Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

02.08.2007, 13:59

Huzurlu bir evlilik için..

Her evlilikte küçüklü-büyüklü bazı problemler olur.Bazı evlilikler problemsiz olduğu için değil,eşler problemleri büyütmeden çözmeyi alışkanlık haline getirdikleri için mutlu ve uzun sürmüştür.Siz de problemlerinizi biriktirmeyin ve büyütmeyin.Asla örtbas etmeyin.Problem varsa,yokmuş gibi davranmayın.Eşinizden hiç bir şey saklamayın.Eşinizle oturup tartışın.Allah dert vermişse derman da verir.Bilin ki hiçbir problem çözümsüz değildir.

2.Diyelim bir dargınlık sürecine girildi,böyle durumlarda erkekler ilk adımı kadınlardan bekler.Oysa kadınlar daha duygusaldır.Bu yüzden fazla incinirler.Dargınlıktan sonraki barış teşebbüsünü erkekler yapmalı.ıçten bir gülümseme,sevgiyle bir bakış,yerine göre bir çiçek,ya da başka bir hediye,içinde boşanma potansiyeli olan pek çok dargınlığı tatlıya bağlayabilir.

3.Kavgaların çoğu iletişimsizliğin çocuğudur.Öncelikle birbirinizle sağlam bir iletişim kurun.Yani sık sık birbirinizle göz göze gelin,gülümseyin,işaretleşin ve tabii ki konuşun.

4.Eşinizi suçlayarak tartışmaya girmeyin.Neden öyle davrandığını öğrenmeye çalışın.Olmazsa kendisine sorun.

5.Eşiniz kendini savunmak istiyorsa mutlaka bu imkanı verin.

6.Problemin çözüleceği yer,ürediği yerdir.Aile içinde üreyen problemlerden kaynaklanan tartışmaları evinizin dışına taşırmayın.Çocuklarınızı asla tartışmalarınıza karıştırmayın.

7.Soyut kavramlar üzerine tartışmak yerine,somut problem üzerine tartışın.Problemi tahlil edin.
a)Tartışmaya konu olan problem nedir?
b)Taraflar problemi nasıl görmektedir?
c)Problemin detayları nelerdir?
d)Yanlış anlaşılmalar var mıdır?(Zira kavgaların bir çoğu yanlış anlaşılmaktan doğar.)

8.Tartışma esnasında problemle eşinizin kişiliğini özdeşleştirmeyin.("Zaten sen hep böylesin" filan demeyin)

9.Dikkatinizi eşinize cevap yetiştirmeye yönelteceğinize problemin kendisine yöneltin.

10.Tarifsizi seslendirmekten kaçının.Mesela eşinize çok sorumsuz,çok umursamaz olduğunu söyleyeceğinize,nasıl olması gerektiğini söyleyin.

11.Tartışırken kendinizi eşinizin yerine koyun,ama bunu yaparken olabildiğiniz kadar dürüst olun.Böylece haklı olduğu yanları görebileceksiniz.

12.ısteklerinizle eşinizin değer ölçülerinin zıtlaşmamasına dikkat edin.(Annesinin evine gitmemesini isterseniz,eşinizin değer ölçülerine aykırı davranmış olursunuz.)

13.Beklemesini bilin.Bekleyin.Eşiniz konuşsun,iyice boşalıp rahatlasın.Her sözüne cevap üretmeyin.Onu dinler gibi de yapmayın.Gerçekten büyük bir sabırla dinleyin.Doğrularına tereddütsüz hak verin.Bu yaklaşımınız ona,kendisini anladığınızı düşündürecek ve yumuşatacaktır.

14.Tartışmalarınızı kendi doğrularınızı kabul ettirmek için değil,gerçeği bulmak ve gerçekte uzlaşmak için yapın.Haklı ise büyük bir memnuniyetle eşinize hak verin ve rahatlıkla özür dileyin.

15.Eğer tartışmayı o gün sonuçlandıramamışsanız,bağırarak,istim üzerine evi terk etmeyin.Böyle yaparsanız o gününüz zehir olur.Ayrıca eve döner dönmez,daha sertleşerek tartışmayı devam ettirme ihtimali çok yüksek olur.Bu yüzden tartışmanız sonlanmasa bile,ne olursa olsun eşinizi sevdiğinizi,onunla her konuyu tartışmakta fayda gördüğünüzü,ancak zamanın şimdilik yetmediğini,sonra eğer isterse bu konuyu daha bir sükunet içinde dönebileceğinizi söyleyin.Daha yumuşak bir zemin,daha neşeli bir an tartışmanın uzlaşmayla bitmesine yardımcı olacaktır.(Yavuz Bahadıroğlu'nun hayatı aşkla yaşamak kitabından )
__________________

EDEBLE GELEN LÜTUFLA GıDER…

şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

2

05.08.2007, 23:25

Evliliği, Allah'ın emri, Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sünneti bilenler, örnek aileler kurmak mecburiyetindedirler. Zira başkalarını da saadetlerine imrendiren sağlam ve tutarlı aile yapısı, günümüz dünyasının en çok hasretini çektiği bir güzelliktir.
ınsanlık âlemi, kaybettiği aile hayatını çamla çırayla, yana yakıla aramaktadır.
Aile, dünyevileşmenin getirdiği benlik, bencillik ve maddecilik yüzünden yıkılmaktadır. Bu sebeple, aileyi yeniden diriltmenin yolu, maneviyattan, imandan geçmektedir. Sağlam bir Allah ve ahiret inancı olmaksızın, sağlam bir aile kurmak imkânsızdır.
Aile, daha çok almayı düşünenlerin değil; paylaşmayı, bölüşmeyi, fedakârlığı bilenlerin kurabileceği kutsal bir müessesedir. Ailede mutluluk, almayı hayaline bile getirmeden verebilenlerle sağlanır. Aile mutluluğunun kahramanları, almayı hiç düşünmezler… Ancak verdikleri döner onlara, katlana, çoğala… Bir verip bin alırlar.
Böyle bir mutluluk, ancak iki gönlün bir olmasından doğar.
Çocuklarımız, gençlerimiz gönül ehli mi?
Daha doğrusu gönülden haberdar mı?
Gönülsüz mutluluk olmaz… Ne tek başımıza, ne de evlilik hayatımızda…
Zira aile, iki gönlün tekleşmesiyle kurulur..
vehbi vakkasoğlu
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

hnurdan

Orta Düzey

Mesajlar: 324

Konum: sakarya/adapazarı

Meslek: öğrenci

Hobiler: Risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

3

06.08.2007, 15:54

Allah razı olsun kardeşim paylaşımından dolayı.Mutlu bir evliliğinin olması için eşler birbirlerini sadece ve sadece Allah rızası için sevmelidirler.o zaman eşine karşı muhabbetin hiç bitmemiş ve eşini cennet arkadaşın olarak görürsün inşallah. :)
Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder,
Halk eder esbabını bir lâhzada ihsan eder.

4

17.10.2007, 11:57

EşLERıN BıBıRLERıNıN KIYMETıNı BıLMELERı


Evli çiftlerin ömür boyu mutlu olmaları için gerekli şartlardan biri de birbirlerini yıpratmamalarıdır. Çünkü ömürlerinin sonuna kadar bir arada yaşamak zorundadırlar. Birinin yıpranmasıyla ailenin bütün yükü diğerinin üzerine kalır.

Önce şunu hatırlatayım ki, insanın ömrünün sonuna kadar en çok beraber olduğu, sırlarını verdiği kişi eşidir. Eşinin yıpranması ve hastalanması bütün ailenin huzurunu bozar. En çok da kendisi tedirgin olur. Yıpranan eşin huzursuzluğu daha çok, diğerini huzursuz ve tedirgin eder.

ınsanlar fıtratları gereği kendilerine ait olan her şeyi çok dikkatli kullanır, eskiyip yıpranmamasına özen gösterirler. Fakat ne gariptir ki, bir yastığa baş koyduğu hayat arkadaşına daha çok özen göstermesi gerektiği halde, onu hiç önemsemez, üzer ve gereksiz yere yorar, hastalanmasına sebep olur.

Bundan sonra da birçok masraflar yaparak ve zahmetlere katlanarak, onun tedavisine koşar. Halbuki eşler daha önceden dikkatli olsalar, hayatlarını ve aile düzenlerini iyi ayarlasalar bu zahmetleri çekmeden ömürlerinin sonuna kadar huzur içinde mutlu yaşarlar.

Bunun içinde eşler birbirlerini yıpratmamak için şunlara riayet etmeliler:
a) Birbirlerinin kıymetini bilmeliler;

Evlenirken Allah herkesi kıymetini bilene düşürsün. Allah'ın yarattığı varlıkların içinde en kıymetlisi insandır. Nitekim Rabb'imiz, "Ademoğullarını (insanlar) en üstün ve en şerefli kıldık." (ısra, 70) buyurur.

Yaratılışta bu kadar şerefli olan insan, çoğu zaman ya kendi kendinin kıymetini bilmez, hayatını boş yere heder eder, ya da kıymetini bilmeyenin yanına düşer hayatı zehir olur. Her iki durumda da mutsuz olur. Çoğu zamanlarda bu mutsuzluğun kurbanı kadın olur. Horlanır, hakarete uğrar, zulüm görür. Bunun da sebebi, kadınların genellikle bilgisiz oluşu, hakkını arayamayışı, zayıf oluşu, birçok yer kadına baskının gelenek haline gelmiş oluşu vs. dir.

Bütün bunlar kıymeti bilinmeyen kadının çabuk yıpranmasına sebep olur. Bunun da neticesi hem kendisinin hem de kocasının mutsuz olmasıdır. Mutsuz bir hayat süren veya sürmesine sebep olan bir insan, hem aile fertleri tarafından sevilmez ve hem de ahiret azabına düçar olur. O halde eşler birbirlerinin kıymetini çok iyi bilmelidir.

b) Ayrıca eşler birbirlerini üzmemelidir. Zira üzüntü kadar insanı yıpratan hiç bir şey yoktur. Hele kadınlar üzüntüye hiç dayanamazlar. Hemen yıkılır, hasta olurlar. Aileden birinin üzülmesi öbürlerini de huzursuz eder.

Üzüntü birçok ruhsal hastalıklara yol açar. Bir çok fiziksel hastalıklar nükseder. Tedavisi güç durumlar olabilir. Ve hatta imanı ve ahiret inancı zayıf insanlardan bazen intiharlar bile meydana gelebilir.

Evli çiftler bütün bunları göz önüne alarak hiçbir şeye üzülmemeliler, birbirlerini üzmemeye özen göstermeliler. Zaten dini inançları kuvvetli olan ne bir şeye üzülür, ne de karşısındakini üzer. Zaten imanı kuvvetli olan ve ıslam üzere yaşama aşkı olan ne bir şeye üzülür, ne de karşısındakini üzer. Çünkü Allah şu ayetlerle üzülmeyi yasaklamıştır: "Üzülme, çünkü Allah bizinıledir." (Ali ımran, 139)

Ancak mü'minin tek üzüntüsü olabilir o da Allah'a hakkıyla kul olamamaktır.
c) Eşler birbirlerini yormamalı ve ilişkilerinde birbirlerine karşı nazik olmalılar. Günlük işlerinde de yorulmadan çalışmaya alışmalılar. Bu da işini severek, düzenli çalışmakla olabilir. Aşırı yorgunluk insanı tez yıpratır ve erken ihtiyarlatır. Eşler mesul oldukları görevlerini severek ve isteyerek yapmalılar. Yaptıkları işlerin hem dünyada ve hem de ahiretde kendilerinin saadetini sağlayacağını düşünmeli ve zevkle yapmalıdır. Böylece insan daha zinde kalır ve huzurlu otur.
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

Mesajlar: 27

Konum: izmir-ç.kale-eskişehir

Meslek: kamu personeli(eskişehir)

Hobiler: ıLAHı DıNLEMEK,FUTBOL OYNAMAK,DıNı ıÇERıKLı KıTAP OKUMAK

  • Özel mesaj gönder

5

23.10.2007, 12:31

Rabbim
Bir insan koy kalbime
Ama o insan senin de
sevdigin olsun
Ve bana öyle bir insan sevdir ki
O insanin kalbi Seninle sevisen bir mabed olsun.
Beni öyle bir insanla bulustur ki benden önce
Onunla bulusmus olan sen olasin
Onunla el ele tutustugumuzda
Ikimizin uzerinde Senin elin olsun
Bana öyle gözler göster ki
Ben o gözlerden sana bakayim
Bana öyle bir sevgili ver ki
O gözler cennete acilan iki pencere olsun
Onunla oyle bir yolda yürüyelim ki
Kilavuzumuz sen olasin ey Rabbim
Oyle bir sevgili verki bana
Ona sarildigimda kainat bize baksin
Birbirine sarilsin
Sevgimiz kurtla kuzulari baristirsin
Bize bakip seytan Adem'e secde etsin
Günah sevap ugruna kendini feda etsin
Olüler birer birer uyansin sevgimizle
Bize öyle bir sevgili ver ki Rabbim!
Sevgimizde Muhammed sevilsin
Oyle sevelimki birbirimizi
Hz. Hatice göklerden bize seslensin
Ve desin ki
"Bak ya Muhammed bak su sevgililere onlar bizde... bizde onlardayiz.
Bak Askimiz birkez daha yasaniyor yer yüzünde..
Allah Askimizi öyLe cok seviyorki binlerce insana yasatiyor..
Ben Allahı(cc) hatırlamaktan utanırım....
Çünkü her hatırlama unutmadan sonradır...
unutmayanlardan hep hatırlyanlardan olmak duasıyla....

6

31.10.2007, 11:04

Huzurun anahtarı tebessümdür

Kocasından şikayet eden hanımlar, hanımından şikayet eden erkekler, sanki dertlerine deva olacakmışız gibi bizden tavsiye bekliyorlar. Biz zaten devamlı yazıyoruz. Biraz da kendilerinin uyması, dikkat etmesi lazım. Genelde kavga, iki taraftan oluyor. Biri susar, özür dilerse kavga büyümez. Her iki taraf da ben haklıyım dediği sürece kavga bitmez. Ben aile geçimsizliklerinde suçu erkeklerde görüyorum. Hanımını idare edemeyen erkek âciz demektir. Hanımını kötü yola düşüren de erkeklerdir. Hanımını kötü yerlere götürüyor, hanımı kötülük işleyince de, suçu hanıma yüklüyor. Hanım suçsuz demek istemiyorum. Fakat asıl suçlu kocasıdır. Ona iyi bir ortam sağlamalıdır. Sağlamaktan âciz olan da evlilik sorumluğunu yüklenmemelidir.


Her iki taraf da ben haklıyım diyor. O evde hiç kavga biter mi? Bir erkek de şöyle yazmış: (Evimiz düzensiz. Hanım, doğru dürüst yemek pişirmez. ıçeride pasaklı, dışarı giderken süslüdür. Çok konuşur, dinlemesini bilmez ve müsriftir.)
Birkaç tavsiyemiz var. Fakat tavsiyeden, nasihattan ne çıkar dememelidir! Uyana, dinleyene çok şey çıkar. Yeter ki uyulsun, dinlenilsin. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Nasihat müminlere elbette fayda verir.)[Zariyat 55]
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:


(Ahlâkınızı güzelleştirin) [ıbni Lal]
Ahlâkı değiştirmek mümkün olduğu için böyle buyurulmuştur. Zaten din, güzel ahlâk demektir. şu hâlde dinin emrine uyup yasak ettiğinden kaçan, huyunu değiştirip güzel ahlâklı olur. Güzel ahlâklı olan da iki cihanda rahat olur. şimdi esas konuya geçelim!


Kusursuz Arkadaş


Kusursuz kul olmaz. Kusursuz arkadaş arayan, arkadaşsız kalır, kusursuz eş arayan bulamaz. Yiğitlik, kusurlu insanla iyi geçinmektedir.
Evde hiçbir şeyi kusurlu bulmamalıdır! Tenkit, münakaşa, bir yuvanın yıkılmasına veya huzursuz hâle gelmesine sebep olur. şunu iyi bilmeli ki, yalnız karı-koca değil, hiç kimse tenkitten hoşlanmaz. Herkes takdir bekler. Genel olarak kadınlar, süse düşkündür, giyimlerine dikkat ederler. Aldığı bir elbise için, (Bu elbise, sana ne kadar da güzel yakışmış?) dersek, bir şey kaybetmeyiz. Çünkü dinimiz, hanımla iyi geçinmek için yalan söylemeyi bile caiz görmüştür. Hele haklı bir takdiri esirgemek ahmaklıktır.


Bir kadın için en büyük mutluluk, kocasının kendisini takdir etmesidir. Bilhassa kadınlar, basit şeylere dikkat ederler. Bayramlarda, mübarek gecelerde, evlenme yıldönümlerinde ufak da olsa bir hediye vermeyi ihmal etmemelidir!


Kadının biri, senelerce güzel yemekler yapar. Buna rağmen, beyinden en ufak bir takdir, bir teşekkür görmez. Birgün kapalı bir sahan içinde saman koyup yemeklerle birlikte sofraya koyar. Beyi kabı açıp samanı görünce, şaşırır, kızarak;
- "Bu ne, saman yenir mi? Ben hayvan mıyım?" diye çıkışır. Hanımı der ki:

- Yıllardır nefis yemekler yapıyorum. "Beyim galiba iyiyi, kötüyü ayıramıyor. Önüne ne konsa yer" diye düşünmüştüm. şimdi, yalnız kötüyü anladığın, iyiyi hiç anlamadığın meydana çıktı.

Kötüyü tenkit etmesini bilen, iyiyi de takdir etmekten aciz olmamalıdır! Takdirden aciz olan da, tenkitten vazgeçmelidir! Beğendiği yemekler ve hizmetler için teşekkür etmek gerektiği gibi, beğenmedikleri için de teşekkür etmek gerekir. Çünkü, beğenilmiyen yemekler için de aynı hizmeti yapmış, aynı gayreti göstermiştir. Onun için atalarımız, "An beni bir kozla da, varsın, çürük çıksın!" derler. Biri, bize bir ceviz ikram etse, o da çürük çıksa, arkadaşa kızmak mı gerekir?


Nezaket ve Kabalık


Yabancıya gösterilen nezaketin, hiç değilse onda biri, evde karı-koca birbirine göstermelidir! Kabalık, sevgiyi köreltir, huzursuzluğa yol açar. Mesela yabancı birine (Hep aynı şeyi anlatıyorsun) diyemediğimiz hâlde, evimizde de hiç duymamış gibi dinliyemiyorsak, mesela (Yine aynı şeyleri mi anlatıyorsun) diyorsak, nezaketten ne kadar uzak olduğumuz anlaşılmış olur.
Evdeki mutluluk, iş yerindeki nezaketten daha mühimdir. Huzur, milyonları kazanmaktan daha önemlidir. O hâlde, takdir edici, nazik ve güler yüzlü olanın evinde geçimsizlik olmaz.

Peygamber efendimiz, eve gülümsiyerek girer, selam verirdi. Üzüntülü de olunsa, tebessüm ihmal edilmemelidir! Çünkü "Lisan-i hâl, lisan-ı kalden entaktır", yani, hareketlerimiz, sözlerimizden daha fazla tesir eder.
Evet, tebessüm ateşinde erimiyen maden bulunmaz. Kalblerin fethi gülümsemekten geçer. Bir tebessüme esir olan genç, bir kızın hiçbir meziyetini dikkate almadan onunla evlenmek hatasına kurban gidebilir.

Müslüman güler yüzlü, münafık asık suratlı olur. Tebessüm, bedavadır, alanı mutlu eder, vereni üzmez. Bazan bir tebessümün hatırası ömür boyu unutulmaz. Huzurun anahtarı tebessümdür. Tebessüm edemiyen zavallıdır. Gülümsemesini bilmek, dünya ve ahiret saadetine sebep olur.

alıntı_
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

7

31.10.2007, 15:57

Alıntı sahibi ""nurdan damla""


Bir kadın için en büyük mutluluk, kocasının kendisini takdir etmesidir.
Nezaket ve Kabalık
Yabancıya gösterilen nezaketin, hiç değilse onda biri, evde karı-koca birbirine göstermelidir! Kabalık, sevgiyi köreltir, huzursuzluğa yol açar. Peygamber efendimiz, eve gülümsiyerek girer, selam verirdi.
alıntı_

Kadının biri her gün kuru fasulye ve sıcak ekmek koyarmış sofraya..Bir gün değişiklik olsun diye, farklı bir yemek yapmış, eşi bu değişikliğe karşılık;
"ıscacık ekmekle kuru fasulye olsa, ne güzel olurdu!" demez mi..
Mahalledeki kadınlar, kocalarının yemek beğenmediğinden bahsederken, bu kadıncağız da, bu misali vermişti..(yaşanmış bir hadisedir..)

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir