Giriş yapmadınız.

1

07.06.2007, 16:55

Küçük yaşta dini eğitim...

EMıRDAğ LAHıKASI - 1
Sıra No: 20

Aziz, sıddık kardeşlerim,

ışarât-ı Gaybiye-i Gavsiye ve Aleviyede, "Altmış dörtte Risale-i Nur telifce tamam olur." Demek o tarihten sonra, yalnız izahat ve haşiyeler ve tetimmeler olacak. Bu münasebetle iki nokta ihtar etmek kalbime geldi.

Birincisi:

Risale-i Nur'un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta, mâsum çocuklardır. Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda ıslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdetâ gayr-ı müslim birisinin ıslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki dâvâcı olur: "Neden imanımı terbiye-i ıslâmiye ile kurtarmadınız?"

ışte bu hakikate binaen, en bahtiyar çocuklar onlardır ki, Risale-i Nur dairesine girip dünyada peder ve validesine hürmet ve hizmet ve hasenatı ile onların defter-i a'mâline vefatlarından sonra hasenatı yazdırmakla ve âhirette onlara derecesine göre şefaat etmekle bahtiyar evlât olurlar.

Risale-i Nur'un ikinci kısım talebeleri:

Fıtraten Risale-i Nur'a muhtaç, bir derece de dünyadan ürkmüş veyahut küsmüş kadınlardır. Hususan bir derece yaşlı da olsa, Risale-i Nur, ona hakikî bir gıda-yı mânevîdir. Çünkü Risale-i Nur'un dört esasından birisi şefkattir ki, ism-i Rahîm'in mazhariyetinden gelmiş. Kadınların da en esaslı hassaları ve fıtrî vazifelerinin mayası, şefkattir.
...

Mesajlar: 43

Konum: ıSTANBUL

Meslek: muhasebe

Hobiler: edebiyat,müzik,

  • Özel mesaj gönder

2

07.06.2007, 17:16

5 yaşındaki yeğenimin sofrada herkese hükmetmesi , yemek duasına başlaması, açılan avuçlar edilen dualar..minicik seccadesinde kıldığı namaz..Rabbim tüm ailelere yaşatsın bu güzellikleri.
Yağmur herkese yağar,güneş ısıtır herkesi.Mevsimler herkes içindir,yanlız çığ altında kalan,sele kapılan her zaman birkaç kişi..

3

08.06.2007, 23:55

evet çocukları terbiye küçük yaşta olmalıdır..
yoksa benim gibi şuan çok zorlanılır .... :cry: :cry: :cry:

Peygamber efendimizin söylediği kıyamet alametlerinden biri de şudur:
"..... çocukları terbiye etmek köpekleri terbiye etmekten daha zor olacak....."
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

4

09.06.2007, 01:56

Çocuklarımızı yabanîleştirmeyelim!



“Ağaç yaş iken eğilir”

“Demir tavında dövülür”

ınsan da, çocukluğunda yetişir.

Bu gerçeğe Bediüzzaman şöyle değinir:

“Bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imânî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda ıslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Adeta gayr-ı müslim birisinin ıslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabanî düşer.” (Emirdağ Lâhikası, s. 89)

Yazar Fatma K. Barbarosoğlu’nun köşesine aldığı ‘Sevda’nın hikâyesi’, bu temel prensipleri hatırlattı bana.

Sevda, önceleri ehl-i dünya bir kadındır.

Dünya zevkleri namına, neredeyse sahip olmadığı nimet yoktur.

Ama varlık içinde yokluğa giriftar olmuştur. Ebede meftun hislerinin faniliklerden bıkmışlığıdır yaşadığı.

Manevî boşluğunu doldurmak adına arayışlarını, kendi evindeki temizlikçi kadınla aşabilir ancak. Onun anlattıkları sayesinde kalp ve ruhunda, manevî iman lezzetlerinin ilk tatlarını hissetmeye başlar.

Ve bu hakikate susamışlık, ilk meyvesini verir: Umreye gider Sevda.

Benim özellikle değinmek istediğim, Sevda’nın duâ ezberlemek noktasındaki zorlanışı ve bununla ilgili olarak yazar Barboras’a ifade ettikleridir. şöyle der Sevda:

“Cat Stevans (duaları) nasıl ezberleyebilmişti... Ben ıngilizce’yi ne kadar kolay öğrendim. şimdiye kadar pek çok kişiye ıngilizce ders verdim. Ama Fatiha Sûresini on gündür ezberleyemedim. Bir tek Sübhaneke. Çocukluğumda bana bir tek bunu öğretmişler. (...)

“Küçük yaşlarda çocuklara dinî bilgi verilmemesi, onların ileride bir dindar olarak yaşama hakkını, yani tercih hakkının elinden alınması... Küçükken duâ ezberleyenler istedikleri zaman o duâyı yeniden hatırlayabiliyor. Ama küçükken duâ ezberlemeyenler ileriki yaşlarında dindar olmaya karar verince ne kadar büyük sorunlarla karşılaşıyor. Aileler bunu bir düşünsünler. Hiçbir çocuk sadece duâ ezberleyerek, ıslâm’ın şartlarını öğrenerek dindar olmuyor. Ama küçük yaşlarda bu bilgiye sahip olan çocuklar, ilerde istedikleri zaman kolaylıkla yollarına devam ediyorlar.” (F.K. Barbarosoğlu, Yeni şafak, 05.06.2007)

Sevda’nın bu sözleri, aynı zamanda Bediüzzaman’ın, küçük yaşlarda annesinden aldığı eğitimin ehemmiyetini vurguladığı şu ifadelerini de hatırlatıyor:

“Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.” (Lem’alar, s. 202)

Çocuk gelişiminde anne ve babanın rolünün ne kadar büyük ve önemli olduğu, günümüzde artık uzmanlarca sık sık dile getirilen bir husus. Yukarıdaki örnekler ise, bu gerçeği teyid eden yaşanmış hadiseler.

Batıda bu gerçek, okulöncesine de taşınıyor. Alman eğitim ve eyalet gençlik bakanları, okulöncesi çocuk bakım kurumlarından dinî eğitimin artırılması talebinde bulunmuş. Bunun üzerine 10 maddelik metin hazırlayan Almanya Protestan Kilisesi, kendisine bağlı 9 bin yuvada bulunan çocuklara daha fazla din eğitimi verilmesi kararı almış. (Zaman, 07.06.2007) Darısı, bizimkilerin başına...

Öyleyse, çocuklarımızın gelişimi üzerinde önemle duralım. Unutmayalım ki, şimdiden ruhlarına ekeceğimiz müsbet ve güzel tohumlar, onlara sağlam bir temel teşkil edecek, ileriki yaşantılarında ve en önemlisi de ahiret mutluluklarının temininde tesirli bir rol oynayacaktır.

ısmail TEZER


Kaynak : http://www.yeniasya.com.tr/2007/06/08/lahika/default.htm
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

5

09.06.2007, 10:16

duyumlarıma göre çocuklar anne karnında kurana çok ilgi teşkil ediyorlar.hatta anne ne kadar çok kuran okursa çocugun süreleri ögrenmesi bi okadar kolay oluyormuş.demek egitim anne karnında başlıyor.Bunun için bende kuran okumaya bazen yorgun oldugumda dinlemeye çok ihtimam gösteriyorum.öyleki Abimin 1 ay önce dogumda ölen yavrusu anne karnında kurana çok tepki veriyordu.öyleki dakikada 20 tekme yi aşmıştı.yaşasa ufaklıgım peşinden çok koşturacaktı.

6

09.06.2007, 11:30

Anne-baba olarak önce biz kendimizi eğitmeliyiz.
Kendimizi yeterli hale getirmeliyiz.
Kendimizi sürekli olarak eğiteceğiz. Televizyondan ziyade kitapla dost olacağız. ınanın kitap okumamak için uydurduğumuz bahanelerin hiçbiri geçerli değil.
Ne kitapların fiyatı, ne zaman kıtlığı, ne şu, ne bu...
Okumamanın mazereti olamaz. Unutmayalım, bahanelerimiz, çocuklarımızın geleceğini kurtarmaz.

Bunun için aile halkına, özellikle yeni yetişen çocuklara her şeyden önce öğretilmesi gereken şey, iman esaslarıdır. Yani Allah'ın varlığı ve sıfatlarıyla tanıtılması, hiç bir şekilde O'nun ortağı yardımcısı olmadığı, insanların O'nun hükümleri, emir ve yasaklarına uygun yaşaması gerektiği inancıdır. Yaş ve idrak yönüyle bir şeyler öğrenme durumuna gelen bir çocuğa, öncelikle bu inanç kazandırılmalıdır. Nitekim bir çok rivayetlerde Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz çocuk konuşmaya başlar başlamaz ona tevhîdi (Lailahe illellah Muhammedun Rasulullah) öğretmemizi buyurmuştur.

Çocuğun ilk öğrendiği konuların başında, Allah-u Zülcelalin onu gördüğü, bildiği ve onunla beraber olduğu gerçeğidir. Daimi olarak çocuğu Allah ile irtibatlandıracak bu görüş ve düşünüş sayesinde, Allah'a olan imanın tohumu da kalbe atılmış olur. Ayrıca, çeşitli vesilelerle korku duyan, güvensizlik sıkıntısı çeken çocuk için Allah'ın her an onunla beraber olması, önemli bir güven merkezi ve dayanağıdır.

Küçük demeyin, terbiye beşikten başlar,
Hata, kızarak değil, öğreterek düzeltilir,
Düşünceler, inandırılarak benimsettirilir,
Aile içindeki geçimsizlik, çocuğu çok sarsar,
Her kötü hareketine, hep göz yumulmaz,
Aynı harekete bir iyi, bir kötü denilmez,
Çok sertlik gibi, çok şefkat de zararlıdır,
Hiçbir zaman onlara yalan söylenmez,
Sözünden çok, yaptığına değer verilir,
Kararlı olmak, çocuğu kötü hareketten korur,
Onun yanında başkaları çekiştirilmez,
Terbiyeden anne ve baba mesuldür,
Çocuklar hiçbir zaman kötülenmez,
Çocuğa verilen sözden dönülmez,
Onlar yalancılıkla asla suçlanmaz,
Sırlar onların yanında açıklanmaz,
Kibirlenmesine göz yumulmaz,
Samimi olduğunuza inandırılır,
Konuşmaktan ziyade yaşatılır,
Başkalarına yardıma alıştırılır,
Sabırlı olmasına alıştırılır,
Hayatın zorluğu öğretilir,
Her isteği yapılmaz.


herkesin bir şeyle imtihan olduğunu unutmamak gerekir...bu bazen çocuğumuz konusunda bile olabilir...bunu sabırla karşılamalı...çok dua etmeliyiz...(ALLAH hayırlı evlatlar nasip etsin)...

selam ve dua ile


şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

7

27.10.2007, 22:28

bir kaç gün önce 5 yaşındaki oğlumuz, dayısıyla akşam namazına durmuşlar. Ağlayarak yanıma geldi. "Ben tahiyyatı bitirmemiştim, dayım kalktı." "olsun oğlum, sen zaten imama uymuşsun. yetiştiremesen de kalk devam et" dedik. "şimdi de abdestim bozuldu" diye ağlamaz mı..ağlayınca abdestin bozulduğunu zannediyormuş. "hayır bozulmaz. bak sen bu yanlışları yapmasaydın, bunları öğrenemezdin" diye ikna ettik..
Geçenlerde halamla konuşuyorduk. "küçük yaşta kılan çocuklarım, namaza daha sadık" dedi. Efendimiz a.s.m. boşuna oruca değilde namaza erken başlatın dememiş. demek ki ne kadar erken başlansa, alışmak o kadar kolay oluyor..

8

12.11.2007, 15:55

Alıntı sahibi ""nurdan damla""


Kendimizi yeterli hale getirmeliyiz.

Küçük demeyin, terbiye beşikten başlar,
Hata, kızarak değil, öğreterek düzeltilir,
Düşünceler, inandırılarak benimsettirilir,
Aile içindeki geçimsizlik, çocuğu çok sarsar,
Her kötü hareketine, hep göz yumulmaz,
Aynı harekete bir iyi, bir kötü denilmez,
Çok sertlik gibi, çok şefkat de zararlıdır,
Hiçbir zaman onlara yalan söylenmez,
Sözünden çok, yaptığına değer verilir,
Kararlı olmak, çocuğu kötü hareketten korur,
Onun yanında başkaları çekiştirilmez,
Terbiyeden anne ve baba mesuldür,
Çocuklar hiçbir zaman kötülenmez,
Çocuğa verilen sözden dönülmez,
Onlar yalancılıkla asla suçlanmaz,
Sırlar onların yanında açıklanmaz,
Kibirlenmesine göz yumulmaz,
Samimi olduğunuza inandırılır,
Konuşmaktan ziyade yaşatılır,
Başkalarına yardıma alıştırılır,
Sabırlı olmasına alıştırılır,
Hayatın zorluğu öğretilir,
Her isteği yapılmaz.

bütün bu cümlelerden sonra, ciddi ciddi strateji belirlemeliyiz çocuklara karşı..yoksa halimiz yaman, onlar bizden daha kurnaz olurlar! :)

9

13.11.2007, 13:31

:) ALLAH iyiliğini versin abla...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

nurdal

Acemi

Mesajlar: 25

Konum: TÜRKıYE

Hobiler: ÇOCUKLAR

  • Özel mesaj gönder

11

18.11.2007, 22:17

kardeşlerim hepinizin söylediklerine katılıyorum ve şu an 13 yaşında olan kızım ergenlik dönemine kadarda bunu savunuyor ve zıt fikirde olanlarla tartışıyordum.ama şimdi ne diyeceğimi bilemiyorum.küçükken o kadar güzeldiki her şey anlatılanların çocuğunu bizde evimizde yaşıyorduk ama şindi her şey değişti. :( 7 yaşından beri kıldığı namazı bile zorla bazende hiç kılmyor. :(

12

03.12.2007, 14:36

ÇOCUğUNUZUN MANEVıYAT DÜNYASI ıÇıN ALTIN TAVSıYELER

*Anne ve babanın her şeyden önce çocugunu iyi bir Müslüman gibi yetişdirmek için niyet alması gerekir ki ALLAH ‘u teala niyetinde sabit ve başarılı kılsın..

*Her işin başı besmeledir.çocuğa niyet alındığında besmele asla unutulmamalıdır.

*hamilelik süresince annenin bir an bile karnında taşıdığı bebeğini düşünmek zorunda olduğunu unutmamalıdır.

*hamilelik süresince beslenmesine dikkat etmekdeki özeni manevi hayatına da göstermesi zorunda oldugunun unutmamalıdır.

*namazlarınada çok özen göstermelidir.

*annenin bol bol kuranı kerim okuması,dinlemesi çok faydalıdır..elinden geldiğincede selavat çekmelidir.

*Anne ve bab şunu çok iyi bilmelidir ki çocuğunuz sizin sevdiğiniz her şeyi sevecekdir.Onun için neyi ve kimi sevdiğinize dikkat ediniz.

*tv programlarına dikkat edilmelidir.

*sürekli abdestli olunmalı ve her işe besmele ile başlanmalı.

*çocuk için sizler birer modelsiniz.Öocugunuz siz ne iseniz o olacakdır.Egitim konusunda öncelikle kendimizi düzeltmeliyiz.

*çocuğunuzun uyku düzenini bir müslümanın hayatında olması gereken şekilde ayarlayın.ilerde sabah namazlarında sorun yaşamasını istemiyorsanız en erken şekilde bu düzeni kurun.sabah namazında uyandırınca namaz kerahati çıkana kadar uyutmayın.ögle saatlerinde kaylule uykusu faydalıdır.ikindi ezanından sonra uyutmayın..yatsı namazından sonra uyuyabilir.

*çocugunuzun yedi yaşına kadar mutlaka namaz kılmaya teşfik edin ve bunu istikrarla yapınız.

*çocugunuza asla şiddet uygulamayın.özelliklede yüzüne ve baş kısmına kesinlikle vurmayın.ınsanlığın Efendisi hayatı boyunca ne bir kadına nede bir çocuğa asla vurmamışdır..
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

13

03.12.2007, 14:40

Alıntı

çocuk için sizler birer modelsiniz.Çocugunuz siz ne iseniz o olacakdır.Egitim konusunda öncelikle kendimizi düzeltmeliyiz.

en can alıcı cümle buydu.. herşey bizde başlayıp, bizde bitiyor..

14

03.12.2007, 17:37

Annenin güçlü elleri mucizemsi bir yetenekle çocuğu istediği biçime sokar; bir hammaddeden istediği heykeli yontan bir heykeltıraştır anne. Gelecekte saadet yoluna veya bedbahtlık yoluna yönelten unsur annedir, her insanın bir "anne"nin öğrencisi olduğu asla unutulmamalıdır.

Anne, çocuğu kemale yükseltebileceği gibi bedbahtlık uçurumuna da yuvarlayabilir.Anne bazende babalar yol gösterici olmuşdur...

Fatıma-ı Zehra (a.s.) babası Resulullah’dan (s.a.a.) aldığı terbiye ve ilim sayesinde dünya ve ahiret kadınlarının en ulusu olmuş, en mükemmel evlatları yetiştirmiş ve böylece insanlığa "en mükemmel anne" olduğunu ve onun eğitim yöntemlerinin "en mükemmel eğitim yöntemi" sayıldığını bilfiil ispatlamıştır.

Hz. Fatımâ'nın (a.s.) evinde çocuklara saygı gösterilir, onların görüşleri alınarak kişiliklerinin sağlamlaşması sağlandı
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

15

04.12.2007, 17:30

Eski zamanlardan birinde, kadının biri zamanın büyüklerinden birine gider ve;

"Efendim çocuğumun Salahaddin Eyyubi gibi olmasını istiyorum! Bana ne tavsiye edersiniz?"

"Kaç yaşında çocuðunuz? " Diye sorar Hakk Dostu..

"Henüz 2 yaşında" der umutla kadın..

"Maalesef çok geç kaldın!" Cevabını alır..

Aman anne adayları dikkat! Sizler için henüz geç değil...

şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir