Giriş yapmadınız.

181

11.09.2006, 17:02

Evet aynen öyle.bilhassa hekimoğlu ısmailin yazısını çok beğendim.

Allah razı olsun inş.
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

182

11.09.2006, 17:33

Burda gördüğümüz tenziülmülke mimmen teşa "Dilediğinden de mülkü çeker alırsın." manasına geliyor :wink:

Dilediğini hesapsız rızıklandırırsın ise ترزق من تشاء بغير حساب terzuku men teşa u bi gayr-i hîsab olcek
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

183

11.09.2006, 17:42

Allah’ın zatını, aklımızla anlayabilir miyiz?

Akıl, Allah’ın zatının varlığını bilir, ancak mahiyetini bilemez. Henüz kendi mahiyetini bilmeyen insan aklının, böyle bir yola girmesi onu ancak şirke düşürür. Çünkü Allah’ın zatı hakkında her ne düşünse bunlar onun kendi düşüncesinin mahsulüdür. ınsan ancak Allah’ın yarattığı şu varlık alemini anlamaya çalışabilir, Onun mahlukatını tefekkür edebilir; zatını değil. Onun zatının kutsî mahiyetini ancak kendisi bilir.

Ne göz her varlığı görür, ne kulak her sesi işitir, ne de akıl her şeyi anlar. Her şey Allah ın mülkü ve mahlûku. Akıl ise o her şeyden sadece bir şey. Ve her mahlûk gibi, o da mahdut, sınırlı. Henüz bir hücreyi bile tam olarak izah edememiş, genin şifrelerini çözememiş. Öte yandan galaksilere sınır biçememiş, semanın büyüklüğünü rakamlara dökememiş. Kısacası, insan aklı henüz mahlûkat dairesini bütünüyle anlamış değil. Bu hâliyle kalkıyor, hâlıkıyeti anlamaya, Allah ın mukaddes zatı hakkında tahminler yürütmeye zorlanıyor.

Kaldı ki, akıl henüz kendini anlamaktan âciz. Akıl nedir? Nasıl çalışır? Duyu organlarıyla edindiği bilgileri nasıl yoğurur? Hâfızadan nasıl yardım alır? Elde ettiği neticeleri hâfızaya ne ile gönderir? Bu ve benzeri nice sorulara insanoğlu cevap bulmuş değil. Aslında aklın kendi mahiyetini bilmemesi insan için büyük bir irşat kapısı, büyük bir hidayet vesilesidir. "Henüz kendini layığınca bilmeyen bir âletin öncülüğüne fazla güvenilmez." diye bir ikaz işaretidir.

Hiçbir akıl kendi mahiyetini bilemez ve yine hiçbir akıl kendi varlığından şüphe etmez. Bu, ilâhi hikmetin bir şifresidir. Bu şifreyi çözebilen insan, ne bu âlemin bir sahibi olduğundan şüphe eder, ne de Onun kutsî zâtını anlamaya zorlanır.

Her biri değişik özeliklere sahip ve farklı işler gören organlarımızı; "gözümüzü, kulağımızı, kalbimizi, ciğerimizi" bir an için şuurlu farz edelim ve onlara ruhu soralım, "Ruhu nasıl bilirsiniz?" Diyelim. Bu organlardan, şuurunu yerinde kullananlar diyeceklerdir ki, o hepimizi idare eden ve hiçbirimize benzemeyen bir başka varlıktır. Onun hakkında ne konuşsak, yalan olur. Onu neye benzetsek hata yaparız.

ıkisi de mahlûk oldukları halde, bedenin organları ruhu anlayamıyor. O halde, bir mahlûk olan akıl, kendi hâlikının kutsî mahiyetini nasıl anlayabilir? Onun mukaddes zâtını nasıl kavrayabilir?...

Mahluk ve sınırlı olan insan aklı, bütün sıfatları sonsuz kemalde bulunan Allah ın zatını elbette idrak edemez. Onun zatının kutsî mahiyetini ancak kendisi bilir.

Resulullah Efendimiz (asm.), Allah ın zatı hakkında tefekkür etmenin şirk olduğunu bize haber veriyor. Yani, böyle bir düşünceye dalan insan Allah a ortak koşma yolundadır. Çünkü, akıl neyi anlarsa, hâfıza neyi alır, hayal neye ulaşırsa, bütün bunlar tıpkı, gözün gördüğü, kulağın işittiği, dilin tattığı varlıklar gibi birer mahlûk olurlar. Bu âletlerin hepsi yaratılmıştır ve bu terazilerin tartabildikleri de ancak mahlûk olabilir, hâlik olamaz. Akıl mahluk olduğu gibi, onun düşündükleri de mahluktur. ınsan, Allah ın zatı hakkında her ne düşünse, mahlukattan elde ettiği bilgiler ve görgüler çerçevesinde düşünecek ve mutlaka hataya düşecek, yanlış karar verecektir.

Allah ı, kendi aklının sınırlı kalıplarıyla değil, Allah kelamı olan Kur’an ile bilen insan hakikate ermiştir. Beşer aklının bu vadide konuşacağı sözler çok sınırlıdır. Allah ın zatı gibi, sıfatları, fiilleri, isimleri, kullarından istekleri, emir ve yasakları hakkında da bu zayıf aklın gendi gücüyle bize söyleyeceği fazla bir şey yoktur.

Okunma Sayısı : 546

Mehmet Kırkıncı

184

13.09.2006, 19:20

Kimin için Allah var, ona herşey var; ve kimin için yoksa, herşey ona yoktur, hiçtir.

sözler

187

13.09.2006, 23:57

nuraşığı kardeşim vecizeler renkli olmuş,güzel olmuş.Allah razı olsun inş.

selametle
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

188

14.09.2006, 00:33

Amin ecmain canm kardeşim :)

Webmaster abimiz sağolsun smiyle paketi için :)


smiyle paketi

189

14.09.2006, 11:51

Allahın varlığına deliller yazmaya devam inşallah....

190

14.09.2006, 16:27

Allah kabul etsin.inşaallah

191

15.09.2006, 15:08

Bu kainatta görünen bütün güzellikler öyle bir güzelden geliyorki,bu mütemadiyen değişen ve tazelenen kainat,bütün mevcudatiyle ayinedarlık dilleriyle ,o güzelin cemalini tavsif ve tarif eder

şualar




bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kainatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahi lazımdır. zira, şu kitab-ı kebir-i kainatın herbir harfinin, bahusus zihayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nazır birer gözü vardır.

mektubat




arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele malik olmayan kimse, kainatta dava-yı halk ve iddiayı icad edemez. zira herşey herşeyle bağlıdır.

mektubat

192

15.09.2006, 16:50


Bakınız! Her bir masnuun yüzünde öyle bir sikke vardır ki, ancak her şeyi halkeden Hâlık'a mahsustur. Ve her bir mahlukun cephesinde öyle bir hâtem vurulmuştur ki, her şeyi yapan Sâni'den maada kimsede o hâtem bulunmaz. Ve kudretin neşrettiği mektublarından her bir mektubun âhirinde, taklidi kabil olmayan öyle bir turra vardır ki, ancak Sultan-ı Ezel ve Ebed'e hastır. O gibi sikkelerden yalnız hayat üzerinde parlayan sikke-i i'caza bakınız ki; hayat ile bir şeyden pek çok şeyler husule gelir, icad edilir. Ve pek çok şeyler dahi bir şey-i vâhide emr-i Rabbaniyle inkılab ederler. Meselâ: Su, bir şey-i vâhid iken pek çok uzuvlara, cihazlara Allah'ın izni ile menşe olur, icad edilirler. Ve mideye giren pek çok muhtelif yemekler ve meyvelerden Hâlık-ı Teâlâ tek bir cismi icad eder, tek bir cisim husule getirir.

ışte kalb, akıl, şuur sahibi olan bir adam, bu ciheti düşünürse anlar ki, bir şeyden çok şeyleri icad edip çıkartmak ve çok şeyleri bir şeye tahvil etmek, ancak her şeyi halkeden ve her şeyi yapan Sâni'a mahsus bir sikkedir

lem'alar

193

16.09.2006, 13:18

Bir eserde kemâl, o eserin menşe ve mebdei olan fiilin kemâline delalet eder. Fiilin kemâli ise, ismin kemâline ve ismin kemâli, sıfatın kemâline ve sıfatın kemâli, şe’n-i zâtînin kemâline ve şe’nin kemâli, o zât-ı zî-şuunun kemâline, hadsen ve zarureten ve bedaheten delalet eder.(22.söz'den)

Sanatlı bir yazıdaki üstünlük, hattatlık fiilinin kemâlinden gelir. Yazma işi mükemmel olacaktır ki onun ürünü olan yazı da mükemmel olsun. Harika bir yazıyı överken, “Bunu yazan ne mükemmel bir hattatmış.” deriz. Yani, hattatlık fiilinin kemali Hattat ismindeki mükemmelliği gösterir. Bu ismin kemali ise o zatın sahip olduğu hattatlık vasfının, sıfatının kemalini gösterir.

Her ne kadar, sıfat kelimesi, genellikle, “hayat, ilim, irade, kudret ..” için kullanılsa da burada geçen sıfat kelimesini, bir mesleği icra etme özelliği olarak anlamak daha yerinde olur. Nitekim Mesnevî-i Nuriye’de geçen şu ifadelerde, sıfat kelimesi bu mânâda kullanılmıştır.

“...Güzelleştirmek ve zînetlendirmek sıfatları, Sâniin san’atına olan muhabbetine delalet eder.” (Mesnevî-i Nuriye)


Sıfatın kemâli ise ondaki şe’nin, yani hattatlık kabiliyetinin kemâlini gösterir. Bu kabiliyet mükemmel olmasa ne sıfat, ne fiil, ne de eser mükemmel olur.

şu varlık âlemini dolduran bütün ılâhî eserlerin tefekküründe de bu sıra geçerlidir. şu var ki, şe’n ve çoğulu olan şuunat, insanlar için “kabiliyet, istidat” diye Türkçeleştirilmekle birlikte, bu ifadeler Cenab-ı Hak için kullanılamaz. Hâlıkıyet, Rezzakiyet, Rububiyet.., Allah’ın şuunatındandır. Yani Allah’ın zatında yaratıcılık vardır, rızık vericilik vardır, terbiye edicilik vardır. Bunlar sonsuz kemâliyle Allah’a mahsustur.

Vecizede geçen sıfatlar için bazı risalelerde vasıf tabiri kullanılır. Bu sıfatları, söz konusu isme sahip olma vasfı şeklinde anlamamız daha uygun düşmektedir. Allah’ın bütün sıfatları sonsuz kemâlde olduğu gibi, bütün eserleri de mükemmeldir.

Bir mahlukun mükemmelliği, halk etme, yaratma fiilinin mükemmelliğini, o ise Hâlık isminin mükemmelliğini, o da Hâlık olma vasfının (sıfatının) mükemmelliğini, o da halıkıyetin (yaratıcılık şe’ninin) mükemmelliğini gösterir.

Bütün bu mükemmellikler, sonsuz kemâlde olan bir Zatın varlığından haber verirler.

kaynak

194

17.09.2006, 12:15

akciğerlerimi yaratan kimse havayı yaratıp nefes almamı sağlayanda O'Dur.

dilime tat alma duygusunu koyan kimse çeşitli tatları yaratanda O'dur.

güneşi yaratan kimse gözümü yaratanda O'dur.

elimi yaratan kimse teknolojiyi yaratanda O'dur.

elmayı yaratan kimse bütün elmaları yaratanda O'dur.

bir insanı yaratan kimse kainatıda yaratan O'dur.

kaynak yunusum ya webmaster.

195

17.09.2006, 12:37

Alıntı sahibi ""yunusum""

kaynak yunusum ya webmaster.


Allah razı olsun, :) :wink:

197

17.09.2006, 21:21

arıyı yaratan balı yaratmıştır.

balı yaratan çiçekleri yaratandır.

çiçeği yaratan baharı yaratandır.

baharı yaratan dünyayı yaratandır.

dünyayı yaratan güneşi yaratandır.

güneşi yaratan samanyolunu yaratandır.

samanyolunu yaratan galaksiyi yaratandır.,

galaksiyi yaratan kainatı yaratandır.

demek kainatı yaratmayan arıyı yaratamaz.

işte vahdetin sikkeleri.....

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

198

18.09.2006, 00:56

amenna ve saddakna Yunusum ağzına sağlık...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

199

18.09.2006, 09:43

ey insan! senin nokta-i istinadın, ancak ve ancak allah'a olan imandır.
şualar

200

18.09.2006, 14:28

Her şeyde Allh'ın sikkesi vardır. Allah bazen bunu insanın gözüne sokarcasına gösterir.

Geçen cuma kızımı okuldan almaya gitim.(ilkokul birinci sınıf olduğu için bir hafta erken başladı) Dönüşte kardeşimde yanımızda, yürüyorduk. Kafamı yukarı kaldırdım. Ne göreyim. Tek bir bulut ve Arapça "Allah", yazıyor. Hemde o kadar güzel yazılmışki her ayrıntısı mevcut. Ben hayalmi görüyorum, deyip kardeşime gösterdim. şok içinde kaldı. Kızım dahi "Baba! Allah yazıyor" diye bağırmaktan kendini alamdı. Ben yolumuzun üstünde marketi olan bir Nurcuya göstermek için acele ettim. Tam marketin önüne geldim. Bir an gaflet edip kafamı buluttan çevirdim. Bir baktım sanki biri üflemiş gibi yok oldu.
Kardeşim vakıadan çok etkilendi. Bakalım, inşallah tembellikten kurtulup namaza başlar.

Bunu sizinle paylaşmak için burası en uygun geldi. Hakkınızı helal edin.
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir