Giriş yapmadınız.

1

19.09.2005, 22:37

NLP´nin Gerçek Yüzü!

NLP´nin Gerçek Yüzü
http://www.saidnursi.de


Özet
NLP’nin tarihçesi ve esasları tanıtıldıktan sonra, yaygınlaşması hakkında bilgi verilecektir. Bilahare Avrupa’ya taşınması ve orada ne tür tepkiyle karşılandığına değinilecektir. Beşinci bölümün konusu ise, NLP’nin Türkiye’ye idhalidir.

NLP’nin köklerine dair

Bugün aktüel bir şekilde konuşulan NLP’nin tarihçesiyle yaptığımız çalışmalar hadisenin zamanın derinliklerine doğru ilerlediğini müşahede ediyoruz. Freud ve zamanını, toplumun sosyal ve manevi bağlarını parçalayan düşüncelerini ve o*nun Avrupa genelindeki cemaatileşmesini anlamadan, Perls ve Perls’i ilham kaynağı edinen NLP hareketini anlamak mümkün değildir. İnsanı tanıma, insana hakim olma, insanı yönlendirme, insandan istifade etme gibi maksatları esas alan NLP’nin köken olarak meşhur Yahudi asıllı ruh bilimcisi Freud’a dayandığını görüyoruz. Bu meseleyi daha iyi anlamamız için, Freud’dan zamanımıza gelen kalın çizgileri birlikte takip etmemiz gerekir. Freud’u ve Freud’dan zamanımıza bu fikirleri taşıyan materyalist psikiyatristleri tanımadan NLP hakkında konuşmak çölde su aramaya benzer.

Freiberg’te 1856 tarihinde bir yün tüccarının çocuğu olarak dünyaya gelen ve o gündeki Yahudi halkı hareketleri ile birlikte önce Leipzig’e ve daha sonra Viyana’ya taşınan Freud’un asıl ismi Şlomo Freud’dur [19]. Tıp tahsilini bitirdikten sonra önce Viyana hastanesinde çalışır ve daha sonra Paris psikiyatri kliniğinde psikiyatri çalışmalarına devam eder. Psikiyatrist olarak Viyana’ya döner. Doçent ünvanını aldıktan sonra çocuk hastalıkları enstitüsünde çocuk psikolojisi ile ilgilenir. Fransa’da Hippolyite Bernheim’dan manyetizma dersleri aldıktan sonra “şuuraltı” meselesi üzerinde durur. 1900 yıllarında rüya meselesinde kendisine göre teoriler geliştiren Freud’un bütün çalışmalarında semavi din karşıtı unsurlar dikkatimizi çeker. Daha sonra meşhur olacak “psikoanaliz” metodunu da bu günlerde ilan eder. Cinsiyet nazariyesini geliştirirken bütün yollar cinsel tatminsizliğe çıkar [19].

Freud ve ekibinin temel düşüncüleri bir kaç noktada merkezileşir: Evvela otoriteye karşı çıkarlar. Bilhassa semavi dinlerden gelen Allah ve ahirete imanın psikolojik hastalıklara sebep olduğunu ve vicdanın tahakkümünden ruhun mutlaka kurtarılmasının şart olduğuna inanırlar [4]. Vicdan ve vicdanın sürüklediği Allah inancının, zoplumsal hayattaki faşizm kadar kişinin hürriyetini selb ettiğinden dolayı mutlaka fert hayatının dışına çıkarılmasının lüzumuna inanırlar [4]. İnancın ve geleneğin, cinsel hürriyeti engellemesiyle tatmin olamayan insan hastadır bunların nazarında. Yani hiçbir sınır tanımaksızın cinsel hürriyete sahip ve tüm inançlardan kurtarılmış bir insanın mutlu olacağına inanırlar.

Bu istikametteki - hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girmeleri gibi - ilk laboratuvar çalışmalarını Sovyet Rusya’da Troçki’nin (bkz. 5. Şua, 14. Mesele) gözetimi altında tatbike koyarlar [1], [2]. Bu çalışmalarında kendisine yardımcı olan ve takipçisi durumunda bulunan bir çok başka Yahudi alimi de dikkatimizi çekiyor. Bilhassa Viyana Rusya arası mekik dokuyan ve Troçki Rusyası’nda Freud’un çalışmalarını cinsel çerçevede enstitülerde sistemleştirmeye çalışan sözde psikiyatristler dikkatimizi daha fazla çekiyor. İlginç olan tarafı psikiyatri ile ilgilenen bu insanların hiçbiri tıp tahsili görmemiş ve temelde insan bilimi ile ilgisi olmayan kişilerdir.

Freud’un çalışmalarını yeni bir ahlâk, yeni bir insan, yeni bir dünya ve daimi bir ihtilalde kullanmaya çalışan bu grubun başında meşhur Leon Troçki ve çevresindeki filozoflar gelir. Semavi ve geleneksel ahlâkı dışlayan insanı maddileştiren ve o*nun ruhunu molekül ve partiküllere indirgemeye çalışan bu grubun amacı dinsizlik ve ahlâksızlıktır. Bunlara göre cemiyet hayatını menfi etkileyen en büyük amil dini ahlâk ve ailedir [1], [2], [3]. Bilhassa ailenin ortadan kaldırılmasına yönelik Troçki’nin nezaretinde Vera Schmidt’in açtığı enstitüde Stalin’in oğlu Wassiliy’nin oluşu çok ilginçtir [1]. En büyük hedefleri tüm hayallerinin önünde engel gördükleri aileyi ortadan kaldırmaktır. Bu noktada Freud gerek Avrupa’da ve gerekse Sovyet Rusya’da ahlâksızlığın teorisyeni olarak çıkar. Cinsel ahlâksızlığı kitap olarak genel ahlâkı tahrip etmeye başladığı bu dönemde baş aktör Freud ve Freud’dan ilham alan meşhur “Cinsel İhtilal” kitabının yazarı Wilhelm Reich’tır [3].

Meşhur Mordehay Marx Levi, yani Karl Marx’ın talebeleri de Freud’un psikoanaliz metoduyla insana yaklaşmışlardır. Psikoloji ve psikoanaliz noktasında 20.yüzyıl dinsizliğin rehberi olan Freud’un fikrini yaymak için tüm Avrupa ülkelerinde enstitüler açtırması ve beş defa üst üste uluslar arası psikoloji konferansı düzenlemesi o*nun bu yoldaki cehdini gösterir. Fert olarak ortaya attığı, dinsizlik ve ahlâksızlık doğuran teorisini kısa zamanda cemaatileştirmesi o*nun bu yolda yalnız olmadığını gösterir [19]. Günümüz psikiyatrist alimlerinin “sapık psikolojik mezhep” diye nitelendirdikleri Freud’u; dinsiz, ahlâksız ve kilise karşıtlarınca hala müdafaa edilmesi toplumun cehaletinden başka bir şey değildir. Veya organize olmuş materyalistlerin karşısındaki dindarların dağınıklıklarıdır.

1938 yılında kanser hastalığına müptela Freud’un İkinci Dünya savaşı arefesinde apar topar Londra’ya giderek, hastalığının şiddetine dayanamaz ve orada intihar eder [19]. Freud’dan insan, ruh, insanın terbiyesi ve cinsel hürriyet meselesinde Freud’dan ilham alanın sayısı pek çoktur. Bunlar arasında Berlin doğumlu Yahudi asıllı Friedrich Salomon Perls (Fritz Perls) konumuz açsından dikkat çekicidir.

Perls “Protestan” bir Freudçu sayılmaktadır. Psikoanalizde “Ortodoks” kalmamış, tahribat noktasında geliştirmiştir. Temelde Freud’un ürettiğı kavramları ve fikirleri kullanmakla beraber teferruatta ayrılıklar olmuştur. Perls’e göre insan bir organizmadır ve sürekli çevreyle ihtiyaçlarını tatmin için alışverişte bulunmaktadır [4]. Bir insanda bir noktada tatminsizlik olduğunda o tatmin insanın ruhunda tamamlanmamış bir bütünün eksik parçasıdir [4]. O vakit, adeta herşeyi ile o insan tatminini hedeflemektedir ve tatmin başarı ile sağlandığında bunu Perls Gestalt’ın tamamlanması olarak ifade etmektedir [4].

İkinci Dünya Savaşı öncesinde ABD’ye kaçan bir çok Yahudi alimi gibi bu Perls de Yeni Dünya’ya taşınmıştır. Bu çerçevede hadiseyi tüm boyutlarıyla anlayabilmek için Perls’in dava arkadaşları; Erich Fromm, Wilhelm Reich ve Laura Perls gibi şahsiyetleri de bilmek gerekir.

Avrupa’daki projelerini daha geniş bir coğrafyada yeterli imkânlarla yenilik iştahına kapılmış insanlara kabul ettirmeye çalışan Galiçyalı psikiyatristler zaman zaman kilisenin itirazlarıyla karşılaşırlar. Hatta şehevani duyguları tahrik ile hürriyet perdesi altında insanları yoldan çıkaran cinsel ihtilalin mimarı hapishanelerde sürünür ve orada can verir. Hırıstiyanlık ahlâkını ve Avrupa geleneğini temelden sarsan bu ekibin eserleri büyük tüccarlarca yüksek sayıda basılmış ise de Avrupa ve ABD hükümetleri kısmen yakmıştır [20].

Fakat buna rağmen, semavi ve geleneksel ahlâka karşı hayvani bir hürriyet peşinde koşan Perls, heva ve hevesin tatminini Gestalt terapi olarak 1950’lerde ABD’de ortaya koymuştur ve 1968 öğrenci olaylarında öğrencilerin nazarında bir idol konumunu korumuştur [5]. Bilhassa gençleri her türlü otoriteye karşı kışkırtmak için “Gestalt Duası” adını verdiği şiirini 1960’larda neşretmiştir (Perls: “Gestalt Prayer”) [5]:


“Benim yaptığım bana,
Senin yaptığın sana.
Bu dünyaya gelmedim
Ta senin beklentilerine cevap vereyim.
Sen de bu dünyaya gelmedin
Ta bana göre hayat süresin.
Ben benim ve sen sensin
Eğer tesadüfen anlaşırsak ne güzel,
Eğer anlaşamazsak da yapılacak bir şey yok.”


NLP’nin şekillenmesi ve “Yeni Şimal Cereyanı”

NLP’ye gelince Fritz Perls’in Gestalt oturumlarını 1972’den itibaren Richard Bandler incelemiş ve bilahare kendisi de Gestalt terapi gruplarını yönetmiştir [5]. Bandler’in NLP’ye yönelmesi de ilginçtir. Yahudi asıllı psikiyatrist ve yayıncı ve 1970’lerde ABD’de eşcinselliği normal olarak savunan Robert Spitzer oğlu için davul öğretmeni ararken kabiliyetli Bandler ile karşılaşır [5]. Daha sonra Bandler’i o anda ölmüş bulunan Perls’in video filmlerini ve ses bantlarını çözmede yanına yardımcı alır. Bu çalışmalar esnasında NLP’nin bazı temel fikirleri Spitzer tarafından Bandler’e telkin edilir. Yine çok gariptir ki Bandler’i meşhur bir nevi sihir psikoterapisti sayılan Virginia Satir ile tanıştıran da Robert Spitzer’dir [5]. Zengin olan Spitzer ailesi NLP’nin teşekkülündeki masrafları karşılarken birlikte bazı projeleri gerçekleştirirler. John Grinder ile meşhur sihirbaz Virginia Satir’i modelleştirdikleri kitabı neşreden ikiliden Grinder’in hikâyesi de ilginçtir: ABD CIA’sında Almanya, İtalya ve Yugoslavya ülkelerinde ajan olarak çalışan bu genç dilci meşhur ilim adamı Noam Chomsky’nin transformasyon grameri üzerine çalışır. Bandler ile tanışdıktan sonra tamamen NLP’ye döner [5].

Burada size ilginç gelecek bir anekdot aktarmak istiyoruz. Bandler ile Grinder gecenin geç vakitlerinde Kaliforniya şarabıyla sarhoşlarken bugünlerde Milyonlarca kişi tarafından konuşulan NLP kavramını bulacaklardır [5]. İlginçtir ki şerde muvaffak olmuş bir çok kişiye bu tür fikirler sarhoş hallerinde gelir. NLP, İngilizce Neuro Linguistic Programming kelimelerinin kısaltılmış şeklidir, meali ise lisan-ı hal ve kal ile proğramlama, yani karşısındakine tesir etmektir. o*ndan önce ise yaptıkları daha ziyade bir nevi modern “sihir” (İngilizce magic) olarak nitelendirmişlerdir (Bkz.: The Structure of Magic).

NLP’de, ruhun doğru iletişimle tedavi edilebileceği esas alınır. Sağlıklı iletişimin nasıl olacağını keşfetmek için de NLP’ciler, tedavide ve dolayısıyla iletişimde başarılı kabul ettikleri terapistlerin iletişim tarzlarını araştırmışlar ve buna modelleme demişlerdir. Başta Fritz Perls, Virginia Satir ve meşhur manyetizmacı (yani hipnotizmacı) Milton H. Erickson olmak üzere Gregory Bateson, Moshe Feldenkrais ve Linus Pauling gibi kişilikleri hatta Hindistan’daki yogileri ve Afrika’daki şamanları dahi model ittihaz etmişlerdir. En mühim modellerden biri Erickson ise, terapide manyetizmanın (hipnotizma veya hipnoz) faydalı olduğuna inanmış ve lisandaki üstün kabiliyeti ile insanları transa geçirebilmiştir [10].

İletişimde karşısındakine tesir etmek için aşağıdaki NLP teknikleri esas alınan modellerden süzülmüştür [5], [6]:

Anchoring – demir atmak: Dinleyicide arzu edilen hissiyatı uyandıracak kelimeler sarf etmektir.
Pacing - eşitleme: Hal ve etvar noktasında dinleyicilere uyum sağlamaktır.
Rapport – ses uyumu: Eşitlemeden sonra iletişimin gidişatını belirlemektir.
Hipnotik dil: Dinleyicileri lisan ile transa geçirmektir.
Reframing - tevil: Bir kelimeye başka bir vurgu yapmak, yani başka bir manasını çağrıştırmakla iletişimin gidişatını değiştirmektir.
Özet olarak diyebiliriz ki, NLP Gestalt terapi, hipnoterapi vs.’ye yeni bir şey katmamıştır [5]. Sadece kendilerinie göre ortak noktalarını tespit ve Perls ve Satir gibi kişileri gözetleyip hal ve hareketlerine modelleme adı altında bir mana kazandırmak istemiş ve bu manalara dilbilimden kavramlar uygulamışlardır. Seriü’s-seyr zamanın evladının kulaklarına hoş gelecek kelime oyunları ile eski tası yeni tas gibi satmışlardır.

Sonra sırf terapi için değil, hayatta başarılı olmanın ve kariyer yapmanın yollarını keşfetmek ve adeta başarı reçeteleri sunmak için genel manada başarılı kabul edilen ünlüler modellenmiş ve NLP, geniş kitlelerin ilgisini çekebilecek bir hal almıştır ve dolayısıyla ekonomik gelir elde etme niyetiyle geniş çapta kurumsallaşmayı da beraberinde getirmiştir.

Fakat kanaatimizce NLP’nin kökünden ve uluslar arası boyutta bazı çevrelerce aldığı destekten anlaşılıyor ki NLP Yeni Şimal cereyanı’nın nesh-i insaniyet kolunun mühim bir silahıdır:





Bu silahlar her devirde evvela psikoterapistlerin metodu olarak sunulmuş ve geliştirilmiş ise de bilahare toplumun her tür problemine ve bilhassa eğitimde her sorunu çözer harika bilimsel veriler olarak, yani “hikmet” olarak sunulmuştur. Klasik Şimal cereyanına karşı insanlık müteyakkız hareket etmişken, Yeni Şimal cereyanı hususunda aynı teyakkuzdan bahsetmek mümkün değildir. Bunun baştaki sebebi de Sovyet Rusya’nın dağılması ve Şimal cereyanın suyun buhara inkılabı gibi yıpranmış tabirleri bırakıp yeni kavram ve kılıflarla ortaya çıkması ve teknolojiyi gayet iyi kullanmasıdır. Fakat kılıflar değişse de manalar değişmediğinden manalar üzerinden bu cereyanı tanımak mümkündür.

Bu bölümü Virgina Satir’in “Ben benim” (“I am me”) şiirinden alıntılar ile noktalıyoruz [5]:

“Ben benim.

Aynen benim gibi dünyada başkası yok.

[...]

Bende olan her şey benimdir: vücudum ve yaptığı her şey, aklım ve fikirleri, gözlerim ve resimleri, hislerim [...]

Ben kendime malikim. Öyle ise kendimi idare edebilirim.

Ben benim ve ben iyiyim“


NLP kurumsallaşıyor

Bandler ve Grinder 1970’lerde birçok kitap neşretmekle parlak dönemlerini yaşarken, 1980’lerde talebeleri tarafından da düzenlenen NLP kurslarında patlama olmuş ve Brandler ve Grinder’in kontrolünden çıkmıştır. 1984’te Brandler mahkeme yoluyla bunun önünü kesmeye çalışmışsa da muvaffak olamamış, dolayısıyla birçok NLP tarzları ve kurumları ortaya çıkmıştır. Terapist ve pedagoglardan başka bilhassa ekonomistler müşteriyi etkilemek için NLP teknikleri geliştirmişlerdir.

1993’te Wyatt Woodsmall, Bert Feustel ve Marvin Oka uluslar arası standardlar oturtma ve bu çerçevede NLP eğitmenleri yetiştirme maksadıyla INLPTA’yı (International NLP Trainers Association) kurmuşlardır [10]. Şu an beş kıtada Türkiye dahil değişik ülkelerde temsilcilikleri vardır. Bundan başka, Richard Bandler ve diğerleri birbirinden bağımsız ve kısmen uluslar arası boyutta faaliyetlerini halen sürdürmektedirler.

NLP trainer, yani eğitmen, olmak için NLP practitioner, master practitioner ve trainer eğitimini başarı ile tamamlamış olmak gerekir. Ayrıca, birkaç safha ve gayretlerden sonra NLP master trainer, yani bir nevi kıdemli eğitmen, olmak da mümkündür [10].


Avrupa’da NLP

1980’lerde NLP Avrupa’ya da taşmıştır. Yayılmakla ve kısmen hüsn-ü kabul görmekle beraber özellikle Almanya ve Avusturya’da, evvela ilim adamları ve o*nları takiben kilise bu cereyanın zararlarını konuşmaya başlamış. Tüm Avrupa’ca merdut sayılan batıl bir hareket kabul edilen Scientology’cilerin NLP’cilerin ifadeleri örtüşünce [8] birçok Avrupalı entelektüel NLP zararlarını konuşmaya başladılar. NLP’nin reframing gibi tabirleri Scientology çevrelerince kullanılageldiğinden Almanya’da bazı NLP kuruluşları bu tabirleri kullanmaktan vazgeçmişler, hatta NLP ismini dahi silmişlerdir. 1999’ta Almanya’da dört psikoloji profesörü ortak bir bildiride [21] NLP gibi tekniklerin zararlı olduğunu ve bilim değil, esoterik (gizbilim) olduğunu ifade etmişlerdir. EAP (Avrupa Psikoterapi Cemiyeti) NLP’yi Psikoanaliz gibi metotlara eşdeğer kabul etmişse de, Almanya’daki hastalık sigortaları kabul etmiyor. Avrupa’da, NLP hala tartışma konusudur.

27.07.1994 tarihli Zeit gazetesindeki Jochen Paulus’un makalesinden [7], Bandler ve Grinder’in yalanla hareket ettiklerinin bizzat kendileri itiraf ettikleri, ancak kendilerine göre gerçeğin sadece bir haritasını veya modelini teklif ettikleri ve bununla başarılı bir özaldatma hedefledikleri anlaşılıyor. Erickson’un NLP’nin kurucularına verdiği öğütü de buradan öğrenebilirsiniz [7]:

“Eğer sanki öyle imiş gibi tavır takınmada başarılı olursan, seninle beraber çalışan insanlar değişiyorlarmış gibi hareket edeceklerdir. Ve aslında sadece rol yaptıklarını unutacaklardır... hayatları boyunca. Burada mühim olan senin aldanmamandır.”

08.03.1997 tarihli Stuttgart gazetesindeki Markus Heller’in makalesinde [8] ise, NLP’nin Scientology ile olan kavram benzerliğine dikkat çekilmiştir.


Türkiye’de NLP

Temmuz 1998’te, Cengiz Eren’in Tempo dergisinde yayınlanan ”4 saatte kendinizi değiştirin“ makalesi ile NLP Türkiye’deki etkinliğini hissetirmeye başlamıştır [14]. Eren, 1980’lerden itibaren bizzat Bandler tarafından ders görmüş ve NLP trainerliğine terfi etmiştir. Türkiye’nin ilk NLP enstitüsünü Ocak 1998’de kurmuştur. Hipnotizma / manyetizma usulünü saklamayan Cengiz Eren, M. Kemal’i NLP’de model ittihaz ederek ortaya çıkmıştır. Risale-Nur’u tanıdığı anlaşılan Eren, cemaatlerin ve tarikatlerin insanlara NLP’ye benzer fakat menfi tarzda tesir ettiklerini iddia etmiş ve buna Nur’o Linguistik Proğramlama demiştir. İnsanların NLP ile cemaatlerden kopacaklarını, yani - kendisine göre - kurtulacaklarını öne sürmüştür [15]:

“Zira kişisel gelişim modelleri ile kendi geleceğini kendisi belirlemeye başlayan kişi doğal olarak tarikat kontrolundan da çıkmaya başlamakta ve istediği sonucu bir veya birkaç içerikte elde ettiği takdirde bağlarını bütünüyle kopartabilmektedir.“

Kigem (Kişisel Gelişim Merkezi) kurucusu Mümin Sekman ise Nur’o Linguistik Proğramlama tabirine sahip çıkmıştır [16]. Daha sonraki zamanlarda ABD’deki NLP hareketinin ilk zamanlarında olduğu gibi dini cemaatlerde, sivil toplum örgütlerinde ve hatta bazı kamu kuruluşlarında bu modelin kabul gördüğünü müşahede ediyoruz. Ancak zamanla otoriteyi reddeden, fertlerin arasındaki sosyal bağları koparan ve kişiyi ferdiyet noktasında enaniyetli konuma götüren NLP’den bazı cemaatlerin kaçmaya başladıklarını görüyoruz. Örneğin Sızıntı dergisinin sayfalarında, NLP mevzusuyla evvela müspet ve sonraki zamanlarda menfi olarak karşılaşıyoruz (Bkz. Sızıntı, Ağustos 2002 ve Nisan 2003).

Evvela ferdi; enaniyetini şişirerek bulunduğu sosyal çevreden koparan NLP; „kariyer“, „etkileme“, „liderlik“ ve „tesir etme“ saikalarıyla o*nu boşluğa uçuruyor. Kendisinde olmayan istidatlara sahip, kazanmadığı maddi manevi derecelere vehmen ulaşan insanın çevresiyle yaşayacağı sıkıntıyı az çok tahmin edebilirsiniz. Haddini bilmeyen fertlerden meydana gelen sivil toplum örgütleri ile enaniyetin toplumsal harekete dönüşmesinden ancak anarşi ve kaos peşinde koşanlar istifade edeceklerdir. Dünya çapında parayla kendisiyle irtibatlandırdığı sivil toplum örgütlerinde yoğunca işleyen meşhur Yahudi asıllı Dzjchdzhe Shorash’ın (George Soros) bu örgütlere yaptığı desteklerle zayıf iktidarları değiştirdiğini birlikte müşahede ediyoruz (bkz. Soros’un Bulgaristan’daki açık toplum enstitüsü [11]). Tirana’daki “Activism Festival” adeta senaryoya göre sahnelenen ihtilal hazırlıklarının son örneği.

Ayrıca başta Türkiye olmak üzere dünyanın birçok üniversite ve sivil toplum kurumunda verilen NLP derslerinin kaynağının dışarıdan gelmesi bu istikametteki şüphelere kuvvet veriyor. INLPTA, NLP Değişim gibi kuruluşlar Türkiye’de NLP faaliyetlerinde bulunmakta*dırlar. 17 Nisan 2005’te Woodsmall, Soros’ça finanse edilen KA.DER, Tarih Vakfı gibi STK’lara hizmet veren Marjinal’in organize ettiği 4. Ulusal Eczacılık Kongresi’nde NLP hakkında bilgi vermiştir [17].

NLP’nin bir hedefi de otoriteye karşı ferdi hür kılmaktı. Bu otorite inanç, fert iktidarı, toplum baskısı ve gelenek de olabilir. Mesela AKP’li aileden sorumlu bakan Nimet Çubukçu’nun meclis kürsüsünde itiraf ettiği gibi George Soros Güneydoğu kadınını lider olarak yetiştirmek için 300.000 Dolar’ı kendisine yakın fonlara aktarmıştır (bkz. Hürriyet Gazetesi, 23.08.2005). Yukarıdaki tespit Gestalt terapisi ve NLP’nin toplum içindeki bir uzantısı veya yansıması olarak kabul edilebilir.

Psikoanalistler dinsiz felsefenin yardımı ile metotlarını Rusya’da önce küçük laboratuvarlarda ve daha sonra Troçki’nin gölgesinde eğitim yoluyla tüm cemiyette uygulamaya koymuşlardı. Aynı cereyanın modern takipçisi sayılan NLP’cilerin de bu metotları ABD’de dar çerçevelerde ve laboratuvarlarda kendilerine göre tekâmül ettirdikten sonra, okullarda, medya vasıtasıyla global olarak tüm insanlığa ve bilhassa sivil toplumu oluşturan fert ve cemiyetlerdeki tatbikatı hiç dikkatlerden kaçmıyor. Hatta geleneğin ölümüyle boşalan yerleri din ve insanlığı dışlayarak doldurmaya çalışan bu cereyanın aileyi, sivil toplumu, okulu, kamu iktisadi teşekküllerdeki personeli ve hatta medya mensuplarını kendi istikametinde eğitmek üzere neşriyatta bulunduklarını ortada gezen kitaplardan anlıyoruz. 2000 yıllarındaki Türkiye’de üniversiteye hazırlık kurslarında motivasyon adı altında Oğuz Saygın’ın yardımı ile bir zamanlar NLP’nin havalarda uçuştuğunu hepiniz hatırlarsınız. Başarmak, öğrenmek, meşhur olmak ve kariyer yapmak isteyen her gencin elinde NLP kitapları geziyordu. Çok ilginçtir ki Türkiye’de hala asıl maksadı anlaşılmadığından gerek özel sektör ve gerekse devletin birimleri yüksek paralar ödeyerek elemanlarını bu kurslara gönderiyorlar. Netice ise malum... Bunlardan Diyanetimizin imam ve müftülerinin dinsizlikten kaynaklanan bu cereyanın kurslarına göndermeleri bir Müslüman için yüzkarasından başka bir şey olmasa gerek.

Avrupa’da NLP’ye karşı çıkan ilk müessesenin kilise olması ve bir çok ilim adamının NLP’nin maksadını deşifre etmesi inşallah bu zındıka cereyanının İslam ülkelerinde de anlaşılmasına sebep olacaktır. Bilhassa Türk üniversitelerinin ilim yolu ile, insanın mahiyetini bozan ve ilim adına insanın kimyasını tahrip eden bu hareketin karakteristik özelliklerini, iğfal noktalarını, sihir ve hipnotik oyunlarını ilmî olarak izah etmeleri ile dünya çapındaki bu belayı defe vesile olurlar. Teessüf ettiğimiz bir nokta da cehaletin girdabından bir türlü kurtulamayan İslam ülkelerindeki halkların bu musibete düçar olmalarıdır.


Kaynakça:
[1] http://www.wsws.org/de/1999/jul1999/freu-j07.shtml
[2] Martin A. Miller. Freud and the Bolsheviks. Yale Univ. Press, New Haven, 1998.
[3] Wilhelm Reich. The Sexual Revolution. Welcome Rain Publ., New York, 2000.
[4] http://homepage.ruhr-unibochum.de/Michael.Luetge/perls1.htm
[5] Susanne Klein. Trainingstools. Gabal, Offenbach, 2005.
[6] Susanne Haag. NLP. Eine Einführung. Schirner, Darmstadt, 2002.
[7] http://www.nlp.de/presse/deutschland/zeit-0794.htm
[8] http://www.nlp.de/presse/deutschland/stz-0397.htm
[9] http://en.wikipedia.org/wiki/Neuro-linguistic_programming
[10] http://www.inlpta.com.tr
[11] http://sapa-sofia.org/1997/leaders.html
[12] http://www.newschool.edu/gf/academics/summer05.htm
[13] http://www.shef.ac.uk/~psysc/group/chap10.html
[14] http://www.erenlp.com
[15] http://www.erenlp.com/haftalikvesizinti.htm
[16] http://www.erenlp.com/kigem.htm
[17] http://www.marjinal.com.tr/2005/eczacili…t_woodsmall.pdf
[18] http://www.yasem.org/nlpteknikleri.asp
[19] http://de.wikipedia.org/wiki/Sigmund_Freud
[20] http://en.wikipedia.org/wiki/Wilhelm_Reich
[21] http://www.nlp.de/presse/deutschland/ph-0999.htm



Avrupa Nur Cemaati Tetkik Heyeti

© 2005 EuroNur - Avrupa Nur Cemaati / SaidNursi.de
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

2

28.10.2006, 19:33

Bu konu hakkında baya istifade edeceğim bir yazı.. bir kısmını okudum tamamınıda okuyacağım inşaallah..Anladımki dikkat etmemiz gereken çok şeyler var..Biz müellifi Üstadım olan nurları okuyalım yeter inşaallah..

muhabbetle..

3

28.10.2006, 20:11

Ben tam bir şok yaşıyorum. NLP'nin iyi bir şey olmadığını duymuştum. Ne yalan söyliyeyim içine aldığı meseleleri, tarihi gelişimi ve maksadı hakkında bu kadar detaylı bir bilgiye sahip olmamıştım. Farkında olmadan NLP içeren bazı kitapları bile -Risalelerle tanışmadan önce-okumuştum.

Okuduklarımdan aklımda kalan bazıları. (Girişimcilik Tutkusu, ış Planlaması, Sorun Çözme Teknikleri, Satışta Başarı, ış ilişkilerini geliştirmek, Söz söylemek ve iş başarmak sanatı, Dost kazanma sanatı, ıçimizdeki Çocuk,Satış Teknikleri, Beden dili ile ilgili bir kaç kitap vs)
Yahu ben tam NLPci olmuşum.

Ya galiba bir RNK kampanyası başlatmak şart. Böyle bir şey nasıl olur, insanlar nasıl böyle şeyler yapabiliyorlar, nasıl böyle organize olabiliyorlar. Pes doğrusu. Allah Allah

Neyse kendi kendime söylensem sanırım iyi olacak.
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

4

29.10.2006, 11:00

NLP zaten şart ve iyi birşey... Bu makalede anlatıldığı gibi bakarsanız Demokrasinin çıkış noktası da çok iyi değil ve demokrasiye de karşı olmamız gerekir. şok olmanıza gerek yok. Bu yazı saçma bir yazı bence. ınsanlara faydası olan her şey güzeldir...

5

29.10.2006, 13:57

esselamualeykum
gerçekten çok faydalı oldu.bu kadar derin olarak bilmiyordum.Allah razı olsun.göndereceğim insanlar var. özellikle şu sözü büyük harflerle yazacağım.


Erickson’un NLP’nin kurucularına verdiği öğütü de buradan öğrenebilirsiniz [7]:

“Eğer sanki öyle imiş gibi tavır takınmada başarılı olursan, seninle beraber çalışan insanlar değişiyorlarmış gibi hareket edeceklerdir. Ve aslında sadece rol yaptıklarını unutacaklardır... hayatları boyunca. Burada mühim olan senin aldanmamandır.”


yani herşey rolden ibaret!

6

29.10.2006, 16:28

Talha Genç Kardeşim; yazıyı okuduktan sonra gerçekten kendi kendime söylendim. Ben bu tür kitapları ne olduğunu bilmeden eskiden çok okurdum. Risale-i Nurları daha tatminkar bulmasaydım okumaya devam edecektim ve kendimi zehirlemem devam edecekti.
Düşündüm onca okuduğum kitap bana ne sağladı.
Kendime saygı adı altında kendimi kahraman gibi görmemi istiyordu. Sanki her şeye gücüm yetiyor sanki o cüzz-i iradem her şeye kadir. Beni narsist yapmak istedi. Beni tanrılaştırmak için çabaladı. Sanki tüm dünyayı verilen bu kurallar çerçevesinde değitirebilirim, gibi gösterdi.
A olayı ile 1 kişişinin uyguladığu B taktiği sanki ikinci kişide etkili olabilirmiş gibi. Sanki bütün insanların kültürü, algıları vs aynıymış gibi. Evet teoride bu mümkün ama pratikte bir ütopya.
Evet NLP insanlığın geliştirdiği en iğrenç teori, tek tipleştirme taktiği. Evrim gibi bilim olmayan ama bilim gibi kabul edilen ikinci fiyasko.
Daha derin konuşmak dileğiyle. Önce daha araştırmak ve düşünmek lazım

Baki selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

7

29.10.2006, 16:42

Cevat abi bu konuda sana katılıyorum NLP gibi kişisel gelişim teknikleri insanın enaniyetini geliştiriyor, oysa insan enaniyetini zayıflattıkça asıl olarak kişiliği gelişiyor. Bunlar kısa süreli kandırmacalar insan için...
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

8

29.10.2006, 17:16

insanda en tehlikeli damar enaniyettir. ve en zaif damarı da odur.

mektubat | yirmi dokuzuncu mektup | 412


Vücudunda adem, ademinde vücudu vardır. Yani kendini bilse, vücud verse, kâinat kadar bir zulümât-ı adem içindedir. Yani, vücud-u şahsîsine güvenip, Mûcid-i Hakikiden gaflet etse, yıldız böceği gibi bir şahsî ziyâ-i vücudu nihayetsiz zulümât-ı adem ve firâklar içinde bulunur, boğulur. Fakat enâniyeti bırakıp, bizzat nefsi hiç olduğunu ve Mûcid-i Hakikinin bir âyine-i tecellîsi bulunduğunu gördüğü vakit, bütün mevcudâtı ve nihayetsiz bir vücudu kazanır. Zîrâ bütün mevcudât, esmâsının cilvelerine mazhar olan Zât-ı Vâcibü'l-Vücudu bulan, her şeyi bulur.

Hizmet Rehberi | ıkinci Bölüm | Sayfa : 92

9

29.10.2006, 18:37

Kimindi, yazarını unuttum ama bir kitap vardı, %100 düşünce gücü diye, meşhurdur, okumuştum. Sonradan farkettim ki, bu kitap insanı şirke bile düşürebilir. Yazarın dindar olmasa da hrıstiyan olduğu belli ama, bu enaniyet damarı, Fir'avn ve Nemrut'ta da, daha şiddetli olarak vardı. Enaniyeti kamçılayan kitapları doğru bulmuyorum.

Kendini geliştirme babında çıkan kitaplarda, yüksek hafıza kullanımı ve hızlı okuyabilmek gibi teknikleri öğretenler faydalı. Yoksa insan psikolojisi ve itikadıyla oynayan, Freud gibi sapıkların icadlarını doğru bulmuyorum.

10

29.10.2006, 20:32

Kısa ve öz Abdülkadir Said Kardeşim, Allah razı olsun.

Nuraşığı kardeşim, Risale-i Nur örneğin tam isabet. Beni yazdıklarımdan ötürü rahatlattı.
Sağol...
Selam ve muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

11

29.10.2006, 21:29

âmin ecmaîn,
nuraşığı jr kardeşim güzel alıntı yapmış,

12

29.10.2006, 21:46

Beni bu yazıdan sonra bir düşünce ve korku sardı. Günlük hayatta okuduğum NLP uygulamalarımı düşünmeye başladım.Adet haline getirdiğim NLP taktiklerini bulmaya çalışıyorum.
Bugün YeniAsyada iki yazı bana çok yardımcı oldu. Biri '' Nasılsın'' sorusuna verilen cevapla ilgili. Biri ''yazı yazmak'' ile ilgili. NLP ile RNK'nın arasındaki keskin ve ince ayırımları görmem daha kolay oldu. Okuduğum kitaplarda bu konuyla ilgili yazıları aklıma getirip karşılaştırma imkanı buldum.
Hoş bir tevafuktu.
Hayatımda sanırım keskin değişiklikler olacak. ınşaallah RNK yönünde...

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

13

30.10.2006, 08:37

Ortada yarım bardak dolusu su var. Siz boş tarafına bakıyorsunuz. Elde Risale-i Nur gibi bir ab-ı hayat varken NLP kitaplarındaki zehirlerin sizi etkilememesi lazım. Ben bu NLP sütten çıkma akkaşık demiyorum ki. Bu kitapları yazanlar Müslüman değiller ki. Nasıl ıslam ahlakına ve inançlarına uygun yazmalarını beklersiniz anlamıyorum.

Enaniyetin kötü olduğunu aşağı yukarı herkes biliyor. Bununla birlikte kendine güvenmeyen insanın başarılı olamayacağını da herkes biliyor. Ben önceden içe kapanık biriydim. Kendime güvenip yoktu. Bir ortamda insanlarla diyalog kurma sorunum vardı. Dale Carnegie isimli yazarın dost kazanma ile ilgili kitabını okuduktan sonra yavaş yavaş orada gördüğüm yöntemleri denedim. Çok da faydasını gördüm , görüyorum.

Pazarlama stratejisini bilmezseniz, 36 senelik gazete olmanıza rağmen hala 10000 aboneniz olur. Halbuki sadece son 10 senede dersanede kalıp hayata atılmış genç öğrenciler bu gazeteyi alsa 10bin tiraj olacak. Peki ya diğerleri nerde?

Dersanede kalan biriyim ve anlayış şu;
"Cemaatin düzenine uymayan çekip gitsin. Bu hizmete zarar verenin burda işi yok. Bu dersanede hiç kimse de kalmayabilir. Meşveret kararlarına uyulacak!"

Yahu nerde kaldı uhuvvet, ihlas? Nerde kaldı "medenilere galebe çalmak ikna iledir" sözü? Nerde kaldı Hz. Ömer'den beri daha da iyi anlaşılan "adam kazanma" idolü?

Tamam meşveret sünnettir, kararı önemlidir. Ama sen benim hakkımda karar alıyosun ve benim fikrime de müracaat etmiyosun. Sen mi demokratsın, sen mi hakkaniyetlisin?

Bunları söylüyorum çünkü bunlar insanlarla iletişimden, NLP den nasibini almamışlar. Bu kişiler mi cemaate adam kazandıracak, gazetenin tirajını artıracak. Daha çok yazacaktım da neyse..

Sanırım burada NLP meselesine at gözlüğüyle bakılıyor.

Haksızlığı hak bilenlere hakkı savunmak, hakka karşı bir nevi hakaret olacağından dolayı bu meselede herhangi bir başlıkta genelden yazı yazmayacağım bundan sonra. ısteyen olursa MSN veya özel mesaj yoluyla konuşmaya her zaman açığım.

Selam ve dua ile...

14

30.10.2006, 11:11

Değerli Talha genç kardeşim, NLP'ye at gözlüğü ile bakmıyoruz. Bu zaten Nurcuların vasfı değil. Biz NLP'nin faydaları olmadığına dair bir fikir beyan etmedik. Ben NLP'ye ütopya dedim. Teoride uygulama imkanı var pratikte ise mümkün değil. Mesela, dost kazanma sanatı kitabını bende okudum sende okumuşsun. Ama bize yazdığın cevabı o kitaba uygun yazmamışsın. Yazamazsında. Kendini kendine kahraman gösteren o kitaplardan uzaklaşmak lazım.
Ben Satış Teknikleri, Girişimcilik Tutkusu vs gibi kitapları okudum. Ancak iyi , karlı bir iş yeri kurmak ve onu büyütmek ordaki kuralların dışında bazı şarları gerektiriyor. Nice insanlar var ki akıllı olmasına ve ticarette çok kurnaz olmasına rağmen aç bir vaziyette yaşıyor. Nice kaba saba aklı yok insanlar ise zenginlik içinde yaşıyor.
Rızk-ı helal her şeyden önce aciz olmakla doğru orantılı. Ne kadar aciz olursan o kadar çok rızka sahip oluyorsun. Oysa NLP rızkın helal olacağı garantisi de vermiyor. Yalan söylemek, kelime oyunları çevirmek, en iyi kalitede olmayan bir malı, en iyi kalitede gösterip satmak ne kadar helal olur orasını bilemem. Evet bu kitaplar beni pembe bulutlara uçurmuştu. Beni hayal dünyasında yaşatmıştı ilk okuduğumda. Bizim insanınımızın örf ve adetlerine uygun olmayan uygulama alanı bulmak için yine bazı ek taktikler (!) gerektiren bu taktikler hiç bir işe yaramıyor.

Bu taktikleri uygulayıp zengin olsanız. Gerçekten çok zengin olsanız. Bu sefer Yahudilerin tepkisini çekeceksiniz. Diyecekler ki "hop buraya kadar büyüdün yeter , ya buraya kadar ya bize hizmetkar ol dilediğin kadar büyü". Hem kardeşim bu taktikleri uygulayıp tatmin olan sıradan insan gördün mü, yada daha aşırıya gideyim işine yaramış birini gördün mü?
Ben bu NLP kitaplarını çok okuyan biri olarak birden düşman kesilmem de işe yaramaması ile alaklı. Beni önemli hissettiren, pek çok şeyi başarabileceğimi gösteren vs vs bu kitapları okudukça kendimde ilerleme kaydetmem gerekirdi. Ama hangi taktiği kullanmak istesem uygulama alanı olmadığını görüyordum. Ya ben yanlış anladım yada beceriksizim diye o enaniyet bu sefer tembelliğe ve ümitsizliğe ve kendimi küçümsemeye inkılap etmeye başladı. şimdi görüyorum ki eksiklik bende değilmiş kitaplarınmış. Sevinçliyim.


Yaşasın RNK
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

15

30.10.2006, 11:14

Alıntı sahibi ""cevat uykan""

Yaşasın RNK


:D Allah razı olsun abim..

16

30.10.2006, 11:46

Alıntı sahibi ""cevat uykan""

Ya ben yanlış anladım yada beceriksizim diye o enaniyet bu sefer tembelliğe ve ümitsizliğe ve kendimi küçümsemeye inkılap etmeye başladı.


Bu kitapların böyle bir olumsuz etkisinin de olduğunu duymuştum. Bu kitapları okuyan herkes buradaki kuralları uygulayamıyor sonuçta uygulayamayan sayısı çok çok daha fazla olduğu için insanlara zararı yararından fazla oluyor. Bir yöntem düşünün bunu 100 kişiye uyguluyorsunuz ama sadece bir kişide olumlu etkisini görüyorsunuz diğer 99 kişiye de olumlu etkisi olmuyor hatta olumsuz etki yaratıyor. Siz bu yöntem iyidir diyebilirmisiniz :?: Bu konuda fazla yorum yapmak da istemiyorum doğrusunu Rabb'im bilir
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

17

30.10.2006, 12:34

Yani diyemezsiniz ki ben ahiret için din kitaplarını okurum. Din için onları kullanırım. Ama dünya için dünyaperstlerin taktiği ile oynamak lazım.
Dünyaperestler diyor ki, din insana peşin bir kar sağlamıyor, varlığı kesin olmayan bir ahiret için çalıştırıp insanları sıkıntıdan sıkıntıya sokuyor. Bir hesap günü korkusu ile pek çok fırsatı geri teptiriyor. Hem gerçek olsa bile peşin olmayan bir kar sağlıyor. Hem dini yaşamak için bile dünyadan iyi yaralanmak lazım. Bakın bizim öğrettiklerimizi uygularsanız peşin olarak hemen ödülünüzü alıyorsunuz.

Evet NLP'yi uygulasanız bile dünyaperestler gibi tamamen dünya perest olmanız lazım ki yararı olsun. Enaniyetten korkmamanız lazım. Amaç için her yol mübah demeniz lazım. Ya ben dindarım healal rızk istiyorum ,diyorsanız, bilin ki onların kuralları ahiret ile barışık değil. NLP cepten cüzdanı ustaca aşıranlara benziyor yanlız daha modern (!)...

Hem onların yaptığı şey; insanların zaman içinde kendi koyduğu kanunları yine kendi yorumlamalarından ibaret. Freud bir kanun koymuş ve insanalar o kanun çerçevesinde sanki o kanun doğruymuş gibi o kanundan maksimum fayda sağlamak için yeni kanunlar koymuşlar. Freud kanununun yanlış olduğunu ispatladığınızda domino taşı pek çok fikir çöküşü oluyor. Yani temel çürük. Hem burdaki olay demokrasi ile alakasız. Yani, demokraside benzer bir şekilde gelişmiş olabilir. Hem biz demokrasiyi ehven-i şer olarak kabul ediyoruz. Yani, diğer sistemlerden secdeye gelmesi daha kolay gözüktüğü için tercih ediyoruz. Yoksa daha iyisi olsa onu seçerdik.
NLP den daha iyi olan var. RNK...

Kader, ata, kaza, rızk, iktiran, hikmet,kudret gibi meseleler NLP'yi çürütüyor.
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

18

30.10.2006, 14:27

Alıntı sahibi ""cevat uykan""



Okuduklarımdan aklımda kalan bazıları. (Girişimcilik Tutkusu, ış Planlaması, Sorun Çözme Teknikleri, Satışta Başarı, ış ilişkilerini geliştirmek, Söz söylemek ve iş başarmak sanatı, Dost kazanma sanatı, ıçimizdeki Çocuk,Satış Teknikleri, Beden dili ile ilgili bir kaç kitap vs)


bu tür kitapları bende lise yıllarımda baya okumuştum..hayatımdada uygulamayada koyuyordum..lise bittikten sonra islamiyetin ince detaylarını ögrendikten sonra uygulamaların hiçbirini yapmadım..geneldede timaş yayınlarından çıkanları okumuştum...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

19

30.10.2006, 14:40

Nurdan Damla kardeşim, sen hiç değilse ıslamiyete yönelince bu kitapları boş görebilmişsin. Ben ise Risalelerle mecz etme çabasına düşmüşüm, boğulmuşum.Hatta niye beceremiyorum, diye telaşlanıyordum. şu an hep onu düşünüyorum ve unutkanlığın ne kadar büyük bir nimet olabileceğini gördüm.
ınsan bir mesele ile fazla tevaggul edince başka bir meselede gabileşiyor. Bende Risalelerden başka bir mesele ile ilgilenmediğimden NLP türü kitapları bir hayli unutmuşum.ıyiki unutmuşum. Yanlız bilinç altına işlemiş bazı lekeler var ,şu aralar onları bulup zımparalamak telaşındayım.

Kendimi kirlenmiş hissediyorum.

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

20

30.10.2006, 22:10

talhagenc kardeşim, bunca zamandır tanıyoruz birbirimizi, ağır konuştu diye algılama. Bazı kelimeler vardır, onlar alerjiye sebep olur, o yüzden anlatmak istediğini onunla anlatamazsın, yoksa iltibasa, sonra ihtilafa, sonra münakaşaya ve cedele döner.

NLP diye isimlendirerek, insanın meşru ve müsbet medeniyette terakki için kullandığı bütün yöntemleri sen zihninde bir kümeye almış olabilirsin. Ama sen NLP diyince böyle anlaşılmıyor. Hem öyle yorumlasan ve zihninde öyle düşünsen bile, ben bunlara NLP ismini vermem, öyle kullanmam.

Kişinin insanlarla iletişimini arttırması için eğitim alması, mesleğini daha iyi yapabilmek için eğitim alması, becerilerini geliştirebilmek için eğitim alması, bence eğitimdir, bunların hepsinin adı eğitim.

Kişisel gelişim de ne demek? Onun açılımını iyi yapalım, adını koyalım. Kişinin kendine bir karma felsefesi kurması, hayatını ona göre yönlendirmesi mi, yoksa bu hayatta müsbet ve meşru medeniyet terakkisini sağlamak için teknik öğrenip, eğitim görmesi mi?

Not: ıletişim gibi diğer mevzular da müsbet ve meşru medeniyet terakkisi diye adlandırdığım kısma dahildir. Medeniyet diyince tek anladığımız, elektronik ve kameralı cep telefonları değil.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir