Giriş yapmadınız.

1

30.05.2007, 10:31

Evlilikde uyum için...

BıSMıLLAHıRRAHMANıRRAHıM
Temeli sağlam olmalı
ınsan, yaratılmışların en üstünü, en şereflisidir. Dünya ve dünyanın içindekiler, canlı cansız herşey insan için yaratılmıştır. ınsan neslinin devamı da, erkek ve kadının evliliği ile ailenin kurulması ile mümkün olmaktadır.
Âilenin temelini karı-koca teşkil eder. Kadını zelil, erkeği sefil ve rezil etmeden, toplum içindeki yerlerini almasını sağlayan ıslamiyettir.
Kadın ve erkeğin bir arada bulunmasının en güzel şekli, ıslamiyete uygun bir evliliktir. Kurulan yuvanın başlangıçtan sonuna kadar huzurla devamı, erkek ve kadının görevlerini bilip buna göre yaşamaları ile mümkün olabilir.
, her hususta olduğu gibi bu hususta da yapılması gerekenleri açıkca bildirmiştir. Bunlara uyanlar rahat etmiş uymayanlar her zaman, perişan olmuştur.
Yuvanın sağlam olabilmesi, karı-kocanın dine uymalarına bağlıdır. Aksi halde, evlilikten beklenilen fayda tam ve noksansız elde edilemez. O halde kadın ve erkeğin ıslami ölçülere azamı dikkat eden kimseler olması lâzım gelmektedir.Temel sağlam olursa kurulan yuva da sağlam olur. Dünya ve ahıret huzuru sağlanmış olur.
Evlenmek istiyen bir erkeğin, nikahın önemini, nasıl yapılacağını, alacağı kızı seçerken nelere dikkat etmesi lazım olduğunu ve hanımına, çocuklarına ve akrabasına karşı vazifelerini, önceden öğrenmesi lazımdır.

1- Kanaatkar ol! Yani, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle, severek kabul et. Çünkü, kanaat, kalbi huzura kavuşturur.
2- Söylenenleri daima iyi dinle ve her zaman kocanın meşru sözlerine, isteklerine itaat üzere bulun. Kocana itiraz etme, karşı gelme. Onunla kaynaşmaya gayret göster. Bu şekilde hareketlerin aynı zamanda, Cenab-ı Hakkın rızasına da uygun olur.
3- Kocanın göreceği her yere, itina ve ihtimam göster. Gözüne çirkin bir şeyin ilişmesinden sakın. Dış görünüş içe, kalbe de tesir eder. Evin her zaman temiz, bakımlı ve güzel kokulu olsun.
4- Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin. Yemeğini adeti nasılsa ona göre hazırlamalısın. Vaktinde uyuması için işlerini zamanında bitir. Çünkü açlık insanı huysuz eder. Uykusuzluk ise, öfkelenmeye sebep olur.
5- Evinin mallarını ve eşyasını iyi koru. Mal ve eşyayı koruman senin iyi iş bildiğini gösterir. Yaptığın işleri, iyilikleri başına kakma! Başa kakarsan, iyilik fayda yerine zarar getirir.
6- Eşinin yakınlarına iyi davranışta bulun. Güzel davranışta bulun ki, o da senin yakınlarına iyi davransın. Gülü seven dikenine de katlanmalıdır. Zaten dünyada ni'metler ve sıkıntılar beraber bulunur. Kocanın evde, çocuklarına, yakınlarına karşı otoritesini sarsacak, onu küçük düşürecek söz ve hareketlerde sakın bulunma!
7- Kocanın sırlarını hiç kimseye söyleme. Eğer sırlarını etrafa yayacak olursan, sana darılır. Vefasızlık etmeyeceğinden bile emin olmaz. Sevgide azalma olur.
8- Eşine hürmette, isteklerini yerine getirmede kusur etmemelisin. Sözlerinin aksini söyleyerek, ona karşı gelmemelisin. Eğer karşı gelir, isyan edersen, kızıp öfkelenmesine, hatta düşmanca hareket etmesine sebep olursun. Eşinin, üzüntülü ve kederli zamanlarında sen de öyle görün! Onun üzüntüsünü onunla paylaş. O neşeli ise sen de neşeli görünmeye çalış.
9- Kocana ne kadar hürmet ve tazimde bulunursan, kendini ona o kadar çok sevdirirsin. Rızasına ne derece uygun hareket edersen, o nisbette sevgisini kazanırsın.
10- Kocandan, almakta zorlanacağı, gücünün yetmiyeceği şeyleri isteme! Bu hem senin, hem de onun helakına sebep olur. Nitekim sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:
"Bir zaman gelir ki, adamın helakı, hanımının, ana- babasının ve çocuğunun elinden olur. Onu fakirlikle ayıplarlar, gücünün yetmediği tekliflerde, isteklerde bulunurlar. Böylece o kimse, bu istekleri temin için dininin gideceği yollara sapar ve helak olur."
11- Kadının güzel huylusu, saliha olanı, eşine Cennet nimetidir. Kötüsü, şerlisi de Cehennem azabından sayılır. Sen kocana Cennet ni'meti ol! Azab çektirme!
Bunları yapabilmen ancak, onun isteklerini kendi isteklerine, onun rızasını kendi arzularına tercih etmenle mümkün olabilir. Hep kendi istek ve arzularını ön plana çıkartırsan, bu nasihatları tutabilmen mümkün olmaz.
Erkeğin ve kadının hayırlısı
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Mü'minlerin imanca en olgunu, ahlak itibariyle en güzel olanıdır. Sizin hayırlınız, kadınları için hayırlı olanlarınızdır"
Resulullah efendimize:
- Ey Allahın Resulü, kadının hayırlı olanı hangisidir? diye sorulmuştu. Resul-i Ekrem efendimiz buyurdular ki:
- Kocası yüzüne baksa onu memnun eden, bir şey emretse itaat eden, nefsinde, malında, hoşlanmıyacağı bir işle, kocasına karşı gelmiyendir.
Asık suratlı, geçimsiz ve her zaman tartışmaya yol açan bir kadın, hayır getirmez.


şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

2

30.05.2007, 10:46

Abdulkadir Dedeoglu nun Hanimlari vazifeleri isimli kitabinda okusmutum.. Webmaster abi kaynak istemeden ben veriyim dedim. Arzu edenler burdan da ulasabilir..
Tekrar bu degerli görevlerimizi hatirlattigin icin Allah razi olsun ablacigim senden..
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

3

30.05.2007, 12:18

aslında tam kaynak gösteremem çünkü birkaç yerden alıntı yaptım daha vardı ama yazmadım....sadece bu bölümü defterime kayıt etmiştim...bazen böyle hoşuma giden yerler karşıma çıkınca yazarım..aklımın bir köşesinde bulunsun diye...selametle kardeşim... :)
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

4

30.05.2007, 12:22

O 10 bölümü okumustum, hem o yazdigim yazarin hemde yusuf tavaslinin kitabinda vardi. digerleri zaten alinti :wink:
bu arada güzel bir aliskanlik abla :wink:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

5

30.05.2007, 13:20

Re: evlilikde uyum için...

Alıntı sahibi ""nurdan damla""

Kadını zelil, erkeği sefil ve rezil etmeden, toplum içindeki yerlerini almasını sağlayan ıslamiyettir.

Kadın ve erkeğin bir arada bulunmasının en güzel şekli, ıslamiyete uygun bir evliliktir.

Kurulan yuvanın başlangıçtan sonuna kadar huzurla devamı, erkek ve kadının görevlerini bilip buna göre yaşamaları ile mümkün olabilir.

Her hususta olduğu gibi bu hususta da yapılması gerekenleri açıkca bildirmiştir. Bunlara uyanlar rahat etmiş uymayanlar her zaman, perişan olmuştur.

Yuvanın sağlam olabilmesi, karı-kocanın dine uymalarına bağlıdır. Aksi halde, evlilikten beklenilen fayda tam ve noksansız elde edilemez. O halde kadın ve erkeğin ıslami ölçülere azamı dikkat eden kimseler olması lâzım gelmektedir.


olay bu..Allah razı olsun kardeşim..
Zübeyir Gündüzalp diyor ki: "Dünyada huzur ve rahat mı arıyorsunuz? Ukbada saadet mi istiyorsunuz? Risale-i Nur okuyunuz.

6

30.05.2007, 14:57

RABBıM cümlemizden razı olur inşallah...dualarınızı eksik etmeyin...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

7

30.05.2007, 15:10

Allahın duaları üzerine olur işallah

8

30.05.2007, 15:11

amin kardeşim...ALLAH razı olsun... :)
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

Mesajlar: 20

Konum: Ist/Sarıyer

Meslek: Muhasebe

Hobiler: ılim ve Bilim

  • Özel mesaj gönder

9

09.06.2007, 23:44

Allah razı olsun. Fakat erkeklerin eşine karşı vazife ve sorumluluklarınıda hemen akabinde yazabilmeniz mümkünse bence daha isabetli olur. ıki tarafında üzerine düşen sorumluluklar var. Kişi ne verirse onu alır. Bu bağlamda iki tarafta birbirine karşı olan sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmelidir.

10

11.06.2007, 18:21

erkeğin hanımına karşı görevlerinden birkaçını hadisler ışığında inceleyelim..

Bir kimse hanımına iyi davranmalı, onu
kırmamalı, kaba davranışlardan sakınmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: "Ey
ümmetim! kadınlara hayırla muamele etmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar sizin emriniz
altındadır. Fazla tahakküme hakkınız yoktur. Ancak açıktan fuhuş irtikâb etmiş olsalar o zaman
durum değişir. " (Riyâzu'sSâlihîn, I, 319)

Koca, hanımına hanım da kocasına ilgi
göstermeli, saadeti evlerinde aramalıdırlar. Meşru olmayan yollara düşmemelidirler. ıffet ve
namus konusunda titiz davranmalıdırlar: "Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar
ve ırzlarını zinadan korusunlar. " (en-Nûr, 24/30) ayeti bunu ifade eder.

Erkek, hanımına
ve çocuklarına dinî emirleri hatırlatmalı iyi yönde eğitmelidir. "Ailene namaz kılmayı emret"
(Tâhâ, 20/132). "Yedi yaşındaki çocuğa namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına vardıklarında
(kılmazlarsa) cezalandırınız." (Riyâzu's-Sâlihîn, I, 339)

Koca, kendi mal varlığı ve
imkânlarına göre hanımının nafakasını sağlayıp her türlü ihtiyacını gidermekle yükümlüdür. (Ebû
Davud, Nikâh, 41). Bu hususta cimrilik ettiği takdirde hanımı ilgili yöneticilere ve yargı
makamlarına başvurup durumunu anlatabileceği gibi kocasına danışmadan malından harcama
yapabilir. Koca, hanımına asla çirkinsin dememeli, yaptığı işte sürekli kusurlar aramamalı (ıbn
Mâce, Nikâh, 3), hanımını asla dövmemeli (Buharî, Nikâh, 93), hanımını sürekli zan altında
tutup onu gizlice takip etmeye kalkışmamalıdır. (Müslim, ımâre, 56).
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

11

19.07.2007, 23:44

nurdan hanım boyle veciz ve simdiki genclige yol gosterecek (basta kendim olmak uzere) istifadeli eserleri bizi aydınlatma adına paylastıgınız icin Allah razı olsun..tesekurler

12

20.07.2007, 11:42

rica ederim...islamiyeti bilmemiz ve buna uygun olarak hareket etmemiz çok önemli...bu yolla biiznillah tüm problemleri çözeriz...RABBıM doğru olan yolundan ayırmasın...islamiyeti en güzel biçimde bilmeyi ve uygulamayı nasip etsin...(amin)...

baki selamlar...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

şahan

Orta Düzey

  • "şahan" bir erkek

Mesajlar: 300

Konum: izmir-tire

Meslek: üniversite öğrencisi(erzurum)

Hobiler: müzik(ney), tarih, fotoğrafcılık

  • Özel mesaj gönder

13

20.07.2007, 12:06

bu güzel paylaşımdan dolayı Allah razı olsun.. fakat aklıma takılan şu var: evet evlilikte olması gereken özellikler güzel bir şekilde sıralanmış, peki uygulama manasında nur talebeleri ne kadar hassas veya bu kriterleri kalbimize ne kadar yerleştirmişiz. mesela ahlaklı ve dindar olması seçim konusunda öncelik görülüyor ki bencede olması gereken bu.. ama nur talebesi dediğimiz çevremizdeki insanların hassasiyeti ne kadar_? örneğin bir bayan nur talebesinin hem tesettürlü hemde pantol giymesi veya hafif makyajlı olması veya dikkat çekici şekilde giyinmesi vs vs.. bi nur talebesi erkeğin de aynı şekilde değişik şekillerde dolaşması giyinmesi vs... moda denen kavramın ahlakımıza etkisi ne kadar.. olumlu yöndemi olumsuz yöndemi.. kılık kıyafet haricinde toplumla olan münasebetlerimizde ki ahlaki ölçülerimiz neler ve üzülerek bişey diyeyimki evliliklerin en fazla çatırdadığı kurumda nur talebelerinin evlilikleri, en azından benim gözlemim bu yönde.. yanılıyorsam uyarın lütfen.. hakkınızı helal edin.. selametle inşallah...
Yum gözünü, kalbine heran yokluğa üfür!
'Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür'

14

20.07.2007, 13:28

evet evlilikde ilk görmek istenilen konu tesettür ibadetler vs..gelir..ama bunlardışındaki konular yani hafif makyaj veya pantolon gibi giyilmesi dogru olmayan ayrıntılardır..ister nur talebesi olsun ister cemaatten olmayan kişiler olsun herkes bu tür hassasiyetlere dikkat etmek zorundadır..zaten islamiyet bizlerin ne yapacagımızı nasıl giyinmemiz gerektiğini bildirmiş..bunlara uymak kişisine göre değişir..

şuda varki bazı insanlarda cahilliğinden bunu yapıyor yani makyajın sakıncasının olmadıgını yada pantolon daha kapalı olur gerekçesiyle giyenlerde var....(hatta bu mevzuda başka bir konuda başlığı altında yazmıştım)

lakin bilipte yapanlara diyecek sözüm yok...şuda varki nur talebeleri benim gördüğüm kadarıyla yani çevremde dikkatliler bu konuda...

RABBıM islamiyete en güzel şekilde uymayı nasip etsin... :wink:
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

şahan

Orta Düzey

  • "şahan" bir erkek

Mesajlar: 300

Konum: izmir-tire

Meslek: üniversite öğrencisi(erzurum)

Hobiler: müzik(ney), tarih, fotoğrafcılık

  • Özel mesaj gönder

15

20.07.2007, 16:52

aamin.. inşallah dikkatlidirler, fakt ben şahsen bunu göremiyorum.. yani en azından bulunduğum muhitte bunu göremiyorum. bulunduğum konum itibariylede erkek arkadaşları elimden geldiğince uyarıyorum ama bayan arkadaşlara bişey diyemiyorum; fakat ister istemez üzülüyor insan.. bu konuda uzunca bir çalışma yapılmalı bence.. yeni bir başlık altında veya eski bir başlığın altında bu konuya eylinmeli. gençliğin aklında çoğu zaman 2 soru oluyor gelecek kaygısı ve devamında evlilik.. fakat temsil keyfiyetindeki hassasiyetimizi sorgulamalıyız..
Yum gözünü, kalbine heran yokluğa üfür!
'Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür'

Mesajlar: 20

Konum: Ist/Sarıyer

Meslek: Muhasebe

Hobiler: ılim ve Bilim

  • Özel mesaj gönder

16

20.07.2007, 22:24

Alıntı sahibi ""nurdan damla""

erkeğin hanımına karşı görevlerinden birkaçını hadisler ışığında inceleyelim..

Bir kimse hanımına iyi davranmalı, onu
kırmamalı, kaba davranışlardan sakınmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: "Ey
ümmetim! kadınlara hayırla muamele etmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar sizin emriniz
altındadır. Fazla tahakküme hakkınız yoktur. Ancak açıktan fuhuş irtikâb etmiş olsalar o zaman
durum değişir. " (Riyâzu'sSâlihîn, I, 319)

Koca, hanımına hanım da kocasına ilgi
göstermeli, saadeti evlerinde aramalıdırlar. Meşru olmayan yollara düşmemelidirler. ıffet ve
namus konusunda titiz davranmalıdırlar: "Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar
ve ırzlarını zinadan korusunlar. " (en-Nûr, 24/30) ayeti bunu ifade eder.

Erkek, hanımına
ve çocuklarına dinî emirleri hatırlatmalı iyi yönde eğitmelidir. "Ailene namaz kılmayı emret"
(Tâhâ, 20/132). "Yedi yaşındaki çocuğa namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına vardıklarında
(kılmazlarsa) cezalandırınız." (Riyâzu's-Sâlihîn, I, 339)

Koca, kendi mal varlığı ve
imkânlarına göre hanımının nafakasını sağlayıp her türlü ihtiyacını gidermekle yükümlüdür. (Ebû
Davud, Nikâh, 41). Bu hususta cimrilik ettiği takdirde hanımı ilgili yöneticilere ve yargı
makamlarına başvurup durumunu anlatabileceği gibi kocasına danışmadan malından harcama
yapabilir. Koca, hanımına asla çirkinsin dememeli, yaptığı işte sürekli kusurlar aramamalı (ıbn
Mâce, Nikâh, 3), hanımını asla dövmemeli (Buharî, Nikâh, 93), hanımını sürekli zan altında
tutup onu gizlice takip etmeye kalkışmamalıdır. (Müslim, ımâre, 56).


Allah razı olsun. Bizi yine çok önemli bir konuda aydınlatıyorsunuz. Artık sizin yazınızı nerede görsem okumadan istifade etmeden geçmiyorum. Fakat forum pek aktif değil gözlemlediğim kadarıyla. Aslında çok daha verimli ve aktif olması gerekir. Webmaster arkadaşların bu konuda çalışmaları vardır inşallah.

17

31.07.2007, 21:05

Saliha Kadın

ıslâm'da kadının çalışmasına
izin var mı?


Zira kadına ve erkeğe sadece üretici bir nesne gözü ile bakan kapitalist ekonomi, işgücü ve faal nüfus derken tamamıyla paraya yönelik maddî ölçülere değer vermektedir. Kadınsız ekonomi olmaz, ama kadın ekonomiye bir malzeme değil, ekonomi kadın için var olmalıdır.



SALıHA KADIN ALLAH'A,
PEYGAMBER'E VE KOCASINA ıTAAT EDENDıR


Sık sık sorulan ve gündeme gelen konulardan biridir ıslâm'da kadının çalışması. Kahve havası içinde her ne kadar ağzı olan konuşuyor ise de bu konuda çok dikkatli olmak gerekir kanısındayım.
ıslâm'da, kadın evinin sultanı, çocuklarının en etkili terbiyecisi ve erkeğinin yeri doldurulamayacak bir hayat arkadaşıdır. Hazreti Ömer rivayetiyle gelen bir hadis–i şeriflerinde Allah'ın Yüce Resûlü Efendimiz şöyle buyurur:
"Erkeğin edindiği en hayırlı hazineyi size bildireyim mi? O saliha bir hatundur; kocası ona baktığı zaman onu sevindirir, emrettiği zaman itaat eder, gıyabında da onu korur ve gözetir."(1) ıslâm'ın model olarak ele aldığı saliha kadın, beynini ve gönlünü Hakk'a vererek O'na tam teslim olmuş bir varlıktır. Onun bu teslimiyetinde bazılarının ifade ettiği gibi erkeğe esir olma değil; barış ve güven vardır. ımanlı bir hanım tevhid kapısına sağlam yapışmıştır. Teslimiyetten ve vahdet ruhunun kuşatıcılığından haberi olmayan, bunun tadını alamayacağı gibi gerçek barış ve güvenden de habersizdir.(2) Saliha bir kadın Allah'a, Peygamber'e, kocasına itaat eden seçkin bir insandır. ıbadet ve tevbeyi rehber edindiği gibi neslini ve nefsini her türlü kötü düşünce ve hareketlerden korumaya çalışır ve hayırlı işlerde kocasını tamamlamaya çalışan en büyük destekçisidir.
Kadına yaratılışına uygun en geniş hak ve hürriyeti ıslâm getirmiştir. Ama bu ışıktan gözleri kamaşan ve oyunları bozulan şer güçler ve onların işbirlikçileri doğrudan ıslâm'a karşı çıkamadıklarından kinlerini farklı noktalardan kusmaya, ıslâm'ı kadın hakları yönünden tenkit etmeye ve prensiplerini sulandırmaya seferber olmuşlardır. Haçlı seferleri fizikî mânada durmuş ise de sosyal ve psikolojik açıdan devam etmektedir.
Yahudi, asırlar boyu kendisine bahşedilen engin nimet ve imkânları tepmesi bir yana, gerçeklere karşı çıkma inat ve şerdeki ısrarını her zaman sürdürmüştür. Bazen Darwin adını taşıyarak, yaratılış gerçeğini reddedip insanın atasını maymun yapar, bazen Sigmund Freud adı ile annenin yavrusuna olan masum şefkatini cinsel yakınlıkla izah eder, kimi zaman da sabataist ve masonlar eli ile para uğruna kadını her türlü işte kullanmayı, sanat adı ile insanlığa yutturmaya kalkışır. Yahudi, tarih boyunca oryantalist, araştırıcı ve misyoner kılığı ile her türlü fitne ve fesadı, bilgi sahibi olmayan müslüman halka aşılamak için uğraş verdi. Bu yol süslü ve çekici de olsa kadına ve onun haklarına saygısızlığın ta kendisidir. ışte bulandırmaya çalışılan hususlardan biri de kadının çalışmasıdır.

KADININ BOZULMASI
DÜZENıNDE BOZULMASI
DEMEKTıR


Kadının çalışmasını savunanlar çoğunlukla bunun bir ihtiyaçtan kaynaklandığını ileri sürerler. Burada ihtiyaçtan ne kastedildiği iyi anlaşılmamaktadır. ıstihdam denilen iş sahası açma, her zaman zaruri bir ihtiyaçtan doğmadığı gibi ekonomi ve tablolardaki ifadeler de çoğu zaman gerçekleri yansıtmamaktadır. Zira kadına ve erkeğe sadece üretici bir nesne gözü ile bakan kapitalist ekonomi, işgücü ve faal nüfus derken tamamıyla paraya yönelik maddî ölçülere değer vermektedir. Kadınsız ekonomi olmaz, ama kadın ekonomiye bir malzeme değil, ekonomi kadın için var olmalıdır. Hedef, daima insanın selameti, refah ve saadeti olmalıdır. Ekonomi zarar görebilir; ama ailenin tadı tuzu mesabesinde olan kadın bozulursa, acaba bütün imkânlarını seferber dahi etse ekonomi onu düzeltebilir mi?
ış hukuku deyince, hizmet akdi ile bir işyerine bağlı ve bütün emeğini oraya tahsis eden kişi ele alınmaktadır. Çocuklarını eğiten, evinin her türlü hizmetlerini gören, resmî olmayan yollarla hemcinslerine her türlü bilgi, birikim, tecrübe ve kültür aktaran, öğreticilik yapan, hatta kırsal alanda kendi haremi ile çalışıp ter dökenleri çalışan fert olarak kabul etmemek de sosyal güvenliği dar sınırlara mahkum etmektedir.(3) Böylece kadına iki türlü yük ve sorumluluk getirilmektedir. Hem ev işleri hem dışarı işleri. Bu bakımdan çalışan kadında ev işlerinin dört dörtlük yürüdüğü söylenemez.
ıslâm'da iş deyince, değeri ve faydası olan; fakat haram unsur taşımayan fizikî ve fikrî her türlü faaliyet akla gelir. Bunun içine dünya ve âhiret amelinin ikisi de girer. ışçi ise, işverene çalışan "özel işçi", işverenden başkasına çalışmamak şartı ile "kayıt altına alınmayacak işçi" diye ikiye ayrılarak kapsamı oldukça geniş tutulur. Kadın evde ve fahrî hizmetlerde bulunduğu zaman işsiz sayılmaz. Aksine sırf Allah'ın rızasını dileyerek yaptığı faaliyet makbul ve bereketli olacaktır. ışsiz, bomboş oturan, âtıl ve tembel insanın dinimizde yeri yoktur. Böylesine selâm bile verilmez. Bu düsturların zamanla aşındırılmaya başlanacağına asırlar öncesine işaret eden Peygamber Efendimiz:
"Her ibadetin bir coşku ve heyecan dönemi vardır. Her coşku ve heyecanın bir de gevşeme dönemi vardır. Bu durumda kimin coşkusu sünnetime doğru olursa gerçekten iflah olmuştur. Kimin coşkusu da başka tarafa (bid'ata) doğru yönelirse, o gerçekten helâk olmuştur." buyurmuşlardır.

BENıM BACIM KARDEşıM GıBıDıR
SAÇMALIğI


Kadının bakacak kimsesi olmaz ve kazanç aslî ihtiyaçlarına bile yetmez ise, iffetine bir halel getirmemek, kadınlık ve analık hak ve sorumluluklarını zedelememek şartı ile çalışmak mecburiyetinde kalabilir. Bu durumda dahi yozlaşmaması esastır. Zira Efendimiz kadın ve erkeğin sorumluluğunu dile getirirken, "Kadın evinin çobanıdır ve idare ettiklerinden sorumludur." buyurur. Yoksa kadın yaratılış ve fonksiyon bakımından erkekle aynı konumda değildir. Bir bütünün iki parçası olmakla beraber fizikî ve ruhî durumları farklıdır. Kadın ve erkek birbiriyle huzur, sükûn ve güven bulmak üzere yaratılmışlardır. Kadının istikrar yeri ancak evidir. Zarurî ihtiyaçlar dışında, hele süslenerek sokaklara çıkması ve işyerine rıza göstermesi bir fesat unsurudur. Böylece annelik özelliğinin kaybolmaya başlayacağı bir gerçektir. Zira kadın duygusal ve unutkan olduğu gibi hiç kimse de şehevî hislerinden sıyrılmış bir melek değildir. "Benim bacım gibidir.", "Benim kardeşim gibidir." demekle bacı ve kardeşlik olmaz. Ailelerde önlenemeyecek hareketlerin, yuva yıkılmalarına yol açacak hâdiselerin, cinayet ve yüz kızartıcı olayların zarurî olmayan ilk bakış ve konuşma ile başladığını unutmayalım. Allah'ın koyduğu hudutlar insanın sağlık, selâmet, afiyet ve huzuru içindir. Ama kadını çalışma hayatına itmek isteyen kesimlerin görüşlerine bakılacak olursa, kadın değer ve sosyal statü kazanmalıdır, can sıkıntısını gidermelidir, çalışma çevresine neşe getirmelidir, ekonomik bağımsızlığına kavuşmalıdır. Hele sebze ve meyveye kadar, taksitle satış ve kredi kartları furyası olan bir ortam, bu yola özendiren ve iten sebeplerin başında geliyor. Bu sebeple de kadın dışarıda çalışmalı diyenler haksızdırlar. Bu ve benzeri bahaneler batıda sağlam örnekleri çok azalan, bizde ise hâlâ istikrarını koruyan aile yapımızı bozmaya matuf, şer güçlerin sinsi planlarının bir parçasıdır. Kendisini çocuklarına adayan ve eşinin en sadık yardımcısı bulunan saliha kadın, üstün bir değer taşır ve en emin sosyal statüye sahiptir, evinin ve çevresinin göz nuru ve yüz akıdır. Zevkle ev işlerine koşarken, hem göbek bağlayıp hantallaşmıyor, hem de yorgunluk ve stresten küskün ve yorgun hâle gelmiyor. Canı niçin sıkılsın? Canı sıkılanlar tembelliğe düşkün, gittikçe kadınlık hislerinin zedelenmesiyle evlenmekten kaçan ve merhamet duyguları tahrip olan, her türlü iş ortamına karışmış olanlardır. Saliha kadın, gerçek hürriyetin Allah'a hâlis kullukta olduğunun bilinci içindedir. Sonra erkek çalışıp kazanç getirme gücü taşırken ve elde kanaat gibi tükenmez bir hazine var iken, sırf erkeğe başkaldırma statüsü ile sokaklara ve iş sahalarına itmek, onu perişan hâle getirmekten başka yarar sağlamaz. Bütün bu ifadelerden kadının okumaması, ilim tahsili yapmaması anlamını lütfen çıkarmayalım. Onun okuması, ilim tahsili yapması vaciptir. Örtüsü ise, erkeklerden korunması için gelen sadece bir emir değil, kişiliğini ve onurunu ortaya çıkaran aslî bir unsurdur. Örtülü ve çalışmaya mecbur olan bir kadın, eşine rahat bir kazanç sağlaması için Cenab–ı Hakk'a yalvarmalı, durmadan iltica ederek, çalıştığı işi her an bırakma niyetini taşımalıdır. Bütün bunları bir yana iterek üç beş kuruşa tamah edilmesi, ölçülemeyecek değerde olan faziletlerin yok olması veya Allah korusun, çeşitli felaketlerle son bulabilir. Tabi-î ki devlete düşen görevlerden birisi de millî gelirin hakça ve adaletçe paylaşmasını sağlamak ve halkının asgari geçim seviyesine yardımcı olmaktır.
ıslâm'da kadının aşağılanması, doymak bilmeyen para hırsına alet edilmesi, emeğini başkasına satması diye bir husus yoktur. Bunlar kadına olan saygısızlığın ta kendisidir. Saliha kadın ise, salih evlatlar yetiştirmekle hem toplumun mimarı, hem de kendi sağlık ve huzurunun bekçisi olur. Böylesi bir kişi yığınlarca sadaka vermiş ve hayır işlemişçesine de sevap ve dua kazanacaktır. Aksi hâlde onu fıtratına uymayan yollara itersek, şairin dediği duruma düşeriz:

Kadından kendisinde olmayanı isteriz
Hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz.

EVLERıNıZDE OTURUN,
CAHıLıYE ÇAğI KADINLARI GıBı AÇILIP SAÇILMAYIN


Sonradan başlayacak keşkeler ve nedametler kaybedileni maalesef geriye getirmiyor. Kur'an–ı Kerim'de Peygamber hanımlarına hitap eden; fakat gerçekte bütün Müslüman kadınları muhatap alan Ahzab sûresinin 32 ve 33. âyetlerinde Cenab–ı Hak şöyle buyurmaktadır:
"Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkarsanız (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel, şüpheden uzak biçimde, söz söyleyin. Evlerinizde oturun, eski cahiliye çağı kadınlarının açılıp saçılması gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûl'üne itaat edin. Ey ehlibeyt! Allah sizden, her türlü kiri gidermek, sizi tertemiz yapmak istiyor." Bu bakımdan Müslüman hanımın kendisini koruması eşinin ve yakınının da onun üzerinde hassasiyetle durması en kutsal görevidir.
Kadının dışarıda çalışmasını tavsiye eden görüşlerin hiçbiri masum ve mantıkî değildir. Kocasının boyunduruğundan kurtulma; bir anlayış değil başkaldırmadır. Bir erkeğin boyunduruğundan kurtulup, yüzlerce erkeğin emri altına girmiş olmak nasıl izah edilebilir? Kıyafet, koku ve süs bakımından da kazanacağı para çok defa masraflarına dahi yetmemektedir. Kozmetik ve parfüm malzemelerinin ithalattaki ağır yükü bir yana sağlık ve ekonomiyi sarsan durumu da hiç göz ardı edilecek seviyede değildir. Batı ekonomi sisteminde kadının doğurması ve çocuk yetiştirmesi tüketicilik sayılmaktadır ve çalışan kadın ise, yorgunluk, taciz korkusu ve sıtres yükü sebebiyle gittikçe cinsel kabiliyetini kaybettiği gibi dışarıda çalışması da nesillerin yetişmesi ve geliştirilmesinde en büyük engellerden biri olmaktadır. Günümüzün en yaygın hastalıkları olan ruhî depresyon ve stres, en fazla, çalışan kadınlarda görüldüğü gibi ağır işlerde çalışanlar da boyun fıtığı hastalığından kurtulamıyorlar.
Örtülü kadının elinden alınan eğitim ve çalışma özgürlüğüne karşı çıktığımız neticesine lütfen varmayalım. Çalışması çok zaruri ise örtülü, örtüsüz farkı gözetmeksizin insan haklarına ve vicdan özgürlüğüne saygılı olmak ve eğitimi, beynin dışında aramak garipliğine son vermek gerekir. Çalışan anneler yavrularını kreşe bıraktıklarında rahata kapılmamalıdırlar. Zira eğitim büyük çapta hele annenin bizzat kendisine ve zamanının büyük bölümünü hele küçük yaşlarda ona ayırmasına bağlıdır.
Diğer taraftan kadının evde icra edeceği ve aile bütçesine katkıda bulunacağı sanat dalları da vardır. Asr–ı Saadet döneminde kadın, evde birtakım hayırlı ve gelir getirici dallarda vakti ölçüsünde çalışırdı. Fakat günümüzde bu yolla elde edilecek ürünler teşvik edilmediği için rağbet gittikçe azalmıştır. Bu iştigal konularından birkaçını sayarsak; örgücülük ve dokumacılık, dikiş ve nakış, sepet imali, boyama ve benzerlerini zikredebiliriz.

ERKEKLER BıZıM ıÇıN YARATILDIğI GıBı

BıZ DE ERKEKLER ıÇıN YARATILMIşIZ
Yazımızı bitirmeden ashab–ı kiram döneminde Arap kabilelerinden Avf b. Milham, kızı Ümmü ınas'ı ileri gelen Arap kabilelerinden birinin oğlu ile evlendireceği zaman kızını karşısına oturtmuş ve tarihin altın sayfalarına geçen şu tarihî nasihatini yapmıştır:
"Yavrum vasiyet ve nasihat bir kimseyi hayra sevketmek içindir. Edepli ve terbiyeli olmak yahut zengin birinin evladı bulunmak, kâfi gelseydi, sana nasihata lüzum görmezdim. Sevgili kızım, bir kız anne ve babası zengin diye evlenmeye muhtaç olmasaydı, senin hiçbir zaman kocaya ihtiyacın olmazdı. Fakat durum bildiğin gibi değildir. Erkekler bizim için yaratıldığı gibi biz de erkekler için yaratılmışız. Kızım, içinde büyüdüğün bir yuvadan çıkıp, hiç bilmediğin, tanımadığın bir eve gireceksin. şimdiye kadar görüşüp konuşmadığın ve huyunu suyunu tamamen bilmediğin hayat arkadaşına hizmetçi ol ki, o da sana kul köle olsun. Yavrum, kanaatkâr ol. Söylenenleri iyi dinle ve her zaman itaat üzere ol. Evde gözüne çirkin görünecek hiçbir şey kalmasın. Eşinin yemek ve uyku saatlerine dikkat et."(4)
Dipnotlar:
1–Yard. Doç. Dr. Zekeriya Güler, "40 Hadisde Kadın", s.124
2–Doç. Dr. Faruk Beşer, "Kadının Çalışması, Sosyal Güvenliği ve ıslâm", s.35–82
3–Prof Bayraktar Bayraklı, "Kadın, Sevgi ve Temel Haklar", s.35–40
4–Abdülkadir Dedeoğlu, "Hanımların Vazifeleri" s.5–8.



Aydın Talay
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir