Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

14.05.2008, 18:09

Mayıs 2008 - Huzurda olan huzur bulur...

Huzurda olan huzur bulur...

[img:170:240]http://www.saidnursi.de/tr2/images/stories/kitap/dergi/bizimaile2008-05.jpg[/img]


“Huzur mu, mutluluk mu?” diye sorsalar, hangisini tercih ederdiniz?

Bu iki kelime görünüşte farklı olsa da, mahiyetinde taşıdıkları değerler birbirini besler konumda. Huzursuz insan mutlu olabilir mi? Ya da mutsuz insan huzurlu olabilir mi?

“Huzur mu, mutluluk mu?” sorusuna, bu iki soruyla cevap verilebilir belki… ınsanlığın asırlardır peşinde koştuğu mutluluk ve huzurdan bahsediyoruz Mayıs sayımızda.

ınsanın aradığı mutlak mutluluk gerçekten var mı? Varsa nerede? ınsan nasıl huzurlu ve mutlu olur? Huzur ve mutluluk arasında nasıl bir fark ve nasıl bir bağlantı var?

Yine zengin muhtevasıyla Bizim Aile Mayıs’ta da dopdolu… Psikolog Yasemin Uçal Abdullah, “Huzur mu mutluluk mu?” sorusunu sizler için cevaplıyor.

Tarihçi Zeynep Çakır, kendine has üslubuyla, ancak “huzurda olanın” huzur bulacağını anlatıyor.

Atike Özer, insan hayatında önemli bir dinamik olan “Güzel düşünen hayatından lezzet alır” hakikatini farklı bir deyişle ele alıyor: “Huzurlu olmak için olumsuz düşüncelerinize sırt çevirin.”

Fatma Özer, en güzel mutluluk kaynağının Sünnet-i Seniyyede olduğunu vurguluyor.

Psikolog Banu Yaşar, modern zamanlarda terapiyi anlatıyor.

Nur Hacınebioğlu, tatlı bir huzur için, sizi, Yirminci Mektup ikliminde soluklanmaya davet ediyor.

Ve bir de söyleşimiz var: Müzik dünyasının usta sesi Kayahan ve ailesiyle sevgi, aşk, evlilik ve müzik üzerine sohbet ediyoruz…

Derginiz Bizim Aile, Mayıs ayında huzur ve mutluluk ikliminden tatlı esintiler sunuyor size.

Keyifli okumalar…

http://www.bizimaile.com/
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

2

20.05.2008, 00:09

[img:160:118]http://www.yeniasya.de/bizimaile/resimler/634.jpg[/img]
En güzel mutluluk kaynağı: sünnet-i seniyye.

Her insanda dünyada mutlu bir yaşamı olsun arzusu vardır. ınsanın rengi, dini, dili, milleti, kültürü, örf ve âdetleri, güzel ya da kötü ahlâklı olması, çocuk, genç, yetişkin ya da ihtiyar olması bu arzusunu değiştirmiyor.
ınsanın yaşamına yön veren değerleri arzuladığı mutluluğa ulaşmasında birer pusula görevi görüyor. ınsanın hayatına yön veren, yani anlam katan ve ona aradığı mutluluğu vereceğine inandığı her şey “değer”dir. Değerler ya her şeyin yaratıcısı olan Allah’ın insanlara peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği ılâhî kaynaklardan ya da insanın ebedî düşmanı olan şeytanın geçici talebesinin, yani nefs-i emmarenin geçici arzu ve heveslerinden besleniyor.
Nefs-i emmarenin geçici arzu ve hevesleri insana anlık mutluluklar verse de sonrasında elem ve ıstırap vermektedir. Ahirette de insana sonsuz elem ve ıstırap getireceği ılâhî kitaplarda hep vurgulanmıştır. Semavî kitaplar ve rehber hükmünde olan peygamberlere itaat ölçüsünde geçirilen bir hayat ise hem dünyada, hem de ahirette insanı arzuladığı ebedî mutluluğa ulaştıracağı da ılâhî kaynaklarda hep vurgulanmıştır.

ılâhî kaynaklar ve mutluluk

Tüm ılâhî kitaplar insanların hem dünyada, hem de ahirette mutlu olmaları için indirilmiştir.
ılâhî kaynaklarda tüm mahlûkatını seven, her şeyi sanatla, mükemmel bir şekilde yaratan merhametli olan Yaratıcımızdan bahsedilir. Etrafımızda gördüğümüz, en ufak şeyden kâinatın tümüne kadar bütün varlıklar bize Yaratıcımızın mükemmelliğini, güzelliğini, ihsanını anlatmaktadır. ınsan kendisine verilen akıl, kalp, vicdan başta olmak üzere tüm cihazatları Yaratıcısının mükemmelliğini, merhametini, güzelliğini ihsanını bulacak, keşfedip bundan zevk alacak tarzda yaratılmıştır. Yaratıcımızı bulma ve onu tanıyarak mutlu olma süreci iman-ı billâh, marifetullah ve muhabbetullah’tır. Bunlar insanın asıl mutluluk kaynaklarıdır.
ılâhî kaynaklarda insanın öldükten sonra tekrar diriltileceği vurgulanır. Bu vurgu yok olmak istemeyen, ebedî olma arzusuyla yanıp tutuşan insan ruhu için çok önemli bir müjde ve mutluluk kaynağıdır. Aslında her bahar mevsiminde kupkuru toprağın, kışın yaprağını dökmüş ağaçların birkaç günde çiçeklenip yeşermesi ve meyveye durması insana öldükten sonra yeniden diriltileceğini anlatır. Bu tarz okumayı başaran bir insan içindeki ebedî olma arzusunun gerçekleşeceğini, yok olmayacağını idrak edince öyle bir mutlu olur ki, akıl tarifinden acizdir.
Yeniden dirilişi okuyan insanın ebediyen mutlu olması ise mükemmelliğini idrak ettiği Zatın en sevdiği şekle girip onun razı olacağı şekilde yaşamasıyla olur ki; zerreden, güneşlere kadar tüm kâinat Allah’ın emrettiği, onun razı olacağı şekilde kulluk ettikleri için mükemmeldirler. ınsanda ise cüz-i ihtiyarî denen bir tercih hakkı vardır. ınsan ya Yaratıcısının en sevdiği ve razı olduğu şekle kendi rızasıyla girecek ve yaratılışındaki mükemmelliğe ters düşmeyecektir. Ya da Allah’ın ve Onun dostu olan ehl-i imanın ebedî düşmanı olan nefsinin geçici arzu ve heveslerinin peşinde bir yaşam sürecek; dünyada ve ahirette mutsuz olacaktır.
Allah’ın en sevdiği şekilde olan ve Allah’ın en razı olduğu şekilde yaşayan insan Hz. Muhammed’dir (asm). Hz. Muhammed’in (asm) yaşam tarzına “sünneti seniyye” diyoruz. Hz. Muhammed’in (asm) yaşamını model olarak alan ve onun gibi yaşamaya çalışan insanlar da hem dünya, hem de ahiret mutluluğuna, yani ebedî mutluluğa, yanî ebedi saadete adaydır.

ınsanlığı ebedî mutluluğa ulaştıran vesile: sünnet-i seniyye.

Hz. Muhammed’in hayatına baktığımızda onun en önemli özelliği güzel ahlâkı, emin oluşu, insanlara ve tüm yaratılmışlara olan engin şefkati, yardımseverliği, merhameti, ibadetlerini en mükemmel şekilde yapma çabası, iktisat, kanaat ve şükürde onun bir benzeri olmadığını ve aile fertlerine iyi davrandığını görürüz. Hz. Muhammed’in (asm) özellikleri sadece bunlarla sınırlı değildir. Fakat onun ahlâkında bulunan bu özellikler dahi insanlığın mutluluğu için kâfidir. Onun ahlâkı o kadar güzeldi ki, iç güzelliği yüzüne de yansımıştı. O insanların en güzeli idi. “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diyordu. Peygamber olmadan önce onun lakabı Muhammedü’l-Emin idi. Hicret esnasından onu öldürmek için plan yapanların eşyaları dahi emanet olarak onda duruyordu. O tüm mahlûkata karşı öyle şefkatli idi ki, bir gün sahibi tarafından kendisine şikâyet edilen deve ile konuştuğunda deve ona, “Sahibim bana kötü davranıyor” deyince; Hz. Muhammed de (asm), “Deve bana senin ona kötü davrandığını söyledi” ifadeleriyle deve sahibe devenin haklı olduğunu söylemişti.

ınsanlığın ebedî mutluluğa ulaşmasında en önemli görev Müslümanlarındır

Nefsin geçici arzu ve heveslerinin insanı mıknatıs gibi çekip anlık zevkler peşinde koşturduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Dünyevîleşme, geçim derdi, israf, tüketim çılgınlığı, “Ben rahat yaşayayım da başkası ne olursa olsun!” gibi ben merkezcil düşünceler de tüm insanlığın ortak derdi. Hem dünya, hem de ahiret hayatında mutlu olmak isteyen insanların tek çaresi, Hz. Muhammed’in (asm) sünnet-i seniyesi dairesinde ıslâmiyetin kurallarına uyulan yaşamla olabilir. ıslâm dinine mensup olanlar, yani Müslümanlar vazifelerini bihakkın ifa ettiklerinde, insanlık zaten ıslâmiyete koşacaktır. Ne mutlu sünnet-i seniyeyi hayat pusulası yapanlara!..


Fatma Özer
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Bu konuyu değerlendir