tarafında Müslüman bulunduğu için, -Yunanistan’ın başkenti Atina hariç- Avrupa’daki başkentlerin hepsinde cami var. Atina’da yaşayan Müslümanlar bir caminin eksikliğini yaşıyorlardı. Birkaç gün önce gazetelerde, “yıllar önce yapılması planlanan, fakat bir türlü hayata geçirilemeyen bir cami inşaatına Atina’da çok yakında başlanacağı” şeklinde bir haber yer aldı.

Yunanistan’ın Yanya şehri metropoliti, “Birisi Atina’nın merkezinde olmak üzere 4-5 tane cami yapılması için kendi arazilerinden arsa vereceklerini” söylemiş. Metropolit Theoklitos daha da hoşgörülü davranarak demiş ki: “Atina’da cami yapılmasına dair tartışmalar olması ayıptır. 4 büyük Ortodoks patrikhanesinin üçü ıslâm ülkelerinde. Gerçi Atina’nın Peania semtinde ıslâm Kültür Merkezi yapılacak, ama orası merkeze uzak. ıbadetlerini yapmak isteyen Müslümanlar oraya gidip gelene kadar bir günlerini harcayacaklar. Onun için birkaç tane cami olmalı ki, Müslümanlar ibadetlerini rahatça yapabilsinler.”
Bu haberi okuyunca, “Allah Allah! Hangi derede bir kurt öldü acaba?” diye hayret ettim. Bakalım bunun altından ne çıkacak diye de haberin kenarına bir soru işareti koydum.
ıki gün sonraki bir haber, soru işaretini çözdü. Kendi arsalarından cami yeri vermek isteyen Atina metropoliti şöyle diyormuş: “Atina’ya cami yapılmasına karşılık, Ayasofya kilise olarak ibadete açılsın!”

Çaresi yok; haçlıdan dost olmuyor vesselâm... Haçlı ruhu hep aynıdır. Değerli okuyucular, şunu bilelim ve çocuklarımıza öğretelim ki, haçlılar bir lokma verirlerse, arkasından mutlaka kafamıza bir yumruk değil, balyoz indireceklerdir.

Yunanlıya kardeşlik şiiri yazan Ecevit’in sıhhati yerinde olsaydı, “Yunanlının kardeşliği bu mu?” diye sorardık. Ama Hırvat da olsa, Yunan da olsa bütün haçlılar aynı ruhu taşıyorlar.

Ruh dedik, ama bir ilahiyat doçenti ruh diye bir şey yok diyor. Diğer ilahiyatçılardan, “Hayır! Ruh vardır!” diye itiraz eden de yok. Ruh yokmuş ya, yoksa diyorum, bu haçlılar kendileri ruhsuz oldukları, biz de ruhumuzu kaybettiğimiz için mi hep üzerimize üzerimize geliyorlar...


________

Ali 'Eren - Vakit
Sevgi Çiçekleri

3

06.08.2004, 21:12

ALI EREN REKOR KIRCAK

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

4

08.08.2004, 23:57

finish cizgisine az kalmis olmali. hele bir de asagidaki yazisini oku :wink:

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=1127&highlight=

Bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek zanneder



Fazla Söze Ne Hacet..
Sevgi Çiçekleri

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir